Nakilcioğlu: “Saldırılar kabul edilemez” – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Öğretim Üyesi, Basın Konseyi üyesi ve Okur Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “http://m.kocatepegazetesi.com/”Zaman zaman saldırıya uğrayan basın çalışanlarının dışarıdan değil de doğal sığınma kalkanı olarak görülen kurum görevlilerinden, aşırı tepki ya da engelleme gelmesi durumu, toplumun hassas dengelerine ve kamu güvenliğine gölge düşmesine neden olabilir”http://m.kocatepegazetesi.com/” [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Öğretim Üyesi, Basın Konseyi üyesi ve Okur Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “http://m.kocatepegazetesi.com/”Zaman zaman saldırıya uğrayan basın çalışanlarının dışarıdan değil de doğal sığınma kalkanı olarak görülen kurum görevlilerinden, aşırı tepki ya da engelleme gelmesi durumu, toplumun hassas dengelerine ve kamu güvenliğine gölge düşmesine neden olabilir”http://m.kocatepegazetesi.com/” dedi
Afyonkarahisar’da son zamanlarda polis ve diğer bazı vatandaşlar tarafından , basın çalışanlarına karşı yapılan saldırı ve engellemeleri AA muhabirine değerlendiren Nakilcioğlu, yapılan saldırının kabul edilemez ve her şeyden önce ‘insan’a yapılan bir saldırı olduğunun altını çizdi. Basın çalışanlarının görevinin kamuoyunu bilgilendirmek olduğunu belirten Nakilcioğlu, bir olayın haber olabilmesi için belirli özelliklerin ve kriterlerin de oluşması gerektiğini söyledi.
Olayların medyaya konu olması, belirli kişi ve grupların tepkisine neden olabileceğini belirten Nakilcioğlu, şöyle dedi: “http://m.kocatepegazetesi.com/”Olayı görüntülemeye ya da haber yapmaya çalışan medya mensupları da doğal olarak bu türlü tepkilerin hedefi haline gelebilir. ‘Bu tepkiler mademki doğaldır ve işin gereğidir, o halde bunları normal karşılamak gerekir’ gibi bir yoruma gitmek ise kesinlikle doğru değildir. Tepki eğer hukuk sınırının ötesine geçerse yasal yaptırımla karşılaşır. Üçüncü sayfa haberi diye bilinen asayiş olaylarına karışan kişiler psikolojik açıdan incelendiğinde bunların genelde suça meyilli, toplum kurallarını fazla önemsemeyen, hatta kendi apayrı dünyalarında yaşayan insanlar oldukları anlaşılmaktadır. ‘Her şeye karşı’ tepki vermeyi bir tür yaşam ilkesi sayan bu kişilerin basın mensuplarına saldırması da o ruhsal durumun bir uzantısıdır. Güvenlik güçlerinin yakalayıp polis otosuna bindirmeye çalıştığı zanlıların öncelikle hınçlarını medya çalışanlarından çıkarmaya çalıştıkları hep bilinen görüntülerdendir. İnsan psikolojisi açısından basın mensubuna saldırmakla herhangi bir esnafa, öğrenciye, memura saldırmak arasında fark yoktur, sonuçta ‘insana’ yapılan bir saldırı söz konusudur.”http://m.kocatepegazetesi.com/”
Basın çalışanlarının saldınıya tepkisi
Basın çalışanlarının görevlerini yaparken, beklenmedik saldırılar karşısında ani tepkiler yerine sükunetini korumasının daha iyi olacağını belirten Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “http://m.kocatepegazetesi.com/”Saldırı karşısında her insan refleks olarak tepki verme eğilimindedir, ancak medya mensupları, hiç beklemedikleri böyle bir durumda doğal tepki verdiklerinde zararlı çıkabilirler, darp, yaralanma ya da kullandıkları araçta maddi hasar gibi sonuçlarla karşılaşabilirler. Saldırıya anlık tepki göstermek yerine, saygın bir kamu görevi yaptığının bilinci içerisinde medya mensubu sükûnetini ve ciddiyetini korumalı, en yakın kolluk güçlerini göreve çağırmalı, durumdan kurumunu ve basın örgütlerini haberdar etmeli, ‘ihkakı hak’ yerine hukuk kalkanını kullanmalıdır. Böylece aşırı tepki göstererek haklı iken haksız duruma düşmek yerine, kendisini, temsil ettiği kurumu ve basın camiasını korumuş olacak, saldırgan taraf ise aklı başına geldiğinde zaten bin pişman olacaktır”http://m.kocatepegazetesi.com/” dedi.
“Saldırının kamu görevlisi sivili olmaz”
Basın çalışanlarına yapılan saldırıların kamu görevlisi ya da siviller tarafından yapılmasının hiç bir şey ifade etmeyeceğini, yapılan saldırının kim tarafından yapılırsa yapılsın, bir saldırı olduğunun altını çizen Nakilcioğlu, şunları kaydetti:
“http://m.kocatepegazetesi.com/”Saldırının sivil bir kişiden mi yoksa bir kamu çalışanından mı geldiği, sonuç açısından pek fazla bir şeyi değiştirmez, çünkü her iki durumda da medya mensubunun mağduriyeti söz konusudur. Ancak bu tür durumlarda, dışarıdan değil de doğal sığınma kalkanı olarak görülen kurum görevlilerinden aşırı tepki ya da engelleme gelir ise bu durum toplumun hassas dengelerine ve kamu güvenliğine gölge düşmesine neden olabilir. Fakat burada bir noktayı vurgulamak gerekir; Bireysel hatalar kurumlara mal edilmemelidir. Her sepette çürük elma olabilir, birkaç çürük yüzünden bütün sepeti çöpe dökmek doğru değildir, ama sepet sahiplerinin de zaman zaman bu tür çürük elmaları fark edip temizlemeleri gerekir ki bütün sepet çürümesin.”http://m.kocatepegazetesi.com/”
“Gazeteci resmi kamu görevlisi değildir”
Basın’ın dördüncü kuvvet konumunda olduğunu ancak zaman zaman birinci kuvvet konumuna geçtiğini hatırlatan Nakilcioğlu, görev yapan kamu görevlileri ile basın çalışanlarının, çalışma alanlarının kesiştiği bölgelerde tartışma ve sürtüşmelerin yaşanabildiğini söyledi.
Nakilcioğlu, şöyle devam etti:”http://m.kocatepegazetesi.com/”Basın dördüncü kuvvettir. Hatta kimi zaman yasama, yürütme ve yargının önüne geçip birinci kuvvet konumuna yükseldiği durumlar, dönemler de olmuştur. Basın mensubu devlet memuru yani resmi kamu görevlisi değildir, ama yaptığı iş, doğrudan kamu görevidir ve anayasal güvence altındadır. Basına bir kısım ayrıcalıkların tanınmış olması da onun bu kamu görevini yerine getiriyor olmasındandır. Resmi ya da özel kişi ve kurumların bu önemli noktayı gözden uzak tutmaması gerekir. Gerçekte kamu görevlisi de medya çalışanı da belirli alanlarda kendi işini yapmaktadır. Ancak zaman zaman bu alanlar birbiriyle kesişebilir, iç içe geçebilir. Burada her kesim diğerinin çalışmasını kolaylaştıracak, en azından ona engel olmayacak bir tavır içinde hareket etmelidir. Doğal olarak her kişi kendi görevini kusursuz yapma çabasındadır, ama bu alan kesişmesinden dolayı kimi zaman tartışma, sürtüşme, restleşme, hatta cedelleşme gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu noktada tarafların sakin, bilinçli ve soğukkanlı davranarak, üst yönetimlerin müdahalesine gerek kalmadan, saygı ve nezaket kuralları çerçevesinde sorunu uygarca çözüme kavuşturmalarında yarar vardır, aksi halde iki testi çarpışır, biri kırılır, biri çatlar.”http://m.kocatepegazetesi.com/”
“Çuvaldız basına”
İstenmeyen durumların ortaya çıkmaması için kurumların hizmet içi eğitim çalışmalarında, insan ilişkileri ve doğru iletişim konularına biraz daha fazla ağırlık vermelerinin çok yararlı olacağını belirten Nakilcioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“http://m.kocatepegazetesi.com/”Son olarak olaya bir de basın dünyası penceresinden ışık tutalım. Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, biraz da iğnenin ucunu kendimize dokunduralım. Tüm medya çalışmalarının yaptıkları gerçekte bir kamu görevidir. Bu kamu görevi hem birtakım yetki ve ayrıcalıkları hem de sorumlulukları beraberinde getirir. Basın mensuplarının, medyanın gücünü kullanırken öncelikle basın ahlak kurallarına tam olarak uymaları ve mesleğin saygınlığına toz kondurmamaları gerekir. Örneğin, hırpani kılıklı, lâubali tavırlı, aşırı havalı bir acemi muhabirin, hangi düzeyde olursa olsun bir kamu görevlisiyle görüşmesinden veya röportaj yapmasından sağlıklı, etkileyici bir haber çıkması mümkün değildir. Mesleğin teknik ve sosyal altyapısını bilmeyen, düzgün diyalog ve etkili iletişim yöntemlerinden habersiz basın çalışanlarının bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları hatalar, medyaya ve tüm saygın basın mensuplarına toz kondurabilir.
Basın kılıcı çok keskindir, ama dikkatli kullanılmazsa bu kılıç, sahibini de yaralayabilir. Toplumun her alanında olduğu gibi medya alanında da etkili ve sürekli eğitimlere gerek vardır. Geçmişte basın örgütlerimiz kanalıyla tüm medya çalışanlarına yönelik olarak yaptığımız eğitim seminerlerinin çok verimli ve yararlı olduğu ifade edilmişti, zaman ve değişen koşullara göre o eğitimlerin daha düzenli ve geniş katılımlı olarak yeniden hayata geçirilmesinden yanayım. Unutmayalım ki, kusuru gidermenin, kusursuza ulaşmanın yolu eğitimden geçer.”http://m.kocatepegazetesi.com/” (AA)