Kütahya’ya bağlansak da mı saklasak

7 Haziran 2010 Pazartesi 03:00:00
  Haber yoğunluğu, kişisel işler falan derken ne zamandır dikkatimi çeken bir konuyu yazmayı istiyordum. Ha bugün, ha yarın bu konuya deyineyim derken, emin olmak için acaba atladığım bir yer mi var diye konuyu geçen hafta benden daha sık habere giden muhabir arkadaşlara sordum. Muhabir arkadaşlar da benimle aynı fikirde olduklarını belirttiler.
Millet vekillerimizden birini uzun zamandır Afyonkarahisar’da göremiyoruz. İlimizi neredeyse ziyaret eden her bakanı takip ediyorum. Kendisini artık göremediğim için merak ettiğim millet vekilimizi de en son Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ziyareti sırasında görmüştüm. Her zaman olduğu gibi havaalanından bahsederek havaalanın mutlaka yapılacağını MÜJDE’leyen vekilimizi bir kaç aydır görmediğimden o gün kendisinin Afyonkarahisar’dan iyice koptuğunu düşünmeye başladım. Çünkü Afyonkarahisar’la ilgili hükümetin yaptığı anlatılabilecek pek çok konu varken kendisi her zaman olduğu gibi havaalanı anlattı.
Kütahya’nın en önemli firmalarından Güral Porselen’in termal otel inşaatının temelini attığı o günden sonra yine sayın millet vekilimizi göremez olduk. Halbuki o günden sonra şehrimize yine gelen kabine üyeleri oldu. Ben acaba konu Kütahya ile ilgili olmayınca sayın vekil gelmiyor mu diye düşünmeye başlamıştım ki, muhabir arkadaşlar geride bıraktığımız bu hafta sonunu beklememi tavsiye ettiler. Çünkü eğer programda bir aksilik olmasaydı Bakanımız Veysel Eroğlu bu hafta sonu Afyonkarahisar’a gelecekti.
Kütahya ile ilgili olmayınca sayın vekilimizi göremiyoruz düşüncesini hafta sonuna Bakan Veysel Eroğlu’nun ziyaretinin ertesine bırakırken, bu yazıyı da yazmaktan vaz geçmiştim. Ancak Cuma günü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Kütahya’yı ziyaret ederek hem benim hem de bir çok Afyonkarahisarlı’nın düşüncelerini haklı çıkarır açıklamalar yaptı.
Afyonkarahisar ziyaretlerinde otoyolun Afyonkarahisar’dan geçeceği sözünü veren Bakan Yıldırım, aklı selim bir ifadeyle otoyolların en az virajlı yollardan geçmesi gerektiğini belirtmiş. Otoyolun ne Kütahya’nın ne de Afyonkarahisar’ın içinden geçeceğini belirten Bakan Yıldırım, “Yol, siyasetin en kolay yapıldığı alandır” dedikten sonra “Bu yol bizim ilimizden geçiyor, geçmiyor’ muhabbetine girersen bu otoyol olmaktan çıkar. Otoyol, virajları en az olan güzergâh demektir. Bu güzergâhı belirledikten sonra yerleşim yerlerine çıkışlar olacak. Bu çıkışlar Kütahya’ya da olacak, Afyonkarahisar’a da olacak. Otoyol ne Afyonkarahisar’ın içinden geçecek ne Kütahya’nın içinden geçecek. İki ilin de ortasından geçecek” demiş. Keşke buraya da gelebilseydi de Bakan Yıldırım’a Afyonkarahisar’daki sözlerini hatırlatabilseydik. Eğer Bakan Yıldırım’ın son sözlerini en doğru ve kesin açıklama olarak alırsak doğru yol bulunmuş demektir. Bu otoyol konusunda duyduğum en mantıklı şeyler bu son sözler oldu. Ancak Bakan Yıldırım, keşke ilimizdeyken de bir böyle konuşup, beklenti yaratmasaydı..
Otoyolun şehre 15-20 dakikalık mesafeden geçtiğini öğrendikten sonra Bakan Yıldırım’ın konuşmalarını okumaya devam ediyoruz. Zafer Havaalanı’nda teknik bir değişiklik olmadığını anlatan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, havaalanının 2-2,5 yıl içinde tamamlanacağını söylerken çok ilginç bir cümle kullanmış. O an çıkarlarına ters düşmezse bazı basın kuruluşları ile korkusu az olan bazı sivil toplum örgütleri ‘Havaalanı Kütahya’ya gitti’, ‘Havaalanı niye Altıntaş’a yapılıyor’ diye bağırırken hükümet ve hükümet üyeleri özelikle de havaalanımızdan sıkça bahseden milletvekilimiz “havaalanın Afyonkarahisar için de yapılıyor, Zafer Havaalanı en çok Afyonkarahisar’a yakın” gibi açıklamalar yapıyordu.
Bu konuda artık söyleyecek bir şey kalmadı. Bakın Bakan Binali Yıldırım havaalanı ile ilgili sözlerini nasıl bitiriyor, “Türkiye’de ilk defa yeşil alan üzerine yap, işlet, devret modeli ile yapılan bir projedir. 2–2,5 yıl içinde Kütahya inşallah havaalanına kavuşmuş olacak”. Bakan son noktayı koydu; Havaalanı Kütahya’nındır. Ancak Bakan Yıldırım’ın bu açıklamalar Kütahyalılar’ı da tatmin etmedi. Kütahya basınında ‘bizim hava limanı, hava alanı oldu’ gibi haberler çıktı. Görüldüğü üzere Kütahya Zafer Havaalanı’nı çoktan sahiplenmiş. Onlar sahiplense ne yazar diye düşünenler olabilir. Ancak bu havaalanı yapıldığında bu havaalanına uçacak insanlara biletlerinin üzerinde Kütahya’nın havacılıktaki üçlü kodu yazan biletler alacak. İnternette biletler Kütahya olarak görülecek. Tanıtım desteğini de böylece yine komşumuz alacak.
Otoyol ve Havaalanı konularında golü yedik. Birkaç sene önce marka kentler konusunda da Afyonkarahisar tam bir mağlubiyet yaşamıştı. Hatırlatmak gerekirse Kültür ve Turizm Bakanlığı marka kentleri tespit ederken Kurtuluş, Frig Vadisi ve Termal alanlarda marka kent olarak Kütahya’yı belirlemişti. Bu konuyu Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a da sorduğumuzda ise ‘Afyonkarahisar zaten bu konularda marka bir kent’ gibi ilginç bir cevap almıştık. Kuzey Ege Kalkınma Ajansı Merkezi’nin Kütahya’da kurulduğunu hatırlatmaya gerek duymuyorum.
Tüm bu ilimizin Kütahya’ya kaptırdığı yatırım ve isimleri düşününce ‘neyse ki artık Afyonkarahisar’ın götürebilecekleri bir özelliği kalmadı’ diye düşünü-yordum ki yanılmışım. Hükümetimize beni bu yanılgıdan kurtardıkları için de teşekkür ediyorum. Bizler ulusala haber geçen muhabirler sık sık, ‘Yolların kesişme noktası Afyonkarahisar’ diye bir ifade kullanırız. Ancak Cuma günü Kütahya’da Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın diğer konuşmalarını okuyunca, bu ifadeyi de hızla unutmam gerektiğini anladım. Çünkü Bakan Yıldırım yolların kesişme noktası olarak da Kütahya’yı göstererek, “İleride Ankara, İstanbul güzergâhı ve Antalya’ya gidecek olan hızlı tren güzergâhının Kütahya-Alayunt üzerinden geçmesi planlanıyor. Bu projeyle Kütahya’yı bir yandan İstanbul’a, bir yandan Ankara’ya, diğer yandan da güneye bağlama imkânı olacak. Böylece Kütahya şehirlerarası yolların kavşak noktasında yerine alacak” diye konuşmuş.
Sayın Bakan Yıldırım’ın konuşmaları yoruma gerek bırakmıyor. Hatta benim bir önerim var. Oldu olacak gelin komşumuz Kütahya’nın gelişmesi için, sucuk ve kaymağın da tescil belgelerini de verelim.
Bu gelişmelere bakınca Ege’nin Yıldızı olma hedefindeki Afyonkarahisar nasıl bir yıldız olacağını merak ediyorum. Yıldız kavramı bildiğiniz gibi astronomi ile ilgili bir tabirdir. Yıldız dediğimiz şeyler aslında güneş gibi birer plazma kütleleridir. Bu durumda Afyonkarahisar her şeyini kaybederek bir yıldız olamaz. Yıldız olamayacaksak ne oluruz. Bence iyi bir uydu oluruz. Nasıl ay güneşin ışığını dünyaya yansıtıyorsa, bu gelişmelere bakınca Afyonkarahisar Eskişehir’in Kütahya’nın ışığını yansıtıp Ege’nin Ay’ı olur.
Çok abarttığımı düşünenler için Bakan Binali Yıldırım’ın Kütahya’ya niye gittiğini de anlatayım. Bakan Yıldırım, kent merkezine 16 kilometre uzaklıktaki Yoncalı Kaplıcaları’nda yapılan iki termal tesisin açılışına da katılmış. Yani önce marka kentlerde termal olarak kendini gösteren Kütahya artık Afyonkarahisar’ın rakibi olduğunu iyiden iyiye göstermiş. Şimdi “biz yabancılarla anlaşmalar yaptık yabancı turistler havalanı açılınca bizim tesisle-rimize gelecek” diyenleriniz için hemen Bakan Yıldırım’ın konuşmasının son kısmını aktarayım. Temel atmada Bakan Yıldırım, “Üniversite bünyesinde fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesinin yapımı tamamlanmış, yakında hizmete açılacak. Yurt dışı ve yurt içinden insanlar gelip şifa bulacak.” şeklinde konuşmuş. Termalde de komşuyla artık rakip olduğumuza göre Ege’nin Yıldız değil Yıldız Takımı bile oluruz.
Aslında hiç uğraşmayalım. Afyonkarahisar’ı, Kütahya’ya bağlayıp kurtulalım. Hatta bu şekliyle turşusunu kuralım. Müjdeler veren, Kütahyalı bir firma temel atmadıkça Afyonkarahisar’da göremediğimiz sayın vekillerimiz bu gelişmelere, Bakan Binali Yıldırım’ın bu sözlerine ne cevap verecek merak ediyorum. Ama ben Milletvekillerimize bir öneri daha yapacağım. Kütahya termalde de gelişiyor ya. Ya termal su yetmezse? Komşumuza destek için gelin Kütahya’ya termal su götürmek için boru hattı döşeyin. Termal suyu da götürün buradan. Afyonkarahisarlı ses çıkartmıyor nasıl olsa. Bu şehir çantada keklik nasıl olsa. Döşeyin bakalım ses çıkaran olacak mı?