Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek

MARY POYNTER’İN 1913 SENESİNDE ŞEHRİMİZİ ZİYARETİ

Mary Augusta Poynter (?-1930) 20.yy. başlarında Balkan Harbi sonrasında şehrimize gelen kadın gezginlerdendir. Hakkında bilgimiz azdır. Anadolu seyahatlerine ilişkin izlenimlerine de yer verdiği bir kitabı vardır. Bu kitabında Boğaziçi’nde bir bahçe, Eski Truva’da bir gün, Karadeniz ve Kafkaslar, bir seyahatin izlenimleri, Nikea’ya hac yolculuğu, İstanbul’un sokak köpekleri, İstanbul günlüğünden sayfalar: 1908 Devrimi, 1909 Karşı Devrimi ve Abdülhamid’in tahttan indirilmesi, Yıldız’a bir ziyaret, İtalya ile 1911’de başlayan ihtilâf, 1913 Balkan Savaşı, Anadolu’ya yolculuk (Eskişehir, Ankara ve Konya) ve Büyükada gibi bölüm başlıkları yer almaktadır. 1913 yılında Eskişehir-Konya ve Ankara güzergâhında Anadolu içlerine yolculuk yapmış ve bu yolculuğu sırasında tespitlerini kitabında anlatmıştır.
Mary Poynter, Küçük Asya’ya Mayıs ve Eylül ayları arasında seyahat edenler için, güzergâhları boyunca toprağın, çiçeğinin ve meyvesinin tadını çıkarması bakımından en iyi zamanlar olduğunu düşünmektedir. Yolculuğuna İstanbul’dan başlayan Poynter:
“Her gün İstanbul’dan Küçük Asya içlerine giden tek bir yolcu treni var. Yani 200 mil mesafede ve İzmit’in ötesindeki platonun üzerindeki Eskişehir Kasabasına. Eskişehir’de tren ertesi sabah hemen yeni bir sefere başlamak için hazırlanıyor. Bir tren doğuda bir şube hattı üzerindeki Ankara’ya; Diğer yoldaki tren ise Bağdat hattı üzerinde güneydoğu yönünde Konya’ya doğru hareket ediyor. Bu trenin yolcu vagonları üzerinde efsanevi “Constantinople-Bağdat” yazıyor.
Ancak, bu durum tamamlanmış bir gerçek olmaktan ziyade bir beklentidir. Kocamın Ankara’da ve Konya’da bazı özel çalışmaları vardı. Seyahat ettiğimiz mesafe içinde demiryolunun en azından bir kez eski kervan yolunu izlemesi gerektiğini bilmek ilgisini çekti. Ankara hattının 1892’de bitirildiği ve 1896’da Konya’ya açılan nispeten yeni bir demiryolu var. Şimdi Konya’nın çok ötesine uzanıyor. Bu kadar tartışılan Alman kuruluşunca aceleyle ileriye doğru götürülüyor. Ancak Torosların bir kısmında, hala tünel kazılan büyük bir dağ silsilesi var. Hattın tamamlanması gereken birkaç bölüm daha var. Trenler yavaşça “hareket” ediyor ve bir o kadarda uzun molalar veriyorlar. Bu nedenle insanlar ülkeyi neredeyse yaya bakış açısıyla görebilir.”1
Poynter; Anadolu’nun hava durumundan bahsederken yaz günlerinde havanın çok sıcak olduğunu, ancak kış ayları boyunca dağlardan insanın iliklerine işleyen ve üşüten rüzgârlar estiğini söylüyor. Bu nedenle Küçük Asya’nın bu bölgelerini zevk için, iş için veya arkeolojik amaçlarla ziyaret eden gezginlerin yolculuk için genellikle beş ılıman ayı tercih ettiklerini söylüyor. Yolculuğu sırasında Afyonkarahisar’a gelişinden şu şekilde bahsetmektedir:
“Yolculuğumuz sırasında gün ortasında önemli bir yerleşim yeri olan Afyonkarahisar şehrine geldik. Burasının çarpıcı görüntüsü derhal dikkatimizi çekti. Büyük bir kaya ovadan yaklaşık sekiz yüz metre yüksekliğe ulaşır. Zirvesini inşa edilen kale taçlandırır. Kasabanın kendisi bu etkileyici kayanın etrafında ve hafifçe eğimli bir yamaçta uzanıyor. Eski çağlarda buraya Akroenos adı verildi. Kuşkusuz her zaman önemli bir yer olmuştur. Kesinlikle durumuna özel ve daha önceki zamanlarda güneye ve doğuya doğru giden eski kervan yolunda bir istasyon olarak önem taşıyordu. Şimdi Afyonkarahisar, çoğu Türk olan 20.000 kişinin yaşadığı bir yerdir. Anadolu Demiryolu hattının, İzmir’den gelen demiryoluna katıldığı kavşaktır. Halıları ve işlemeli ağaç işleri talep görüyor ve ihraç ettiği afyonun dünyanın en iyisi olduğu söyleniyor. Haşhaş tarlaları her yöne yayılmış, yaz başlarında bir leylak rengi ve beyaz çiçek kütlesi, kocaman kâğıt mendil çiçekler gibi görünüyor. Geniş ova verimlidir. Afyon üretiminin yanısıra birçok başka mahsul üretilir. demektedir.” Eski sinada şehrinden bahsederken Afyonkarahisar’dan doğuya doğru üç saatlik bir yolculukla, muhteşem mermer dağlardan birine gelindiğini2
hepsinin günümüze kadar ulaşamasa da, eski dünyaya sunduğu çeşitli ve güzel mermerlerin harika olduğundan söz eder. Uzun zaman önce Sinada’nın, Orta Frigya’nın baş şehirlerinden biri olduğundan ve yine ünlü Strabon’un, Sinada ve mermerlerinden bahsederken “Denize olan mesafe çok büyük olsa da, bu durum Roma’ya muazzam büyüklükteki ve şaşırtıcı güzellikteki sütunların ve mermer levhaların gönderilmesine engel teşkil etmez.”dediğini belirtir.
Yine “Cicero’nun, Efes’ten Kilikya’ya giderken geçtiği Synnadensius kasabasından bahsettiğini anlatır. Devamla “Eski şehir yok oldu gitti. Ama mermerleri dayandı. Roma ve İtalya’nın diğer bölgeleri bunlardan güzel ve geniş örneklere sahiptir. Ama Konstantinopolis’teki Aya Sofya’nın iç duvarlarının dekorasyonunda belki de hepsinin en güzel örnekleri görülüyor.”der. Yine geçtiğimiz yüzyılın sonlarında Sidon’da (Sayda) bulunan ünlü Büyük lahit ve diğer kraliyet lahitlerinin aynı Synnadic mermerinden yapılmış olduğunun söylendiğinden bahseder.3
Bu arada mermer ocaklarından bazılarını ziyaret eder. Köylüler tarafından “Büyük Kovan” olarak bilinen en büyük taş ocağı ona göre muazzamdır. Buranın durumundan etkilenir. Bu mermer ocağı hakkında şunları ifade eder: Mermerden oluşan bitişik tepeye tırmanırken mermer ocağının aniden önüne çıktığını ve kapsadığı alanın uzunluğu, genişliği ve derinliğini görenleri çok şaşırttığını ve etkilediğini söyler.
Afyonkarahisar’dan itibaren devam eden ovanın, yüksek zirvelere ulaşan Sultan Dağlarıyla çevrili olduğunu, İlk Haçlı Seferi sırasında önemli bir yerleşim yeri olan Çay’ın (eski, Julia İpsos), bir Selçuklu hanına ve çinilerinin güzelliğini ve genel süslemelerini incelemeye değer bulduğu bir medrese kalıntılarına sahip olduğunu yazar.4
Afyonkarahisar ve çevresinde yaptığı geziler ve araştırmalardan sonra Konya’ya gitmek üzere yoluna devam eder.
Dip Notlar:
1Poynter, Mary A. (Mary Augusta), d. 1930. When Turkey Was Turkey, İn And Around Constantinople. London: G. Routledge & sons, ltd.; New York E. P. Dutton and co., 1921. sayfa 117
2 a.g.e Poynter, Mary A., Sayfa 143
3 a.g.e Poynter, Mary A.,Sayfa 144
4 a.g.e Poynter, Mary A., Sayfa 145

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti