Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kanserle mücadele masaya yatırıldı

Kanserle mücadele masaya yatırıldı

AGD Şubesi’nde düzenlenen Kanserle Mücadele konferansı konuşmacısı Dr. Rıdvan Şener, kanserle mücadele ve kanserojen maddeler hakkında detaylı bilgiler verdi

 

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Afyonkarahisar Şubesi’nce düzenlenen Kanserle Mücadele konulu konferansı Dr. Rıdvan Şener verdi. Konferans önce ki akşam AGD Şubesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
“DÖNEMİN FİRAVUNLARI İŞ BAŞINDA”
Konferans programı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış bölümünde konuşan AGD Şube Başkanı Muharrem Coşkun, AGD’nin 45. döneminde icra ettiği konferanslar serisinin bir tanesinin de Kanserler Mücadele ve Kanserojen Maddeler olduğunu belirtti. Kur’an-ı Kerimin tüm Müslümanların ilacı olduğunu belirten Coşkun, “Kur’an-ı Kerim de Bakara Suresi 205. ayette Yüce Rabbimiz bizi şu şekilde uyarıyor. ‘Onlar iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekini ve nesli yok etmeye, ifsat etmeye çalışırlar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.’ Esasında bu uyarı her yerde geçerlidir. Küresel Siyonizm veya küresel emperyalizm dediğimiz yeryüzünün bu dönem Firavunları, Nemrutları sözünü ettiğim ayeti kerimenin mealinde belirtildiği gibi yeryüzünü ifsat etmeye, nesli ve tohumu ifsat etmeye çalışıyorlar.” dedi.
“NİYET İFSATI ISLAH EDEBİLMEK”
Bozgunculuğun savaş çıkarılarak yapılmaya çalışıldığını kaydeden Coşkun, “Bu dönem malum olduğu üzere uyguladıkları savaş tekniği vekâlet savaşlarıdır. Seçtikleri iki gurubu kendileri oluşturuyorlar. Orada birilerinin zihinlerini bulandırıp üye yaptıktan sonra birbirlerine kırdırıyorlar. Her iki gruba silah satıyorlar. Nesli ifsat ediyorlar. Bu işe önce gayrı meşru ilişkilerle başladılar. Daha sonra ki süreçte malum olduğu üzere LTBG dedikleri günümüzde uluslar arası bir proje haline gelmiş olan İstanbul Sözleşmesi ile maalesef bunu sistemize ettiler. Bir de tohumu ifsat ediyorlar. Bugün neredeyse yediğimiz tüm gıda maddelerinde özellikle meyve ve sebzeler GDO’lu veya katkı maddeli ürünler var. Renklendiriciler, katkı maddeli ürünler var. Biz Müslümanlar olarak bu kişilerin bizi nasıl ifsat ederek bozgunculuk çıkardıklarını iyi öğrenip buna karşı önlem almamız gerekiyor. İnşallah bu ifsadı ıslah etmeye yönelik bir çalışma başlatmış olacağız.” diye konuştu.
“HARAMLARDA KANSEROJEN ETKİ ORTAYA ÇIKIYOR”
112 Acil Çağrı Merkezi’nde görevli Dr. Rıdvan Şener, konferansına Recep ayının başlangıcıyla üç ayların mübarek olmasını Ramazan ayına erişebilmeyi dileyerek başladı. Haram bulaşmış ürünlerinde kansorejen etki oluşturabileceğine dikkat çeken Dr. Şener, “Sadece kansorejen maddeler mi vücudu hasta eder yoksa haram gıdaların da vücuda kansorejen etkisi var mıdır? Japon bir bilim adamı su kristalleri üzerine bir çalışma yapar. Gölden aldığı bir su kristali üzerine dua edip sevgi kelimeleri söylendiğinde kristallerin gayet güzel bir şekle dönüştüğü görülüyor. Eğer kötü sözler söylenirse su kristalleri kötü bir şekle dönüşüyor. Bu konuda geniş bir araştırma yapılmıştır. İnsanın yüzde 70’i sudur. Bu etki sadece doğa da bile varsa haram bulaşmış bir şeyle vücut beslendiği zaman elbette kansorejen etkisi yüzde yüz vardır diyebiliyoruz bu sayede.” şeklinde konuştu.
“KANSOREJEN MADDELER SAVUNMA SİSTEMİNİ ETKİSİZ KILIYOR”
Uluslar arası Kanser Araştırma Merkezinin 2014 yılı tanımlamalarına göre kanserin değiştirilmiş hücrenin kontrol dışı çoğalması olduğunu dile getiren Dr. Şener şöyle konuştu:
“Kontrol dışı çoğalan hücre vücuda yayılarak hastalığı ortaya çıkarıyor. Kontrollü üreyen hücrelerin kontrolden çıkması sonucu hücre kendisini büyütmek için sürekli çevresinde ki dokuları emmeye başlıyor. Tüm enerjisini alıp orayı fonksiyonsuz hale getiriyor. Kan v.d yollarla başka yerlerde de aynı şey çıkmaya başlıyor. Kansorejen madde de buna neden olup kanseri kolaylaştıran madde ismidir. Gün içerisinde vücut sürekli kimyasallarla etkileşim halindedir. Sabah kalktığımızda lavaboya girdiğimizde başlayan temizlik ürünleri sonrasında tükettiğimiz gıdalara kadar, kişisel bakım malzemeleri, ilaçlar kullandığımız cep telefonları çeşitli birçok şey var. Tüm bunlarla biz aslında sürekli kanser tehdidi altındayız. Vücudumuzda her gün 2 bine yakın hücre aslında kanseri başlatır. Fakat vücut içerisinde ki kanser savunma sistemleri bu hücreleri etkisiz hale getirir. Böylelikle kanser olmayız. Kansorejen maddeler o kadar hızlı kanser başlatıyor ki vücut savunma sistemi buna yetişemez hale geliyor.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi