Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kader Konusunu Anlayabilmek – 14

Billahi anlamda hürriyet ve duniHi anlamda hürriyetin kıyaslanmasında 6. kriterdeyiz.
6.A. Billahi Anlamda Hürriyete Destek ve Müdahale: “Billahi anlamda hürriyete destek ve müdahale nasıl olur?” ve “duniHİ anlamda hürriyete destek ve müdahale nasıl şekillenir?” bu ikisini kıyaslamaya çalışacağız.
Billahi iman sahibi kul, Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’ni Hakk yolu tercih için kullanıyorsa da “Allah’ın RAZI”lığına o kadar arzuludur ki beşer özelliklerinden korkar ve “Allahım, Biiznillah ben kuluna lütfeylediğin Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’ne destek veriver, müdahale ediver, bu konuda beni bana bırakma (âmin).” diye dua eder. Böyle bir arzusu ve duası vardır. Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’ne destek; kul, nefsine zulmederken bile başlarken, müdahale esas anlamda KUL KADERİNE RAZI olduktan sonra olur ki inşaAllah RABBİ DE BU KULUNDAN RAZI olur. Müdahale bu iki uç hal arasındadır. Destek ve müdahale ile ilgili duanın kabulü sonucu artık o kulun gören gözü, tutan eli Rabbi olur. Bu müdahalenin ana üç basamağı vardır:
Birincisi; doğal süreçtir. Billahi anlamda iman sahibi kul, “o kulun gören gözü, tutan eli Rabbi olur” kuralına duniHİ algı ve zann’larıyla bakmadığı için, bu durum onun için zaten her an böyledir, “aksi söz konusu değildir” der. Allah’ın desteği, duniHİ algı ve zann’larından sıyrılarak baktığınızda, dışarıdan bir destek gibi değildir. O kulun Var Gibi Görünen hali, İlmullah’ta olduğu için doğal süreç olarak o kişinin eli, ayağı, gözü zaten İlmullah’ta Allah’a aittir. Rabbi, dışarıdan bir şekille ve destekle o kulun eli, ayağı, gözü değildir. Allah’ın rızası gereği, her kulda bu hal doğal süreç olarak vardır, Billahi anlamda imanda ve Billahi anlamda hürriyette olan kul bu doğal sürecin bilincindedir.
İkincisi; Yaşanabilir Hayat Normları’na müdahaledir. Anlattığımız doğal süreç zaten yürüyorken, şimdi bu doğal sürece bir müdahale vardır. Kişinin dua ederken kastettiği “esas müdahale” budur, diğeri zaten doğal süreçtir. İşte o doğal sürece bir müdahale vardır. Bu ikinci hal Yaşanabilir Hayat Normları’na müdahaledir. Daha anlaşılabilmesi için birkaç ayetten ders yapalım. Okuyacağımız ayet, kader konuları izahı içerisinde, konuyu özellikle tasavvufi açıdan ele alanların çok kullandığı bir ayettir. Enfal Sȗresi 17: “Attığın zaman da sen atmadın fakat Allah attı.”
Bu ayetin bu kısmı bazı izahçılar tarafından kader konusu içerisinde yaygın kullanılır ve maalesef kulun iradesinin özgür olmadığına delil gösterilir. Ancak bu doğru bir açıklama değildir. Buradaki durum, kulun Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’nin özellikle “Muhtariyet Gücü” kısmına, Allah’ın Yaşanabilir Hayat Normları içerisindeki müdahalesine bir örnektir. Tam bir müdahale vardır. Müdahalenin en önemli özelliği, kul normal Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’yle hareket eder ve yetkisine bir güç müdahalesi hissi de yaşamaz. Bu öyle bir müdahaledir ki biraz önce kulun kula desteği ve müdahalesinden bahsettik, ona hiç benzemez. Bizim beyin algımız normal dünya hayatının tek düze bakış açısına göre alışkanlık kazanmış olduğu için, “destek” denince kulun kula desteğinin algısını arar, ona “destek” der. Bir kul bir kula destekte bulunduğu zaman, destek alan kul onu “destek” olarak hisseder, o desteği yaşar, bilir, onun kendisine ek bir katkı olduğunu bilir. Oysa Rabbimizin bizim Yaşanabilir Hayat Normları’mıza bu müdahalesinin en önemli özelliği şudur ki kul normal Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisi’yle hareket eder ve yetkisine bir güç müdahalesi hissi yaşamaz. Bir müdahale vardır ama o müdahaleden Rabbi onu haberdar etmemişse kul onu kendi yapıyor zanneder, “destekleniyorum” veya “müdahale ediliyor” hissi yaşamaz. “Kendinde, Kendinden, Kendi” müdahalesi olduğu için o hissi yaşamaz. Bu konuda bir başka ayet: Tevbe 14: “Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin.” “Siz gidin, savaşınızı yapın ama o savaşınızı, o mücadelenizi yaparken siz hiç farkında bile olmadan sizin ellerinizle Allah onları cezalandırsın, onları rezil etsin” diyen bu ayet de müdahaleye bir örnektir.
Yusuf 24: “Andolsun ki kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin burhanını görmeseydi o da kadına meyletmişti.”
İsra 74: “Eğer biz seni sebat verip sarsılmaz kılmasaydık andolsun ki neredeyse birazcık meyledecektin.”
Bu okuduklarımız tabi “Kazanılmış Değişim”ini Hakk yolda yapmaya çalışanlara olan müdahaleler. Özellikle de şimdi okuduğumuz ayetler çok uç noktalar, Rasul ve Nebi’lerle ilgili müdahaleler. Çünkü müdahaleyi Kur’an’dan, ayetten örnekle anlatıyoruz. Dolayısıyla Kur’an’daki kıssaların bazıları müdahalelerin kıssalarıdır, Rasul ve Nebi’lere ait bu ayetler bir müdahalenin varlığını görmemiz içindir. Her kulun kendi Yaşanabilir Hayat Normları’na müdahale vardır da çoğu kere kul farkına bile varmaz. Bazı yorumlar yapabilir, bazen bir şeyler hissedebilir, ama birçoğunu da fark etmez. Aynı müdahaleler kulun affıyla ilgili de vardır. Bunu bazı ayetlerden öğreniyoruz; “siz öyle günahlar işliyorsunuz ki Allah GafurunHaliym olarak sizi bağışlıyor, haberiniz bile olmuyor.” deniyor… Kulun günahından da haberi yok, bağışlandığından da haberi yok… Böyle bir müdahale! Kul nasıl bir merhamet selinin içerisinde ama haberi yok! İman eden ve salih amel yapana, Rüşdüne erebilmesi için sürekli müdahale hep var…
Üçüncü hal; Allah’ın müdahalesi kulun hayat tarzıdır. Bu üçüncü halde Allah’ın müdahalesi, o kulun artık hayat tarzıdır, müdahalenin olmadığı bir boşluk yoktur; o hayat tarzıdır artık. Oradaki hayat tarzı Allah’ın müdahalesidir veya Allah’ın müdahalesi o kulun hayat tarzıdır. Şuraya dikkat buyurun lütfen. Bu yüzden, orada da kul var olduğu halde, o hali tanımlamak için “kul kalkmıştır” gibi ifadeler söylenir. Aslında kul kalkmaz, kulluk kalkmaz ama Allah’ın müdahalesinin üçüncü hali dediğimiz bu hal bir nefs mertebesidir ve o öyle bir müdahaledir ki bu durum kulun hayat tarzıdır. Allah’ın müdahalesi olmayan bir boşluk olmadığı için, hayat sanki orada kul yokmuş gibi yürüdüğü için bu hayat tarzı sanki kul kalkmış gibi tanımlanır, ama kuldan kulluk kalkmaz. Mevkisi ne olursa olsun kul kuldur, Allah Allah’tır. Bu hayat tarzı da “rıza” üzerine yürüyen hayat sürecindedir. En başta her şey, her olay Allah’ın rızası üzerine olur, yürür, bu “doğal süreçtir” dedik. İşte rıza üzere yürüyen hayat sürecinden Rabbi razı olunca, o kulun gören gözü, tutan eli Rabbi olur ki bu hal hayatın tamamına tam müdahaledir. Üç mertebe, üç basamak saydık: Doğal süreç, Yaşanabilir Hayat Normları’na müdahale ve Allah’ın müdahalesinin kulun hayat tarzı haline gelmesi. “Kulun gören gözü, tutan eli olur” dediğimiz bu üç basamaktaki üç idrak da çok önemlidir, çok kıymetlidir.
6.B. DuniHİ Anlamda Hürriyet Müdahaleye Tahammül Edemez: Hayatını duniHİ anlamda hürriyeti ile dizayn edenin, hayatını onunla yönetenin hürriyetine destek ve müdahale istemesi nasıldır, bir de buna bakalım. DuniHİ algı ve zann’larına dayalı bir hayat tarzı benimsemiş insanlar “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddialarının önemsenmesini, umursanmasını ve bu iddialarına saygı duyulmasını; bu iddialarının itibar kazanmasını, eğer mümkünse bu iddialarının önemli etiketlerle anılmasını hayati derecede önemserler ve takipçisi olurlar. Dolayısıyla “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddialarına ve bu iddia ile rahat davranış biçimlerine destek istemeleri, aramaları onlar için önemli işlerdendir. Bu sebeplerden ötürü, duniHİ güçler oluştururlar, duniHİ yardımcı ve veliler edinirler. Ancak “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasıyla kendi adı namına “BEN” diyen ve Kur’an anlatımıyla “ben bir duniHİ ilahım” diyen bu insanlar hürriyetlerine destek isterler ama müdahaleye tahammül edemezler. Billahi anlamda hürriyetle hayatını dizayn eden kul, “Ya Rabbi, hürriyetime müdahale et” diye duayla çırpınırken, duniHİ anlamdaki hürriyetle yaşayan kendisine müdahale edilmesine tahammül edemez. O kendisinin “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasına, duniHİ hürriyetine desteği sever; aslında o kendini güçlü gösterecek her türlü desteği sever ama müdahaleyi sevmez, buna tahammül edemez. Çünkü bir ilah bir ilahın desteğini ister ama ilahlığına müdahaleyi hakaret sayar. Oysa böyle insanlar fark etmeseler de onların kaderlerine Allah’ın müdahalesi vardır. Onlar talep etmese, istemese de müdahale vardır ama o farkında değildir; ama vardır…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER