Kara Turp böbrek taşı oluşumunu önlüyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Civelek, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile birlikte gerçekleştirdikleri araştırmalar sonucunda kara turpun böbrek taşı oluşumunu önlediğini ve tedavisinde kullanıldığında olumlu sonuçlar elde ettiklerini açıkladı Proje yürütücüsü Doç. Dr. Turhan Civelek, AKÜ Veteriner Fakültesi ve Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile birlikte [&hellip]

Kara Turp böbrek taşı oluşumunu önlüyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Civelek, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile birlikte gerçekleştirdikleri araştırmalar sonucunda kara turpun böbrek taşı oluşumunu önlediğini ve tedavisinde kullanıldığında olumlu sonuçlar elde ettiklerini açıkladı

Proje yürütücüsü Doç. Dr. Turhan Civelek, AKÜ Veteriner Fakültesi ve Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile birlikte TÜBİTAK tarafından desteklenen bir proje geliştirdiklerini ve 3 yıla yakın bir çalışma sonucunda Afyonkarahisar ve Akdeniz bölgesinde çok yaygın olarak bulunan Kara Turp bitkisinin böbrek taşı oluşumunun önlenmesi ve tedavisi yönünde önemli veriler ortaya koyduklarını belirtti.
TÜBİTAK’ın 1120887 nolu projesinin AKÜ’den Doç. Dr. Alper Sevimli, Dr. Musa Korkmaz, Gazi Üniversitesi’nden ise Prof. Dr. Esra Akkol, Dr. İpek Süntar’ın katılımı ile 5 kişi tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Civelek, sağlık alanında çok önemli sonuçlar elde ettiklerini ifade etti.
BÖBREK TAŞINI ÖNLÜYOR VE AZALTIYOR
TÜBİTAK’ın büyük bir destek verdiği araştırmanın sonuç raporunun hazırlandığını belirten Doç. Dr. Civelek, “Ürolitler, yani halk arasında bilinen adıyla idrar taşları insan ve hayvan sağlığı açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu hastalık genel popülasyonda oldukça yaygındır. Toplumun yaklaşık yüzde12’sinin bu hastalıktan muzdarip olduğu rapor edilmiştir. İnsanlarda renal taşların yüzde 70-80’i ise oksalat ile kombine olmuş kalsiyumdan (kalsiyum-oksalat taşı) oluşur. Yanı sıra, hayvanlarda da kalsiyum taşları oldukça yaygındır. Günümüzde taş tedavisinde litotripsi (taş kırma) ve cerrahi uzaklaştırma metotlarına sıklıkla başvurulmaktadır. Bununla birlikte, mevcut bu yöntemlerin maliyeti oldukça yüksektir. Enfeksiyon ve nüks riski ise fazladır. İnvaziv olan bu uygulamalarda tedavide kesin sonuç ise her zaman alınamamaktadır. Son dönemde dünyada, idrar taşlarının sağaltımında ve önlenmesinde, alternatif tedavi yöntemlerini ortaya koyma yönünde ciddi bir eğilim ve çalışma var. Bizler de TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projede günlük hayatta tüketilen ve halk arasında idrar taşlarının tedavisinde yer yer kullanımına rastladığımız bir bitki olan kara turpun renal kalsiyum-oksalat kristal birikimi üzerine aktivitesini ve yan etkilerini araştırdık” dedi.
Çalışmaların çok olumlu sonuçlar doğurduğunu belirten Civelek, “Çalışmamızda dört farklı ekstre değişik dozlarda, kristal (kum) birikim sürecinde ve sonrasında denendi. Elde ettiğimiz sonuçlar, mevcut idrar ve böbrek taşı tedavi yöntemlerine alternatif veya ek olabilme potansiyeline sahip, profilaktik özellikte fitoterapotik yeni bir yaklaşım ortaya koydu. Bu yönde değerli veriler elde ettik. Taş tedavisinde ve yanı sıra taş oluşumunun önlenmesi yönüyle, yani korunma amaçlı kullanılabilecek bitkisel bir ilaca doğru giden yolda ilk adım atılmıştır” diye konuştu.
YAN ETKİSİ YOK
Doç. Dr. Civelek sözlerine şöyle devam etti:
“Burada, hazırlık aşamasını da dahil ettiğimizde, yaklaşık üç yıl gibi bir sürede tamamlanan bir araştırmadan bahsediyoruz. Bu çalışmada kullandığımız özellikle bir ekstrenin böbrekte kristal birikimi, yani böbrek taşı oluşumu üzerine olumlu anlamda etkili olduğunu göstermiş olmamızın yanı sıra, sonuçlarımız olası etki mekanizması hakkında da değerli veriler ortaya koydu. Ayrıca kullandığımız farklı kara turp ekstrelerinin, başta böbrek ve karaciğer fonksiyonu olmak üzere, sağlık açısından önemli bir yan etkisinin olmadığını da belirledik.
DÜNYADA İLK VE
TEK ARAŞTIRMA
Dünya bilim literatürü tarandığında, dizaynı ve metodu ile bir ilk olan bu araştırma kalsiyum-oksalat bazlı ürolitlerin ve nefrolitlerin tedavisi ve taş oluşumunun önlenmesi yönünde gerçekleştirilecek ikincil çalışmaların önünü açacaktır. Sonuçlarımız, ürolitlerin ve nefrolitlerin sağaltımı ve profilaksi yönünde dünya genelinde yürütülen aktivite araştırmalarına mutlak katkı sağlayacaktır. İnancım odur ki; bu alanda araştırmaların yoğunlaşması ile idrar ve böbrek taşlarının kesin tedavisinde veya önlenmesinde kullanılabilecek bir formülasyona kısa zamanda ulaşılacaktır. Bizler de bu yönde araştırmalarımıza devam etmekteyiz. Böbrek taşı problemine kesin çözüm artık birkaç adım ötemizdedir dersek yanılmış olmayız. Özetle önümüzde açılan kapı önemlidir. Vardığımız nokta kıymetlidir.”
Doç. Dr Civelek, projenin başlamasında desteğini esirgemeyen ve ciddi bir maddi kaynak sağlayan TÜBİTAK’a, çalışmalarda destek veren ekipte yer alan Prof. Dr. Esra Akkol, Doç. Dr. Alper Sevimli, Dr. Musa Korkmaz ve Dr. İpek Süntar’a bir kez daha teşekkür etti. (Kocatepe Haber Merkezi)

Bakmadan Geçme