'Kıramayacağınız zinciri kemirin' – Kocatepe Gazetesi
Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi konumu tarihsel süreçte yorumlayan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, verdiği konferansta kırılamayan zincirin kemirilmesini, bu sayede arkadan geleceklerin hedefe ulaşabileceğini söyledi. Türkile ve dünyadaki olayların değerlendirmesini yapan Halaçoğlu, 'Tarihte hiç bir Türk Devleti emperyalist ve kapitalist olmadı. İlk defa Türkiye kapitalist olmuştur. Libya'ya 300 milyon dolar yardım yaparak muhaliflere orada ki petrolden [&hellip]
Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi konumu tarihsel süreçte yorumlayan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, verdiği konferansta kırılamayan zincirin kemirilmesini, bu sayede arkadan geleceklerin hedefe ulaşabileceğini söyledi.
Türkile ve dünyadaki olayların değerlendirmesini yapan Halaçoğlu, “Tarihte hiç bir Türk Devleti emperyalist ve kapitalist olmadı. İlk defa Türkiye kapitalist olmuştur.
Libya’ya 300 milyon dolar yardım yaparak muhaliflere orada ki petrolden vs faydalanma yoluna gitmiştir. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet felsefesi değişmiştir. Bu çok önemli bir şeydir.” dedi
Kamu-Sen İl Temsilciliği ve Oğuz Yörük Türkmen Derneği organizasyonu ile Afyonkarahisar’a gelen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu Cumartesi günü Rehberlik Araştırma Merkezi salonunda konferans verdi. Konferansın açılışını Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy yaptı.
Bilenle bilmeyen bir değil
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin oldukça hareketli bir gündem içerisinde bulunduğundan söz ederek bunlardan hangisinin anlatılacağını şaşırdığını belirtti. Değerli bir toplulukla fikirlerini paylaşmak üzere Afyonkarahisar’a geldiğini belirten Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, normalde bir bilim adamı olduğunu siyasete yeni girdiğini ifade etti. Halaçoğlu, siyasi bir konuşma ötesinde bilimsel bir takım tespitleri, siyaseten belli bir nitelikte olmak üzere aktaracağını kaydetti. Kuran-ı Kerim’de Cenabı-ı Allah’ın “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” ifadesini emir buyurduğunu söyleyen Halaçoğlu; “Bir toplumun doğru karar verebilmesi ve doğru insanları doğru yere getirebilmesi için muhakkak ki bilgi sahibi olmaları gerekir. Ülkemizin tarih dönemlerine baktığınız zaman çok ama çok stratejik jeopolitik bir konumda bulunuyor. Hemen hemen müzeleri gezdiğinizde şunları görürsünüz; bu coğrafya dünyanın başka coğrafyalarından farklı olarak çok medeniyetin ve çok devletlerin kurulduğu bir coğrafya olarak görülür. Ama aynı şekilde de bu coğrafya pek çok devletin ortadan kalkmasına yol açan bir coğrafyadır. Başka hiçbir coğrafyada bu kadar geniş bir devlet kurulması ve yıkılması göremezsiniz. Özellikle Ankara da Anadolu Medeniyetleri Müzesine gittiğiniz zaman orada kaç devletin, medeniyetin kurulup yıkıldığını görme şansızın vardır.” dedi.
Sağ sol çatışmaları askeri idareye götürdü
Devletlerin İbn Haldun’un “Tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, gelişir sonunda çöker, ölür.” İfadesindeki gibi süreç izlediğini belirten Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, tarih boyunca tüm büyük devletlerin yıkıldığının görüldüğünü söyledi. Devletlerin yıkılmayacağı gibi bir düşüncenin yanlış olacağını dile getiren Halaçoğlu, bu bilinçaltında hareket edilerek devletleri ayakta tutan önemli unsurları göz önüne almak gerektiğine değindi. Bugün Türkiye’nin çevresinde bulunduğu bölgede, Türkiye coğrafyasında çok önemli olaylar meydana geldiğini söyleyen Halaçoğlu; “Ortadoğu da, Afrika da, Balkanlar da, Kafkasya da, İran ve uzak doğu bölgelerinde yani Afganistan’a kadar olan bölgeleri göz önüne alırsanız çok önemli olayların cereyan ettiğini görürsünüz. Bunlardan bizi en çok ilgilendiren bugün Ortadoğu da Afrika da meydana gelen olaylar, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye içerisinde bölücülük yapan Türk Milliyetçiliği ve terör yine Irak, Irak’ın kuzeyi, Kafkasya, Afganistan bölgesi ve Çin’in yükselen ekonomisi gelmektedir. Bunlar doğrudan doğruya Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Hepimizin bildiği gibi 1990’lı yıllardan itibaren Türk Dünyası ortaya çıkmıştır. Ama onlardan önce küçük bir hatırlatma yapmak isterim. 1968’li Yıllardan sonra Türkiye de sağ sol çatışmaları başlamış 1970’lerde bu karşılıklı bir takım ölümlere yol açan süreç yaşatmış ve yaklaşık her gün 25 gencimizin öldürüldüğü sağ sol çatışmaları adı altında ki bu süreç Türkiye’yi askeri idareye götürmüştür.” diye konuştu.
Toplum 500 kişiyle dahi tepki veremez halde
Halaçoğlu, 80 ihtilalinin aslında Türkiye’ye en büyük tahribatı askeri yönetimin olması ötesinde toplumun bir takım direnme ve tepki dinamiklerini ortadan kaldıran bir süreç yaşattığını bildirdi. Halaçoğlu; “1980 Öncesinde tepki gösteren yani kendisine ve ülkesine yönelik düşmanlıklara karşı tepki gösteren ve en azından 500 binle yüz bin kişi ile tepki gösteren toplum vardı. Şimdi 500 kişi ile bin kişi ile tepki gösteremeyecek hale gelmiştir. Aslında demokrasi dediğimiz toplumun yani her bireyin o devlet içerisinde kendi hakkını koruma düşüncesi bu ihtilalle ortadan kalkmıştır. 80’den Önce başlayan Asala terör hareketleri ki yurt dışında ki büyük elçi ve diğer görevlilerimiz olmak üzere 46 insanımızı şehit etmiştir. 1984 Yılında kimlik değiştirmek suretiyle Türkiye de bölücü bir örgütün temellerinin atıldığı bir dönemi yaşatmıştır. Yani PKK terörü 1984’den itibaren çıkmıştır. Aslında sağ sol meselesi dediğimiz 1970-1980 yılları arasında ki olayların da temeli buna dayanmaktadır. Fakat şunu ifade edeyim 1970 yılında Amerika Stratejik Araştırmalar Birliği’nin yayınladığı bir dergi de şöyle bir ifade kullanılmaktaydı, ‘2000’li Yıllarda Sovyetler Birliği dağılacak ve burada yaşayan önemli bir Müslüman nüfus Türkiye ile tarih, dil, kültür birliği sebebiyle entegrasyona gidebilir ve büyük bir güç doğabilir.’ Bunun içerisinde bir harita vardı. Bu haritada Türk dünyasını bir renk ve bütün haline getirmiş ama bu arada da bir Kürdistan devletini de ortaya koymuştu.” şeklinde konuştu.
1914’den Beri Kürdistan haritaları aynı
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Sovyetlerin çöküp çökmeyeceğini 1970’li yıllarda hiç düşünmezken Tarih Kurumu Başkanı olduktan sonra Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili araştırma sırasında İngiltere arşivlerinde 1914’de çizilmiş haritalara rastladığını orada da bir Kürdistan kurulduğunu hayretle gördüğünü söyledi. Söz konusu haritaların 1914’de ve 1970 döneminde adeta birbirinin aynı olduğunu vurgulayan Halaçoğlu; “Ama ne gariptir ki 1991 ve 2001 yılında yayınlanan Kürdistan haritaları da aynı haritalardı. İskenderun’a kadar gelen büyük bir Kürdistan. Bunlar tesadüfî miydi? Tesadüfî olmadığını Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüm sırasında gördüm. O tarihte hiç unutmuyorum 1991 yılında o zamanın ABD Büyükelçisi Abramowitz arşivi ziyarete geldi. Ama tesadüf budur ki onun gelmesinden önce Osmanlı arşivinde kimler çalıştı diye bir araştırma yapmıştım. 1921 Yılında Osmanlı arşivleri yabancılara açılmıştır. O ilk izinlerde Bakanlar Kurulu’nun da Atatürk’ün de araştırma izinlerinde imzası vardı. İlginçtir ki 1991 yılından bahsediyorum, ABD’li bilim adamlarından 680 kişi Osmanlı arşivlerinde araştırma yapmıştır. Diğer ülkelerle kıyasladığınızda adeta 6-7 kat daha fazlaydı. Almanya, İngiltere gibi hatta Japonya ikinci sırada gelmekteydi. En çok Osmanlı devlet yapısından ve toplum yapısı üzerine araştırma yapılmıştı. Birde şunu gördüm; Amerika’nın Osmanlı coğrafyasında yaptığı araştırmalar diyelim ki, Irak’la, Balkanlarla ilgili yaptığı araştırmalardan 4-5 sene sonra oralarda olaylar çıkmıştı. Dolayısıyla Osmanlı arşivi bize çok önemli bir ufuk açmaktaydı. İşte o ufuktan sonra ben şuna karar verdim; Türkiye de etnisite üzerine uğraşanlar ki Almanya da 1989 yılında ilk defa bir kitap yayınlanmıştı. ‘Türkiye Cumhuriyetinde Etnik Gruplar’ adı altında. Buna bağlı olarak İngiltere de ‘Twingen Atlas’ adı altına bir harita yayınlandı. Burada Türkiye’nin etnisitesi ortaya konmuştu. Bu kitaplarda 47 etnik gurup var deniliyordu.” ifadelerini kullandı.
Kürt denilenler Türk çıktı
Doktora tezinin “Osmanlı da Aşiretler” üzerine olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, o dönemde bu konuda araştırma yapma kararı aldığını aktardı. Türkiye’de gerçekten hangi ölçüde hangi bölgede kimlerin yaşadığını tespit çalışmasının 22 yıl sürdüğünü anlatan Halaçoğlu şunları söyledi: “Anadolu da Aşiretler Cemaatler Oymaklar diye herkesin bildiği 6 ciltlik kitap yayınlandı. Aslında orada bize Kürt diye gösterilen pek çok insanın Kürt olmadığı Türk olduğu ortaya çıktı. Türkiye bu arada 1984’den sonra önemli gelişmelere sahne oldu. Pek çok insanımızı 30 bine yakın insanımızı teröre kurban verildi. Bu bitecek mi diyorsunuz bu şekliyle bu kafa ile devam ettiğinde bitmeyecek.”
Dünya petrolünün yüzde 26’sı
ABD kullanımında
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın gerçekten jeopolitik ve stratejik olarak çok önemli bir coğrafya olduğunu tekrarlayan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, bunun sebebinin ülkemizin sadece ticari geçiş yolları üzerinde bulunması olmadığını ifade etti. Halaçoğlu şöyle konuştu: “Günümüzün dünya ekonomisinde en önemli yeri işgal eden enerji merkezlerinin de bu coğrafya da olmasından kaynaklanıyor. Dünya petrollerinin Afrika hariç sadece Ortadoğu da ve Asya yani Hazar Denizi havzasında çıkan petroller dünya petrollerinin yüzde 67,5 oluşturuyor. Doğal gazı saymıyorum. Amerika’nın Afganistan da geçen yıl açıkladığı üzere 1 trilyon dolarlık lityum madenini söylemiyorum. Lityum madeni ki hepimizin cep telefonundan bilgisayarına, yeni üretilecek elektrikli arabaların pillerine kadar her şeyin ondan üretileceğini düşünecek olursanız ne kadar ekonomik değere sahip olduğunu anlarsınız. Bunlardan bahsetmiyorum sadece petrol yüzde 67,5’u bu bölgede üretiliyor. Libya, Cezayir, Tunus gibi ülkeleri sayarsanız yüzde 70’e varıyor. Diğer taraftan bu petrolün ne kadarının hangi ülke tarafından tüketildiğine bakarsanız yüzde 26,5’la ABD başta geliyor. Dünya petrollerinin yüzde 26’nı ABD tüketiyor. Yüzde 20’ni Avrupa tüketiyor. Yüzde 17’ni Uzakdoğu ülkeleri tüketiyor, geriye kalanını da gelişmekte olan ülkeler.”
Din savaşları sürüyor
Geçen dönemlerde meydana gelen olayların silsilesine bakıldığında batı yani Avrupa’nın sömürgelerini kaybettiğini sonrasında oluşturduğu Avrupa Birliği’ni oluşturup ekonomik iş birliği kurduğunu kaydeden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu; “Sömürgelerini kaybeden Avrupa hammaddelerini de kaybettiği için bir birlik altında nasıl bunlara sahip olacaklarının değerlendirmesini yaparak böyle bir birliğe girdi. Tarihe bakacak olursanız orta çağlardan beri Avrupa’nın birbiri ile iç savaş içerisinde olduklarını görürsünüz. Yani yüz yıl savaşları, 30 yıl savaşları, din savaşları en sonrasında I. Dünya Savaşları ve II. Dünya Savaşı gibi büyük savaşların gerçekleştiğini görürsünüz. Sadece I. ve II. Dünya Savaşında dünya da katledilen ve kaybedilen nüfus 60 milyondur. Bu açıdan bakarsanız her biri ayrı din olan Hıristiyan mezheplerinde Katolik, Protestan, Anglikan, Ritelizm gibi bizim tarafımızda kalmakla beraber Balkanlar da ki Ortodoks kilisesi aslında birer mezhep gibi görünmesine rağmen aslında Hıristiyanlık dışında her biri ayrı bir din hüviyeti taşımaktadır. Her biri ayrı ibadethanelerde ibadet yapmaktadır. Birbirleri ile asla ve asla dini konumda anlaşamazlar. Biliyorsunuz İrlanda’da İngiltere de hala din savaşları devam ediyor.” ifadelerine yer verdi.
ABD imparatorluk haline geldi
Avrupa Birliği’nin değerlendirildiğinde sömürgelerini kaybetmiş olup insan kaynaklarında da çok büyük zaafa uğradığının bilindiğini aktaran Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, ihtiyarlayan genç nüfusu bulunmayan bir Avrupa’nın varlığına dikkat çekti. Halaçoğlu, “Onun için işçi talebi Kuzey Afrika’dan, Türkiye’den Balkanlar’dan işçi talepleri oluyor. Fakat hiç umulmadık bir hadise oldu. Sovyetler Birliği çöktü dağıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılması tek kutuplu bir hale getirdi dünyayı. ABD dünyada tek imparatorluk haline geldi. Bu imparatorluk enerji kaynaklarına sahip olma derdine düştü. Orta Asya’da ki bütün petrol şirketleri Amerikan ve İngiliz şirketleri. Tek bir alternatif, o da Ural dağlarında Fransız şirketi var Total. Onun dışında tümü İngiliz ve Amerikan şirketleri tarafından işletilecek hale geldi. Sözleşmeler bu şekilde yapıldı. Bunun içerisinde Azerbaycan da dahil. Fakat bu petrolü dünya ekonomisine sunabilecek güvenli bir yol yok. Bu aslında üç yolla çıkarılabilirdi. Sovyetler üzerinden ama Sovyetleri tekrar diriltmemek için o yol tercih edilmiyordu. İkinci yol Türkiye üzerinden olabilirdi. O zamanda Türkiye ile Türk dünyasının entegrasyonu gündeme gelebileceğinden bu yolda tercih edilmedi. ABD için en stratejik ve güvenli yol İran, Irak’ın kuzeyi Suriye üzerinden Akdeniz’e çıkmak. Onun için Irak’ta Saddam kışkırtıldı Kuveyt işgal ettirildi. Ardından ABD Irak’a girdi.” ifadelerine yer verdi.
ABD’de Afgan bataklığında
Irak’ın kuzeyinde ki 30. enlem dairesinin tevrid edildikten sonra Saddam’ın yıkılmadığını hatırlatan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, 2001’de ABD’nin ikinci harekâta girdiğini söyledi. Bu sefer Saddam’ın ortadan kaldırıldığını ifade eden Halaçoğlu; “Sebep olarak Irak’taki kitle imha silahları, terör grupları ve demokratikleşme adı altında ki iddialar ön plana çıkarılarak müdahale söz konusu edildi. Sonuçta CIA yanıldığını kitle imha silahı olmadığını söyledi. Terör de yok terör grupları da burada değildi. Bahaneydi aslında, çünkü terör gruplarının Suriye ve İran’ın alt edilemediği öğrenilince bu defa ABD stratejisini değiştirdi. Terör gruplarının Afganistan’dan kaynaklandığı iddiasıyla Afganistan’a müdahale edildi. Çünkü göz önüne alın Asya haritasını; Türkmenistan’dan, Özbekistan’dan ve Kazakistan’dan geçecek en emin yol Afganistan, Pakistan üzerindendir. Onun dışında ya Çin’den ya İran’dan geçeceksiniz. Buralardan geçemediğinize göre Afganistan’dı. Afganistan çantada keklikti. Taliban yaratıldı, Bin Ladin ortaya çıkarıldı. Müdahale edildi. Ama tıpkı İngiltere gibi I. Dünya Savaşı’nda ki gibi tıpkı Rusya gibi II. Dünya Savaşı sonrasında ki ABD’de aynı akıbete uğrayıp Afganistan bataklığına batı.” dedi.
Medeniyet insanlık demektir
Amerika’nın Afganistan’ı kontrol edemediğinden söz eden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, bu yolun da kapandığını kaydetti. Irak yolunun da kapanmasıyla 3. stratejinin devreye sokulduğundan söz eden Halaçoğlu; “Bu da Büyük Ortadoğu Projesi ile o zamana kadar Türkiye’ye yüz vermeyen ABD bunun içerisine Türkiye’yi soktu. Türkiye’de iktidar değişikliği meydana geldi. Türkiye’de meydana gelen iktidar değişikliği ile Amerika muhalifleri Amerika karşıtlarının hemen hepsi temizlendi. Ordu içerisi de temizlendi, ordu dışı da temizlendi. Çünkü Büyük Orta Doğu Projesi geliştirilip geliştirilecekti. Bizim Başbakanımız BOP’un eş başkanı oldu. Kimlerle oldu, İspanya ile Yemen’le. Aynı zamanda herkesin hoşuna gidebilecek yeni bir slogan ortaya çıktı. Medeniyetler İttifakı ve Dinler Arası Diyalog. Medeniyet dediğiniz şey bir toplumun başka insanların hak ve hukuka saygı duyan, fikirleri ve inançlarından dolayı onlara hoşgörüyle yaklaşan bir anlayışı gerektirir. Medeniyet sadece teknoloji değil insanlıktır. İnsan olarak düşünüp yaşamak ve karşısındakini de insan olarak görmektir. Medeniyet budur. Dinler arası diyalogla Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında diyalog kurulması hedeftir. Her şeyden önce biz Müslümanlar Hıristiyanların peygamberi olarak kabul edilen Hz. İsa’yı Kur’anı- Kerim de olduğu için peygamber olarak şeksiz şüphesiz kabul ederiz. Aksini iddia edersek dinden çıktığımız anlamına gelir. Hıristiyanlar Peygamberimiz Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul eder mi? Etmezler çünkü ettikleri halde zaten Müslüman olurlar. Etmeleri de mümkün değil. Peki diyalogu nasıl sağlayacağız. Bizim Peygamberimizi kabul etmeyecekler ama biz onların peygamberini kabul ederek diyalog kuracağız. O zaman gidip onların elini öpmek zorundayız.” diye konuştu.
Avrupa ülkeleri birbiriyle savaşabilir
Türkiye’nin AB’ye giriş süresinde Türkiye sürekli AB’ye girmeye çalıştığını oysa AB’nin zaten çökeceğini ifade eden Halaçoğlu; “Avrupa’da artık hammadde yok. İş gücü de olmayınca eninde sonunda çökecek. Bakın ben kaç yıl öncesinden 10 yıl sonra AB’nin çökeceğini söylemiştim. O zaman bazı gazeteler benimle biraz alay ettiler. Tartışılacak sözler veya kehanette bulunuyor falan dediler. Bugün ne oldu Yunanistan bitti. İspanya ekonomik olarak bitti. Macaristan, Polonya bitti. AB kendi arasında toplanacak, Çarşamba günü tekrar toplanacak. AB’yi Fransa, Almanya, İngiltere ayakta tutuyor. Fransa da ekonomik olarak çatırdıyor. O zaman Almanya ve İngiltere. Bunlar da diyorlar ki biz niye Avrupa’daki insanların ekonomisin kalkındıralım, kendi hakkımızı, refahımızı onlara feda edelim. Tekrar ediyor tarihçi olarak söylüyorum, siyasetçi olarak değil. Çok uzak bir zamanda değil Avrupa kendi içinde rekabete girecek. Hatta birbirleriyle savaşa bile girebilirler. Bu bir kehanet değil. Böyle bir süreç yaşayan bölgemiz BOP’la yepyeni bir stratejiye girişti. Bu da İsrail Arap çatışmasının bir şekilde kullanılması anlamına geliyordu.” şeklinde konuştu.
Emperyal düşüncenin gereği yapılıyor
Öncelikle Arap dünyasında Türkiye’nin prestijinin arttırılması, sözünün dinlenir hale gelmesi gerektiğini anlatan Halaçoğlu, Avrupa ülkelerinin ekonomik çöküntü içerisine girince ilk kriz döneminden itibaren Avrupa da ki pek çok fabrikanın Çin’e taşındığını söyledi. Böylece Çin’de müthiş bir sanayi tesisi oluştuğuna değinen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu; “İşçilik Çin’de o kadar ucuzdu ki 1,5 dolardı. Çünkü nüfusu bir milyar 300 milyondu. Onlar karınlarını doyurmak zorundalardı. Gelirleri bir dolar değilken onları işçi olarak 1,5 dolara çalıştırmak avantajlıydı. Emperyal düşünce bunu gerektirir. Çin kısa süre sonra ekonomik patlama gerçekleştirdi. Üç yüz milyon insanın işçi olarak çalıştı Çin’de günlük gelir 450 milyon dolara çıktı. Çin’in ekonomisi birden güçlendi. Şu an Çin’in döviz fazlası 3,2 trilyon dolardır. Bu miktarın 1,9 trilyon doları ABD devlet tahvilidir. Bu hangi anlama geliyor? Şöyle düşünün Çin bunu piyasaya sürdüğü zaman ABD’nin tüm ekonomisi alt üst olur fabrikalar kapanır. ABD ekonomisi çöker. O zaman ABD Çin’i nasıl kontrol edecektir? Askeri olarak kontrolü mümkün değil. Çünkü Çin’le baş etmesi mümkün değil. Çin’i kontrol sahip olmadığı enerji kaynaklarını dışarıdan aldığı enerji kaynağına sahip olarak mümkündü. Yani petrolle. Petrolü Ortadoğu’dan alıyordu. Çin’in tüm geliri İran ve Ortadoğu’dan.” dedi.
Başbakan Suriye’de seçim bile kazanırdı
BOP’la ABD’nin Çin’i kontrolü amaçladığını belirten Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin de bunun içerisinde yer aldığını kaydetti. Onun için İsrail’e “One minute” çekildiğini ifade eden Halaçoğlu; “Gazze’ye gemiler gönderildi. Dokuz insanımız burada İsrailliler tarafından öldürüldü. Büyük bir İsrail karşıtlığı ortaya çıktı. Ama ne gariptir ki karşıtlık çıkmasına rağmen İsrail Türkiye’den toprak satın alıyordu. Türkiye’de askeri uçuşlar yapabiliyordu. Heronlar İsrail’den alınıyor tekrar bakıma gönderiliyordu. Aslında İsrail’le ilişkiler devam ediyordu. Fakat bu böyle devam ederken başka ilginç olaylar oldu. Aslında bizzat Avrupalılar ve ABD’liler tarafından oluşturulup desteklenen terör örgütü PKK ile masaya oturuldu. Kürt açılımı denildi sonra tepki çekiyor diye demokratik açılıma döndürüldü. O arada Türkiye dış politika da sıfır problemle ortaya çıktı. Ermenistan’la açılım söz konusu edildi. Suriye’ye gülücükler dağıtılıp, stratejik anlaşmalar imzalandı. Vizeler kaldırıldı. Öylesine hoş bir yapı vardı ki hatta ben Şam’a gittiğimde kapalı çarşıda Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın galeyana gelen müthiş bir insan topluluğu onları övüyordu. Pankartlar açılmıştı hatta o tarihlerde Suriye’de bizim Başbakan seçime girse kazanırdı. O derece idi.” diye konuştu.
PKK ile görüşmeler hoş karşılandı
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Irak’ta ölenlerin Müslüman olduğunu, bir milyon civarında insanın ABD tarafından öldürüldüğü için mi ses çıkarılmayacağını sordu. Libya, Mısır ve Suriye’ye diktatörlerin yeni gelmediğine işaret eden Halaçoğlu; “Birden bire bir bakıldı Türkiye bu ülkelerin diktatörlükle yönetildiğini öğrendi. Hâlbuki 42 yıldır o adamlar oradaydılar. Esad’la anlaşma yapılırken daha önce babasıyla Türkiye’ye düşmanca davranmıyor muydu? Hatay onların sınırlarında gösterilmiyor muydu? Esad’la kucaklaşırken, kanka olurken, İstanbul’da birlikte gezip poz verirken kim olduğunu bilmiyorlar mıydı? Orada ki Türkmenlerin ezilip ezilmediğini bilmiyorlar mıydı? Niye orada ki Türkmenler’e ses çıkarmıyorlardı. Orada ki Türkmenler Müslüman değiller miydi yoksa? Sadece Gazze mi Müslüman’dı? Aslında geniş olarak düşündüğünüzde bunları herkes biliyor. Bunların hepsi bilindiği halde çok garip bir şekilde bu ülke Oslo’da ki görüşmelere hoş şekilde baktı. Yani PKK ile Başbakan Müsteşar Yardımcısının, MİT’in görüşmesini hoş karşılıyor. Hâlbuki kendi çocuklarını öldüren PKK idi. Onlarla oturup görüşüyorlardı. İmralı ile görüşüyorlardı. Ondan sonra şerefsizlikle suçluyorlardı görüşme yapıldığını söyleyenleri. Ama kendisi itiraf etti biz bunlarla görüştük diye. Ama toplum yine sesini çıkarmadı. Her şey gözümüzün önünde oluyor aslında. Çin’in yükselen ekonomisi ve ABD’nin Çin’i durdurma politikası bizi ne ilgilendirir?” şeklinde konuştu.
Sihirli kilit kelimeler barış ve demokrasi
“Niye Amerika’nın taşeronluğunu yapacağız.” diyen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Suriye ile Türkiye’nin sürtüşmeye devam etmesi halinde orada ki Türkmenlerin durumunun farklı olacağını söyledi. Suriye’ye gittiğinde ucuza araç kiralayıp, bizzat kullandığını Suriye polisi tarafından hiçbir yerde durdurulmadığını ifade eden Halaçoğlu; “Şam’a, Hama’ya, Humus’a, Trablus’a, Halep’e, Rakka’ya, Deirzo’ya gittim. Deirzo Ermenileri bizim sürgün ettiğimiz yerdi. Hep çöllere sürdünüz diyorlardı. Gidip göreyim dedim. Çöle mi sürdük sürmedik mi diye. Gittim 1 milyon insan yaşıyor Vaha’da. Orada Fırat nehri geçiyor oradan çöl möl yok. Hatta Caber Kalesine gidip Süleyman Şah’ın türbesini de ziyaret ettim. Her yere Suriye’de gittim. Samimi söylüyorum 3 gün boyunca dolaştım. Bir tek yerde durdurulup sen kimsin diye ne hüviyet sordular ya da başka bir şey söylediler. Bakın o kadar iyi hale gelmişti. Yanımıza Türkmenler geliyordu biz Türkçe konuşuyorduk.
Halep Üniversitesi’nde konferans verdim. Böyle bir ortamda birden bire Esad düşmanımız oluverdi. Hâlbuki çok iyi gidiyordu. Esad kapalı yerde sigara yasağı getirdi diye o da sigara yasağı koymuştu. Aynısını Türkiye’dekiler uygulamaya başlamıştı. Ama birden bire Irak’ta ki gibi demokrasi ortaya çıkıverdi. Barış ve demokrasi. Bunlar kilit ve sihirli kelimeler. Türkiye’de bir takım BDP’den tutunda KCK’ya kadar veya demokratik geçinen aydın denilen köşe yazarlarına kadar bir takım insanların sihirli kelimeleri. Nedir barış ve demokrasi. Demokrasiyi bilmediklerini zannediyorum veyahutta tam tersine biliyorlarsa demokrasi karşıtı olduklarını düşünüyorum. Veyahutta hıyanet içinde olduklarını düşünüyorum.” dedi.
Açılımlarla demokrasi dışına çıkılıyor
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun vasisi olarak imparatorluk olan ülkelerde sadece bir millet bulunmayabileceğini hatırlattı. Başka milletlerden de insanlar olacağını kaydeden Halaçoğlu; “Şimdi Gürcü Müslümanlar Türkiye’de yok mudur? Boşnak, Çerkez yok mudur vardır. Ama bunlar oraları beğenmedikleri burada emin yaşayacaklarını düşünüp benimsedikleri için vatan olarak telakki ettikleri için Türkiye’ye gelen bu ülkeye bağlı insanlar. Ama bu bir gerçektir siz bunu bir imparatorluktan devir almışsınız. Türkiye Cumhuriyetini kurmuşsunuz bu tabi bir şeydir. Ama birileri çıkıp da demokrasi ya da Kürt açılımı dediği zaman demokrasi dışına çıktığını bile itiraf edemiyorlar. Çünkü demokrasilerde etnik veya herhangi bir dini anlayış söz konusu edilmeden yasalar toplumun tümüne çıkarılır. Herkes o kanunlara uymak zorundadır. Demokrasi budur demokrasi sınırsız hürriyet demek değildir. Demokrasi belli sınırlar çizilmiş kimsenin kimsenin hakkını yemediği onlara hakaret edemediği veya onların sınırlarına kadar gelen anlayışı benimsediği bir rejimdir. Ama siz eğer Kürt açılımı adı altında bir takım ayrılıkçılıklar tanıyacak yasalar çıkarmaya kalkışırsanız o zaman şu anlama gelir, demek ki siz ülkenizde yaşayan bir gruba haklarını vermemişsiniz. O zaman onlarında haklarını silahla ya da diğer şekille alma hakları vardır. Yani PKK’yı meşrulaştırırsınız.” diye konuştu.
“Kürt sorunu yoktur PKK sorunu vardır”
Halaçoğlu, Türkiye’de yapılan yanlışların göz önüne alındığında Ermeni açılımı denildiğinde Azerbaycan’ın küstürüldüğünü Türk Büyükelçisine protokolde yer verilmediğini söyledi. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, bu durumu Türkiye’yi yönetenlerin yaptığını belirtti. Azerbaycan’ın bir bölgesinin Ermeni işgalinde olduğunu söyleyen Halaçoğlu; “ABD ile sanki dağlık Karabağ bölgesinin alınabileceğini sanıldı. Hâlbuki işgal eden Ruslardı. Dağlık Karabağ bölgesinde altın madeni vardı. O kadar kolay kimsenin teslim etmesi mümkün değil. Siz burayı kurtarmak istiyorsanız Rusya ile anlaşmak zorundaydınız. Bakın strateji de yanlış. Ardından Azerbaycan küstürüldü. Adamlar haksız mıydı haklıydılar. Allah korusun Türkiye’nin bir bölgesi işgal edilmiş olacak topraklarımız bizim kardeşimiz dediğimiz Azerbaycan işgalcilerle anlaşma yapacak. Siz ne düşünürsünüz? Bakın yanlışlar silsilesi birbirini takip etti. Aynı şey Kürt açılımıydı, geçen Temmuz ayında 13 şehit verdiğimizde Sayın Başbakan 9 yıl sonra sanki gerçeği görür gibi oldu ‘Kürt sorunu yoktur PKK sorunu vardır.’ dedi. Bunu 9 yıl sonra söyledi. Günaydın devlet yönetenler yazboz tahtası yapamaz. Devlet adamının bütün tarih boyunca böyledir, devlet adamının sarf ettiği her kelime yaydan çıkan ok gibidir geri döndüremezsiniz. Tarihe o şekliyle yazılır.” şeklinde konuştu.
Kaddafi için yazılanlar neden Öcalan için yazılmadı?
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türk askerinin başına geçirilen çuval olayının da kimse tarafından silinemeyeceğini vurguladı. Türk gençlerinin İzmir de ABD askerlerinin başına çuval geçirdiğini dile getiren Halaçoğlu; “Alaşağı edilen Mısır Devlet Başkanı Mübarek bana göre iyi bir adam değildi. Mısır’a gittiğimiz zaman Amerikancıydı ama artık süresi dolmuştu. Mısır’a gittiğimizde bindiğimiz taksiden otel resepsiyonda ki görevliye kadar herkes sizden para ister durumdaydı. Polis bana birkaç cüney ver diye dileniyordu. O kadar fakir bir konumdalardı. Mübarek iyi değildi. Ama demokrasi getirmek için Mübarek alaşağı edildikten sonra idareyi orduya teslim ettiler. Hani Türkiye’de orduya karşıydık, hani demokrasi olması için ordu olmaması lazımdı. Ama ona teslim ettiler. Libya lideri Kaddafi öldürüldü. Kırk kişilik bir konvoy giderken Fransız uçakları kalktı, konvoyu bombaladılar. Sonrasında Kaddafi bir delik içinde yakalandı öldürüldü. Ajanslarda batılılar zararlarını nasıl önlerizin peşine düştüler. Ne kadar para harcamışlar 2 milyar dolar. Obama açıkladı bir diktatör sona erdi. Bizim Peygamberimize hakaret eden NATO Genel Sekreteri NATO’nun başarıya ulaştığını söyledi. Bizimkiler de işte bir sürecin sona erdiğini ifade ettiler. Fakat Kaddafi linç edildi. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini yayınlamıştı batılılar. Suçlu da olsa insanlar linç edilemezdi. Hukuk karşısına çıkarılması lazımdı. Linç edildi kimsenin umuru değil. Bizim gazeteler akıbeti böyle olur diye yazdılar. Kendileri bir yerde linç edilse ne olacaktı? O zaman Abdullah Öcalan için niye aynı şeyi yazmıyorlar? Ev hapsi istiyorlar. İnsan hakkına uygun olan buymuş. Peki, öte ki insan değil miydi?” ifadelerine yer verdi.
Türkiye ilk defa kapitalist oldu
“Ne demokrasi, ne insan hakları ne de insanlık anlayışı var.” diyen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’nin son olaylarda verdiği görüntüde tarihinde hiç olmayan yeni bir devlet anlayışı ortaya konulduğunu savundu. Halaçoğlu şöyle konuştu: “İmparatorluk dönemleri geçirdik. Devleti Aliye’yi Osmaniye. Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir imparatorluğu yaşamış dedelerimiz. Benim dedem 1972 yılında vefat ettiğinde 96 yaşındaydı. Yani Osmanlı döneminde doğmuştu. Teyzem bu Nisan ayında vefat ettiğinde 108 yaşındaydı. Onlar Osmanlıydılar Türkiye Cumhuriyeti döneminde vefat ettiler. Osmanlı Devletini şöyle veya böyle yaşayan bir nesiliz. Tarihte hiçbir Türk Devleti emperyalist ve kapitalist olmadı. Hiçbir Türk Devleti. İlk defa Türkiye kapitalist olmuştur. Libya’ya 300 milyon dolar yardım yaparak muhaliflere orada ki petrolden vs faydalanma yoluna gitmiştir. Bizzat Dışişleri Bakanı ve Başbakan oraya gitmiştir. Tunus’a, Mısır’a gitmiştir. İlk defa Türkiye Cumhuriyetinde devlet felsefesi değişmiştir. Bu çok önemli bir şeydir. Bunu da yapanlar Müslüman’ız diyen insanlar. Bundan siyaseten nemalananlar. Yazık bunlar kul hakkıdır. Dinimizde Allah bize her şeyle gelin ama kul hakkıyla gelmeyin. Kul hakkı öyle basit bir hak değil. Kendi ülkenizde milleti yönetenler kişinin kul hakkını yemezler. Milletin kul hakkını yerler. Yani 74 milyonun. 74 Milyondan helallik dilemezseniz ahrete gittiğinizde 74 milyon insandan doğacak çocukların torunlarına kadar daha sonra ki nesillere kadar kul hakkını ödeyeceksiniz. Onu düşünecek olursanız devlet yönetmezsiniz. O şuurda olacak insan sayısı Türkiye de ne kadardır merak ediyorum.”
Türkiye Hakkari Şırnak gibi yerlerde yok
Ortadoğu da BOP’un kurulmamasının Suriye’ye bağlı olduğunu Suriye’nin düşmesi halinde ardından Türkiye ve İran’ın da düşeceğini kaydeden Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu şunları söyledi: “ABD’nin kendi arzu ettiği politikalar yerine gelecek. İran’ı da karıştırmak zor değil. Ülkeleri savaşla halledeceğinizi zannetmeyin. Aslında İran’da da içten bölme suretiyle yaparsınız. İran’ın yüzde 53’ü Türk’tür. Orada 35 milyon Türk yaşıyor. Türkler bir şekilde ABD tarafından kışkırtılacaktır. Türkiye de zaten bugün Hakkâri, Şırnak gibi yerlerde Türkiye yok. Nasıl yok. Orada sizin askeriniz ve polisiniz üniforma ile sokakta gezemiyor. Resmi daire ve okullarda bayrağınız asılmıyor, asılamıyor. Sayın Başbakan çıkıyor muhalefete diyor ki ‘Terörü önlemek için öneri verin.’ Sanki Türkiye’yi muhalefet olarak biz yönetiyoruz. Türkiye’yi yöneten kendileridir. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Gittiler PKK ile ya da KCK ile görüştüler bir takım kararlar aldılar. Seçime kadar idare ettiler olaylar çıkmadı, halkı kandırdılar ondan sonrada başlarına bela aldılar. Çünkü elinizi verirseniz terör sizin tepenize çıkar. Terör dediğiniz olay hukuk tanımazlıktır, kanun tanımazlıktır orada kendi varlığını silahla idame ettirmektir. Onların meclise giren yandaşları ‘Hem Türkiye hem PKK silahları bıraksın’ Bir dakika her devletin silahlı gücü vardır ve bunu bırakamaz. Ötekilerin silah alma hakkı var mı yok.” Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, konferasının son bölümünde dinleyicilere kıramayacakları zinciri kemirmelerini tavsiye etti. Soruları cevaplandıran Halaçoğlu, Muhteşem Yüzyıl dizisinin Kanunu Sultan Süleyman dönemini yansıtmadığını söyledi. Küçük bir çocuğun neden hep yoksul insanların şehit düştüğü sorusunu cevaplandıran Halaçoğlu, küçüğün durumun farkına vardığını ifade etti. Halaçoğlu’na poşu ve çiçek verildi.
Haber: Burcu AYDIN