Kırılması muhtemel fay hattı var

  Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde meydana gelen Çay-Sultandağı depreminin 15'nci yıldönümünde depremle yaşama gerçeğine değindi.HALA PROBLEMLİYAPILAR VARJeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde gerçekleşen Çay-Sultandağı depreminin ardından 15 yıl geçtiğini belirtti. Arada geçen 15 yılda nelerin değiştiğine bakılması gerektiğini [&hellip]

Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde meydana gelen Çay-Sultandağı depreminin 15’nci yıldönümünde depremle yaşama gerçeğine değindi.
HALA PROBLEMLİ
YAPILAR VAR
Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Yusuf Ulutürk, 3 Şubat 2002 tarihinde gerçekleşen Çay-Sultandağı depreminin ardından 15 yıl geçtiğini belirtti. Arada geçen 15 yılda nelerin değiştiğine bakılması gerektiğini söyleyen Ulutürk; “Çay-Sultandağı depreminden sonra arada geçen 15 yılda neler değişti diye sorulursa. Biz hala Jeoloji Mühendisleri Odası olarak her yıl depremin yıldönümü öncesi halkımızı deprem konusunda bilinçlendirmeye çalışsakta çok büyük birşeylerin değiştiğini söylemek mümkün değil. Yine sağlıksız yapılaşma ve sağlıksız bina yapılarına yönelik düzelmeler olmasına rağmen yine problemli yapıların olduğunu görmekteyiz” dedi.
DİRİ FAY
HARİTASI YAYINLANDI
“Biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak şunu söylüyoruz. Diyoruz ki, deprem bir gerçek bundan kaçılması mümkün değil” diyen Ulutürk; “Dolayısıyla olası depremin zararlarını en aza indirecek şekilde çalışmalar yapmak, bunlar için bilimsel doneler ortaya koymak ve bunu bilimsel tabana dayandırmak bizim esas görevimiz. Bunun için Türkiye Diri Fay Haritası odamız tarafından yayınlandı. Bu diri fay haritası üzerindeki mevcut fayları güncelleyerek daha düzgün yapılaşma ve sağlıklı yapılaşma, illerin özellikle yeniden imarıyla ilgili, kentsel dönüşümle ilgili olan yerlere de bunlara önem verilmesiyle ilgili odamız zaman zaman gerekli kurumlara bu tür veri ve doneleri gönderiyoruz. Bununla ilgili çalışmaları da yapıyor ” diye konuştu.
İHTİYAÇ SAĞLIKLI KOORDİNASYON
Yusuf Ulutürk, ulusal bir afet yönetim sisteminin oluşturulması ve bu yönde değişikliklerde bulunulsa da gelinen noktada tam anlamıyla ulusal bilgi sisteminin paydaşı kurumların arasında tam bir uyum ve koordinasyonun sağlanamamasından yakındı. Özellikle konu ile ilgili olan paydaş kurumların daha sağlıklı ve düzgün bir koordinasyonla afet zararlarını en aza indirmeleri gerektiğini aktaran Ulutürk; “3 Şubat 2002 Çay-Sultandağı depremi özellikle bize Afyon ve civarında deprem gerçeğinin hala bitmediğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
AFYON FAYI EĞİM
 ATIMI NORMAL
3 Şubat 2002 tarihinde meydana gelen depremin yerin yaklaşık 10-15 kilometre derinliğinde ve 50-60 kilometrelik bir alanda hissedildiğini hatırlatan Ulutürk; “3 Şubat depremi Doğanhisar’dan başlayıp Sultandağı ve Çay ilçeleri ve Çobanlar’a kadar bir fay yırtılması meydana gelmişti. Afyon’un deprem konusunda bir artısı var. O artı, depreme neden olan faylar eğim atımı normal fay. Özellikle Kuzey Anadolu fayı ve Doğu Anadolu fayında olduğu gibi doğru atımlı faylar olmadığı için Afyon’da daha az yıkıcı etki gösteren depremleri hissediyoruz. Fakat sonuçta düzgün bir yapılaşma, düzgün bir bina geometrisi olmadığı zaman bunlarda ağır hasar verebilecek nitelikte doğal kırıklar ve bu kırıkların oluşturduğu şekillerdir” ifadelerini kullandı.
KIRILACAĞI
 DÜŞÜNÜLEN FAY VAR
Yusuf Ulutürk, 1971 yılındaki depremde Gediz fayının kırıldığını, Gediz depreminin Afyon’daki fayın devamı olduğunu kaydetti. Ulutürk, Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Doğanhisar’dan başlayıp Büyükçobanlar’a kadar olan fayın Gediz ile ilintili olduğunu dile getirdi. Arada kalan mesafedeki fayın da kırılacağı düşüncesinde olduklarını açıklayan Ulutürk; “Bundan dolayı mutlaka bu arada yapılacak olan özellikle şehrimizin belli yerlerinde yapılan yeni imar çalışmaları, yeni yapılaşmalar mümkün olduğu kadar mühendislik kurallarına uygun olarak yapılması can ve mal hasarını en aza indirecektir” ifadelerine yer verdi.
HESAPLAR İYİ YAPILMALI
Son zamanlarda İtalya’da başlayıp özellikle Akdeniz de, Antalya ve Kaş civarlarında depremler meydana geldiğini söyleyen Ulutürk şöyle konuştu: “Meydana gelen depremler kısa kısa enerji boşalması açısından iyidir. Ama bunların daha ileriye enerji boşalımını çok fazla yapamadığı yerlerde de büyük depremler olacağının habercisi. Bundan dolayı hem yerleşim yerlerinde, hem ilçelerimizde, hem de mutlaka bizim deprem kurallarına uymamız gerekiyor. Şu anda Türkiye’nin 11 büyük ilin tamamı deprem kuşağında yer alıyor. Bu 11 büyük şehrin yüzde 70’ine yakınında sanayi tesisleri var. Allah korusun büyük bir deprem ve doğal afet anında ülke ekonomisinin nasıl bir felç olacağını, ne kadar bir maddi, manevi kayıp olacağını çok iyi hesap etmemiz gerekiyor. Acil olarak bu kentsel dönüşüm ve depreme dayanıklı binaların hızlı şekilde tamamlanıp daha uygun şartlarda bina ve yapıların yapılması insanımızın can ve mal güvenliği açısından çok önemli. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak halen daha jeoloji meslek ve etiğine uygun davranılmadığını görüyoruz. Birçok Belediyemiz halen daha Jeoloji Mühendisi bile çalıştırmıyor. Jeoloji ile ilgili bilim dalına önem dahi vermiyor.”
JEOLOJİ BİLİMİ
 GÖZ ARDI EDİLEMEZ
Zemin konusunda jeolojinin mutlak surette olması gerektiğinin altını çizen Ulutürk şunları söyledi: “Zemin olayı jeolojik yapı ile ilgilidir. Jeolojik yapının da mutlaka Jeoloji Mühendisleri tarafından tasarlanıp, mühendislik alt yapısının oluşturulması gerekir. Misal olarak söylüyorum bina içinde yapılan mermerinden yahut granitinden daha çok binanın zemininde uygun yapılaşma için uygun iyileştirmeler, çalışmalar yapılmış mı? Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Biz Jeoloji Mühendisleri olarak yerel idarelerden ve hükümetten jeoloji bilimine bu bilimi yapan insanlara daha çok değer verip ona göre çalışmaları yönlendirmeleri can ve mal kaybını daha da azaltacaktır. Bütün gelişmiş ülkelere bakın jeoloji bilimi hep ön sıralardadır. Fakat bizim ülkemizde hala yeterince gerçek değerine ulaşamamış. Şimdi bakıyoruz meslekler arası da bir koordinasyonsuzluk var. Meslekler arasında da koordinasyonsuzluk var. İnşaatçı jeolojinin işine ‘Ben bunu biliyorum’ diyor. Başka meslek grubu da aynı şeyi söylüyor. Bunu bakanlığımızın ve yerel idaremizin koordine etmesi gerekiyor. Yer bilimi denildiğinde binanın oturduğu alan içine girdiğinde burada Jeoloji Mühendisinin devreye girmesi gerekiyor. Müteahhitler ve taşeronlara çağrıda bulunuyorum. Bu işi yapanların, sırf rant ve para uğruna insanların canını tehlikeye atacak, zemini taşımayacak şekilde binalar yapmaları gelecek ve insanlar için katliamdan başka bir şey değil” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Bakmadan Geçme