• Haberler
  • Genel
  • Kamu-Sen yeni anayasa görüşlerini açıkladı

Kamu-Sen yeni anayasa görüşlerini açıkladı

Yeni anayasa da olması gereken maddelere yönelik konfederasyonunun görüşlerini aktaran Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy, özellikle esnek çalışma olarak nitelendirilen çalışma şekillerinin, iş güvencesini yok etmesi, sosyal devlet ilkesine aykırı olduğunu vurguladı Türkiye Kamu-Sen Afyonkarahisar İl Temsilcisi Erol Özsoy konfederasyonunun, memurların sendikal ve demokratik haklarının geliştirilmesi için Anayasa da yapılması gereken değişiklikleri belirlediğini bildirdi.Ortak [&hellip]

Kamu-Sen yeni anayasa görüşlerini açıkladı

Yeni anayasa da olması gereken maddelere yönelik konfederasyonunun görüşlerini aktaran Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy, özellikle esnek çalışma olarak nitelendirilen çalışma şekillerinin, iş güvencesini yok etmesi, sosyal devlet ilkesine aykırı olduğunu vurguladı

Türkiye Kamu-Sen Afyonkarahisar İl Temsilcisi Erol Özsoy konfederasyonunun, memurların sendikal ve demokratik haklarının geliştirilmesi için Anayasa da yapılması gereken değişiklikleri belirlediğini bildirdi.
Ortak mutabakat arzu ediliyor
Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy, konfederasyon olarak Anayasa da memurların çalışma hayatı ile ilgili olarak yapılmasını istedikleri değişiklikler hakkında bilgi verdi. Özsoy; “Emeklilere de sendika kurma hakkı tanınmalı, sendikaların her şartta üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarını geliştirebilmesi sağlanmalıdır. Anayasanın 51. maddesi ‘Çalışanlar, emekliler ve işverenler, üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.’ şeklinde değiştirilmelidir. Toplumsal değişimlerin, topluma rağmen değil, sosyal paydaşların talepleri doğrultusunda belirlendiği, kararların ortak bir mutabakat ile alındığı demokrasiler, kuşkusuz tüm dünyada arzu edilen yönetim şekilleridir.” dedi.
Teoride geçerliliğini koruyor
Demokrasinin, eski Yunanca “halk” anlamına gelen demos ve “yönetmek” anlamına gelen kratein sözcüklerinin birleşmesiyle oluştuğunu kaydeden Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy, bu anlamıyla “halkın yönetimi”nin demokrasi anlamına geldiğini bildirdi. Erol Özsoy; “Demokrasi sadece ‘halk tarafından yönetim’ olarak değil, ‘halk için yönetim’ olarak da tanımlanmalıdır. O hâlde bu anlamda demokrasi, Abraham Lincoln’ün meşhur ifadesiyle ‘halkın, halk tarafından, halk için yönetimi’ olarak tanımlanabilir. 19. Yüzyılla birlikte sıklıkla görülmeye başlayan demokrasi rejimi, teorik anlamıyla birçok ülkede geçerli olsa da, birçok ülkede pratikte, yalnızca çoğunluğun istediği idarecilerin seçimi konusunun ötesine geçememiştir. Oysa gerçek anlamda demokrasi, toplumların yöneticilerini seçebilme özgürlüğünün yanında devletin yönetilmesinde, toplumun değişmesinde, halkın kaderinin belirlenmesinde toplumun ortak duygu ve düşünceleri doğrultusunda kararlar alınmasının sağlanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
Sivil toplum çoğalmalı
Erol Özsoy, demokrasinin teorideki bu önemli tanımının pratikte nasıl hayata geçirileceğinin, iktidarda bulunan güç sahiplerinin, toplumun ortak hassasiyetleri konusunda nasıl fikir sahibi olacağının tartışıldığına dikkat çekti. Özsoy, onları bu değişime hangi gücün yönlendireceği konusunda ise toplumun ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelerek, yönetim üzerinde toplumsal ve barışçıl bir güç unsuru oluşturmasının gündeme geldiğini belirtti. Özsoy; “Bu noktada ortaya çıkan sivil toplum örgütü kavramı, toplumsal bir amaç ve fayda doğrultusunda kar amacı gütmeksizin bir araya gelen insanların organize bir hareket oluşturmasıdır.
Bu nedenle günümüze uygun anlayış çerçevesinde bir demokratik sistemin sağlanması, o toplum tarafından oluşturulan sivil toplum örgütlerinin çokluğu ve etkinliği ile mümkündür. Sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine dâhil olması, teorik demokrasi anlayışının pratikte uygulanması için bir zorunluluktur. Özellikle ekonomik uygulamalarda, sendikaların toplu görüşme ya da toplu pazarlıklar yoluyla kararlara etki etmesi ve paylaşım sorununda söz sahibi olması, önemli bir adım olmaktadır.” dedi.
Memurlar ve kamu görevlileri eklenmeli
Sendikaların ve konfederasyonların üyeleri adına mahkemelere dava açma hakkının Anayasa metninde yer alması gerektiğini savunan Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy şöyle konuştu : “Asıl üzerinde durulması gereken konu; grevsiz toplu sözleşme hakkının uluslar arası sözleşmelere ve yerel ve uluslar arası yargı organlarının verdiği kararlara aykırı olmasıdır. Ortada birçok yargı kararı varken, 25 Kasım 2009’da ülkemizde milyonlarca kamu görevlisi bir günlük iş bırakma eylemi yapmış ve hukuken hiçbir yaptırıma tabi tutulamamışken, yargının bu kararlarını yok sayan bir Anayasa değişikliği, başka bir kargaşayı çağırmaktadır.
Dolayısı ile hem yargı kararlarıyla hem evrensel sözleşmeler yoluyla hem de fiili uygulamayla sabit bir hak haline gelmiş olan grev hakkının, kanunlarla yasaklanması kabul edilemez. Hukuk devletinin en büyük özelliği, kural haline gelmiş yargı kararlarının yasa haline getirilmesidir. Yargı kararları ve uluslar arası sözleşmeler aracılığıyla kesinleşmiş bir hak haline gelen grev hakkının Anayasa değişikliğine konu edilmeyişi, mutlaka açıklanması ve en kısa zamanda düzeltilmesi gereken bir konudur. Bu noktada Anayasanın 54. maddesinde yer alan ‘Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler.’ hükmündeki ‘işçiler’ ifadesinden sonra ‘memurlar ve diğer kamu görevlileri’ ibaresi eklenmelidir.”
Kabul edilemez şartlarda
Hükümetin son yaptığı açıklamaya göre kamuda üst düzey yöneticilerin de sözleşmeli hale getirileceğini kaydeden Kamu-Sen İl Temsilcisi Erol Özsoy sözlerine şöyle devam etti: “Bu açıdan bakıldığında uygulama, performansa dayalı ödeme, profesyonelliğe verilen önemin artması, kamu hizmetlerinde müşteri satıcı anlayışının yerleşmesi anlamına gelmektedir. Rekabet ve diğer pazar ekonomisi unsurlarının getirilmesi, iş güvencesinin yok edilmesi, sendikasızlaştırma ve kamu çalışanlarının sayısının azaltılması gibi sonuçlar getirmektedir. Özellikle esnek çalışma olarak nitelendirilen çalışma şekillerinin, iş güvencesini yok etmesi, sosyal devlet ilkesine aykırı olması, örgütlü çalışma imkânını ortadan kaldırması ve devletin devamlılığı ilkesine aykırı olması, kamu yönetimi, sendikalar ve çalışanlar adına kabul edilemez niteliktedir.” (Kocatepe)

Bakmadan Geçme