• Haberler
  • Genel
  • Mevlevi geleneklerini trafikte bile uygulayabiliriz

Mevlevi geleneklerini trafikte bile uygulayabiliriz

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin Hazreti Mevlânâ’nın 738’inci Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri çerçevesinde 'Mevlevilik Kültürü' başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde konuşan İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Lokman Derya Solmaz, Mevlevihane’deki gelenekleri çocukların da anlayabileceği bir dille anlattığını söyledi. Solmaz, Mevlevihane’ye ziyaret eden çocuklara, Mevlevi geleneklerinin trafik kuralları içinde bile, temeli saygı ve sevgi olan Mevlevi geleneklerinin uygulanabileceğini [&hellip]

Mevlevi geleneklerini trafikte bile uygulayabiliriz

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin Hazreti Mevlânâ’nın 738’inci Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri çerçevesinde “Mevlevilik Kültürü” başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde konuşan İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Lokman Derya Solmaz, Mevlevihane’deki gelenekleri çocukların da anlayabileceği bir dille anlattığını söyledi. Solmaz, Mevlevihane’ye ziyaret eden çocuklara, Mevlevi geleneklerinin trafik kuralları içinde bile, temeli saygı ve sevgi olan Mevlevi geleneklerinin uygulanabileceğini söylediğini aktardı. Paneldeki bir diğer konuşmacı Yrd. Doç. Dr. Erhan Atay da Hazreti Mevlânâ’nın eseri Mesnevi’nin Korece’ye çevrilmekte olduğunu vurguladı

Afyon Kocatepe Üniversitesi Ahmet Karahisari Kampüsü Hayrettin Barut Konser Salonu’nda “Mevlevilik Kültürü” başlıklı bir panel düzenlendi. AKÜ Müzik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Duygu Sökezoğlu’nun yönettiği panelde İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Lokman Derya Solmaz, Süleyman Şah Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erhan Atay ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Dr. Timuçin Çevikoğlu konuştu.
Saygı ve sevgiye dayanıyor
Panelde ilk sözü alan İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Lokman Derya Solmaz, Sultan Divani Mevlevihane Müzesi’ne birçok ve farklı kesimden ziyaretçilerin geldiğini, her ziyaretçiye Mevlevi geleneklerinin anlatıldığını vurguladı. Solmaz, “Mevlevi Dergahı’nda sofrada bile kendine göre âdap-erkân var. Biri su içerken herkes kaşığını bırakıp su içeni bekliyordu. ‘O su içerken biz daha fazla yemek yemeyelim’ diyorlardı. Bunlar Mevlevihane’yi gezdirirken can alıcı noktalar hâline geldi” dedi.
Çocuklara güncel örnekler
Sultan Divâni Mevlevihane Müzesi’ni ziyaret eden ilköğretim öğrencilerinin anlaması için Mevlevi geleneklerini güncel örneklerle aktardığını belirten Solmaz, şöyle konuştu:
“8 yaşındaki çocuklara bunu anlatırken onun diline çevirmeye de gayret ettik. Çocuklara şöyle derdim: ‘Paylaşırken lütfen bu adap ve erkâna dikkat edelim. Okulda zil çaldığında kantine hücum ediyorsunuz, arkadaşınıza yol verin, buyur deyin. Mevlevihane’den çıkacaksınız, bir otobüse bineceksiniz, arkadaşınıza buyur deyin. 1 çeşme var, 35 kişi su içeceksiniz, yanındakine buyur diyebilirsen aynısını yapmış oluruz. Trafik kuralları içinde bile Mevlevi geleneklerini uygulayabiliriz.’ Çocuklara bunu anlatırken daha da zevk alıyordum. Trafikte başkalarına buyur diyebilirseniz siz olgun insan olmaya doğru yol alırsınız. Olgun insanı, insanı kamil olarak algılamakta çocuklarımız zorlanırlardı. ‘Sevilen insan olacaksınız, sizi herkes sevecek, sizin sevmeyeniniz hemen hemen olmayacak. Çünkü size güveniyorlar, sizden kötü bir şey gelmez’ diye onlara bu mesajları vermeye gayret ediyorduk.”
Mevlevihane, bir müddet dinlendi
Yaklaşım olarak “dinlenme” ve “uyanma” kelimelerini kullanmayı tercih ettiğini bildiren Solmaz, Afyonkarahisar’daki Mevlevihane’yi de bu kelimelerle anlattı. Lokman Derya Solmaz, “Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin bir müddet dinlendikten sonra son 3 yılda uyandığını görmenin sevinciyle ben burada olduğumuzu ifade etmek istiyorum. 2007 yılının Kasım aylarıydı ve Mevlevihanemiz’in restorasyona alındığını, mutat ziyaretlerimin birinde fark ettim. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün orada restorasyonla ilgili tabelasını görünce çok sevindim. Hatta merak da ettim, ‘Burası restore edildikten sonra ne yapılacak’ diye. Öğretmenliğimin devam ettiği yıllardı. Sabah derse girip, öğleden sonra da Mevlevihane’ye bir uğrardım. O sırada Belediyemizin Kent Konseyi ile tanıştık. Mevlevihane’deki odaların, bölümlerin neler olabileceğini konuşmaya başladık. Matbah dediğimiz mutfak orada hangi unsurlar olabilir, Postnişin, Hücrenişan, Nevniyaz, sema töreninin, ayini şerifinin figürleri nasıl sergilenebilir, bunları yaklaşık 1 buçuk yıl içinde orada tamamladık” ifadelerini kullandı.
“Tüm hatıralarım güzel”
Mevlevihane’nin 28 Aralık 2008’de açıldığını hatırlatan Solmaz, “28 Aralık 2008’de güzel bir açılış töreni ile Sultan Divâni Mevlevihane Müzesi olarak faaliyete geçti. O gün sayın Valimize ve protokole bir rehberliğim olmuştu. Önceden ‘Rehberlik yapayım’ dememiştim aslında. Sonra bizim bu yaptığımız zuhurata tabi olan gezi planı, bizim geleneğimiz oluverdi. Benim resmi görevim oraya aktarıldı. Gelen her insana Mevlevihane’deki odaların, buradaki figürlerin, heykel diye görünen o simaların neler olduğunu, kimler tarafından icra edildiğini misafirlerimize aktardık. Bu aktarım sırasında da çok güzel hatıralarımız oldu. Hatıralarımızın hepsi güzel oldu” şeklinde konuştu.
Kısa sürede yoğun ilgi
Sultan Divâni Mevlevihane Müzesi’nin kısa sürede yoğun ilgi gördüğünü vurgulayan İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Lokman Derya Solmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yaklaşık iki buçuk yıl orada bu görevi icra ettim. 2011’de 300 bin ziyaretçimiz olmuştur. Konya Mevlana Müzesi, 1920’nin sonuna doğru kuruluyor. Bugün geldiği noktada Konya Mevlana Müzesi’ni ziyaret edenlerin sayısını Konya nüfusuna böldüğümüzde herbir Konyalı’ya 1 buçuk ziyaretçi düşüyor. Biz Afyonkarahisar’da bu oranı 2 yılda yakaladık. Oraya gelen dostlarımız, aslında Afyonkarahisar’a başka seyahat amacıyla geldiler. Burayı ziyaret ettikten sonra ‘Hazreti Mevlana’yı şimdi anladım’ diyenler de oldu. Önemli olan buradaki sembollerin aktarılması. Oraya gelen misafirlerin her türlü kesimden olduğunu görmek bizi mutlu etti. Okuma yazma bilmeyen kişiler kadar akademisyenleri, uzmanları da ağırlamak bizi mutlu etti. Sultan Divâni’nin sayesinde Mevlevihanelerin yaygınlaştığını, kendisinin İran’a sefer yaptığını İstanbul’daki Galata Mevlevihanesi’ni kurduğunu biliyoruz.”
Mesnevi Korece’ye çevriliyor
Panelde konuşan Süleyman Şah Üniversitesi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Erhan Atay, Asya-Pasifik coğrafyasında Mevlânâ ve Mevlevilik’e büyük ilginin olduğunu kaydetti. Uzun süre Güney Kore’de yaşadığını belirten Atay, o coğrafyadaki insanların kendilerine ait dinlerin bulunduğunu, ancak bu dinlerle Sufilik arasında benzerliklerin de bulunduğuna dikkat çekti. Mevlânâ’ya ilginin artmasıyla Güney Kore’de bir Rumi Forum kurulduğunu belirten Atay, “Bu Forum’a üye bazı akademisyenler, Mesnevi’nin Korece’ye çevrilmesi için çalışma başlattı. Şu anda Hazret-i Mevlânâ’nın eseri Mesnevi, Kore diline çevriliyor” dedi.
Mevlevilik’le ilgili düşünceleri olumlu
Kore’de ilk kez 5 bin yıllık bir budist tapınağında sema ayini düzenlediklerini, Mevlevilik’le ilgili toplantıların da takip edildiğinin altını çizen Atay, “Koreliler, Mevlevilik ve Sufilik’e olan ilgililerini birkaç maddede özetliyor. ‘Budizm’de de ruhun arınması var, ama Sufiler evlenip iş kurup hayattan kopmuyorlar. Her dinin kuralları var, ama Sufizm ruhi aydınlatmayı da sağlıyor. Meditasyon var, ama dinamik değil. Sema, dinamizmi barındırıyor, bu dinamizm ruhu olgunluğa götürüyor. Hristiyanlık’taki 3’lü inanç, kul ile Yaratıcı-kul ilişkisinde aracılar koyuyor. Oysa Sufizm’de insanlar doğrudan el açıp dua edebiliyorlar’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
Musiki, bir vasıta
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçısı Dr. Timuçin Çevikoğlu ise musikinin Allah’a ulaşmakta bir vesile olduğunu kaydetti. En eski dinlerin bile bir Yaratıcı’nın varlığını kabul ettiğini, o Yaratıcı’ya hâlini anlatmak için de insanların musikiyi kullandığını belirten Çevikoğlu, Hazret-i Mevlânâ’nın da musikiye buna benzer bir önem atfettiğini söyledi.

Haber: Murat ARISOY

Bakmadan Geçme