Misak-ı Milli, kutsal bir metin olarak görülür

Konferansın açış konuşmasını yapan AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, '12 Ocak 1920 tarihinde toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı, 28 Ocak tarihinde çok önemli bir belgeye, karara imza atmıştır. Bu belge 17 Şubat 1920 tarihinde umumen ve müttefiken tüm dünyaya ilan edilmiş, Türk milletinin, Anadolu insanının ve Müslüman dünyasının [&hellip]

Konferansın açış konuşmasını yapan AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, “12 Ocak 1920 tarihinde toplanan son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı, 28 Ocak tarihinde çok önemli bir belgeye, karara imza atmıştır. Bu belge 17 Şubat 1920 tarihinde umumen ve müttefiken tüm dünyaya ilan edilmiş, Türk milletinin, Anadolu insanının ve Müslüman dünyasının bağımsızlık konusundaki kararlılığı, ilkeleri ve prensipleri, yapabileceği fedakârlık, sonuna kadar belirtilmiş olduğu için 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul işgal edilmiştir” dedi.
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış ise Misak-ı Milli’yi anlamak ve günümüz açısından önemini değerlendirmek üzere programı tertiplediklerini söyledi. Yaramış, “Fen Edebiyat Fakültesi Misak-ı Milli belgesi olsun, Çanakkale Savaşları olsun veya 23 Nisan’ın anlamı ve önemine ilişkin olsun, Mehmet Akif’in önemine ilişkin olsun Türk tarihimiz açısından önemli kişi ve olayları tertiplemiş olduğu programlarla yad ediyor ve anıyor” dedi.
ULAŞILMAK İSTENEN HEDEFTİ
Prof. Dr. Sadık Sarısaman verdiği konferansta, Misak-ı Milli’nin, Son Osmanlı Meclisi Mebusanının oy birliği ile aldığı bir karar olduğunu söyledi. Sarısaman, “Misak-ı Milli’yi önce duyurmadıklarını, kamuoyu ile bir müddet sonra bu metin paylaşıldı. Bu metin, Milli Mücadelenin hedefi oldu. Altı maddeden oluşan Misak-ı Milli ulaşılmak istenen hedef şeklinde ortaya çıkması önemli” diye konuştu.
Önce maddelerin net bir şekilde ortaya konup, metnin sonra anlaşılmaya çalışılması gerektiğini vurgulayan Sarısaman, şunları söyledi:
 “Misak-ı Milli Son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından ilan edilmiş olmakla beraber Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından da benimsenmiştir. Hatta bu belge TBMM hükümetlerinin dış politikasının temelini oluşturmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden birisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisini Osmanlı Meclisinin devamı olarak lanse etmesiydi. Nitekim İstanbul’dan kaçan mebuslar da Türkiye Büyük Millet Meclisine kabul edilmişlerdi.”
Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiç bir üyesinin Misak-ı Milliye karşı çıkmadığına belirten Sarısaman, “Bu belge meclisin tamamının üzerinde ittifak ettiği bir metin olmuştur. Misak-ı Milli, Milli Mücadele döneminde adeta kutsal bir milli metin muamelesi görmüştür. Milletvekilleri dış politika hususundaki bütün gelişmeleri Misak-ı Milli ölçüsü ile tartmak istemişlerdir. Diğer taraftan Misak-ı Milli’yi yetersiz bulan milletvekilleri de olmuştur. Bu kişiler Osmanlı’nın elinden çıkan İslam coğrafyası ile bir şekilde bağ kurmaya çalışırlarken Misak-ı Milli’den faydalanmışlardır” dedi.

Bakmadan Geçme