“Milli mücadele sadece Afyon’un değil dünya siyasetininde mihenk noktasıdır”
AYTAM’da milli mücadelede Afyonkarahisar dinlendi Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, “Milli Mücadelede Afyonkarahisar” kitabının içeriği ve bu çalışma hakkında AYTAM toplantısında konuştu. Altıntaş’ın vurguladıkları arasında milli mücadelenin sadece Afyonkarahisar’ı ve çevresini değil dünya siyasetini de yakından ilgilendiren bir mihenk noktası olmasıda yer aldı Afyonkarahisar Yerel Tarih Araştırmaları Merkezi (AYTAM) Kasım ayı toplantısı 12 Kasım Cumartesi akşam [&hellip]
AYTAM’da milli mücadelede Afyonkarahisar dinlendi
Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, “Milli Mücadelede Afyonkarahisar” kitabının içeriği ve bu çalışma hakkında AYTAM
toplantısında konuştu. Altıntaş’ın vurguladıkları arasında milli mücadelenin sadece Afyonkarahisar’ı ve çevresini değil dünya siyasetini de yakından ilgilendiren bir mihenk noktası olmasıda yer aldı
Afyonkarahisar Yerel Tarih Araştırmaları Merkezi (AYTAM) Kasım ayı toplantısı 12 Kasım Cumartesi akşam saat 19.30’da başladı. Bu ayki toplantıda merkez üyelerinden AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, “Milli Mücadele de Afyonkarahisar” isimli kitabını ve içeriğini tanıttı.
Çalışmanın 19 yıllık geçmişi var
AYTAM Kasım ayı toplantısında “Milli Mücadelede Afyonkarahisar” isimli kitabın içeriği hakkında kitabın yazarı AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş tarafından katılımcılara slayt eşliğinde bilgiler verildi. Kitap çalışmasının uzun yıllar ürünü olduğunu belirten Altıntaş, İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) 1987 yılında yüksek lisansa başladığı dönemde Milli Mücadelede Afyonkarahisar’la ilgili derli toplu bir çalışmanın olmadığı tespitinde bulunduğunu söyledi. Merhum Hocası Prof. Dr. Ali İhsan Gencer’in kendisine bu konuyu çalışabileceğini ifade ettiğinden söz eden AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş; “O dönemde kendisini tanıdığım Mahmut Gogoşlu Paşa”http://m.kocatepegazetesi.com/”dan söz etti. Onlarla ilgili belgeler bilgiler bulabileceğimi ifade etti. Bu çalışma oradan doğdu. 1990 Yılında ‘Milli Mücadelede Afyonkarahisar’ isimli yüksek lisans tezimi İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamladım. Tabi ki o dönemde ki bilgi birikimi, arşivlerin durumu günümüz kadar açık değildi. 1990’da tamamlanan ‘Milli Mücadelede Afyonkarahisar’ çalışması yaklaşık 80 sayfalık bir çalışmanın ürünüydü. O dönem içerisinde bir ilki teşkil eti. Tabi ki çok eksikleri vardı. Dolayısıyla 1990’dan 2009 yılına gelinceye kadar bu konuda kısmi çalışmalar oldu. Ama derli toplu bir çalışmanın olmadığını yine gördüm. Dönemin Valisi Sayın Haluk İmga’nın Kuvvay-yi Milliye’nin 90. yılı münasebetiyle ne yapılabilir sorusuna karşılık olarak bu çalışmanın geliştirilip güncellenebileceğini ifade ettim. Onun da izniyle onun da öneri-siyle bu çalışmaya 2009 yılında kaldığımız yerden başladık.” dedi.
Çalışma detaylandırılarak
güncellendi
AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, 2009 yılında çalışmaya tekrar başladığında bazı avantajların bulunduğunu belirtti. En önemli avantajlardan bir tanesinin 1990’lı yıllarda açık olmayan Ankara Üniversitesi (AÜ) Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi’nin açılması olduğunu kaydeden Altıntaş, o dönemle ilgili özellikle Afyonkarahisar ve civarıyla ilgili belgelerin çalışmaya ışık tuttuğunu söyledi. AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, Genel Kurmay Atese Arşivi 1990 yılı ile kıyaslanamayacak ölçüde belgelerini açtı. Her ne kadar bazı kısıtlamalar yapıldıysa da 1990 yılına göre kıyaslandığında önemli belge kolleksiyonlarının açıldığının görüldüğünü bildirdi. 1988-1989’lu Yıllarda hemen hemen açık olmayan Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Cumhuriyet arşivlerinin önemli bir kısmının açık olduğunu çalışmayı yürütürken gördüğünü aktaran Altıntaş; “Bu çalışma onlanlardan yararlanılarak güncellendi ve yeni bir boyut kazandı. Bu çalışma ile ilgili olarak bir başka şansımız oldu. Muzaffer Behçetoğlu olarak ifade ettiğimiz Behçetoğlu Behçet Göktan’ın hatırıları 2000 yılında bize bir vesile ile intikal etti. Bu hatıralarda merhum Behçet Ankara, Akşehir, Çay, Bolvadin, Afyonkarahisar’la ilgili 1920-22’li yıllarda tutmuş oldukları günlükleri Osmanlıca olarak yazmış. Yaklaşık 830 sayfalık bir günlük oluşturmuş. Bu çalışmada bunlardan da yararlandık. Yine şu anda Balıkesir Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olan Doç. Dr. Hasan Babacan, Mustafa Hulusi ile ilgili bir anı kitabı ‘Kalpaklı Milli Mücadele’ olarak ifade edilen çalışmasından yararlandım. Mustafa Hulusi’nin de o dönemde, Şuhut, Çay ve Bolvadin civarlarında cephe gerisinin ortaya koyduğu anıları kitapta incelemeye çalıştık. Özellikle cephe gerisinde yaşanan zorlukları anlatıyor. Mesela ne diyor; ‘Tek tip kıyafetimiz yoktu. Ben bir hafta gidiyordum. Fransız kaputu alıyordum. Aradan 15-20 gün geçtikten sonra bir İngiliz pantalonu alıyordum.’ şeklinde ifadeleri var.” diye konuştu.
Ayrı bir anlayışın ürünü
Mustafa Hulusi’nin günlüğünde anlattığı asker tipi düşünüldüğünde cephe gerisinde teğmen seviyesinde olan bir subayın üst tarafının Fransız, alt tarafınan İngiliz kıyafet ve üniformalarından oluşan bir yapıya sahip olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, o dönemde hangi imkansızlıklarla olayların gerçekleştiğini göstermesi açısından bu örneğin önemine işaret etti. Bire bir yaşayan kişilerin ağzından söz konusu teğmenin ağzından bunları ifadelendirmenin önem taşıdığına temas eden Altıntaş; “Aynı konuda Behçetoğlu’nun da tespitleri var. Bunları görüyoruz. Belgeler var, uzun bir belge süreci var. Yaklaşık olarak 3 bin civarında belgeden yararlandık. Cumhuriyet Arşivi, Atese, Osmanlı Arşivi vs diğer belgelerden yararlandık. Ortaya bu çalışma çıktı. Tabi ki bu çalışmada daha yapılması gereken çok şeyler var. Ama özellikle zamanın sınırlı olması ve belgelerin tamamının açılmasını beklediğimiz takdirde bu çalışmanın hiç tamamlanamayacağı düşüncesi bunu bir yerde kesmek zorunda bırakıyor. Sizde elinizde ki mevcut bilgileri ortaya koyarak adeta bir ara vermiş oluyorsunuz. Bize anlatılan Bekir Kütükoğlu vardır. İÜ’nin efsane hocalarındandır. Birde eşi Nebahat Kütükoğlu vardır. Tarihçi arkadaşlar bilir. Bekir Kütükoğlu alanında çok iyi bi rinsandır. Çok profesyonel bir insandır merhum oldu. Türk-İran ilişkilerini çalışırken 2 senelik bir doktora tezi konusu oldu. Daha sonra diyorlar ki ‘Ya Bekir hocam insan fanidir işte bunları kitaba dök vs.’ şeklinde. İran’la ilgili belgeler açılmadı. Bunları tamamlayalım derken ömrü vefa etmedi. Eşi Nebahat Kütükoğlu’nun yaklaşık 20 civarında kitabı var. O da mevcut dönemler halinde elinde ki bilgileri kaynak şekline dönüştürerek kitaplaştırıyor. Dolayısıyla bu tür bilimsel çalışmalarda hiçbir zaman bu sondur bundan daha iyisi olmaz gibi ifadeler son derece yanlıştır. Bu Milli Mücadelede Afyonkarahisar’da aynı anlayışın ürünüdür. Kaynaklarla ilgili olarak kısa bir açıklama yapılıp kitabın an bölümlerine bakıldığında bir genel değerlendirme yapıldı. İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya ve Yunanistan’ın o dönemde ki temel verileri ortaya konulmaya çalışıldı. Çünkü biz Milli Mücadelede Afyonkarahisar denildiği zaman bir yanlış içerisine giriyoruz. Bu sadece Afyon ve Afyonluları ilgilendiren bir genel yapılanma değil. O dönemde dünya siyasetinin de çok önemli mihenk noktalarından bir tanesidir.” şeklinde konuştu.
Detaylı araştırma yapıldı
Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, İngiltere’nin, Fransa’nın, Yunanistan’ın, İtalya’nın konu ile çok yakından bağlantıları olduğunu vurguladı. Bu nedenle Afyonkarahisar’da milli mücadeleyi ele alırken aynı zamanda bir noktada 1919-1922 yılları arasında ki genel Türkiye tablosunun ortaya konulması zorunluluğuna işaret eden eden Altıntaş, bunun içerisinde Afyonkarahisar’ın yeri ve öneminin ortaya konulması zorunluluğunu belirtti. Kitabın bir noktasının milli mücadelenin 1919-1922 genel değerlendirmesi ve aynı zamanda ülke çapında gelişmeler yaşanırken Afyonkarahisar üzerinde nasıl bir izdüşümü ortaya çıktığının ortaya koyduğundan söz eden Altıntaş; “Bu tür çalışmalarda bunu yerel tarih olarak ortaya koymak zorundasınızdır. Ya da genel bir perspektiften bakmak zorundasınızdır. Bu çalışmanın zorluğu hem genel bir perspektif ortaya koymak zorunda kalmanız hem de zaman zaman yerel konulara giriyorsunuz. Bu tabi uslubu, hitap ettiğiniz genel belge kesimini ve kolleksiyonları zor durumda bırakıyor. Dolayısıyla bu çalışmanın böyle bir temel sıkıntısı oldu. Şehirlerin böyle kaderleri olu-yor. Afyon’da hem yerel ve genel olması açısından bu tür çalışmalarda zorluk meydana getiriyor. Kitap bundan dolayı iki ayrı kitap gibi duruyor. Biz elimizden geldiği kadar bunları harmanlamaya çalıştık. Birinci bölüm olarak adlandırdığımız bölümde Mondoros Mütarekesinden hemen sonra genel bir yapılanma ortaya koymaya çalıştık. İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan’ın durumunu ortaya koymaya çalıştık. Daha sonra Afyonkarahisar’da idari, siyasi yapı, iktisadi durum ve İzmir’in işgaline karşı Afyonluların vermiş olduğu tepkileri ortaya koymaya çalıştık. Mesela az bilinen bir şey vardır. Daha yeni yeni ortaya çıkıyor. 2009 Yılında Büyük Taarruz Araştırmaları Merkezi Afyon’la ilgili bir sempozyum yaptı. Sempozyuma yaklaşık 35 üniversiteden yerli ve yabancı hocalar katıldı. Bu çalışmayı özellikle bir sene kadar beklettim. Bekletmemde ki amaç Türkiye’de ki bilim insanlarının Afyonkarahisar Milli Mücadele ile ilgili eteklerinde ki taşları dökmelerini istedim. Afyon’la ilgili neler yapılı-yor bizim bilmediğmiz başka bilgiler belgeler olabilir diye düşündüm.” ifadelerini kullandı.
Çalışma farklılıkları da
ortaya koydu
Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Haluk Selvi’nin milli mücadeleye yönelik ilginç bir tespitinin ortaya çıktığını anlatan AKÜ Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, İzmir işgalinden sonra protesto ve mitinglerin sadece İstanbul’da olduğunu ve Mustafa Kemal’in talimatıyla belirli noktalarda olduğunun bilindiğini söyledi. Prof. Dr. Haluk Sezgin’in çalışmalarında Afyonkarahi-sar’da da mi-tinglerin olduğunu, örneğin Şuhut ilçesinde de o dönemde bir mitingin yapıldığını aktaran Altıntaş şunları söyledi: “Sandıklı’da, Afyonkarahi-sar’da ve Bolvadin’de mitinglerin olduğunu gördük. Bunlarla ilgili belgeleri toplamaya çalıştık. Bu ayrı bir çalışma konusuydu. İlginç olan noktalardan bir tanesi 2009 yılında ki sempozyumda böyle bir faydası oldu. Bundan yararlanmaya çalıştık. Mesela o mitinglerde 40 bin Afyonkarahisarlı adına Wilson prensiplerine aykırı olarak İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini protesto ediyoruz, telin ediyoruz ve medeni milletlerin buna tepki vermesini bekliyoruz mealinde protesta telgraflarının çekil-diğini görüyoruz. Afyon’dan da bu telgraflar çekilmiş. İlginç olan noktalardan bir tanesi de genelde milli mücadeleyi sahiplenirken İttihat ve Terakki’nin bir yansıması olarak lanse edilir milli mücadeleyi sahiplenmek. Doğru İttihat ve Terakki mili mücadeleyi sahiplenmiştir. İlginç olan şey şudur. Mesela Bolvadin’de çekilen telgrafı Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin temsilcisi çekiyor. Dolayısıyla bizim şu ana kadar ki ezberlerimziin bir kısmı Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin Bolvadin temsilcisinin çekmesi en azından yerel anlamda biz bu ezberimizi bozduk. Bu tür temel çıkarımlar meydana geldi. Bir başka temel nokta bu çalışmalarda tespit ettiğimiz, İzmir’in işgali, Afyon ve diğer olaylar mesela Erzurum basınında yansımış. Erzurum basını bu konuyu ele almış. Prof. Esin Dayı hanımefendi Afyon’da sunmuş olduğu sempozyumda bu konuyu ele aldı. Bunu koyduk bu çalışma sadece bir noktada kendi çalışmamız değil 2009 yılında Büyük Taarruz Araştırmaları Sempozyumunun da en azından Afyonla ilgili ele alabileceğimiz genel hususlar noktasında da bir anlamda derleyici toparlayıcı bir çalışma oldu. Yeni konular çıktı. Ben Sandıklı’yı Milli Mücadelede Sandıklı ismiyle ayrı bir yüksek lisans tezi verdim. Mesela geçen ay Sandıklı Sempozyumu düzenlendi. Ben yurt dışında olduğumdan katılamadım. Sandıklı da Milli Mücadele olarak konu başlığı ifade edildi. Münevver Aydın isimli bir öğrencinin çalışmasından çıktı. Bolvadin ve Emirdağ’la ilgili bir başka yüksek lisans tezi yapılıyor. İnşallah 3-4 sene içerisinde yüksek lisans tezleri tamamlandığında gerek Afyon merkeze gerekse Bolvadin, Sandıklı gibi önemli merkezlerin milli mücadelede ki yerleri ve önemleri en azından mevcut bilgiler ışığında ortaya konulmaya çalışılacaktır.” Toplantıya; Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, Mustafa Selek, Zuhal Selek, Barış Selek, Akif Saklıca, Hasan Özpunar, Aykut Sığındık, Musa Bursalı, Hasan Tahsin Günek katıldılar. (Kocatepe)