Kundakçı Paşa memleketinde hasret giderdi
Emekli Korgeneral hemşehrimiz, KKTC ve Güneydoğu kahramanı Hasan Kundakçı Paşa 2 gün boyunca Afyonkarahisar'la hasret giderdi Afyonkarahisar'ı ziyaret eden emekli Korgeneral Hemşehrimiz Hasan Kundakçı Paşa'mızı ağırladık geçtiğimiz 2 gün boyunca. Şehrin sokaklarında, mesire yerlerinde, akil insanların, eşrafın yanında, güvenlik güçlerinin içinde, Paşa eski askerleriyle karşılaştığında, Paşa'yı tanıyanların, tanımayanların arasında, biz de Hasan Paşamızla birlikte olma [&hellip]
Emekli Korgeneral hemşehrimiz, KKTC ve Güneydoğu kahramanı Hasan Kundakçı Paşa 2 gün boyunca Afyonkarahisar’la hasret giderdi
Afyonkarahisar’ı ziyaret eden emekli Korgeneral Hemşehrimiz Hasan Kundakçı Paşa’mızı ağırladık geçtiğimiz 2 gün boyunca. Şehrin sokaklarında, mesire yerlerinde, akil insanların, eşrafın yanında, güvenlik güçlerinin içinde, Paşa eski askerleriyle karşılaştığında, Paşa’yı tanıyanların, tanımayanların arasında, biz de Hasan Paşamızla birlikte olma mutluluğunu yaşadık.
Gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, duyduklarımızı gelecek için belge olması, arşivlerdeki yerine alması amacıyla sizlere aktarmak isteriz… Çünkü Hasan Kundakçı Paşa bu memleketin yetiştirdiği, Afyonkarahisar’ın gençlerine, çocuklarına örnek olacak, mesleğinde zirveye ulaşmış, vatanına-milletine unutulmaz hizmetleri dokunmuş bir hemşehrimizdir.
GÖREN ELİNE SARILDI
Afyonkarahisar Gazetecileri Dayanışma Derneği (AGD) ile Afyonkarahisar Genç Atılımcılar Derneği (AGAD) işbirliğinde düzenlenen konferans için memleketi Afyonkarahisar’a gelen Hasan Kundakçı Paşa konferans sonrası bir gün daha Afyonkarahisar’da kalarak memleketi ile hasret giderdi. Gördükleri, yaşadıkları karşısında moral bulduğuna inandığımız Hasan Kundakçı Paşa dün Afyonkarahisar’dan son derece mutlu bir şekilde ayrıldı.
Kendisini her gören, “Paşam hoş geldiniz” diyerek eline sarılırken, Afyonkarahisar’ın caddelerinde en az 10-15 eski askeriyle karşılaştık. Hepsi de sanki o günlerdeymişcesine Paşa’nın gözlerinin içine derin bir saygı ve sevgi ile bakarken, elini öpmekten geri durmadılar. Kimisi Paşam “Şırnak’ta 2 şehit verdiğimiz operasyonda sizin emrinizdeydim” derken, bir başkası, “Paşam Kuzey Irak operasyonda siz bizim komutanımızdınız. Biz dağlardayken siz de yanımızdaydınız” diyordu. Silah arkadaşlığı bu olsa gerek. Paşa’nın eski askerlerinin kimisi “Lütfen evime konuk olun, yemeği birlikte yiyelim diyerek kendi evine davet ediyor, kimisi de “Komutanım her zaman emrinize amadeyiz” diyordu.
EN DUYGULU ANLAR DERNEK’TE YAŞANDI
Paşa ve yanındaki bizler, her söz verdiğimiz yere belirtilen saatten çok sonra varabildik. Çünkü her gidilen yerde bir sevgi, bir muhabbet oluşuyor, Paşa da bu durumu karşılıksız bırakmak istemiyor ve sohbetler uzadıkça uzuyordu. Bu ilgi karşısında Hasan Kundakçı Paşa’nın kimi zaman gözleri doldu, kimi zaman yüzüne bir tebessüm kondu.
En duygulu anlar Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği’nde yaşandı. Paşa’nın gözlerinin birkaç kez dolduğuna ve Paşa’nın göz yaşlarına hakim oluşuna tanık olduk. Kolay değildi, orada fotoğrafını gördüğü Mehmetçiklerin kimisi onun emrinde savaşmış, kimisi de onun hemen yanında, bazen kucağında can vermişti.
Bazı şehitleri fotoğrafından tanıdığında, duygu yoğunluğu had safhasındaydı.
Dernek Başkanı Kumartaşlı’yı asker, polis, bekçi, görevli ayırt etmeden tüm şehitlere sahip çıkışı ve yaptığı özverili çalışmaları nedeniyle defalarca kutladı Hasan Paşa.
Sonrasında işadamı Süleyman Kırlıoğlu’nun davetini geri çevirmeyen Hasan Kundakçı Paşa, Kırlıoğlu Konağı’nı ilgiyle inceledi. Tarihi yapıya ve eski eserlere olan beğenisini belirterek, bu eserlerin muhafazasını üstlenen Süleyman Kırlıoğlu’na, onun manevi büyüğü Bahattin Şemşimoğlu’na teşekkür etti.
POLİGONDA PASINI ATTI
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği başkanı İsmail Kumartaşlı ve ailesine ait bir atış poligonu olduğunu duyunca Kundakçı Paşa’nın adeta gözleri parladı. “Afyon’da bir poligon var öyle mi? Yahu neden daha önce söylemediniz?” dedi. Kumartaşlı’nın daveti üzerine ertesi sabah ilk iş olarak Karahisar Atış Poligonu’ndaydık.
Poligon’un girişinde eğitim atışları için orada bulunan Özel Harekat Polisleri Kundakçı Paşa’yı görünce önce şaşırdılar, sonra hemen toparlanıp, “Komutanım hoş geliniz” diyerek elini öptüler. Özel Harekatçı Polislerin Paşa’ya olan saygısı görülmeye değerdi.
Kendisi askerlik hayatı boyunca tam bir atış meraklısı olan, atış konusunda Uluslar arası birincilikleri bulunan Hasan Kundakçı Paşa Karahisar Atış Poligonu’nu görünce oldukça etkilendi. İsmail Kumartaşlı ve babası Metin Kumartaşlı ile kardeşi Hakan Kumartaşlı’yı tebrik eden Hasan Kundakçı Paşa, “Böylesi bir yatırım, böylesi bir işletme anlayışı takdire şayan. Çok güzel bir iş yapmışsınız. Burada bir atış takımı oluşturmalısınız. Afyonkarahisar’da kurulacak bir atış takımı hem gençleri eğitir, hem de müsabakaların burada yapılmasını sağlar. Bu konuda çalışmalıyız” dedi.
JERİCHO’NUN HİKAYESİ
İsmail ve Hakan Kumartaşlı’dan mühimmatlar, silahlar ve bu alandaki son teknoloji hakkında bilgi alan, eksik bilgileri düzelten Hasan Kundakçı Paşa belinde taşıdığı Jericho marka silahını çıkartarak, “Uzun zamandır atış yapmadık, bir deneyelim bakalım” dedi.
Kundakçı Paşa bu silahın kendisine nasıl verildiğinin hikayesini de bizlerle paylaştı. Yıllar önce bir silah alımı için heyet halinde İsrail’e gittiklerinde İsrail’in iyi atıcılarından 8-10 kişilik ekibin orada olduğunu görürler. İsraillliler küçük çaplı bir müsabaka teklif ederler kendi aralarında. Hasan Paşa kabul eder ve kendisine verilen bu silahla atış yapar. İsrailli askerler Hasan Paşa’nın atışlarını görünce, “Bu silah en çok size yakışır. Lütfen bunu hediyemiz olarak kabul edin” derler. Hasan Kundakçı Paşa ise, “Kabul ederim, ama bazı şartlarım var. Bu olayı, yaptığınız atış teklifini, yapılan atışları ve hediye teklifinizi yazılı olarak Genelkurmay Başkanlığımıza bildiriniz. Ben de hediyenizi kabul edeyim” der. İsrail yetkilileri aynen öyle yaparlar ve silah böylece Hasan Kundakçı Paşa’ya armağan edilir.
Ömrü Yunan ve Kürt mihraklarla uğraşmakla geçen Hasan Kundakçı Paşa emekli olduktan sonra bu silahı yanında taşımaya başlar.
YAŞ 77 AMA…
Karahisar Atış Poligonu’nda yapılan atışlara gelirsek eğer… Hasan Paşa silahını hedefe doğrulttuğuna, tek elini cebine koyup, tek eliyle silahını tuttu. Bu durumu gören atış eğitmenleri şaşırdı. Pek çok genç atıcının tabanca atışında çift el kullandığını belirten atış eğiticileri, “Paşamız yaşına rağmen tek el tercih ediyor” dediler. 1937 doğumlu olan ve bugün 77 yaşında olan Hasan Paşa keskin bakışlarıyla, yaptığı ilk atıştan sonra “Bir görelim bakalım” dedi. İsmail Kumartaşlı hedef kağıdını getirdiğinde insan silüeti şeklinde olan hedefin tam baş kısmında, iki kaşının ortasından olmasa da, burnunun üstünden vurulduğunu gördük. Kumartaşlı, “Komutanım direk götürdü, puan için değil, hayatta kalmak için vurdu” yorumunda bulundu.
Sonraki atışlarda Hasan Kundakçı Paşa tüm mermileri hedefin değişik noktalarına yerleştirdi, ama tüm atışlar hedefin içindeydi. Hem de puan alıcı noktalar, ya da diğer tabirle etkisiz hale getirici noktalarda…
ÖZEL HAREKATÇILAR
DUYGULANDIRDI
Atış poligonuna gelen Özel Harekatçı Polis memurlarıyla sohbetinde, Hasan Paşa kendisinin eğittiği komutanların yetiştirdiği Özel harekat Polislerinin şehit düştüğünü, o şehit polisin oğlunun da bugün Özel Harekat Polisi olarak karşısında olduğunu öğrenince bir kez daha duygulandı.
Poligondaki atış talimlerinin ardından Metin Kumartaşlı’nın hemen yan taraftaki bahçesine geçtik. İsmail Kumartaşlı’nın babası Metin Kumartaşlı’nın 1977 yılından bu yana emek emek oluşturduğu bahçeye hayran kalan Hasan Kundakçı Paşa, “Bu topraklar ne güzel, ne bereketli topraklar” diyerek memleketine hayranlığını bir kez daha ifade etti.
PAŞA’NIN YOZ
VİŞNE İLE İMTİHANI
Metin Kumartaşlı’nın bahçesini gezerken Hasan Kundakçı Paşa’nın bir özelliğine daha tanık olduk. Aslen Sandıklılı olan, çocukluğunda köy yaşamının içinden yetişen bir kişi olarak Hasan Kundakçı yerde biten sirken dikenini, kuzu kulağı ve ekşiman otlarını ayırt edip, üstüne bir de dalda bulunan yoz vişneyi bilince Metin Kumartaşlı bile şaşırdı. “Bu yoz vişneyi çoğu kişi bilemez” diyerek Paşa’nın toprağa olan ilgisine ve bilgisine dikkat çekti.
Dalından kiraz yiyen, tarladan çilek koparan, dut ve asma dallarıyla, aşılarıyla yakından ilgilenen Hasan Kundakçı Paşa, bu bahçede huzur bulduğunu ifade etti.
Metin Kumartaşlı’nın benzinli motor yerine elektrik akımıyla çalışan ve emsalleri gibi 5 beygir yerine 10 beygir güç kullanan kendi imalatı çapa makinasını görünce, “Dur bakayım yahu, bir deneyelim” diyerek bahçe çapasına başlayan Hasan Kundakçı Paşa, bu icadı nedeniyle de Metin Kumartaşlı’yı kutladı.
MECİDİYE’DEKİ BEKAR EVİ
Erkmen dönüşünde Mecidiye mahallesine uğradık. Bizim de çocukluğumuz geçtiği mahallede, 8. Mecidiye sokağında Hasan Kundakçı Paşa’nın lise talebesi iken kaldığı ahşap evin önüne götürdük Paşamızı. Bu iki katlı evin bir katında dört kişi kiracı olarak kaldıklarını belirten Hasan Kundakçı Paşa, “İki odanın birinde bir ağabeyimiz tek başına kalıyor ve kiranın yarısını karşılıyor, diğer odasında ise biz üç arkadaş kalıyor ve kiranın kalan yarısını üçe bölüyorduk. İmkanlar buna yetiyordu. Ne günlerdi…” diyerek uzaklara daldı. Gençliğinin, lise yıllarının anılarını dinledik kendisinden.
Öğle yemeğini İmaret Camii karşısındaki Lale Pide’de yiyen Hasan Kundakçı Paşa ve eşi Şenay Hanım Afyon’un etli pidesine olan hasretlerini giderdiler.
AKARÇAY VE MEVLEVİHANE ZİYARETİ
Sonrasında eşi Şenay Hanım’la birlikte biraz yürüyüş yapmak için Akarçay kenarına götürdük Paşamızı. Akarçay’da yapılan çalışmaların çok güzel olduğunu, Afyonkarahisar’ın böyle şeylere ihtiyacı olduğunu anlatırken, kendisini tanıyan Afyonkarahisarlılar’ın sevgi yumağıyla karşılaştı Hasan Kundakçı Paşa ve eşi Şenay hanım… Hemşehrilerinin çay-pasta davetini geri çevirmeyen Kundakçı çifti burada çocuklara geleceğe dönük öğütlerde bulundular. Eğitimlerini tamamlayıp, vatana-millete faydalı insanlar olmaları için çocuklardan söz aldılar.
Bir sonraki durağımız Mevlevihane Müzesi idi. Müze sorumlusu Hasan Özpunar’ın İşgal yıllarındaki Afyonkarahisar’la ilgili araştırmalarından, fotoğraflarından bahsettiğimiz Kundakçı Paşamız, bu eserleri görmek için sabırsızlandı. Mevlevi Müzesi’ni gezip, Sultan Divani Hazretleri’ni ziyaret eden Kundakçı Paşa, araştırmacı Hasan Özpunar’dan işgal yıllarına ait araştırmalarını dinledi, eski fotoğrafları ilgiyle inceledi. Osmanlı tarihinden önemli örnekler aktardı. Belediye’nin kültür yayını Taşpınar Dergisi’ni beğeniyle inceledi.
KİM OLDUĞUNU ÖĞRENEN
DUA EDİYORDU
Mevlevihane’ye Afyon dışından gelen ziyaretçilerle de selamlaşan Hasan Kundakçı Paşa, “Afyonumuza hoş geldiniz” dedi konuklara. Paşa’nın kim olduğunu bizlerden öğrenen konuklar, karşılarındakinin kim olduğunu öğrenince önce bir kendilerine çeki düzen veriyor, sonra dua ederek, gözlerinin içi gülerek Paşa’nın eline sarılıyorlardı.
Gün içerisinde Hasan Kundakçı Paşa’dan Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapıldığı 1973-75 yılları arasında Yunanistan’da Askeri Ataşe olarak bulunduğu yıllarda yaşadıklarını, Yunanlılar’la kavgalarını, anılarını, Mehmetçikle ilgili unutamadığını hatıralarını, unutamadığı askerlerini bazen gülümseyerek, bazen duygulanarak dinledik. Merhum amcam İbrahim Küçükkurt ve merhum babam Şükrü Küçükkurt ile olan anılarını dinlerken de, hem gururlandık, hem duygulandık. Ebedi aleme geçen tüm geçmişlerimize rahmet diledik.
Akşam yemeğinde dostlarının konuğu olan Kundakçı Paşa dün sabah saatlerinde yeniden gelmek ümidiyle Afyonkarahisar’dan ayrıldı. Tüm hemşehrilerine selam ve iyi dileklerini bırakarak… >> Sezer KÜÇÜKKURT yazdı…
Asrın en büyük komutanı Atatürk’tür
Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’dan dinlediğimiz bir Atatürk anısını da aktaralım bu vesile ile:
Dönemin Genel Kurmay 2. Başkanı Şahap Gürler Paşa’dır. İkinci dünya Savaşı sonrasında Amerika’nın savaş kahramanı, Japonya’ya diz çöktüren General McArthur ile Türk heyetinin bir görüşmesi olacaktır. Türk heyetinin başında Şahap Gürler Paşa bulunmaktadır. Kundakçı Paşa bu anıyı Şahap Gürler Paşa’nın o ziyarette yanında bulunan Ragıp Uluğbay Paşa’dan dinlemiştir.
General McArthur bir çok kralı, devlet başkanını, komutanı odasında karşılamış olmasına rağmen kendisini ziyarete gelen Türk Korgenerali’ni dışarıda karşılayacak kadar Türk subayına saygı duymaktadır. Bu saygısı da Atatürk’e olan hayranlığından kaynaklanmaktadır. McArthur’un bu jestine karşılık Şahap Gürler Paşa da karşılama sırasında, General McArthur ile ilk karşılaştığı anda bir jest yaparak, “Asrımızın en büyük komutanını saygıyla selamlarım” ifadesini kullanır.
General McArthur, hiç beklenmeyen bir tepki ile Şahap Gürler Paşa’ya, “Sen bugüne kadar gördüğüm en büyük yalancısın” der. Birden ortalık buz gibi olur. Türk heyeti bu şaşkınlık ve gerginlik içerisinde McArthur’un makamına girdiğinde, ev sahibi McArthur konuya açıklık getirir. “Evet, ben bir çok zaferler kazanmış bir komutanım. Ama ben bu zaferleri varlık içerisinde kazandım. Benim hayatta kıskandığım iki insan vardır” der ve bu arada koltuğunun arkasındaki panonun köşesinden bir fotoğraf çıkartır. ABD’nin İlk devlet Başkanı Washington’un resmini göstererek, “Birisi budur, çünkü eşsiz bir devlet kurdu” der. Pano’nun diğer köşesinden de başka bir fotoğraf çıkartarak, “Bir de bu” der, Atatürk’ün resmini göstererek… “O yokluk içinde eşsiz zaferler kazandı. Asrımızın en büyük komutanı Atatürk’tür. Sen bu nedenle yalancısın” der.
Bu sözler üzerine ortam yumuşar ve McArthur anlatmaya devam eder; “Ben Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’le Türkiye’de görüşmüş biriyim. Atatürk bana o zaman İkinci Dünya Savaşı’nın mutlaka çıkacağını, nereden hangi sebeplerden başlayacağını, hangi ülkelerin nasıl konum alacağını anlattı. Hatta bana ABD olarak yanılacağımız, aldanacağımız noktaları bile açıkladı. Be o zaman ülkeme döndüğümde İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce bu görüşmemi gazetelerde yayınladım. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bu yazıları tekrar okudum. Atatürk söylediği her şeyde, hatta bizim yanılacağımız noktalarda bile haklıydı. Bu sebeple de asrımızın en büyük komutanı O’dur”
Barzani emir subayımıza bile sokulamazdı
Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gelinen nokta ile ilgili değerlendirmelerinde Hasan Kundakçı Paşa, çok fazla detaya girmiyor. Ama nadiren yaptığı bugünkü durum yorumlarında “Maalesef şamar oğlanına döndük. Barzani denen adam benim emir subayıma bile sokulamazdı. Kerkük ve Telafer Türkmen yurdudur. Senden, benden oradaki insanların bir farkı yok. Herkes Kürtler ölüyor falan, filan diyor ama, Türkmenleri anan yok. Oradaki kardeşlerimiz Büyük Selçuklu Devleti’nden geriye kalan bakiyelerdir. Maalesef o bölgede Devlet için mücadele eden yöre insanlarını PKK ile baş başa bıraktık. Çok yazık” diyor.
Seni Sandıklı’ya sokmazdık
KKTC’de yaşanan Bayrak krizi sonrası yaşananlarla ilgili de değerlendirmeler aldığımız Hasan Kundakçı Paşa, “Hepsi geldi geçti. Ama o zaman ben o Rum’a haddini bildirmeseydim ne olurdu biliyor musunuz? Bana bunun cevabını daha emekli olmadan Sandıklılı hemşehrilerim vermişti. O zaman Sandıklı’ya geldiğimde herkes övgü yağdırıyordu falan ama, bir hemşehrimizin sözleri kulaklarımdan hala gitmez. Paşam, hoş geldin, sefa geldin ama eğer sen o bayrağı indirtseydin seni Sandıklı’ya sokmazdık demişti. Ben böyle bir yaşamı tercih edemezdim” dedi.