Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NAFİLE NAMAZLARI OTURARAK KILMAK

Nafile namazlar, farz namazlardan farklı olarak binek üzerinde kılınabileceği gibi binek üzerinde olmaksızın istenirse oturarak da kılınabilir. Fakat ayakta kılmak daha faziletlidir. Hz. Âişe’nin anlattığına göre Peygamberimiz gece namazını hiçbir zaman oturarak kılmamış, fakat yaşı ilerleyince, nafile ‘ namazlarda kıraati oturarak yapmış, rükûa gitmek istediğinde ayağa kalkarak otuz kırk âyet kadar ayakta okuduktan sonra rükû yapmıştır. Zaten nafile namazın oturarak kılınabileceği hükmü, kıraatin oldukça uzun tutulma geleneği dikkate alınarak verilmiş bir hükümdür. Yoksa normal şartlarda, Fâtiha’dan sonra Kevser ve İhlâs sûresi gibi kısa surelerin okunacağı iki rek’at nafile namazın oturarak kılınması tabii ki uygun değildir. Nafile namazlarda uzun kıraat yapılması, teravih namazında da söz konusudur. Nitekim rivayetlere göre Hz. Peygamberin sekiz rek’at olarak kıldırdığı teravih namazı, bazan gecenin ilk üçte birlik kısmını, bazan yansını kaplamış ve bir keresinde bu sekiz rek’atlık namaz sahur vaktine kadar sürmüştür. Bu bakımdan teravih namazında sünnet olan sekiz rek’at kılmaktır derken, bu sekiz rek’atın ne ka-dar sürdüğünün de dikkate alınması gerekir.
Hz. Peygamberin farzların evvelinde ve sonrasında, kaçar rek’at nafile kıldığı net olarak tesbit edilememiştir. Bununla birlikte bazı farzların öncesinde, bazılarının sonrasında, bazılarının ise hem öncesinde ve hem sonrasında düzenli olarak nafile kıldığı bilinmektedir. Bu noktayı her zaman göz önünde tutmalı, nafile namazların rekât sayısındaki ihtilâfları bir tarafa bırakarak, vaktin müsaadesine göre bu revâtib sünnetleri kılmaya çalışmalıdır. Önemli olan farzlara bağlı nafile namazlarının kılınması olup rek’at sayılan ikinci planda gelir. Nitekim bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Namaz hayırlı bir mevzudur. Dileyen artırır, dileyen eksiltir.” (Ahmed ve İbn Hıbban. Ebu Zer’dan, İhya,1,531)
Öğle ve Yatsı Namazının Son Sünnetlerini Dört Rekât Olarak Kılmak
Peygamberimiz, öğle ve yatsı namazlarının ikişer rek’at olan son sünnetlerini bazan dört, akşam namazının sünnetini de altı rek’at olarak kılmıştır. Bu sebeple Hanefî mezhebine göre, öğle ve yatsının son sünnetlerine iki rek’at daha ilâve edilerek dörder rek’at kılmak ve akşam namazının sünnetini altı rek’at olarak (evvâbîn) kılmak mendup sayılmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in öğle ve yatsı namazlarının son sünnetlerini dört rekât kıldığı ve tavsiye ettiğine dair rivayetler bulunduğu gibi (Ebu Davud, Tatavvu, 7; Tirmizi, Salât, 200), iki rekat kıldığı ve tavsiye ettiğine dair rivayetler de mevcuttur (Buhari, Teheccüd, 29, 34; Ebu Davud, Tatavvu, 1). Ancak söz konusu namazların ikişer rekât kılındığına yönelik rivayetler daha kuvvetli ve meşhur olduğundan tercih edilmiş ve genel olarak uygulama bu yönde yerleşmiştir. Bu itibarla, öğle ve yatsı namazlarının son sünnetleri, iki rekât olarak kılınabileceği gibi dört rekât olarak da kılınabilir. Dileyen bunları, iki rek atta bir selam vermek suretiyle de kılabilir (Merginani, el-Hidaye, I, 67).
Peygamberimiz (s.av.)’in eşi Ümmü Habibe anamız (r.anha)’dan rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.):
“Her kim öğlen(in farzın)dan önce ve sonra da dört rekât namaz kılmaya devam ederse (o kimseye Allah) cehennem ateşini haram kılar” buyurmuştur. (Ebû Davud, Tatavvu:7; Tirmizi, Mevakit: 198, 200; Nesâi, Kıyamü’l-Leyl: 56, 57; İbn-i Mace İkame: 105, 108; A. b. Hanbel: 5/418, 420, 6/63, 148, 326)
Öğlenin son sünnetini dört rekât kılmanın mükâfatı ise kadir gecesini ihyâ etmek gibidir. (Miftâhu’l-İrşâd)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER