• Haberler
  • Genel
  • Kanije'nin Savunmasının Kahramanı Tiryaki Hasan Paşa

Kanije'nin Savunmasının Kahramanı Tiryaki Hasan Paşa

Osmanlı tarihinin altın sayfalarında ismi kahramanlıkla anılan ve Kanije Zaferi ile hafızalara kazınan Tiryaki Hasan Paşa, üstün askeri zekâsı, sabrı, cesareti ve liderliğiyle yalnızca dönemine değil, gelecek nesillere de ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

1530 yılında dünyaya gelen ve 1611’de Budin’de hayata gözlerini yuman Tiryaki Hasan Paşa, kahve sevgisinden ötürü "Tiryaki" lakabıyla tanındı. Doğum yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte, Osmanlı saray eğitiminin en yüksek noktalarından biri olan Enderun Mektebi'nde yetişti. Bu okul, onun devlet ve askerî görevlerde parlamasını sağlayacak sağlam bir temel oluşturdu. Gençliğinde, dönemin şehzadesi olan III. Murat’ın Manisa’daki görevinde baş muhasip olarak yer aldı. III. Murat tahta geçince, Hasan Paşa da sarayda rikabdar (üzengi ağası) olarak görev aldı.

Saray görevinden sonra İzvornik Sancakbeyliğine atanan Hasan Paşa, burada gösterdiği başarılarla dikkat çekti. Mekemorya, Kanar ve Meçud kalelerini Osmanlı topraklarına kazandıran Paşa, 1583’te Göle, 1587’de Pojega Sancakbeyi olarak görev yaptı. Zigetvar Beylerbeyliği ile başlayan beylerbeylik kariyeri, Bosna, Budin ve Rumeli gibi önemli eyaletlerde sürdü.

KANİJE DESTANI

1600 yılında Osmanlı ordusu Kanije Kalesi'ni fethederek bu bölgeyi beylerbeylik haline getirdi. Kalenin yönetimi ise Tiryaki Hasan Paşa’ya verildi. Bir yıl sonra, Avrupa’nın güçlü devletlerinden oluşan ittifak ordusu Kanije önlerine geldi. Avusturya Arşidükü Ferdinand komutasında 50.000 kişilik bir ordu ve 42 büyük topla kuşatma başlatıldı. Orduda Alman, İtalyan, İspanyol, Fransız, Papalık ve Macar birlikleri bulunuyordu. Hasan Paşa'nın elinde ise sadece 5.000 asker vardı.

Kanije'nin Savunmasının Kahramanı Tiryaki Hasan Paşa

9 Eylül 1601 günü başlayan kuşatma, tarihin en etkileyici savunma hikâyelerinden birine sahne oldu. Günde ortalama 1.500 gülle atan düşman karşısında, Hasan Paşa’nın emriyle gündüz delinen surlar gece onarıldı. Tüm bu ağır şartlara rağmen, Hasan Paşa askerlerine hiçbir zayıflık belirtisi göstermedi. Vezir-i Azam’a yardım çağrısı yaptıysa da cevap alamadı. Ancak moral bozmadı, direnişi sürdürdü.

ZEKÂ VE STRATEJİNİN ZAFER

Hasan Paşa’nın zekâ dolu taktikleri, kuşatmanın seyrini değiştirdi. Düşmanın köprü inşa çabaları gece baskınlarıyla boşa çıkarıldı. Kalede top olmadığına inanan düşmana karşı bir anda yüz topu ateşleyerek büyük zayiat verdirildi. Tutsak edilen askerlerin moralini kırmak için içi kumla doldurulmuş ama üstü un ve barutla örtülmüş çuvallar gösterildi ve cephane bolluğu izlenimi yaratıldı.

Arşidük Matyas’ın da kuşatma ordusuna katılmasıyla baskı arttı. Ancak moralini bozmayan Hasan Paşa, kale dışına 3.000 kişilik bir kuvvetle çıkarma yaptı ve toplarla desteklenen bu saldırı, düşmanı büyük bir bozguna uğrattı. 18.000 ölü veren düşman geri çekildi. Hasan Paşa, 45 top, 14.000 tüfek, 10.000 çadır, 50 otağ ve Arşidük’ün tahtı dahil tüm eşyaları ele geçirdi. Zafer sonrası Arşidük’ün ihtişamlı otağında iki rekât şükür namazı kılan Paşa, bu başarının dört temel esasla kazanıldığını belirtti: Sabır, sebat, birlik ve komutana itaat.

ZAFERİN ARDINDAN

Üç ay süren Kanije Müdafaası sonunda elde edilen ganimetlerin kaleye taşınması iki ay sürdü. Bu süreçte kahramanlık gösteren komutan ve beylere ödüller verildi, rütbeleri yükseltildi. Zaferin İstanbul’a ulaşmasıyla birlikte, Sultan III. Mehmed büyük bir sevinç yaşadı. Şehirde şenlikler düzenlenirken, Tiryaki Hasan Paşa’ya vezirlik ve mareşallik rütbeleri verildi.

Padişahın gönderdiği hatt-ı hümayunda, Paşa ve askerleri “manevi oğullarım” olarak tanımlanıyor, hepsinin “yüzü ak” olması için dua ediliyordu.

Ancak bu büyük başarı karşısında dahi mütevaziliğini koruyan Hasan Paşa, gözyaşları içinde şunları söyledi:

Kanije'nin Savunmasının Kahramanı Tiryaki Hasan Paşa

“Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, padişah mektubu yazılmaya başlandı. Bizim gençliğimizde böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum.”

YENİLMEZ KOMUTAN

Tiryaki Hasan Paşa, Kanije’den sonra 1601’de Bosna, 1602’de Budin, 1603’te Rumeli Beylerbeyi olarak görev aldı. Celâli İsyanları'nın bastırılmasında Kuyucu Murat Paşa ile birlikte hareket etti. 1608’de yeniden Budin Beylerbeyi olan Hasan Paşa, 1611 yılında burada vefat etti.
Hayatı boyunca hiçbir savaşta yenilgi yüzü görmeyen Tiryaki Hasan Paşa, özellikle Zigetvar Valiliği’nde geçirdiği yirmi yıl boyunca Osmanlı’nın en güvenilir ve en etkin komutanlarından biri oldu. Çok sayıda yabancı dil bilmesi, onu çeşitli eyaletlerde başarılı şekilde görev yapabilir kıldı.

Zekâsı, cesareti, bilime ve sanata verdiği değerle öne çıkan Tiryaki Hasan Paşa, sadece askerî bir figür değil; aynı zamanda örnek bir devlet adamı olarak Osmanlı tarihinde yer aldı. Ölümü hem halk arasında hem de devlet ricali arasında derin üzüntüye yol açtı.
Onun kahramanlık hikâyesi, Kanije Savunması’nı bizzat yaşamış Faizi Çelebi’nin kaleme aldığı “Hasenat-ı Hasan”, tarihçi Naima’nın “Naima Tarihi” ve Namık Kemal’in “Evrak-ı Perişan” adlı eserlerinde ölümsüzleşmiştir.

Tiryaki Hasan Paşa'nın resmi, bugün Viyana Askerî Müzesi’nde sergilenmekte, her görenin yüreğinde Osmanlı’nın kudretini yeniden hissettirmektedir.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme