'KKTC'ye su götürme projesinin eşi benzeri yok'
100 Yıl Sonra Kıta Aşan Projelerle Afyon Şehrengizi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Şehrengizi'nde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne su götürme projesinin önemine dikkat çekildi Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) organizasyonunda Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde '100 Yıl Sonra Kıta Aşan Projelerle Afyon Şehrengizi' etkinliği düzenlendi.Atatürk Kongre Merkezi'nde Türk Dünyası Mühendisler [&hellip]
100 Yıl Sonra Kıta Aşan Projelerle Afyon Şehrengizi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Şehrengizi’nde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne su götürme projesinin önemine dikkat çekildi
Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) organizasyonunda Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde “100 Yıl Sonra Kıta Aşan Projelerle Afyon Şehrengizi” etkinliği düzenlendi.
Atatürk Kongre Merkezi’nde Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği tanıtım filminin izlenmesi ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını yapan TDMMB Genel Başkanı Akif Özkaldı Türk dünyasının binlerce yıllık köklü geçmişiyle uzandığı coğrafyalara bakıldığında inanması güç, muhteşem mimarlık abideleri olan eserlerle karşılaşıldığını söyledi. Özkaldı, “Bu büyük millet Orta Asya’dan Afrika’ya, Sibirya’ya kadar kültür ve sanat eserlerini taşımıştır” dedi. Türk milletini asırlarca yaşatan en büyük etkenin, kendi kültürel ve manevi değerlerine sıkı sıkıya sarılmış olması olduğunu belirten Özkaldı. “Bugün ülkemiz dışında kalan topraklarda milli mührümüz olarak yaşacak eserler görüyoruz. İpek Yolu’nda hiçbir millet Türk milleti kadar kalıcı bir iz bırakmamıştır” diye konuştu. Özkaldı, Kıtalararası projeler geliştirerek Cumhuriyet’i layık olduğu seviyelere taşıyacaklarını belirterek, “Tarihi İpek Yolu’na Marmaray’la Demir İpek Yolu hâline çevirerek Avrupa’ya Asya’ya bağlayan bir ülkeyiz. Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği, şahsıma gelen başkanlık görevini verdi” ifadelerini kullandı.
TÜRK HALKI KAYNAŞMALI
Özkaldı’nın ardından söz alan Uluslararası Türksoy Genel Sekreteri Kazakistan eski Kültür Bakanı Düsen Kasinov ise konuşmasında Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) hakkında bilgiler vererek, “Türksoy, 1993 yılında kurulmuş uluslararası bir örgüttür. Kurucular Azerbaycan, Kırgızistan, Türkiye, Türkmenistan ve Özbekistan’dır. Türksoy, Türk kültürünü dünyaya tanıtmayı amaçlamaktadır” dedi. Kaninov, “Aynı dili, aynı kültürü paylaşan Türk halkının kaynaşması ve işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla mimarlık ve şehircilik alanında gönüllü çalışmalar yapan Türk Mimarlar ve Mühendisler Birliği’ni destekliyoruz” diye konuştu.
KKTC PROJESİ,
GÜZEL BİR ÖRNEK
Daha sonra söz alan Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, ise bir süre önce Ankara’da gerçekleştirilen “Kıta Aşan Projeler Ödül Töreni”nde Türk dünyasını oluşturan mühendis ve mimarların neler başardığını gördüğünü söyledi. Çoban, “DSİ eski Genel Müdürümüz Akif Özkaldı Bey bir kıta aşan proje olan KKTC’ye su temin projesini anlatacak. Bu proje Discovery gibi önemli TV kanallarında yayınlanacak ve üniversitelerde mühendislik ve mimarlık öğrencileri için bir ders konusu olarak okutulabilecek en güzel örnektir” dedi. Çoban, projenin dünyada eşi benzeri olmayan bir proje olduğunu belirterek, “Geçitköy Barajı, Alaköprü Barajı ve askıda boru sistemi ile 80 kilometre boyunca götürülen bir su hattının dünyada eşi ve benzeri yok. Türk dünyasının mühendis ve mimarları bugün artık 7 kıtada çok güzel işler başarıyorlar. İnşaat ve altyapıda çok iyiyiz. Artık bugünden sonra biliyoruz ki elektronikte, haberleşmede ama en önemlisi bilim, teknoloji ve savunma sanayisinde iyi olmak zorundayız. Artık Türk dünyasını oluşturan ülkeler, sadece altyapı veya üstyapıyla değil artık tankıyla, topuyla, füzesiyle, uçağıyla, denizaltısı ile kamyonu ile otobüsü ile iş makinesiyle ve elektronik cihazı ile her yönden donanımlı olmak zorundadır. Bunu da başaracak olan bu mühendisler, mimarlardır” diye konuştu.
YÜKSELEN CUMHURİYET TEMASI
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği tarafından düzenlenen Şehrengiz toplantılarının, bu yıl “Yükselen Cumhuriyet” teması altında yapıldığını söyledi. Solak, “Çanakkale Zaferinin 100. yılında ülkemizin geldiği noktanın detaylı bir şekilde ele alınacağı ‘100 Yıl Önce, 100 Yıl Sonra’ adlı panelin, yine ‘Yükselen Cumhuriyet Oratoryosu’nun İstiklal mücadelemizde kahramanlık destanımızın yazıldığı Afyonkarahisar’ımızda, yapılacak olması, ayrı bir öneme haizdir” dedi. Solak, “100. yılında değerlendireceğimiz Çanakkale’den Kocatepe’ye başlıklı bu toplantıda, Çanakkale savaşlarında Türklüğün bağımsızlığını silah gücüyle elde ettiği Milli Mücadele’nin provasının yapıldığını da görmekteyiz. İnanmış Anadolu insanının, iyi bir askeri kumanda ile neler yapabileceği, Çanakkale Zaferinde elde edilenlerin tesadüfi olmadığı Milli Mücadele ile bir kere daha tüm dünyaya gösterilmiştir” diye konuştu. Milli Mücadelenin Lideri Mustafa Kemal’in 26 Ağustos 1922 sabahında Kocatepe önlerinde Çanakkale’den aldığı güç ve moralle Büyük Taarruz’u başlattığını ifade eden Solak, şöyle konuştu:
“Milli Mücadelenin başından itibaren liderliği kabul gören Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal 26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe önlerinde Çanakkale’den aldığı güç ve moralle Büyük Taarruz hareketini başlatmış, yerine göre göğüs göğüse, süngü ile adım adım bağımsızlığa yürüyüşün ilk meyvesi de 27 Ağustos 1922 günü Afyonkarahisar’ın kurtuluşu olmuştur. Çanakkale’de Kocatepe’ye yürüyüşünün zafer noktası 30 Ağustos Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı olurken ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!’ emrini alan kahraman ordumuz 9 Eylül 1922 tarihinde bağımsızlığımızın hedefi konumunda İzmir’i kurtarmış ardından Anadolu ve Trakya’yı düşmandan temizlemiştir. 29 Ekim 1923 günü de Cumhuriyetin ilanı Çanakkale’den Kocatepe’ye uzanan zafer yolculuğunu taçlandırmıştır.” (Kocatepe Haber Merkezi)
AFYON, KÖKLÜ TARİHİ İLE BİLİNİYOR
Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner de şehrin devletin ve hükümetin temsilcisi ve hizmetkarı olarak hizmet etmeye gayret ettiklerini kaydetti. Güner, “Bizler için halkın gönlünde kurulan makam ve bir şehirde yapılan hizmet, şehre sahip olmaktan daha önemlidir. Bu yönüyle Afyonkarahisar şehrine bir çivi dahi çakan insanlar bizim baş tacımız ve bu şehrin asıl sahibidir” dedi. Afyonkarahisar’ın marka olmuş ürünleri kadar köklü tarihi ile de bilinen bir kent olduğunu ifade eden Güner, şunları belirtti:
“Afyonkarahisar sadece yolların kesiştiği, sadece termalin, sucuğun, mermerin bulunduğu bir şehir değil. Aynı zamanda güçlü tarihi ile ve güçlü bir geçmişiyle kahramanlık hikayelerinin var olduğu ve bu bağlamda milli mücadelenin tabiri caizse nirengi noktasını oluşturan bir şehrimizdir. Ayrıca bu gelişmeyi bu hareket noktasını şehircilik anlamında ve kent denetim anlamında belli bir modele taşımış güzel Anadolu şehirlerimizden birisidir. Afyonkarahisar her geçen gün merkeziyle, içleriyle ve çevresiyle gelişmekte ve güzel bir yapıya bürünmektedir. Bu yönüyle bu çorbada tuzu olan bütün paydaşları ve tüm kurum ve kuruluşlarımızı şükran ve teşekkürle yad ediyorum.”
Güner, geçmiş dönemlerde fetihler ve mücadelelerin savaşlarla yapıldığını ancak günümüzde gerçek fetihlerin ve seferlerin mühendis ve mimarlar eliyle de yaptığını belirterek, “Şu anda dünya ülkelerine baktığımızda güçlü bir mimariye ve güçlü bir mühendislik yapısına sahip ülkelerin gerçekten dünyayı şekillendirdiğini ve dünyada söz sahibi olduğunu görüyoruz. Şüphesiz ki bir ülkede sadece GSMH değil, demir, çelik, çimento vb. ürünlerin üretimi ve tüketimi o ülkenin potansiyeli ve dünya ölçüsündeki varlığı da nüfus kadar büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı. Güner şöyle devam etti:
“Son dönemlerde devletimizin ve hükümetimizin teşvikleriyle her ilde üniversiteler yapıldığını ve bu bağlamda mühendislik ve mimarlık fakülteleriyle taçlandığını görmekteyiz. Bu bize şunu gösteriyor. Demek ki mühendisliği ve mimarisi güçlü olan bir şehrin gelişmişlik düzeyi, interlandı ve rantı güçlü olmaktadır. Memnuniyetle gezmiş olduğumuz ülkelerde ülkemizde yetişen büyük mühendis ve mimarların büyük işlere vesile olduğunu ve büyük projelerde yer aldığını görmekteyiz. Afyonkarahisar’da da uluslararası projelere başarılara imza atan mimar ve mühendis kardeşlerimizin olmasını memnuniyetle müşahede ediyorum. Afyonkarahisar şehri inşallah siz değerli sivil toplum örgütleri temsilcileri ve paydaşlarıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde çok önemli ve başarılı işlerde bulunacaklardır. Ben şimdiden bizlerle iş birliği yapan ve bizlerle mesai içerisinde olan bütün kardeşlerime göstermiş oldukları hassasiyetten ve hüsnüyetten dolayı bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum.”
TÜRK DÜNYASI’NIN KALBİ ÇANAKKALE’DE ATTI
Oturum başkanlığını AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler’in yaptığı “100 Yıl Önce 100 Yıl Sonra” konulu panel gerçekleştirildi. Panelde ilk olarak söz alan AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, “Çanakkale’den Kocatepe’ye” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Akkoyun, Çanakkale’de savaşın başlamasının ardından Türk ordusunun zaferi için dünyanın çeşitli yerlerinde topluca dualar edildiğini söyledi. Akkoyun, şunları ifade etti:
“Çanakkale Savaşı kazanıldığında Lahor’da bulunan Muhamed İkbal ‘Eğer ahrette gitsem Resülulah’ın yanına çıksam dünyadan götürebileceğim en değerli hediye Çanakkale şehitlerinin kanıdır’ demiştir. Tarih Türk tarihinin her devresinde görülen her zaman zalimin karşısında, mazlumun yanında olurken bağımsızlığını koruyan bir Türk toplumundan söz ediyor. Çanakkale’de biz bunun en iyi örneklerini görmekteyiz. Kabil, Kandahar, Bakü, Tebriz, Erbil, İslamabad, Saraybosna, Üsküp, Tiran, Tunus, Kahire, Rabat, Avustralya ve Arjantin’de Çanakkale deniz savaşları sürerken toplu dualar edilmiştir. Çanakkale savaşını ve zaferini değerlendirirken yeni bir dünyanın ya da var olan mutlak varlıklı dünyanın muhafazası şeklinde düşünmek gerekiyor. Küçücük bir karaya Çanakkale’ye sıkışmış olan savaşlarda askeri kahramanlığın yanında bu duaların da etkili olduğunu söylememiz gerekiyor.”
Akkoyun, Çanakkale’de Türk ordusu karşısına kandırılarak getirilen milletlere Türk insanının milliyet kavramını öğrettiğini belirterek, “Bütün dünya insanlığı içinde geri kalmış veya geri bırakılmış ülkelerden çeşitli sebepler ve yalanlarla Çanakkale’ye getirilenler Çanakkale’de hem gerçekleri hem de milliyet olma kavramını öğrenmişlerdir. Yeni Zellandalılar ve Avustralyalılar bugün bir milliyet olarak varsa Akif’in dediği gibi ‘Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişizi’ bu savaş neticesinde bu bilince erişmişlerdir” diye konuştu. Akkoyun konuşmasında Çanakkale’de şehit olan askerler içinde eğitimli kimselerin de yer aldığını belirterek, “252 bin Türk şehidinden bahsedilen Çanakkale’de kaba bir hesapla yüzde 10’u okuma yazma biliyorsa bu 25 bine tekabül eder. Bunu da yüzde 50 yanılma payı ile bakarsak Türk devletin gelecekteki 12 bin 500 kişisi Çanakkale’de kalmıştır” şeklinde konuştu. Akkoyun Türk dünyasının hiçbir zaman birbirinden bağımsız ve her daim ilişki içinde olduğunu belirterek, “Türk dünyasının kalbi 1915’de Çanakkale ile birlikte atmıştır. Dualarla veya silahları ile ya da bedenleri ile insanlar Çanakkale’ye gelirler. 1920’li yıllarda İzmir işgal edildi haberi Timur’un torunlarına Buhara’ya gittiği zaman bir toplantı yapılmıştır. Toplantı sonunda 3 tane kılıç seçilmiştir. Bunlardan biri İzmir’e karşı askeri harekatı yöneten başkumandana diğeri İzmir’i kurtaracak cephe kumandanına üçüncüsü ise İzmir’e girecek ilk Türk subayına verilmek üzere Anadolu’ya gönderilmiştir” ifadelerini kullandı.
Akkoyun’un ardından söz alan Giresun Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Duman ise Türk Dünyası büyük bir millet olduğunu söyledi. Konuşmasında Türk dünyasının geçmişinden bilgiler aktaran Duman, “Türk milletinin yazılı olmayan kaynaklara göre 10 bin yıllık bir milletten bahsedebiliriz” dedi. Duman şunları kaydetti:
“Onlarca Türk Devleti’nden bahsediyoruz, 100’lerce Türk boyundan bahsediyoruz. 250 milyonun üzerinde Türk Dünyası’ndan bahsediyoruz. 16’ncı yüzyıldan itibaren Türkistan’daki hakimiyetimizi kaybettik. Bütün kayıplarımızın nedeni, milli şuurdan uzaklaşmadır. Sosyal bütünleşmeyi kayıpla alakalıdır. Çanakkale dediğiniz yapı bir Türklük ruhtur. Çanakkale Türk Milleti’nin ruhudur. Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk aşamasıdır. Çanakkale ile ne kadar onurlansak, atalarımızla ne kadar övünsek azdır. Bize düşen, Türk Dünyası’na Türklük şuurunu anlatmaktır.”
“Asrın projesi”
Panelde son olarak söz alan TDMMB Genel Başkanı Akif Özkaldı ise KKTC Su Temini Projesi’ne ilişkin bilgiler verdi. Özkaldı, KKTC Su Temini Projesi’nin asrın projesi olarak nitelendirildiğini belirterek “Proje ile inşallah Temmuz ayından itibaren su iletilmeye başlanacak. Projede biz 2040-2050 yıllarına göre nüfus tahminleri yaparak bir hesap yaptık. Kıbrıs’ta kullanılan suyun büyük bir kısmı yer altı sularından sağlanıyor. Tamamen tuzlu ve içilebilir nitelikte değil. İnşallah bizim suyumuz gittiği takdirde ki yılda 75 milyon küp su götürülecek bunun yaklaşık yarısı içme suyunda kullanılacak. Geri kalan kısmı ise tarımsal sulamada kullanılacak” dedi. 23 kilometrelik kara hattı ve 80 kilometrelik deniz hattı ile suyun KKTC’ye taşınacağını anlatan Özkaldı şu detayları paylaştı:
“Projede su temini yapılacak yer Anamur’da bulunan Alaköprü Barajı. Ayrıca 23 kilometrelik bir kara hattımız var. Deniz geçişi 80 kilometreden oluşuyor. Projenin maliyeti 2014 fiyatlarıyla 983 milyon TL’dir. Projenin başlangıcı Anamur’da bulunan Alaköprü barajıdır. Burada suyu depoluyoruz. 23 kilometrelik bir isale hattımız var. Buradan bir dengeleme deposuna giriyor. Dolayısıyla esas projenin kilit noktası 80 kilometrelik deniz geçişidir. Deniz seviyesinden 250 metre altından ve tabana askı halatları ile bağlı borularla su geçişi sağlayacak. Karşı tarafta ise terfi hattımız ve Geçitköy barajımız var. Sonrasında ise bir pompa istasyonu ve Lefkoşa, Girne, Gazimağusa ve Dipkarpazlar hatları olmak üzere 4 grup halinde ihale edilmiş toplamda uzunluğu 480 kilometrelik ana dağıtım hatları var.”
Panelin ardından etkinlik “Çanakkale’den Kocatepe’ye Bir Milletin Yolculuğu” isimli sahne gösterimi ile sona erdi.