Karate beyin gücünün, teknik ve hızla birleştiği bir spor

Halen daha sporcu yetiştirmeye devam eden İbrahim Akkurt, kendi hayatını anlattıktan sonra, röportajımıza geçtik. Akkurt, bize karatenin nasıl bir spor olduğunu anlattı. Diğer yakın dövüş sporları gibi karatenin vurdulu kırdılı bir spor olmadığını söyleyen İbrahim Akkurt, “Spor yapmaktaki amaç, ruhumuzu bedenimizi geliştirmektir. Herkesin karate hakkında yanlış bir bilgisi var. Karate’de karşı tarafa zarar vermek yoktur. Hatta turnuvalarda, rakibe ne kadar fazla zarar verirseniz o kadar puanınız silinir. Savunma ağırlıklı bir spordur. Benim kendi şahsi görüşüme göre, diğer yakın dövüş sporlarının, sporla bence uzaktan yakından alakası yok. Spor insanın beynini, zihnini, vücudunu gelitirmek için yapılır yıpratmak için değil. İnsanlar birbirlerine zarar veriyor. Turnuvalarda büyük zarar görüyorlar. Karate, gerek antrenmanlarında olsun, gerekse turnuvalarda olsun, gerçek bir vuruş temas yoktur. Sporcu yumruğunu hedefe kadar götürür geri çekilir. Yumrukla veya tekmeyle vuruş olduğu zaman, sporcu uyarı alır ve puanı silinir. Darbe, çok şiddetliyse, karşı tarafın kazanma potansiyelini sıfıra indirdiği takdirde, darbeyi yapan sporcu diskalifiye edilir ve maçı kaybeder. Kamu oyunda karatenin bu esnekliği, bu güzelliği tam anlamıyla bilinmiyor.” dedi.
Kuşaklardaki katalar, sporcuların
beyin sol lopunu geliştiriyor
Karatedeki kata biçiminin, sporcuların hayal gücünü geliştirdiğini ifade eden Akkurt, “Her kuşağın kendisine göre katası vardır. Bu kata ile sporcular karşısında hayali bir rakibi varmışçasına 360 derecede çeşitli hareketler yapar ve başladığı noktaya geri gelir. Karatedeki o hareketleri katada uygulayan sporcu, bunu yaparken hayal gücünü geliştirir. Dolayısıyla beynin sol lopu çalışır.”
Karate: Saygı sporu
Karatenin saygıyla yoğrulmuş bir spor olduğunu söyleyen Akkurt, “Karateciler, karate salonuna girerken, yani dojoya, rakibine, hocasına saygı göstermek selam vermek zorundadır. Maça başlamadan önce rakibine ve hocasına selam vermeyen saygı göstermeyen sporcu, diskalifiye edilir. Karate tamamen saygı sporudur.”
“Afyonkarahisar’a ve Türkiye’ye en fazla şampiyonluk karatede gelmiştir”
Karate-Do’ya Afyonkarahisar’a getiren isim olan İbrahim Akkurt, “Hem Türkiye’ye hem de Afyonkarahisar’a en fazla kupa, şampiyonluk karatede gelmiştir” dedi. Karateye diğer sporlara oranla ödeneğin çok az ayrıldığını belirten Akkurt, “Kendi yağımızla kavruluyoruz. Bir çok şampiyonluklar kazandık. Karate hem Türkiye adına hem de Afyon adına en çok madalyanın en çok kupanın geldiği sporlar arasındadır. Bunun nedeni ise sporcularımızın çok istekli oluşu ve karate hocalarının başarılı olmasıdır” diye konuştu.
“Çok sayıda sporcu, hakem yetiştirdik”
1991 yılından buyana çok sayıda karateci, hakem yetiştirdiğini söyleyen İbrahim Akkurt, “Akkkurt Karate-Do İhtisas Spor Kulübü olarak, çok sayıda kupalar aldık. Hakemler, karateciler, bölgeler arası şampiyon, dünya şampiyonu, Türkiye Şampiyonu yetiştirdik. Şimdi de yeni sporcular çıkarmak için çalışıyoruz” dedi.
Çocukları da karateci
İbrahim Akkurt’un çocukları da babaları gibi birer karateci. Kızı Pınar Akkurt ve oğlu Şükrü Akkurt, çeşitli dereceler elde etmişler. Kendileri istedikleri için karate sporuyla uğraştıklarını ifade eden İbrahim Akkurt, “Kızım ve oğlum kendileri istedikleri için karateci oldular. Çeşitli dereceleri var” dedi.
Türkiye’de karate kitabı olan 4 antrenörden biri
Karate hakkında Türkiye’de sadece 4 antrenörün kitabi olduğunu söyleyen İbrahim Akkurt, “Türkiye’de Ahmet Doğaner hocamın, Hakan Alpay’ın ve Hasan Okumuş hocaların karate hakkında kitapları bulunuyor. Bizim de bir kitabımız var artık. Avrupa’da antrenörlerin çoğunun kitabı var. Ancak Türkiye’de çok az sayıda antrenör kitap çıkartıyor. Bizde sporculara daha fazla yararlı olmak için bir kitap hazırladık” dedi. Roportajımızın sona ermesinden sonra bir kitap da bize hediye eden İbrahim Akkurt, öğrencileriyle, bir karate şöleni sundu. Öğrencilerinin kata biçimiyle yaptığı gösteri hakkında bilgiler veren İbrahim Akkurt, yeni nesile de öğütlerde bulundu. Akkurt, “Anadolu’daki Antrenör arkadaşlarımın çoğu benim gibi birçok zorluk ve imkânsızlıklar içinde Karate-Do’yu öğrenerek sizlerin hizmetine sundular. Şuan ki nesil olan sizler, her konuda birçok imkânlara sahipsiniz bunun kıymetini ve değerini çok iyi bilmelisiniz ve sizler daha iyi başarılara imza atmalısınız. Çünkü bizler, imkânsızlıklar içerisinde, imkânsızı başarmaya çalıştık.”Başarı ne yapacağını değil, nasıl yapacağını bilenlerin ve o yolda bıkmak bilmez bir istek, gayret, inanç ve kararlılıkla yürüyenlerindir” diyerek sözlerine son verdi.