'Kudüs'ten önce akıllarımızı işgal ediyorlar'
Konya HEDA DER Başkanı Araştırmacı Yazar Musa Kazım Yılmaz “Mescid-i Aksa Akidemizdendir” konferansında, 'İngiliz düşünce sistemi bizim aklımızla oynuyor. Bizim işgal edilmiş yerimiz Kudüs'ten önce aklımızdır. Birinci derece işgalden kurtarmak zorunda olduğumuz yer aklımızdır' dedi Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Afyonkarahisar Şube Başkanlığı'nın MGV 45. Dönem konferanslar serisi kapsamında önceki akşamk programında Konya HEDA DER Başkanı [&hellip]
Konya HEDA DER Başkanı Araştırmacı Yazar Musa Kazım Yılmaz “Mescid-i Aksa Akidemizdendir” konferansında, “İngiliz düşünce sistemi bizim aklımızla oynuyor. Bizim işgal edilmiş yerimiz Kudüs’ten önce aklımızdır. Birinci derece işgalden kurtarmak zorunda olduğumuz yer aklımızdır” dedi
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Afyonkarahisar Şube Başkanlığı’nın MGV 45. Dönem konferanslar serisi kapsamında önceki akşamk programında Konya HEDA DER Başkanı Araştırmacı Yazar Musa Kazım Yılmaz “Mescid-i Aksa Akidemizden-dir” adlı konferansı verdi. Program AGD’nin Prof. Dr. Necmettin Erbakan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
“KUDÜS KONUSU SICAKLIĞINI KORUYOR”
Kur’an-ı Kerim tilaveti ardından AGD Şube Başkanı Muharrem Coşkun programın açılış konuşmasını yaptı. Suriye’de sınır ötesinde şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dileyen Coşkun, “Akan kanın en kısa sürede durmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Birliğimizin tesis edilmesini temenni ediyoruz. Günümüzde aslında yüz yıldır sıcaklığını yüreğimizde hissettiğimiz bir konuyu gündeme almak için toplandık. Kısa sürede belki bir cüzünü konuşacağımız Kudüs ve Mescid-i Aksa için öncelikle toplum içerisinde yaygın olan esasında çok büyük yanlışa dayanan bir kaç sözü izah etmek için bir kaç cümle kuracağım.” dedi.
“TEK DİN İSLAM, KUDÜS İMANİ MESELE”
Üç semavi dinin merkezi Kudüs, üç İbrahimi dinin merkezi Kudüs gibi ifadelerin kabul edilemeyeceğini söyleyen Coşkun, “Altını çizerek söylüyorum kabul etmiyoruz. Neden kabul etmiyoruz. Allah Kur’an-ı Kerim’de bize şu şekilde emir buyuruyor. ‘Bismillahirrahmanirrahim. Allah katında tek din İslam’dır.’ Bu ne demektir? Orada görev yapmış tüm Peygamberler İslam dininin temsilcisidir. Şu anda bahsetmiş olduğumuz Hristiyanlık, Yahudilik gibi inançlar tahrif edilmiş olan İslam’ın başka bir şekilde isimlendirilmiş halidir. Bu açıdan üç semavi din yok. Tek din İslam’dır ve Kudüs İslam’ın en kadim merkezlerinden bir tanesidir. İkinci husus ise ‘Kudüs mevzusu coğrafi bir mesele değil imani bir meseledir.’ derdi rahmetli Erbakan hocamız. Allah ona rahmet etsin. Mekânını cennet etsin. Bu çok önemli bir mevzudur. Biz oranın ehemmiyetini Allah-u Teâlâ’nın oranın etrafını bereketli kıldığı için anlıyoruz. Onun için bu şekilde çırpınıyoruz.” diye konuştu.
“MESELE ONUR ŞEREF MESELESİDİR”
Kudüs’le ilgili bir başka hususun orada zulmün olması olduğunu dile getiren Coşkun, “Bir başka hususta orada bir zulüm vardır. Birileri gelmiş orada ki insanların haklarını gasp ediyor. Biz bu haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı çıktığımız için Kudüs’ü önemsiyoruz. Arapların meselesi değildir Kudüs. Sadece Türkler’in meselesi de değildir Kudüs. Kudüs tüm insanlığın meselesidir. Kudüs’te ne zaman Müslümanlar hâkim oldu, ne zaman bizim ecdadımız orada gitti İslam’ın nizamını kurdu orada barış oldu. Ora ile birlikte tüm yeryüzünde barış tesis edilmiş oldu. Kudüs ne zaman işgal edilir ne zaman mahzun olursa, orada insanlar ne zaman acı çekmeye başlarsa maalesef ki neredeyse yeryüzünün tamamında zulüm ve işgaller mevcut oluyor. Hayatımızda Kudüs meselesine bir coğrafi mesele ya da Arapların meselesiymiş gibi değil bir imani mesele olarak değil bir onur, gurur, şeref meselesi olarak bakmaya gayret edelim.” şeklinde konuştu.
“MESCİD-İ AKSA BİR AKİDE BİR İMAN MESELEDİR”
“Mescid-i Aksa Akidemizdendir” başlıklı konferansın konuşmacısı Konya HEDA DER Başkanı Araştırmacı Yazar Musa Kazım Yılmaz, konuşmalarda ilk cümlenin önem taşıdığını bu nedenle ilk cümleyi kurmanın zor olduğunu belirterek sözlerine başladı. Akide ve kelam kitaplarının inanç esaslarını anlatan metinleri oluşturduğuna değinen Yılmaz, “İnanç esaslarını anlatan kitapları okuyan pek çok kişi akidemizin içerisinde, bizim kelamımızın içerisinde Kudüs’ün bir akide meselesi olduğunu, Kudüs’ün bir iman meselesi olduğunu, Mescid-i Aksa’nın bir akide meselesi olduğunu bir iman meselesi olduğunu bulamaz. Fakat çok enteresandır meshler üzerine mesh etmenin bir iman ilkesi olduğunu bulur. Ayakları yıkamakla birlikte mesh üzerine mesh etmenin bir iman ilkesi olduğundan bahsedildiğini görür. Esasında meshler üzerine mesh etmek ameli bir meseledir. İtikat kitaplarına giriyor olması mesh üzerine meshin bize manen mütevatir rivayetlerle bize ulaşmış olmasındandır. Bunun akideye girişi mütevatir bir meselinin ameli olabileceğini düşünüyor olmasından dolayıdır. O günün şartlarında meshler üzerine meshle ilgili muhalefeti kırmak etkisini yok etmek için akide kitaplarına girmiştir.” ifadelerini kullandı.
“MESCİD-İ AKSA İŞGAL SONRASI ÖNCELİK KAZANDI”
Akide kitaplarının sosyal, içtimai durumları önemsediğinden söz eden Musa Kazım Yılmaz, bazı meselelerin sosyal ve içtimai hayat içerisinde bir öncelik kazandığında daha önce ki zamanlarda başka alt başlıklarda işlenen konuların en üst başlıklara çıkabildiğini söyledi. Peygamberlere iman konusu içerisinde işlenebilecek bir alanın zaman içerisinde önemli bir konu haline dönüşürse bu meselenin en öncelikli hale dönüştürüleceğini dile getirdi. Yılmaz, “Kutsal mekânlara iman ya da İslam’ın şiarları denilebilecek meselelerin içerisinde işleyebileceğimiz bir konu mühim bir içtimai mesele haline dönüştüğünde bunu ana bir başlık altına katmanın Kelam Âlimlerinin öncelikli birinci vazifeleridir. Mescid-i Aksa İslam’ın şiarları içerisinde bir başlık altında işlenebilir. Kutsal mekânlar başlığında Kelam kitaplarımızda işlenebilirdi. Yani Kâbe’nin kıble oluşu gibi, Mescid-i Aksa’nın ilk kıblemiz oluşu gibi. İslamın şiarları içerisinde bir alt başlık olarak işlenebilirdi. Ama Mescid-i Aksa, Kudüs işgal edildiğinde öncelik kazandı.” dedi.
“MESCİD-İ AKSA KANAYAN YARA”
İşgal altında ki Kudüs’ün Arafat’ın İslamın şiarı olmasından daha önemli bir hale geldiğine vurgu yapan Yılmaz şöyle konuştu: “İnsanların acıyan, yaralı olan ve kanayan yerleri onlar için öncelik ifade eder. Akidemizde de inancımızda da içtimai hayatımızda da öncelik ifade eden yer acıyan, yaralı yerimizdir. Onun öne çıkması bugün Mescid-i Aksa’dan en önemli şiar olarak bahsediyor olmamız onun acıyan yerimiz olmasından kaynaklanmaktadır. Kanayan yerimiz olmasından dolayıdır. Günümüzde normalde Mescid-i Aksa işgal altında olmasaydı İslamın hâkimiyet dönemi içerisinde olsaydı bizim için Mescid-i Aksa hac yolu üzerinde kendisinden teberrük edineceğimiz, faziletinden istifade edeceğimiz hacca, umreye giderken uğrayacağımız, ziyaret edeceğimiz bir mekân halinde olurdu. Değer olarak Kâbe ve Mescit-i Nebevi’den sonra 3. mekândır. Ama acıyan, kanayan yerimizdir. Akidemizin, inancımızın, düşüncemizin kanayan yeri olmasından dolayı öncelik ifade eder. Akidenin en temel konularından biri haline gelir.”
“İNGİLİZ AKLI EGEMEN”
İslam dünyasının geçmişten bugüne önemli işgaller yaşadığının altını çizen Yılmaz şunları söyledi: “İngilizler Hindistan’ı işgal ettiklerinde şunu gördüler; Müslümanlarla savaşmanın imkânı yoktur. Kim Müslümanlarla savaşırsa yenilir. Müslümanlar bir şekil topraklarını geri alırlar. Müslümanlar üzerilerine gidilip zulüm ve baskı gördükçe daha da kuvvetlenirler. İngilizler bunu anladılar ve Hindistan’da kalıcı olmak istediler. Hatta İslam dünyasının her tarafından kalıcı olmak istediler. Hindistan’daki imkânları görünce İslam dünyasındaki zenginliğin farkına vardılar ve kalıcı olmak istediler. İngiliz aklı yeni bir sistem üretti. İngiliz aklı bize dedi ki, burada kalıcı ol yönet. Hâkim olmanın ötesine çık yönet dedi. Sonra ürettikleri ikinci şey ise Müslümanların akıllarına hâkim ol. Sadece topraklarına değil. Müslümanların akıllarına hâkim ol ki İslam topraklarını Müslümanların eliyle İngiliz çıkarları için yönet dediler. Müslümanlar eliyle İngiliz çıkarları için İslam topraklarını yönetecek bir akıl ürettiler. Bizim bugün en önemli sorunumuz bu akılla mücadele etmektir.”
“SINIRLARIMIZI İNGİLİZ AKLI BELİRLİYOR”
“Biz kılıçla bize karşı yapılan her savaşı kazanabiliriz. Yürekle yapılacak her savaşı kazanabiliriz.” diyen Yılmaz, “Fakat fikirlerimizin mağlubiyet haline getirildiği bir savaşı kazanma şansımız olmuyor. İngilizler bunu ciddi şekilde fark ettiler. İslam dünyasının kalıcı hâkimiyetini İngiliz menfaati için kullanılmasını gerekliliğinin bilgi ile ilgili bir mesele olduğunu anladılar. İngiliz Bilimler Akademisi 300 yıl önce İslam üzerinde ciddi çalışmalar üretmeye başladı. Çok büyük çabalar ürettiler. Son 300 yıldır İslam düşüncesinin içerisinde büyük bir kesim İngiliz Bilimler Akademisinin ürettiği fikriyatla düşünüyor. Müslüman liderlerin, Müslüman aydınların büyük bir kesimi çoğu zaman İngiliz aklının ürettiği bir akılla düşünüyor. İngiliz aklı sınırları içerisinde İslam’ı anlıyor. Sınırlarımızı İngiliz aklı belirliyor. Bizim tanımlarımızla aklımızla oynadılar. Artık biz düşünürken bir İngiliz gibi düşünüyoruz. Bizim aklımızla oynuyorlar. Bizim işgal edilmiş yerimiz Kudüs’ten önce aklımızdır. Birinci derece işgalden kurtarmak zorunda olduğumuz yer aklımızdır.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi