Medya, güç aracı olarak algılanıyor
Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından her hafta Çarşamba günü, Ahmet Necdet Sezer Kampusü Sosyal Tesisleri'nde sabah toplantıları devam ediyor. Bu hafta “İletişim” konusunun ele alındığı ve İl Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli’nin de katıldığı Çarşamba Sabah Toplantısına Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Afyonkarahisar Eğitim Parkı Yöneticisi Filiz Burhan Bayındır başkanlık yaptı. Toplantıda medyanın bir güç hâline geldiği [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından her hafta Çarşamba günü, Ahmet Necdet Sezer Kampusü Sosyal Tesisleri’nde sabah toplantıları devam ediyor. Bu hafta “İletişim” konusunun ele alındığı ve İl Emniyet Müdürü İsmail Türkmenli’nin de katıldığı Çarşamba Sabah Toplantısına Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Afyonkarahisar Eğitim Parkı Yöneticisi Filiz Burhan Bayındır başkanlık yaptı. Toplantıda medyanın bir güç hâline geldiği vurgulandı
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Afyonkarahisar Eğitim Parkı Yöneticisi Filiz Burhan Bayındır konuşmasına, “Siz ne anlatırsanız anlatın, anlattığınız karşınızdakinin anladığı kadardır” ifadesinden yola çıkarak, konuyu ele almaya başlayabiliriz” diyerek başladı. Bayındır, iletişimin medya boyutuna değindiği konuşmasında “Medyanın tanımlanan görevi, kamuoyunu bilgilendirmek, gerektiğinde interaktif bir şekilde kamuoyu yaratmak ve belli konularda ülke gündeminde belirleyici olmaktır. Ama medya, son yıllarda belli noktalarda güç aracı olarak da algılanabiliyor. Artık medya, gündem belirlemeye ve farklı dengelerin kurulmasına doğru yöneliyor. Medyanın işlevinin nereden nereye geldiğine de bakmak lazım” diye konuştu.
Mimar Mustafa Ceylan, “İletişimin, insanlar arasındaki ilişkiler boyutuyla, medyanın veya bugün elektronik ortamın insanlara sağladıklarının doğru anlaşılamaması ya da başka noktalara çekilmesi birbirinden tamamen farklı konulardır. Karşımızdakinin ne anladığıyla ilgili olarak, acaba bugün geldiğimiz noktada sunulan imkanlar ne anladığımızın önüne bir engel koyuyor mu? Bugün medyadaki iletişimin insanlara ne anlattığı ve de nereye yönlendirmek istediği konusu farklı bir konudur” dedi.
Altuntaş, 3 öykü ile örnek verdi
Rektör Prof. Dr. Ali Altuntaş konuşmasında Mario Perniola’nın “İletişime Karşı” adlı kitabından alıntı yaparak, iletişim ile ilgili üç öyküyü aktardı: “Bu üç öyküden birincisi yeni teknolojiler üstüne bir seminerle ilgili. Çeşitli meslek ve uzmanlık alanlarından yirmi kadar kültür operatörünün katıldığı dört saatlik ateşli bir tartışmadan sonra, bunlardan biri, “İyi de biz neden söz ediyoruz?” diye bağırarak orada bulunanlar arasında kısa bir şaşkınlığa yol açmıştır. Soruya bir yanıt gelmemiş, herkes onu önemsiz saymış ve tartışma bir dört saat daha sürmüştür. Bütünüyle videoya çekilen seminer, dvd halinde yüksek fiyata satılan bir new media kursunun parçası olmuştur. İkinci kısa öykü ise bir parti başkanının performansıyla ilgili. Başkan herkesin önünde sosyo-profesyonel bir gruba karşı kışkırtıcı ve saldırgan bir açıklama yapmış, bu da birçok kimsede skandal duygusuna ve kızgınlığa yol açmıştır. Birkaç saat sonra başkan yeniden konuşmaya dönmüş ve kendi açıklamasını kısmen yalanlamıştır. Ertesi gün suçlanan cümlenin şaka ve bütünüyle saldırgan niyetlerden yoksun olduğunu savunmuştur. Akşam da, her durumda, kısmen gerçek olduğunu ileri sürmüştür. Üçüncü gün yanlış anlaşıldığını söylemiştir. Öğleden sonra da yalnızca çok yaygın olan ancak paylaşmadığı bir fikrin sözcülüğünü yaptığını söylemiştir. Bununla birlikte, üç gün boyunca medyanın gündeminde kalmıştır. Üçüncü kısa öykümüzün kahramanı, sonunda eşi görülmemiş bir reklam kampanyasıyla başkentin en ayrıcalıklı yerinde yeni galerisini açmayı başaran bir çağdaş sanat ‘tycoon’udur. Çağdaş sanatı gerçekten popüler kılma niyetiyle hareket ederek, birbirinden çok farklı eğilim ve yönelimlerdeki sanatçıların yapıtlarını aşırı süslü salonlarda toplamıştır. Bu yapıtların ortak özellikleri herhangi bir yoruma gerek duymamalarıydı; nitekim, onun stratejisine göre yeni sanat, seyirciyi doğrudan ve gerçekçi ırasıyla vurmalıydı. Giriş ücreti oldukça yüksek olan galerisinin ziyaretçileri böylece hem lunaparktaymış gibi eğlenmek hem de seçkinci bir kuttörene katılmak gibi ikili bir sonuca ulaşıyorlardı.” Prof. Dr. Altuntaş, iletişim konusunun bu üç öykü üzerinden de irdelenebileceğini ifade etti.
Emekli Öğretmen Hüseyin Şenşaştımoğlu, “Toplumda, gerçeği saptırmanın amacı ne olabilir? Doğru ya da yanlış algılamanın temelinde yatan düşüncenin insanın gelişiminde var olduğunu düşünüyorum. Öte yandan insan hayatının her alanında var olan bilim ve teknolojinin gelişmesine rağmen insanların kafalarında değişmeyen birtakım düşünceleri vardır” dedi. Bilim ve teknolojinin neye hizmet ettiği konusuna da değindiği konuşmasında, “Hayatta artık gizli olan bir şey yoktur. Her şeyin gerçeği ortada olmasına rağmen neden doğru amaca varılamıyor? İnsanlığın amacı henüz gerçekleşmiş değildir. Çünkü, insanlığın amacı iyiyi bulmak, iyiyi yaşamak ve yaşatmaktan ibarettir” şeklinde konuştu.
Emekli Fikret Öztaylan, iletişimin medya boyutunu ele aldığı konuşmasında topluma yöneltilen bilgilerin manipüle edilmiş bilgiler olması, toplumların geleceği açısından ciddiyet taşımaktadır. Manipüle edilmiş bilgi, son yıllarda dünyada da yaygın hale geldi. Manipüle edilmiş bilgilerden çok endişe ediyorum. Öte yandan her insanın doğru bilgiyi ulaşabilmesi ve doğrunun standart hale getirilmesi mümkün değildir. İnsanlar doğru bilgiyi alamadıkları için, medya gelecekte toplumlar arası çalkantılara da sebep olabilir mi endişesini de yaşıyorum. Manipüle edilen bilgilere çok dikkat etmek gerekir” şeklinde konuştu. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Afyonkarahisar Eğitim Parkı Yöneticisi Filiz Burhan Bayındır, günümüzde iletişimin bu kadar yoğun olmasının avantajlı bir durum olmadığını belirterek, bu durumun bilgi kirliliğine yol açtığını söyledi. Bayındır, “Medyada dezenformasyon, çok fazla tartışılan ve mücadele edilen bir konudur” dedi.
Soner, telefonla bağlandı
İşadamı İbrahim Sömer, telefon bağlantısıyla katıldığı toplantıda “Gelişen iletişimde özgürlüğümüzü kaybediyoruz. Kim nerede ne yapıyor google earthe’dan çok rahatlıkla görebiliyoruz. Ancak işimize gelmeyen bazı konularda iletişim sağlanamıyor. İnsanın gözünün içine bakarak kurulan iletişimin en etkili iletişim olduğunu düşünüyorum” dedi. İl
Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Güler ise “Yanlış haber, malesef insanlığın bir gerçeğidir. Ancak bununla ilgili olarak Kuran-ı Kerim’de çok açık ve net bir ifade var ki şöyle diyor: ‘Size mahiyetini bilmediğiniz bir haber geldiği zaman, onu araştırın. Eğer araştırmadan ona uyarsanız, daha sonra pişman olursunuz.”http://m.kocatepegazetesi.com/” dedi.
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Afyonkarahisar Eğitim Parkı Yöneticisi Filiz Burhan Bayındır, bilgi kirlenmesi ya da yanlış haberler karşısında durma noktasında, okullarda okutulan medya okur-yazarlığı dersinin önemli olduğunu ifade etti. Afyonkarahisar İl Sosyal Hizmetler Müdürü Şevki Ceylan, ilköğretimde medya okur-yazarlığı dersinin seçmeli ders olarak okutulduğunu, ancak notla değerlendirilmediği için dersin verimli geçmediğini söyledi. Rektör Yardımcısı ve Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Belkıs Özkara, mesajın çerçevelenmesi konusuna değinerek, göndericinin mesajı, istediği şekilde karşı tarafa iletebileceğini söyledi. Prof. Dr. Özkara, “Mesajı gönderen kişi, mesajın doğru şekilde anlaşılmasını sağlama sorumluluğunu olumsuz şekilde anlatmaya doğru da yöneltebilir. Çerçeveleme etkisini şöyle bir örnekle açıklayacak olursak, hastalar üzerinde denenmiş bir ilacın hastaların yüzde 40’ını iyileştireceğini söylemek, mesajın olumlu biçimde algılanmasını sağlamaktadır. Ancak ilacı kullananların yüzde 60’ının öleceği söylendiğinde, mesaj olumsuz şekilde çerçevelendiği için olumsuz bir algılama oluşturulmaktadır. Dolayısıyla iletişimi başlatan kişinin bu anlamda yaptığı çerçevelemenin karşı tarafın mesajı algılamasında çok büyük etkisi vardır. Mesaj karşı tarafa aktarılırken, imalar ya da yanlış bilgilerle de karşı tarafta farklı algılamalar oluşturulabilir. En kötüsü de yanlış bilgiler sunarak karşı tarafta yargı oluşturulmasıdır. Bu kadar yoğun ve yaygın iletişim karşısında şunu düşünmemiz lazım; acaba hangimizin yargıları bağımsız ve gerçekten kendi yargılarımız? Yargılarımızı kimler oluşturuyor?” dedi. Afyonkarahisar İl Sosyal Hizmetler Müdürü Şevki Ceylan ise “Bugün iletişim dediğimiz şey, bizi robotlaştırıyor. Halbuki biz çocukluğumuzda annelerimizin kucağında masallarla büyüdük. Günümüzde ise hayatımız, bize ait değil; başkalarının arzu ettiği ve bize sunduğu şekilde yaşıyoruz” diye konuştu.
Toplantı sonunda, gelecek hafta yapılacak Çarşamba Sabah Toplantısı’nda “Medya İletişimi” konusunun ele alınmasına karar verildi.