Karahisar Kalesi hikayesi ve Karahisar Kalesi efsaneleri
Afyonkarahisar’ın simgesi tarihi Karahisar Kalesi halk arasında Afyon Kalesi olarak anılmakta ve birçok hikaye ile efsaneye konu olmaktadır
Karahisar Kalesi türküsünü bilmeyen yoktur.
”Karahisar Kalesi yıkılır gelir, kakülü boynuna dökülür gelir” dizeleriyle başlayan meşhur türküde anlatılan Karahisar Kalesi, Afyonkarahisar ilinin simgesi, Afyonluları 226 metre yükseklikten selamlayan adeta gökyüzündeki bir balkondur.
3 bin 352 yıllık geçmişiyle Afyonkarahisar’ın simgesi olması yanında birçok efsaneye ve dileklere ev sahipliği yapan tarihi Karahisar Kalesi’nde son yapılan teleferik çalışmalarında yeni tarihi bulgulara rastlandı. Şimdi o bulgular inceleniyor. Belki de Afyonkarahisar kalesi’nin tarihini 3300 yıldan daha da gerilere götürmek mümkün olaacak yeni bulgularla birlikte.
TARİHİ EFSANALERE KONU OLAN KALE
Hitit Kralı 2’nci Murşil tarafından askerlerinin kışı geçirmesi amacıyla Milattan Önce (MÖ) 1340 yılında yapıldığı belirtilen ve volkanik bir kaya kütlesi üzerinde bulunan, fethedilmesi o dönemin şartlarında imkansız gibi görülen Karahisar Kalesi, yerli halk arasında Afyon Kalesi diye bilinir ve söylenir.
Kale, Hazreti Ali’den Battal Gazi’ye, Beyböğrek’ten Çavuşbaşı’na ve Horoz Dede’ye kadar pek çok efsaneye konu olmuştur.
HZ: ALİ VE DÜLDÜL EFSANESİ
Afyonkarahisarlılar arasında oldukça yaygın olan efsaneye göre “Hazreti Ali” ve ”Düldül’ün Ayak İzi” adlarıyla bilinen hikayede, Hazreti Ali’nin, atı Düldül’ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yaptığına inanılır.
Efsaneye göre, Hazreti Ali seferlerinden birini Afyonkarahisar’a düzenlediğinde Hıdırlık Dağı’na gelir ve atını sertçe yere bastırınca Düldül’ün ayağının izinin kaledeki bir kayada kalır. Hazreti Ali, Düldül’ü sulamak için su yalağına vardığında, atı bağlayacak bir yer bulamaz ve dört parmağıyla yalağın yanındaki bir taşı delerek atı buraya bağlar. Hazreti Ali ile ilgili efsanede, Düldül’ün ayak izi ile bağlandığına inanılan kayadaki delik, hala varlığını korumaktadır.
BATTAL GAZİ EFSANESİ
Bazı tarihçiler Seyyid Battal Gazi’nin Afyonkarahisar’da vefat ettiği görüşünde birleşmektedirler. Halk arasında yayılan bir başka efsaneye göre, Battal Gazi kaleyi kuşattığında kale komutanının kızı ona gönlünü kaptırır.
Kuşatmayı kırmak için Bizans imparatorunun 100 bin kişilik orduyu yola çıkardığı haberini alan kale komutanının kızı, Battal Gazi’nin zarar görmemesi umuduyla bir not yazıp taşa sarar ve kaleden ona atar. Efsaneye göre, taş, Battal Gazi’nin kulağına düşer ve Seyyid Battal Gazi burada yaşamını yitirir. Durumu fark etmeyen kız, babasına Battal Gazi’yi öldüreceğini söyleyerek bir hançer alır ve yanına gider. Taşın başına geldiğini ve öldüğünü görünce hançeri kendisine saplar. O esnada başlayan fırtına, Battal Gazi’yi bulunduğu yerden havalandırır ve başka yere sürükler. Kaledekiler Battal Gazi’nin öldüğünü bilmediklerinden, uzun süre onun korkusuyla yaşar.
ÇAVUŞ DEDE EFSANESİ VE OLUCAK SUYU
Yine Karahisar Kalesi ile ilgili bir başka efsanede Çavuş Dede Efsanesinde Karahisar Kalesi’nin Türk egemenliğine alınması amacıyla Türk hükümdarı en güçlü Çavuşbaşını Kale’yi fetih emriyle görevlendirir.
Kale komutanı, savunma düzenine geçip kaleye kapanınca kuşatma yaşanır. Türk birliğinin su stoku tükenince çevrede su ararlar, ancak bulamazlar. Çavuşbaşı, yanına birkaç kişi alarak Yağdan denilen kayalıklara doğru gider ve burada dua ederek “Burada su olucak” diyerek kılıcını kayaya vurur. Yarılan kayadan çok güzel ve şifalı su fışkırır. Susuzluğunu gideren ordu, bir cuma günü kaleye saldırır ve kaleyi alır. Şehit olanlar arasında Çavuşbaşı da vardır. Bugün Afyonkarahisar’ın Çavuşbaş Mahallesi’nde bulunan ve ismini Çavuşbaşı’nın “olucak” kelimesinden alan Olucak suyu, güzel bir memba suyu olarak içilmektedir. Olucak Çeşmesi karşısındaki Çavuş Dede mezarı dertlilerin derman aradığı, adaklar adadığı küçük bir türbe olarak varlığını korumaktadır. Afyonkarahisar’ın en eski iki mahallesinden birinin ismi Çavuşbaş, diğerinin ismi Çavuşoğlu Mahallesi’dir.
HOROZ DEDE VE DEVE DEDE EFSANESİ
Afyonkarahisar Kalesi çevresinde türbeleri bulunan Horoz Dede ve Deve Dede’nin Karahisar Kalesi’nin Türkler’in fethi sırasında şehit düşen kişiler olduğu bilinmektedir. Halk arasında anlatılan hikayelere göre Karahisar Kalesi’ni kuşatan Türk birliği gece ansızın hücuma kalkacaktır ve bunun için kendi aralarında birer şifre belirlemişlerdir. Hücum emri verildiğinde Deve Dede deve sesi çıkararak, Horoz dede de horoz sesi çıkararak askerlerini harekete geçirecektir. Her iki komutan Kale’nin fethi sırasında şehit olunca türbeleri şehit oldukları yere yapılır ve Horoz Dede ile Deve Dede diye anılmaya başlarlar.
EVLENME ÇAĞINDAKİ GENÇ KIZLARIN DURAĞI
Tarih boyunca evlenmek isteyen kızlar Kale’ye çıkarak kısmet dilerler.
İnanışa göre taliplisi çıkmayan ya da evlenme zamanı gelmiş kızlar yanlarında yaşlı bir kadınla bir cuma günü kaleye çıkar.
Kalenin zirvesine çıkılınca yaşlı kadının, yanlarında getirdikleri kilidi kızın başında açar ve daha sonra kız, Kız Kulesi mevkisinden, ”Ahtım bahtım, altın tahtım, evlenecek vaktim” diyerek bağırır.
Bu gelenek çoğunlukla Hıdrellez günlerinde uygulanır.
KALE’YE ÇIKAN 7 SENE AFYON’DA KALIR
Tarihi Karahisar Kalesi’ne çıkan bir yabancının 7 yıl Afyonkarahisar’dan ayrılamayacağına da inanılır.