MÜLTECİ MESELESİ

Bildiğiniz gibi bu köşede toplumumuzu ilgilendiren veya rahatsız eden konuları imkan oldukça sizlerle paylaşıyoruz. Son aylarda bulunduğumuz ortamlarda ülkemize dışarıdan gelen ve mülteci tabir ettiğimiz insanların durumu ile ilgili yoğun görüşmeler ve rahatsızlıklar olduğu bir gerçektir.
Yoğunluklu olarak Suriyeliler başta olmak üzere, İran, Irak, Afganistan gibi ülkelerden ülkemize kabul edilen sayı bir görüşe göre resmi dört milyon, kayıtlı olmayanlarla birlikte altı milyon.
Hemen belirtmek isterim ki; insani duygularla müslüman kardeşlerimize sahip çıkmamıza ben de karşı değilim. Ama bunların kontrolsüz dağılımı ve yaşantıları Türk milletini rahatsız etmektedir. Günlük nafakaları devletimiz, yardım kuruluşları veya kişilerce temin edilmektedir. Ama bir on sene, yirmi sene sonra bu durum nereye gidecektir.
Ülkelerini terk edip gelmiş bu insanların birçoğu çalışmamakta ve üstelik rahatlıkla hatta pişkinlikle gruplar halinde güle oynaya dolu poşetlerle evlerine gitmeleri benim işsiz kardeşimi düşündürmekte hatta hüzne sevketmektedir. Üstelik artan maliyetler karşısında işverenlerimizin mülteci çalıştırmaya yönelmeleri işsizlik artışımıza da etki etmektedir.
Aslında mültecilerin ülkemizin her tarafına dağıtılmış olmaları sosyolojik açıdan hem yerleşik halkın, hem de onların faydasına değildir. Özellikle mülteci çocuklarının sosyolojik ve psikolojik olarak eğitilmeleri önemlidir. Çünkü bu çocuklar barut kokusu ve silah sesleri arasından gelmektedir. Ailelerini kaybetmişlerdir.
Kısacası Mültecilerin barınma ve yaşama şartları devletimizce acilen düzene sokulmalı diye düşünüyorum.
Türk Milleti misafirperverdir.Din kardeşine ve soydaşlarına sahip çıkar. Bu böylede olmalıdır. Ancak; Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlı soydaşlarımızı da unutmamak lazımdır. Ayrı bir yazıda bunu da inşallah yazalım.