• Haberler
  • Genel
  • Mevlevilik Afyon’a değer kattı – Kocatepe Gazetesi

Mevlevilik Afyon’a değer kattı – Kocatepe Gazetesi

Hz. Mevlana çocuklarını sünnet ettirdiği Afyonkarahisar’a torununu gelin verdi. Konya’dan sonra Karahisar-ı Sahib Sultan Divani Mevlevihanesi ikinci Mevlevihane olarak hizmete girdi. Hz. Mevlana’nın ve torunu Ulu Arif Çelebi’nin Afyonkarahisar’a yaptığı ziyaretler Mevlevilik’in Afyonkarahisar’da da yaygınlaşmasında büyük rol oynadı Hz. Mevlânâ, 6-7 yaşlannda olan oğulları Sultan Veled ile Alâaddin Çelebi ile birlikte Kale Muhafızı Bedrettin Gühertaş’ın [&hellip]

Mevlevilik Afyon'a değer kattı

Hz. Mevlana çocuklarını sünnet ettirdiği Afyonkarahisar’a torununu gelin verdi. Konya’dan sonra Karahisar-ı Sahib Sultan Divani Mevlevihanesi ikinci Mevlevihane olarak hizmete girdi. Hz. Mevlana’nın ve torunu Ulu Arif Çelebi’nin Afyonkarahisar’a yaptığı ziyaretler Mevlevilik’in Afyonkarahisar’da da yaygınlaşmasında büyük rol oynadı

Hz. Mevlânâ, 6-7 yaşlannda olan oğulları Sultan Veled ile Alâaddin Çelebi ile birlikte Kale Muhafızı Bedrettin Gühertaş’ın davetlisi olarak Afyonkarahisar’a gelmiş, çocuklar da burada sünnet olmuşlardır. Daha sonraki yıllarda H. Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi’nin Mevlevîliği Afyonkarahisar’a ziyaretlerde bulunduğu bilinmektedir.
Hz. Mevlânâ’mn torunlarından (Sultan Veled’in Oğlu) Ulu Arif Çelebi babası Sultan Veled’den devraldığı icraatlarının takipçisi ve devamlılığını sağlamakla Mevlevîliğin geniş coğrafyalara yayılmasında ve kurumsallaşmasında önemli icraatlarda bulunmuştur. Lârend, Beyşehir, Aksaray, Akşehir, Karahisar, Amasya, Niğde, Sivas, Tokat, Birgi, Denizli, Menteşe, Alâiye, Antakya, Bayburt, Erzurum, Irak, Tebriz, Marend ve Sultaniye onun gittiği belli başlı yerlerdir.
Ulu Arif Çelebi’nin Afyonkarahisar’ı ziyaret ettiği tarihin, 13. yüzyılın sonları olma ihtimali kuvvetlidir. Afyonkarahisar Dergâhı’nın 1294-95 yıllanndan itibaren âsitâne (Asitâne: içerisinde Nefs Terbiyesi sürecinin gerçekleştirilebildiği, Çile çıkarılabilen çok fonksiyonlu dergâh) olarak kullanıldığı biliniyor. Afyonkarahisar’ın, Mevlevîlik açısından önemli olmasının sebeplerinden biri de, Hz. Mevlâna’n torunlarından Mutahhara Hatun’un (Sultan Veled’in kızı) Germiyanoğlu Süleyman Şah’a gelin gelmesi olarak kabul ediliyor. (1274). Dolayısıyla Çelebi sülâlesi Konya dışındaki topraklara da kök salmaya Afyonkarahisar’la başlamıştır.
Sultan Dîvânî döneminde, Mevlevihane’ye daha fazla rağbet edildiğine dikkat çeken konunun uzmanları, Sultan Dîvâni’nin teşkilatçılığı, devlet adamları ile iyi geçinmesi ve onlarla sürekli dıyalog halinde olmasının, çok seyahat etmesinin Mevlevîliğin parlak bir dönem geçirmesine sebep olduğunu belirtiyorlar. 20. yüzyıla tamir ihtiyacı ile giren toprak damlı, ahşap Mevlevihâne Celâleddin Çelebi’nin Postnişinliği sırasında 1902 yılında zuhur eden yangında bütün müştemilatı ile birlikte tamamen yanmıştır. Son yapımda Mevlevihane’nin taş işçiliği ustalığını Ermeni Andon Usta yapmıştır. İnşaatın bitimi sırasında mimari hatadan kaynaklanan kubbelerin çökmesiyle saraydan gönderilen Hacı Bey ismindeki mimar tarafından inşaatın yapımı tamamlanmıştır. Mevlevihane inşasının 1908 yılında tamamlandığı, Çizmecioğlu Vehbi’nin kağıt üzerine yazmış olduğu kitabesinden anlaşılmaktadır. (Kocatepe Haber Merkezi)

Gönüller sultanlığı

Muğlalı İbrahim Şahidi Dee, Divani Mehmet Çelebi ile yaptığı seyahatleri kayda geçirerek, türünün ilk örneği olan yani ilk edebi seyahatname olan “Gülşen-i Esrar”ı yazmıştır. Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin hem şeyhi, hem dervişi olan Divane Mehmet Çelebi, “Sultan Divani” adıyla anılmıştır.
Sultan Divani Mehmet Çelebi, Mevlana’nın yedinci nesilden torunudur. Mevlevi tarikatının önemli simasıdır. Türkçe şiirlerinin hemen hemen hepsinde ‘Sema’i, sadece bir ikisinde ‘Divane’ mahlası kullanmıştır. Sultan Sema’i, Sultan Divani, Divani ve Divane lakaplanyla da tanınır ve anılır. Çelebi’ye uzun zaman sema etmesinden dolayı arkadaşları tarafından da Sema’i denmiştir. Sadık müridi Muğlalı İbrahim Şâhidî Dede’nin anlattığına göre Sultan Dîvânî; rind meşrep, coşkun ve cezbeli bir mevlevîdir.

Bektaşi-Mevlevi kardeşliği

Rivayetlere göre; Mehmet Çelebi’nin 40 Mevlevi, 40 Bektaşi müridi bulunmaktadır. Bunların büyük bir kısmı cefakar arkadaş ve dostlarıdııir. O da İbrahim Şahidi’dir. Öyle ki aralarında Mevlânâ ile Şems-i Tebrizi’de görülen aşk-ı muhabbetullahın sanki bir benzeri tezahür etmiştir.
Sultan Dîvânî’nin, “Şiirleri” ve “Tarîkat’ül Arifin” adlı tasavvufi bir risalesi mevcuttur. Babası tarafından veliahd tayin edilen ve şeyhlik makamına oturtulan Dîvâne Mehmed Çelebi, denilebilir ki Mevlevîliğin Bânî-î Sânîsidir (İkinci Kurucusu). O, vecd ve istiğraka dalmış cezbeli bir şeyh, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde büyük yararlılıklar gösteren bir alperen, Yavuz ve Kanunî başta olmak üzere bir kısım üst düzey devlet ricali üzerinde etkili olmuş bir siyaset ve teşkilat adamıdır. Hayatı ile ilgili bilgi veren kaynaklarda, bilhassa müridi Şâhidî ibrahim Dede’nin Gülşen-i Esrar adlı eserinde, yaptığı faaliyetler ve kerametleri hakkında bilgiler vardır.
Şâhidî İbrahim Dede, Dîvâne Mehmet Çelebiye intisabını ve birlikte yaşadıkları bazı Hadiseleri şöyle anlatır:”… ben de ona uydum, yokluk denizine daldım. Daima önünde yalınayak koşardım. Yolda üzengilerine pabuç asılmış bir at verir, binmemi emrederdi. Binsem bile biraz sonra iner, ayaklarımdan pabuçları çıkarırdım. O, benim atımı bir abdala verir, ‘sakın kimse binmesin’ der, yedekte çektirirdi. Bir an bile bensiz olamazdı. Lütfeder de ‘Şâhidî’, derdi, ‘Neden böyle cefâlar ediyorsun, neden yaya yürüyorsun, neden ayakların yalın? Gönlüm inciniyor, acıyorum sana.’ Bense: ‘Ey şâh-ı velayet, ayakkabılarımla senin bastığın yollara basamam ben’ derdim. Bunu duyunca: ‘Ah Şâhidî, yaktın beni’ derdi.

Aba Puşi Bali’nin
sandukasında ne yazıyor?

Afyon Mevlevihanesi içerisinde bulunan Aba Puşi Bali’nin Sandukası üzerindeki örtünün ön yüzünde ‘Fa’lem ennehu La ilahe illallah Muhammedu’r-Rasulullah”http://m.kocatepegazetesi.com/”İyi biliniz ki Allah’tan başka ilah yoktur (Muhammed 47/19) Hz. Muhammed (S. A .S) Allah’ın peygamberidir” (Fetih 48/29) “Ela irme evliya Allahula havfün ‘aleyhim velahüm yahzenun”http://m.kocatepegazetesi.com/”Allah’ın veli kullan için korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.”
Destur Ya Hazret-i Sultan Divan-i Baver bekün ki ber serem ayed eğer Mesih derdi ki yadigar-ı tu darem deva küned. ‘Mesih bile baş ucumu gelse senden amağanı olan derdime deva eder sanma’ (Sene 1310, M1894) Mevlevihanede Aba Puş-i Bali Çelebi’nin sandukasi üzerinde olan örtünün ön yüzü, “De ki ey nefislerinin aleyhinde haddi aşan Allah’ın kullan! Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahlan mağfiret eder. Zira o Gaffur’dur, Rahim’dir (Zumer 39/53) Dü cihanda eğer altun ola dirsen namın-Sikkesi altına gir Hazret-i Mevlana’ Ey dil istersen eğer kamil ola noksanın, sikkesi altına gir Hazret-i Mevlana’nın

Bakmadan Geçme