Nöbetçi Eczaneler
13 Ekim 2015 Salı 03:00:00 Ankara’da 10 Ekim 2015’te patlayan iki bombanın etkisi üzerimizde. Terör, 7 Haziran seçimlerinden bu yana amacına ulaşmış durumda. 1 Kasım seçimlerinde kimin, hangi partinin başarılı olacağından ziyade toplumda korku ve endişe hâkim.
10 Ekim’de meydana gelen patlamalar, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kanlı saldırı. Ancak 7 Haziran’dan bu yana yaşanan “en”ler ve “ilk”ler de mevcut. Meselâ ilk kez Suruç’ta, bomba patlatılmasının görüntüleri ortaya çıktı. 11 Eylül 2001’de Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen İkiz Kule/İntihar Saldırıları’nı televizyonlardan canlı izlemiştik. Türkiye’deki bazı saldırılar, güvenlik kameralarınca tespit edilmişti; ama patlama anını karşıdan, net bir şekilde ilk kez Suruç’ta görmüştük.
Devam edelim: Türkiye’de ilk kez, iki polis, evlerinde, evleri basılarak şehit edildi. Bu hayra alamet değildi aslında ve ne yazık ki devamı geldi.
Ankara’daki ilk patlamanın görüntüsünün ortaya çıkması da benim dikkatimi çekti. Görüntüye konu olanlar kadar o görüntüyü çekenlerin durdukları noktalar da sorgulanmalı. El Cezire Televizyonu’nun bile kullanacağı, soruşturmalar için dayanak olacak boyuttaki bir patlamanın görüntüsü, nasıl çekilebildi?
Görüntülerde halaya duranlar var. O halay, nasıl görüntülerde patlamanın yakalanacağı şekilde seyretti?
Bunlar komplo teorisi tabii ki.
Komplo teorileri, görüntülerle sınırlı değil.
Patlama yaşanır yaşanmaz, 5 komplo teorisi ortaya atıldı:
1) Bu saldırıyı PKK yaptı. 1 Kasım seçimleri öncesinde yüzde 10 barajında sıkı durmak için, emanet oyların kaybolmaması için böyle bir kışkırtmaya ihtiyaçları vardı.
2) Bu saldırıyı ‘Bakın, ülkede istikrar olmazsa, hâlimiz böyle olur’ dedirtmek için Türkiye’deki ‘üst akıl’ gerçekleştirdi.
3) Bu saldırıyı ‘IŞİD, hepimizin düşmanı’ dedirtmek için Rusya-Suriye istihbarat örgütleri düzenledi.
4) Bu saldırıyı Rusya’ya ve PKK’ya mesaj vermek için IŞİD yaptı.
5) Bu saldırıyı ‘Bizden başka çıkar yolun yok, kontrol bizde’ dedirtmek için Amerika Birleşik Devletleri-İsrail-İngiltere üçlüsünün taşeronları düzenledi.
Komplo teorilerinden bir yere varmak mümkün değil. Soruşturma neticesi, saldırının kimler tarafından düzenlendiğini ortaya koyacaktır.
Ancak böyle bir patlama anında, yukarıda saydığım komplo teorilerinin akıllara gelmesi, ülkenin içinden geçtiği süreci gözler önüne sermiyor mu?
Bu komplo teorilerinin hepsi doğru olsa ne yazar, hepsi yanlış çıksa ne yazar?
Sayılan ve akla gelen fikirlerin hepsi, Türkiye’nin güvenlik sorunu yaşadığının itirafı gibi. Bir ani gelişme olduğunda, hükümetin de muhalefetin de kendi vatandaşlarını yok edebileceğini düşünüyoruz.
Bir ani gelişme olduğunda, uluslararası ne kadar güç varsa, ülkemizde cirit attığını düşünüyoruz.
Bir ani gelişme olduğunda, ‘kim yaptı’ sorusunun peşine takılıyor, ‘kim yaptı’ trenine biniyoruz.
Ülkede kana, gözyaşına, feryatlara o kadar alışmışız ki; karşı çıkamıyoruz. ‘Neler oluyor’ diyemiyoruz.
‘Ey terör, nereden gelirsen gel; bizi yıkamayacaksın’ diyemiyoruz.
Hepimizin bu gözle kendimize bakması, birbirimize saygı duyması lâzım.
