Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KIZILELMA OSMANLILAR’DA HÜKÜMDAR ALÂMETİDİR

Kızılelma Osmanlı padişahlarınca da hükümdarlık alameti sayılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan Osmanlı padişahları albümünde (Bağdat Köşk, nr. 408, vr. 32a), Çelebi Sultan Mehmed’den lll. Murad’a kadar sekiz padişahtan yedisinin elinde birer elma resmedilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, ll. Bayezid ve ll. Selim bu elmaları sol ellerinde, diğerleri sağ ellerinde tutmakta, Yavuz Sultan Selim’in ise iki elinde iki elma bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmed devrinden başlayarak lll. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin dillerinden düşürmediği, “Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı’nın ötesine, Kızılelma’ya dek varırız” sözleri Osmanlılar ın ebedî saltanatının bütünlüğü anlamında kullanılmıştır (Tebly, s. 36 vd.).
İstanbul’un fethinden sonra Türk milletinin hedef ve ideali Roma’ya yönelince burası bir Kızılelma olmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in veziri Gedik Ahmed Paşa’nın Otranto seferi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Korfu ve Pulya seferleri, Barbaros Hayreddin Paşa nın Reggio seferi. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa nın Viyana kuşatması hep Kızılelma idealiyle açıklanmaya çalışılmıştır.
Kosova Meydan Savaşı’nın kazanılıp Sırbistan ın Osmanlı topraklarına katılmasında önemli rol oynayan ve babasının yerine tahta geçen Yıldırım Bayezid cülus tebriki için Edirne Sarayı’na gelen Venedik. Ceneviz ve diğer İtalyan devletlerinin barış ve ticaret anlaşmalarını yenilemek isteyen elçilerine, Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaretin tabii bir hal olduğunu söyledikten sonra anlaşma yapılmasını reddetmiş ve “Roma’ya kadar gidip Saint Pierre Kilisesi’nin mihrabında atıma yem vereceğim” sözleriyle Roma (Rum papa) Kızılelma’sının henüz Doğu Kızılelma’sı (İstanbul) fethedilmeden önce Türk ülkesinin haritasına girmiş olduğunu resmen ilan etmiştir.
Peçuylu İbrahim. “Ehl-i islam Kızılelma’ya değin fethetseler gerektir deyü lisan-ı halkta şâyi’dir. Lakin bu kelamın me’hazı ve sebebi malum değildir”; başka bir yerde de, “Sınır taşı gibi bir alâmet için vaz’ olunmuştur” derken Evliya Çelebi Budin’de bir Kızılelma Sarayı, Estergon’da da bir Kızılelma Camii bulunduğunu belirtmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Habsburglar’la yapılan savaşlarda Beç (Viyana) Kızılelma’sı ortaya çıkar. lll. Selim devrinde Nizam-ı Cedid’in kurulmasına karşı ayaklanan yeniçerilerin ağzından naklen Koca Sekbanbaşı’nın kaydettiği, “Hemen bize düşmanı göstersinler, dalkılıç olup düşman ordusuna dalarız, harap ederiz ve kralın tahtını tacını başına geçirip Kızılelma ya dek gideriz” sözleri, bu sırada Kızılelma’nın yine muhayyel bir ülke olduğunu göstermektedir. Kızılelma efsanesinin yeniçeriler arasında da yaygın olduğu tahmin edilmektedir. Kanuni’nin bir gün yeniçeri kış tasını dolaştıktan sonra, “Kızılelma’dan buluşuruz” diyerek askerin arasından ayrılması çeşitli kaynaklarda zikredilmektedir.
Bazı kaynaklarda Kızılelma yerine “diyar-ı Üngürüs” tabiri kullanılmıştır. Evliya Çelebi. Hayretl’nin, “Şahım Kızılelma’yı ayva ile doldurdun” mısraıyla sona eren kıtasının Budin’de Kızılelma Sarayı diye meşhur binanın divanhanesinde celi hatla yazılı olduğunu söylerken Âşık Çelebi, sadece son mısraını kaydettiği bu dörtlüğün Beç seferine tarih düşürüldüğünü belirtmektedir. Aynı şekil de Nev’i, Aşki. Kandi, Sabit ve Enderunlu Vasıf’ın şiirlerinde de bu anlamda Kızılelma tabirinin yer aldığı görülmektedir.
Ziya Gökalp’in 23 Kânunusani 1328’de (5 Şubat 1913) Türk Yurdu’nda yayımlanan ünlü manzum hikâyesi “Kızılelma” ile bu kavram değişik bir muhteva kazanarak yeniden gündeme gelir. Tanzimat’tan sonraki yıllarda hemen hemen unutulmaya yüz tutan bu sembole yeni bir anlam kazandırmaya çalışan Ziya Gökalp’te Kızılelma bu defa çökmekte ve dağılmakta olan Osmanlı Devleti yerine bütün Türklerin bir araya gelerek kuracakları ve yüzyıllardır özlemini çektikleri Turan ülkesiyle eş anlamda kullanılır. “Kızılelma” manzumesi, bütün Türkler tarafından heyecanla karşılandığı gibi bazı şarkiyatçıların da konuyla ilgilenmesine yol açar. Ziya Gökalp’ten birkaç yıl sonra Ömer Seyfeddin “Kızılelma Neresi?” adıyla yayımladığı hikâyede (YM, I. nr. 21, 29 (Teşrinisani 1917), s. 418) ”padişahın atının ayağının bastığı yer” diye gösterdiği Kızılelma’ya “erişilmek istenen ülke” şeklinde açıklık getirir. 1914’te Aka Gündüz Muhterem Katil adlı kitabında, Yahya Kemal de “Gedik Ahmed Paşa’ya Gazel” adlı şiirinde yer alan, “Çıktı Otranto’ya pür-velvele Ahmed Paşa/ Tuğlar varsa gerektir Kızılelma’ya kadar” mısralarında yine bu ideali ortaya koyar. Cumhuriyet’ten sonraki yıllarda Hüseyin Nihai Atsız, Arif Nihat Asya, Necdet Sancar, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu gibi şair ve yazarlar da Kızılelma motifini daha çok Ziya Gökalp’in kullandığı tarzda Türkçülük ideolojisi çevresinde ele alıp işlemişlerdir (Gökyay, O. Ş, (2002)T.D.V.İ. A. s. 559-561).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER