Kurtuluş Kur’an ve sünnete dönüşte

DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş “Müslümanlığın Doğru Temsili” başlıklı konferansında insanların kurtuluşunun Kur’an ve sünnete dönüşte olduğunu söyledi Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş tarafından “Müslümanlığın Doğru Temsili” başlıklı konferans verildi. Konferans İl Müftülüğü’nce Ram salonunda önceki akşam düzenlendi. MÜSLÜMANLAR’IN TUTUMLARI ÇOK MÜHİM Konferansın [&hellip]

Kurtuluş Kur'an ve sünnete dönüşte

DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş “Müslümanlığın Doğru Temsili” başlıklı konferansında insanların kurtuluşunun Kur’an ve sünnete dönüşte olduğunu söyledi

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş tarafından “Müslümanlığın Doğru Temsili” başlıklı konferans verildi. Konferans İl Müftülüğü’nce Ram salonunda önceki akşam düzenlendi.
MÜSLÜMANLAR’IN
TUTUMLARI ÇOK MÜHİM
Konferansın açılış konuşmasını İl Müftüsü Burhan İşliyen yaptı. Konuklara katılımları nedeniyle teşekkür eden İşliyen, soğuk kış gecelerini saadatle, Kuran’la, zikirle, duayla rahmete, bahara çevirebilmeyi diledi. DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş’ın Müslümanlık ve temsil konusunda durmak istediğini belirten İşliyen; “Bizde Müslümanlığın doğru temsili diye bir başlık yazdık. Bu meramı ne kadar ifade ettik bunu bilemiyorum. Hepimiz farkındayız ki; bugün insanlar mesafeli ve uzak duruyorlarsa bizim hareketlerimize, yaşantımıza bakarak mesafeli ve uzak duruyorlar. Daha sonra Müslüman olan hatırlı bir profösöre söylenilen bir söz var. Bu tür toplantılarda hep örnek verilir. Kendisi, ‘Allah’a binlerce kez şükrediyorum ki Müslümanları tanımadan önce Allah bana İslam’ı nasip etmiş. Müslümanları tanısaydım ben Müslüman olurmuydum şüpeliyim.’ diyor. Bunu söyletmemeliyiz. Buna gayret etmeleyiz. Bu gayretin var olduğuna inanıyorum. Cenabı Hak’kın bu gayreti hepimizde artırmasını niyaz ediyorum.” dedi.
GEZEK GELENEĞİ TAKDİRE ŞAYAN
Kış gecelerini süsleyecek bir seferberlik oluşturması gerektiği üzerinde duran İl Müftüsü Burhan İşliyen, son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm kapıları ardına kadar açtığını söyledi. İşliyen; “Bir kamu kurumunda, bir okulda, bir hastanede, bir cezaevinde yada herhangi bir başka yerde 12 kişi bir araya gelip, ‘Biz Kuran’ı Kerim öğrenmek istiyoruz.’ diye Müftülüğümüze başvursa hemen bir hoca tayin ediyoruz. Hocalarımız onlara istedikleri yerde istedikleri zaman diliminde onlara Kuran-ı Kerim ve dini bilgiler öğretiyorlar. Bu imkanlar var. Yarın Rabbimizin huzuruna çıktığımızda bu imkanlar siniz önünüze serilmiş kapılar ardını kadar açılmıştı diye sorulur. O soruyu sağlıklı cevaplamak, hesap verilebilir şekilde davranmakta mümkündür. Sanırım herkesin takdir ettiği bir husus var. O da Afyon’da Allah emeği geçenlerden, yerleştirenlerden razı olsun ahirete göçenlere rahmet eylesin bir gezek geleneği var. İnsanlar guruplar halinde akşamlar evlerde iş yerlerinde derneklerde vakıflarda bir araya geliyorlar. Kuranıı Kerim okuyorlar. İlmihal okuyorlar sohbet ediyorlar.” diye konuştu.
TÜRKİYE’DE HİZMET
ETMESİ DE İSTENDİ
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıtaş tarafından “Müslümanlığın Doğru Temsili” başlıklı konferans verildi. Altıtaş, konferansın hayırlara vesile olmasını dilerken katılımları nedeniyle konuklara teşekkür etti. İslam Alimi olarak ifade ettiği Prof. Dr. Muhammet Hamidullah’ın ömrünü Paris’te geçirdiğini belirten Altıtaş; “Prof. Dr. Muhammet Hamidullah hocamız orada İslami bir muhit oluşturmaya çalışmıştır. Örnek yaşantısıyla Fransızlar kendisine aziz derlermiş. Hristiyanlıkta aziz evliya anlamına geliyor. Kendisi stüdyo bir evde yaşayan hocamız islam tarihi alanında uzman ve o dönemde 10-12 dil biliyor. Hem konuşuyor, hem yazıyor. Yaşantısıyla giyimiyle kuşamıyla insanlar arası ilişkisi ile örnek oluşturun bir hocamız aslen Hindistanlı. Ama kader onu Paris’e getirir. Orada adeta ona Rabbimiz ilahi bir nöbet tutma görevini yükleyecektir. Zaman zaman ülkemizede gelmiştir. Hocamız o dönemde yüksek lisans enstütülerinde dersler vermiştir. Ama kendileri Paris’ten ayrılmamış hatta kendisine Türkiye’den o dönemde Yüksek İslam Enstütüsü hocaları veye müdürleri değişik tekliflerde bulunarak, Türkiye’ye de hizmet etmesi istenmiştir.” şeklinde konuştu.
PARİS’TE İSLAMİYETE HİZMET
Türkiye’de çalışması yönündeki talep ve ricalara Prof. Dr. Muhammet Hamidullah’ın “Rabbimiz bizi doğunun en doğusunda dünyaya getirdi ve bat��nında en batısında bize böyle bir görev verdi. Benim sebebimle haftada bir kaç tane gayri müslim Müslüman oluyor. O görevi yerine getirecek Türkiye’de çok hocamız var. Ama burada İslam’ın yayılmasına katkıda bulunacak insanların sayısı adeti çok az.” cevabını verdiğini aktaran Altıtaş; “Hayatının sonuna kadar orada hocamız İslami ilimler alanında çevresine birşeyler anlatmaya çalışmıştır. O yıllarda Türkiye’den İslam dünyasının değişik yerlerinden yümsek din eğitimi mezunu olan bir takım hocalarımız akademik çalışmalar, yüksek lisans veya doktora yapmak adına Paris Sorbonne Üniversitesine gidiyorlar. Bu üniversitede İslam Enstitüsü veya Şarkiyat Enstitüsü adı verilen bölümler var. Burada kimisi hadis alanında, kimisi tesfir alanında, bazı hocalarımızda fıkıh alanında, İslam tarihi alanında gayri müslim hocaların danışmanlığında yüksek lisans ve doktora yapıyorlar. İşte hocamızda o yıllarda Paris caminin yakınlarında Müslüman Talebe Derneği varmış. Her sene değil sadece her Pazar günü saat iki olduğunda hocamız orada İslam ülkelerinden gelen doktora veya yüsek lisans yapmak isteyen bu öğrencilere konferanslar, seminerler verirmiş.” ifadelerini kullandı.
MEKKE MEDİNE MODEL OLDU
Şehirlerin anasının Mekke olarak anlatıldığından söz eden Prof. Dr. Ramazan Altıtaş, Mekke’nin İslam tarihinde şehirlerin anası, İslam şehri, modern şehir, eksen şehir olduğunu söyledi. Allah’ın Mekke’yi Mükerreme’ye bakın demek istediğini, onun merkezinde Mescidi Haram, Beytullah ve Kabe’yi Muazzama olduğunu kaydeden Altıtaş; “Kabeyi Muazzama’nın var oluşu ve onun çevresinde şehrin kurulması bedestenlerin, Medreselerin, sarayların, hanların hamamların tefekkül etmesi ama nereden gidilirse gidirsin bütün yolların Allah’ın evi Kabe’de buluşması Medine’yi Münevvere’de işte öyle kuruldu. İslam tarihinde bu iki eksen şehre bakılarak Kahire, Bağdat, Basra, Konya, Sivas, Erzurum gibi bu şehirlerimiz Mekke ve Medine’yi model alarak İslam şekil geleneği oluşturulmaya çalışıldı. Tarihte bunun anlamı neydi? Merkezde cami vardı cami neyi ifade ediyordu? Allah’ı onun mesajını ifade ediyordu. Adeta şöyle ifade ediyordu; ‘Ey sarayında oturan başkan. Sen toplumu yönetirken buradan adalet dersleri alacaksın. Ey bedestende ticaret yapan tüccar, helal ve haram duyarlılığını buradan kazanacaksın. Ey Medresesin de ders veren hoca işte buradan Allah’ın ilmini Allah adını okumanın ve okutmanın ne anlama geldiğini bu camiden alacağın mesejda talebelerine taşıyacaksın.’ demek istiyordu.” dedi.
İSLAM ANLAYIŞI KUR’AN DA AÇIK
Günümüzde İslam dünyasına bakıldığında malesaf ümmet olma şuuru gereklerinin çok zayıfladığını, yok gibi bir konumda bulunduğunu gözlemini aktaran Altıtaş şöyle konuştu: “Hep birlikte bunun temel sebebleri nedir, problemlerin arka planında ne vardır bunu bilmek, gündeme getirmek ve bu ümmetin yeniden o tarihteki büyük sorumluluğunu üslenmesi için tartışmak ve konuşmamız gerekiyor. Allanımız bize Kuran-ı Kerim’de bizim nasıl bir İslam anlayışına sahip olmamız gerektiğini anlatıyor. Aynı zamanda bu ümmete düşen sorumluluğun ne olduğuda ifade edilmiş oluyor. Allah ‘Ben sizi vasati bir ümmet olarak yarattım.’ Denge ümmeti, ölçülü bir ümmet. Nerede ölçülü itikatten amele, siyasetten, hukuka, eğitime, yeme içme hayatından her alanda ölçüyü kaçırmayın dengeyi muhafaza eden bir ümmet her türlü iflak ve tehtidden uzak bir anlayışa sahip olan bir ümmet nerede? Bu ümmetin omuzlarına yüklenen bir göreide Allahımız anlatıyor. Biz insanları Kur’an ve sünnete davet ediyor diyoruzki; ey insanlar kurtuluş Kur’an ve sünnete dönüştedir.”
Ali Fuat GÜÇLÜER’in haberi

Bakmadan Geçme