• Haberler
  • Genel
  • 'Mücadelemizin baharındayız, ama bu işin kışı da var'

'Mücadelemizin baharındayız, ama bu işin kışı da var'

Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yazar Ramazan Kayan, son dönemde İslam coğrafyasında yaşananları ve Türkiye Müslümanlar’ın durumuna yönelik görüşlerini açıkladı. Kayan, Allah’ın baharla da kışla da imtihan edeceğini, Türkiye’nin hala işin baharında olduğunu söyledi. Ramazan Kayan, Allah’ın hesabında hiçbir kayma, zaman aşımı, evrakta sahtecilik, sümen altı olmadığına dikkat çekti Yazar Ramazan Kayan Gedik Ahmet [&hellip]

“Mücadelemizin baharındayız, ama bu işin kışı da var”

Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yazar Ramazan Kayan, son dönemde İslam coğrafyasında yaşananları ve Türkiye Müslümanlar’ın durumuna yönelik görüşlerini açıkladı. Kayan, Allah’ın baharla da kışla da imtihan edeceğini, Türkiye’nin hala işin baharında olduğunu söyledi. Ramazan Kayan, Allah’ın hesabında hiçbir kayma, zaman aşımı, evrakta sahtecilik, sümen altı olmadığına dikkat çekti

Yazar Ramazan Kayan Gedik Ahmet Paşa Medresesi Taş Medrese’de gerçekleştirdiği sohbette yakın tarihteki gelişmeler ve yaşananlara yönelik değerlendirmelerde bulundu.
ÜMMET VE İNSANLIK
ZOR GÜNLER YAŞIYOR
Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yazar Ramazan Kayan’ın, bir ziyaret nedeniyle Afyonkarahisar’a geldiği öğrenildi. Kayan, 8 Ağustos Cumartesi günü ikindi namazı akabinde kendisinden hasbihalde bulunması talebi üzerine düzenlenen programa katıldı. Ramazan Kayan Mavi Marmara seferinde önde gelen isim ve yolcularından biri olarak tanınıyor. Allah’ın nasip etmesi üzerine Afyonkarahisar’da dinleyenlerle buluştuğunu kaydeden Kayan; “İnşallah bu vesileyi müminler arasında olması gereken nasihatleşme, öğütleşme sorumluluğumuz yerine getirebilmeyi bir nebze de olsa ifa etmeye çalışacağız. Rabbim inşallah tesirine halk eylesin. Doğruları söylemeye, yaşamaya, taşımaya bizleri muvaffak eylesin. Gerçekten ümmet ve insanlık olarak zor günlerden geçiyoruz. Ancak bu zorlukları ilk defa biz yaşıyor değiliz. Kendi yakın tarihimize göz attığımızda bizden önceki nesillere baktığımızda Allah Azze ve Celle Sünnetullah gereği olarak tüm bu yaşananları sanıyorum şu ayeti kerime ile yaşananları net şekilde önümüze koyuyor. ‘Günleri insanlar arasında döndürüp dururuz.’ Yani insanın yaşadığı kulluk serüveni tek düze gitmiyor, değişkenlik, dönüşüm arz ediyor. Bizler de haliyle Allah Azze ve Celle’nin tabi tuttuğu kulluk sorumluluğumuzun sürecini sürdürmeye çalışırken her yeni durum ve gelişmeye hazır olmak mecburiyetindeyiz.” dedi.
“BİZ GÜNLERİ İNSANLAR ARASINDA DÖNDÜRÜP DURURUZ”
Yazar Ramazan Kayan sözünü ettiği ayetin nüzüle geldiği sebebe bakıldığında Uhud’da yaşanan ciddi savaştan sonra Resulullah’ın (SAV) ashabı ile birlikte ciddi yaralar alarak ciddi şaşkınlık içerisine girdiklerini hatırlattı. Uhud’a giderken başarı ve zafere odaklanan müminlerin birden bire çok ciddi yara alma ve hezimetle karşı karşıya kaldıklarını aktaran Kayan; “Müminler bunu anlamlandırmada zorlandılar. ‘Biz hak üzere iken nasıl bu başımıza gelebilir.’ diye sorgulama sürecine girdiler. İşte bu pozisyona değinen Allah Azze ve Celle, ‘Biz günleri insanlar arasında döndürüp dururuz. Ayetin başında bugün size bir yarar dokundu ise dün de onlara dokunmuştur.’ demektedir. Bedir’e atıfta bulunuyor. Bedir’den bir yıl sonra Uhud’daki bu yaralar ciddi anlamda İslam safları üzerinde sarsıntı meydana getirmiştir. Ayetlerle bunu nasıl atlatabileceklerinin telaşına düşmüşlerdir. Kur’an- Kerim’de Bedir Savaşı’ndan bahseden ayet sayısı yaklaşık 6 civarıdır. Uhud Savaşı’ndan bahseden ayetler yaklaşık 60 civarındadır. Bedir’de başarı ve ganimet olmasına rağmen gelen ayet sayısı 6 civarında. Uhud’da yenilgi, ciddi bir sarsıntı var ama gelen ayet sayısı 60 civarındadır.” diye konuştu.
SON SÖZ ALLAH’IN
Bazen yenilgilerin, sarsıntıların, zorlukların kişilere etkileri, sonuçları, kazanımlarının belki de çok daha güçlü olabileceğine değinen Ramazan Kayan, Uhud Dağı’nda müminlerin çıkardıkları sonuçlara bakıldığında onların yeniden kendi nefislerini sorguladıklarını kaydetti. Uhud savaşına katılan müminlerin aldıkları sonuç karşısında yapılarını, saflarını gözden geçirme noktasında çok ciddi olumlu etkiler yaşadıklarını söyleyen Kayan; “Ciddi bir kriz ama krizin nasıl fırsatlara dönüştürüldüğünü, nefislerini sorgulama, saflarını tahkim etme noktasında Uhud’un öğretisi Bedir’in öğretisinden daha güçlü olmuştur. Bunu şunun için ifade ediyorum. Bizler özellikle sonuç odaklı, başarı odaklı hayatla mücadeleye bakmadığımız için biz şunu sürekli hesap ederiz. Bizim sürekli hesabımız olabilir. Ama hesaplar üstü hesabı yapan Allah Azze ve Celle’nin son karar verici olduğunu, son hükmün, son sözün ona ait olduğunu da asla unutamayız.” şeklinde konuştu.
MÜCADELEDE BAHAR DA VAR, KIŞ DA
Türkiye ve İslam Dünyası’nda yaşanan gelişmelere değinen Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yazar Ramazan Kayan, ciddi şekilde bizleri etkilemiş olsa bile kişinin kendisine düşeni göz önüne alması gerektiğinden söz etti. Kayan, anın vacibinin ne olduğunu, bunun hakkının nasıl verilebileceğini, yarın hesabı verilebilecek bir hayatın, mücadelenin, hareketin sürdürülebilmesi için neler yapılması gerektiği değerlendirmesinde bulundu. Bir dönem belki mücadelede bahar yaşandığını belirten Kayan; “Ancak mücadelede daha öncesi kışı da yaşadık. 28 Şubat sürecini yaşayan da bizleriz. Arkasından AK Parti dönemini yaşayan bizler. İşte en son Ortadoğudaki ve Türkiye’de yaşananlar. Anlıyoruz ki bu mücadele ne kıştan ibaret ne de yazdan ibaret. İşte önemli olan her mevsime hangi birikimle, donanımla, azıkla, hazırlıkla karşılayacağımızdır. Zor zamanlarda yürümenin, konuşmanın bedeli ne ise bunun hakkını nasıl vereceğiz. Belki şimdi kendimize bu soruyu soruyoruz.” ifadelerini kullandı.
ZOR GÜNLERE HAZIR OLUNMALI
Eskilerin “Sen hazırlığı kışa göre yap, bahara çıkarsan bahtına.” dediğini hatırlatan Ramazan Kayan, bu sözden hareketle müminleri bekleyen zorlukları sürekli göz önünde bulundurup rehavete kapılmama zorunluluğuna değindi. Karamsarlığa yenik düşmeden, her şeyin yaşananlardan ibaret olmadığını bir gören, bilenin, duyanın ve kayıt altında olduğunun bilinmesi gerektiğini söyleyen Kayan; “Belki daha zor günlere kendimizi hazırlamanın çaba ve gayretinde inşallah olacağız. Bu arada yaşananlardan, olup bitenlerden söz edeceğiz. İslami hedef ve gayretlerimizi, mücadelimizi, davetlerimizi, toplumsal dönüşüm hesaplarımızı değişim hedeflerimizi ortaya koyarken kendimizi asla belli bir süreçle, konseptle, iktidarla, elde edilen fırsatlarla sınırlamadan her zorluğun geleceğini bilmeliyiz. Nasıl ayakta kalabilirizin hesabını yaparak uzun soluklu bir mücadelenin ve gelecek kuşaklara nasıl bir miras bırakmamız gerektiğinin gayreti, çabası, hesabı üzerinde duracağız.” ifadelerine yer verdi.
NİHAİ HEDEFLERİ İSLAM
Gereken bilinç elde edilirse ani kırılmalar ve ani tökezlemelerin olamayacağını belirten Ramazan Kayan, bu sayede olgunlaşıp, hayatı daha olumlu yakalamaya vesile olabileceğini ifade etti. Özellikle kişilerin iç dünyalarının daha bir muhkemleşmesi için, kardeşlik duygularını tehdit eden olumsuzlukları göz önüne alınması gerektiğini kaydaden Kayan şöyle konuştu: “Güçlü bir duruş ve yürüyüş sonraki nesiller için de nasıl sürdürülebilir, gayret ve çaba içerisinde nasıl olunur? Şu zaman sürecinde ortaya nasıl bir pratik koyacağız? Bir yol haritasını nasıl netleştireceğiz? Hedeflerimize yoğunlaşırken özellikle çok daha güçlü desteklerle hedeflere nasıl odaklanacağız bununla ilgili bir kaç şeye atıfta bulunmak istiyorum. Soğuk savaş döneminden sonra Sovyetler’in dağılmasından sonra batının önüne koyduğu hedeflerden biriydi. Bundan sonra savaş İslam ve İslam arasında olacaktır demişlerdi. Özellikle altı çizildi; ‘Bundan sonra savaş Ilımlı İslam ile Militan İslam arasında olacaktır.’ Bugüne gelinceye kadar görüyoruz ki İslam dünyası iç sorunlarından bir türlü kurtulamıyor. İslam dünyasında biriken enerjiler birbirlerine karşı bir çok yerde kullanma riski ile karşı karşıya geliyoruz.”
SÜREÇ İYİ OKUNMAK ZORUNDA
İran, Lübnan, Yemen, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerin neyi anlatmak istediği noktasında çok açık ve somut örnekler olduğunu kaydeden Ramazan Kayan şunları söyledi: “Biriken bir potansiyel vardı. Bu potansiyeli daha büyük projelere, ümmet olarak yoğunlaşamadığımız için maalesef şu an ümmetin tüm birikiminin iç yaralarla, kavgalarla ne hale geldiğinin acı örneğini bizim kuşak yaşıyoruz. Arap Baharı diye nitelendirilen süreçten gerçekten çok umutlandık. Ümmet için yüzyılın sonunda belki yeni bir fırsat, ümmetin üzerine ölü toprağı serpilmişlikten yeniden o tarihi duruşunu yakalamak, tarihe yeniden not düşmek, ümmetin maruz kaldığı sefaletin, sömürülmüşlüğün, ezilmişliğin altından kalkıp bir diriliş ve direniş ruhunu çağa taşıma noktasında güzel girişimlerdi. Akabinde son 2 yıldır yaşananlar bizim baharımızı kışa döndürmek için şer güçlerin hangi tuzaklarla, hesaplarla, kumpaslarla karşımıza çıktıklarının açık acı örnekleriyle karşı karşıyayız. Tabii bunu iyi okumak lazım. Biz de karamsarlık oluşturmadan yeni süreci nasıl karşılayıp göğüsleyeceğimizi bilmemiz gerekiyor.”
TÜRKİYE MÜSLAMANLAR’I
İÇİN FIRSAT VAR
Ramazan Kayan, Mısır’da, Libya’da yaşananlar ve Tunus’ta yeni girilen sürece bakıldığında yeni dönem konseptinde en tehlikeli durumun Müslümanlar arasında hizipçi, mezhepçi, asabiyetlerin içerdikleri riskleri herkesin çok açık görebildiklerini kaydetti. Bu konuda Türkiye Müslümanlar’ı olarak entellektüel birikimle, biraz daha soğukkanlı, sorunları tartışabilecek, kritiğini, analizini yapabilecek bir fırsatın olduğunu belirten Kayan; “İslam ümmetine nasıl bir örnek sunacağız ve ümmetin maruz kaldığı bu yeni durumdan daha az hasarla nasıl çıkabileceğiz? Sadece kendimiz için, içteki sıkıntıların çözümü için değil, dünya Müslümanlarının yaşadıkları bu zorlu süreçte bizim ortaya koyacağımız perspektif, bizim sunacağımız belki örneklik inşallah gecikmişte olsa yaralarımızı sarma noktasında yeni imkanlara neden olabilir diye ümit ediyoruz.” dedi.
İŞİN SIRRI-ŞİFRESİ-HİKMETİ GAYRET
Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yazar Ramazan Kayan konuşmasına şöyle devam etti: “Allah bizi baharla da imtihan eder kışla da imtihan eder. Hala işin baharındayız diyoruz. Bakınız bugün Suriye mücadelinin kışı yaşıyor. Mısır da kışını yaşıyor. Yemen’de, Afganistan’da kış sürecini yaşıyor. Biz ise hala bahardayız. Ama hep bahar kalacak diye bir garantimiz yok. Allah geceden gündüzü, gündüzden geceyi, ölüden diriyi, diriden ölüyü yarattı. 28 Şubat’tan sonra böyle bir ortam gününü hangimiz bekliyorduk? Ama Rabbimiz bizlere bu imkanları verdi. Ama yarın bizi bu verdiği imkanlardan dolayı da hesaba çekecek. O’nun hesabında asla kayma yok. Zaman aşımı yok. Evrakta sahtecilik yok. Süre aşımı yok. Sümen altı gibi birşey de yok. İnşallah şimdi var olan imkanlarımızı elbirliği ile kullanalım. Son tavsiyem de şu olacak; Başta güven ve gönüllülük dedim. Güç te dedim. Bir de gayret. Bu işin şifresi, sırrı, hikmeti gayrettir. ‘İnsan çalıştı mı karşılığı vardır.”http://m.kocatepegazetesi.com/”
“ÜÇ PARMAKLA ALLAH
İÇİN BAŞKA NE YAPABİLİRİM?”
“Gittiğim yerlerde paylaştığım bir hatıramı paylaşacağım.” diyen Kayan; ” Gayrete gelme noktasında güzel sonuçlarını gördüm. Belki daha önce dinlemiş olanlar vardır. Ama gayrete gelmede ciddi etkilerini gördüğüm için paylaşıyorum. Yaklaşık 9 yıl önce Almanya’ya konferans vermek için gitmiştim. Bir şehirde verdiğimiz konferansın ardından ikincisi için bizi başka bir şehire götürdüler. Gideceğimiz bu yerde bizim kitaplarımızı okumuş, bizimle tanışmak isteyen, soruları olan bir hanımefendi olduğundan bahsedildi. Zamanımız olması halinde o hanımefendiye zaman ayırmamız rica edildi. Olur deyip gittik, konferanstan sonra bayanlar bölümünden sözü edilen bayan yanımıza çıkıp geldi. İlk gördüğümde şaşırdım. Tekerlekli sandalye üzerinde tüm bedeni felçli, doğuştan spastik özürlü hiçbir yeri hareket etmiyordu. Tanıştığımız da tahminen 30’lu yaşlarda idi. Güzelce tesettüre büründürmüşler. Önce boynunu hareket ettirebiliyor sandım. Gördüm ki boynunu çevirmek için bile bir desteğe ihtiyaç duyuyor. Tanıştık ismi Gülseren Gümüş. ‘Hocam ben dünyaya bu şekilde gelmişim. Doktorlar anne ve babama bu çocuk 5 yaşına kadar ya yaşar ya yaşamaz.’ İşte yaşatan Allah yaşatıyor. Sadece üç parmağını kullanabildiğini başkaca uzuvlarında bir fonksiyon bulunmadığını belirtti. Onun da eline kitap verdiklerinde kitap sayfalarını çevirmek olduğunu söyledi. Eline verdiklerinde cep telefonu kullanabiliyorum. Bir de önüne koyduklarında diz üstü bilgisiyar kullanabildiğini anlattı. Bunun dışında kendisini hayata bağlayan başka birşeyin olmadığını belirtti. Böyle olmasına rağmen Almanya’nın bir şehrinde Güldeste isminde bir dernek kurduğunu söyledi. Derneğin Başkanı olduğunu ve çalışmaları anlattı. Kendisine bu işlerin altından nasıl kalktığını bizlerin de karınca kararınca bu işleri yaptığımızı söyledim. Cevaben o hanımefendi kullanabildiği üç parmağını gösterdi ve dedi ki; ‘Hocam ben hep şunu düşünürüm. Şu kullanabildiğim üç parmağın hesabını Allah’a nasıl vereceğim?’ Üç parmakla Allah için daha fazla ne yapabilirimi düşünüyordu.” >> Burcu AYDIN’ın haberi

Bakmadan Geçme