Kavga çözüm değil – Kocatepe Gazetesi

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ)  İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İ.İ.B.F.) Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü'nden Yardımcı Doçent Dr. Fikret Yaman tarafından şehir için minibüs şoförlerine  'Trafikte Halkla İlişkiler ve Öfke Kontrolü' eğitimi verildi. Eğitim ESOB toplantı salonunda gerçekleştirildi.BEDEN DİLİ DAHA ETKİNİnsanın günlerce kimse ile iletişim kurmak istememesi gibi bir lüksünün olamayacağını belirten AKÜ İ.İ.B.F Uluslararası Ticaret [&hellip]

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ)  İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İ.İ.B.F.) Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü’nden Yardımcı Doçent Dr. Fikret Yaman tarafından şehir için minibüs şoförlerine  “Trafikte Halkla İlişkiler ve Öfke Kontrolü” eğitimi verildi. Eğitim ESOB toplantı salonunda gerçekleştirildi.
BEDEN DİLİ DAHA ETKİN
İnsanın günlerce kimse ile iletişim kurmak istememesi gibi bir lüksünün olamayacağını belirten AKÜ İ.İ.B.F Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü’nden Yardımcı Doçent Dr. Fikret Yaman, insanoğlunun mutlak surette her anlamda iletişim halinde olduğunu söyledi. Şehir içinde hizmet veren minibüs şoförlerinin aileleriyle, yolcularla ve herkesle iletişim halinde olduğuna değinen Yaman, “İletişim önemli bir kavram. İletişim dinamik bir olgu. Sürekli devam ediyor. Belirli kalıplara bağlıdır. Araç kullanırken hareket halinde değildir kişi. Çünkü belli bir kalıp vardır. Veya yolcularla buna göre konuşuyorsunuz. En önemli şeylerden bir tanesi de beden dilidir. Beden dili kişinin ne anlatmak istediğini kurduğu cümlelerden daha çok anlatıyor” dedi.
“YALAN SÖYLEMİYORUM
 DİYEN YALANCIDIR”
Anlatımı sırasında sesini duymayan bir insanın el kol hareketlerine göre kendisini dinleyicilerle tartışıyor sanabileceğine dikkat çeken Yardımcı Doçent Dr. Fikret Yaman, Türkler’in beden dilini çok fazla kullandıklarını kaydetti. Yaman, Almanya’da bir fabrika sahibinin Türkler’in beden dilini çok kullandığı yönündeki tespitini bir örnekleme ile anlattı. Beden dilinin herşeyi ifade ettiğini vurgulayan Yaman, “İki elini birbirine bağlamak iletişime kapalılık anlamına gelir. Bu hareketi kullanan kişi karşıdaki kişiyi dinlemek istemediği mesajını verir. Mesela bir kişinin yalan söylediği nasıl anlaşılır? Ben yalan söylemiyorum diyen yalancıdır diyorum. Yalan söyleyen kişi kaşınmaya başlar ve göz bebeklerinde bir büyüme gözlenir. Kendi kendini belli eder. Bu belli ediş hareketlerle olur. Ellerini altta tutan kişi korkuları, kaygıları, sakladıkları olduğunun sinyalini verir” diye konuştu.
“TOPLUM ŞİDDET TOPLUMUNA DÖNÜŞTÜ”
İletişim de halkla ilişkiler diye tabir edilen mecralardan yararlanıldığını dile getiren Yaman, “Reklam ve halkla ilişkileri karıştırmamak gerekir. Reklam tamamen duygusal yani para karşılığı yapılan bir tanıtımdır. Halkla ilişkilerde ise para sözkonusu değildir. Halkla ilişkilerde siz haber yapılırsınız. Çeşitli mecraları var. Televizyon kanalları, gazeteler ve radyolarda hep halkla ilişkiler faaliyetleri anlatılıyor. Mesela şu firma şöyle bu insan böyle şeklindedir. Siyasilerin halkla ilişkiler faaliyetleri ön plana çıkarılıyor. Fakat günümüzde medya denilen ve toplumu çok olumsuz etkileyen bir kavram var. Bana katılım olur mu bilmiyorum. Herkes şikâyetçi ama televizyon başından ayrılamıyoruz. Lisedeki çocuklara soruyorlar idolünüz kim? Kim gibi olmak istiyorsunuz? Birinci sıra ‘Polat Alemdar’ cevabını veriyor. Maalesef idolleri bundan ibaret İkincisi ise İsmail YK. Maalesef çünkü televizyonda yıllarca mafyatik diziler veya vurdulu kırdılı yayınlar vardı. Bu sayede toplumumuz bir şiddet toplumu oldu” şeklinde konuştu.
“TELEVİZYON APTAL KUTUSU”
Olası bir trafik sıkışıklığında bile camlardan araç kullanıcılarının birbirine sataştıkları örneğini veren Yaman, “Hayat bu kadar ucuz değil. İnsanlar kendi ailelerini ve çocuklarını düşünmeden hareket ediyor. Üniversitede olduğumuz için kitaplar yazıyoruz. Medyaya yönelik şöyle söylüyorum; Yanlış anlaşılmasın televizyon bir aptal kutusudur. Neden? Bize hocalarımız ‘Fikret hocam sizin alanınız medya. Benim çocuk çok fazla şiddete başvuruyor. Neden böyle?’ diye sorular sorabiliyor. Çünkü bazı televizyon kanalları bilinçaltımıza mesajlar gönderiyor. Şiddet uygulamak zorundasın şunu yapmak zorundasın şeklinde. Amerika’ya karşı sempati oluşturacak unsurlar çocuk yaşta insanların bilinçaltlarına iletiliyor” ifadelerini kullandı.  
KAVGA İLE SORUN ÇÖZÜLMEZ
“Oysa bizim dinimiz hoşgörü üzerine. Bizim kültürümüz de hoşgörü üzerinedir” diyen Yaman şöyle konuştu: “Düşman kılıç çekmeden kılıç çekilmemesini öğütleyen bir kültürdür. Ama ne yapıyoruz? Öyle gergin bir toplum olduk ki hemen kavga. Kavga ile bazı şeyleri halledemeyiz. Halkla ilişkilerde temel noktalardan biri budur. Kavga çözüm değil. Kavganın götüreceği yerler; birincisi hapishaneye, ikincisi ise hastanedir. Ama arkanızda kalan çocuğunuz aileniz, eşiniz, anneniz, babanız sizin arkanızdalar. O yüzden kavga çözüm değil. İnsanlar konuşarak her türlü sorunun üstesinden gelebilir. Bunu bilmeliyiz. Profesyonel yardım çok mühim. Psikolog deli doktoru değildir. Gerektiğinde başvurulması zorunlu uzmandır. Gerekli ise destek alalım”
“ALGIYI DEĞİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDE”
Yaman’ın verdiği eğitimin ardından Trafik Şube Müdürü Ahmet Özer şoförlere hitap etti. Tüm katılımcıların profesyonel sürücüler olduğunu dile getiren Özer şunları söyledi: “Amacım sizlere bir şeyler anlatmak değil. Çünkü sizler profesyonel sürücülersiniz. Konuya yönelik farkındalığı artırmak için minibüs şoförlerimize eğitim düzenledik. Afyon’da ki minibüsçüler üzerinde ki imajın değişmesi gerek. Haklı da olsanız haksız da olsanız artık her şey minibüsçülere yükleniyor. Çıkmış ad 9’a inmez 8’e gibi bir durum var. Ama bu algıyı değiştirmek, tersine çevirmek yine sizlerin elinde. Bunu yıkmak adına yapılacakları siz ortaya koyacak ve günlük hayatta uygulayacaksınız”
>>  Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Bakmadan Geçme