“İzzetimiz sözkonusu olduğunda ib..ler kadar cesur değiliz”
AKÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, eşcinsellerin özgürce yaşam taleplerine karşı sürdürülen mücadelenin cinsel ayrımcılık olarak yorumlanamayacağını belirtti ve ekledi: “Bizim değerlerimiz, izzetimiz, onurumuz, şerefimiz söz konusu olduğunda şu ib…ler kadar cesur değiliz” Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 12. konuğu AKÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı [&hellip]
AKÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, eşcinsellerin özgürce yaşam taleplerine karşı sürdürülen mücadelenin cinsel ayrımcılık olarak yorumlanamayacağını belirtti ve ekledi:
“Bizim değerlerimiz, izzetimiz, onurumuz, şerefimiz söz konusu olduğunda şu ib…ler kadar cesur değiliz”
Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi’nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiği Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 12. konuğu AKÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin’di. Gültekin, “Aile ve Değerlerimiz” başlığında konuşarak çok önemli mesajlar verdi. Program sunumu ve sohbet öncesi Kur’an-ı Kerim tilaveti AKÜ İslami İlimler Fakültesi Araştırma Görevlisi Abdülkadir Macit tarafından gerçekleştirildi.
ALLAH KUR’AN GÖLGESİNDE HAYAT NASİP ETSİN
AKÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, dinleyicilere hayırlı Ramazanlar dilerken bu ayın herkesin hal, haraket, söz ve düşüncelerini nurlandırıp, feyzlendirip, bereketlendirmesini diledi. Ramazan ayının Kur’an-ı Kerimin inip, Kur’anın baharı olan ay olduğuna değinen Gültekin; “Ramazan ayı hürmetine Cenab-ı Allah bizlere inşallah Kur’an şiarlarının bütün dünyaya hakim olduğu bir dünya da yaşamayı nasip etsin. Allah bize bu ayın hürmetine Kur’anın gölgesinde sürdüreceğimiz bir yaşam ihsan etsin inşallah. Sunum yapacağımız konunu ismi ‘Aile ve Değerlerimiz’ Biz tabii ki daha önce aile ile ilgili konuşurken, bu meseleleri gündeme getirirken genelde hepimizin gönlün açan yüzünü güldüren, bizi ümitlendiren konulardan daha fazla bahsediyorduk. Ama son yıllarda maalesef aile dediğimiz de ailemizin, gençlerimizin, evli çiftlerimizin geçimsizlikleri, boşanmaları, boşanma oranları daha fazla gündeme gelmeye başladı” dedi.
İNSANLIKLA TANIŞMA AİLE İLE BAŞLAR
Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, ailenin belki de insanlık tarihinde görülmediği şekilde derin bir sarsıntı geçirdiğine temas etti. Sözkonusu sarsıntının farkına varmaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Gültekin; “Geçirilen derin sarsıntının farkına varmaya ihtiyacımız olduğu gibi aileyi de geçirdiği derin sarsıntıdan, geçirdiği ahlaki kriz ve uğradığı ahlaki erozyondan kurtarmak için bizim değerlerimize ihtiyacımız var. Ailenin de aslında kendisi başlı başına bir değerdir. Adalet gibi, sabır gibi, sorumluluk gibi, cömertlik gibi, paylaşma gibi başlı başına aile bir değerdir. Hatta bu değerlerin menbağıdır. Aile bu değerlerin öğretilip, çocuklara ve kuşaklara aktarıldığı bir yerdir. Çocuklar ilk kez merhametle anne kucağında tanışırlar. Adaletle aile evinde tanışırlar. Baba şefkati ile aile de tanışırlar. Bizim insanlık adına, insaniyet adına bildiğimiz her ne varsa biz önce aile de tanışırız. Aile ile tanışırız” diye konuştu.
AİLE İLAHİ BİR KURUM
Ailenin sıradan bir kurum olmadığına temas eden Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, ailenin üç kişinin biraraya gelerek oluşturduğu bir şirket olmadığını söyledi. Ailenin toplumda görülen bütün kurumlardan daha farklı bir kurum olduğunu kaydeden Gültekin; “Çünkü biz dünyaya tek başımıza inmedik. Ailemizle birlikte indik. Aile cennete kurulan bir kurumdur. Aile gideceğimiz öte dünya da ve geldiğimiz yerde kurulan bir kurumdur. İlahi bir kurumdur. Uhrevi bir kurumdur. Böyle bir kurum olduğu için bugün yeryüzünde ki kötülük merkezlerinin hedeflerinin birinci sırasında aile vardır. Bunu abartısız, çok içten ve yürekten bir şekilde söylüyorum. Bugün Kudüsümüzü işgal edenler, Filistinimizi işgal edenler yeryüzünün dört bir yanını Müslümanlar’ın yaşadığı her bir coğrafyayı kan gölüne çeviren zalimler bugün her birimizin evine göz dikmiş durumdalar” şeklinde konuştu.
ZALİMLERİN HEDEFİNDE AİLE VAR
Günümüzde şer odakların ve zalimlerin hedefinde ailenin olduğunu belirten Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, onların aileyi çürütüp, çökerttiklerinde, toplumu çürütmeyi başaracaklarını ifade etti. Zalimlerin aile mefhumunu yok ettiklerinde toplumu ve toplumu oluşturan her bir bireyi kendi arzularına göre şekillendirmiş olacaklarını belirten Gültekin; “Aile yeryüzünde kötülüğü örgütleyen, yaymaya çalışan bu insanlar için çok büyük bir engeldir. O yüzden ortadan kaldırılması gerekiyor. Türkiye’de son 10 yılda bir milyon 200 bin çift boşandı. Evlenen her beş kişiden bir tanesi bugün boşanmaktadır. Dünyanın çok farklı yerlerinde yapılmış araştırmalar var. Hepsinin ortak olarak bize söylediği şey şu; Aile çözülüyor ise orada ahlak aramayın. Orada insaniyetlik aramayın. Orada adalet aramayın. Orada merhamet aramayın. Orada şefkat aramayın. Orada değer namına, insaniyetlik namına hiçbir şey aramayın” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’DE YUMUŞAK TERÖR BAŞLADI
Aileyi korumanın, savunmanın insanlığı savunmak anlamına geldiğini söyleyen Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, günümüzde aile adına görülen hangi olumsuzluk var ise bunların hiçbirinin tesadüfi olmadığını dile getirdi. Bu konuda tüm dinleyici ve okurları uyarmak istediğini aktaran Gültekin; “Ailenin çözüldüğü yerde, boşanmanın arttığı yerde bütün adli suçlarda artış olur. Ahlaki problemlerde artış olur. Çocukların zihinsel ve psikolojik problemlerinde artış olur. İki kere iki dört, bu açık ve nettir. Bu durum sadece Türkiye için değil dünyanın her tarafı için geçerlidir. Ben gittiğim yerlerde şunu söylüyorum; Türkiye yeni bir teröre hazır olmalıdır. Bugün Türkiye’de harp, terör bitiriliyor. Ama yumuşak terör başlayacak ve başladı. Peki nedir yumuşak terör? Biz eskiden çocuklarımızı dağlarda, bir kurşunla kaybediyorduk. Bugün çocuklarımızı evimizin içinde, gözümüzün önünde, yanı başımızda kaybediyoruz. Göz göre göre çocuklarımızın felaketlere, ahlaksızlıklara, envayi çeşit bağımlılıklara sürüklendiklerine şahidiz” ifadelerine yer verdi.
MAHARET KÖTÜLÜK YOLLARINI TIKAMAKTA
Çağrı isimli filmden Hz. Hamza ile ilgili zihninde kalan bir repliği örnek gösteren Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, Hz. Hamza’nın, “Gözümün gördüğü hiçbir düşmandan korkmam” ifadesi doğrultusunda günümüzde düşmanların gözle görülemediğinden yakındı. Düşmanların görülmesi için daha bir basiretle ve ferasetle yaklaşılması gerektiğini dile getiren Gültekin; “Dokuz, on yaşlarında çocuklarımız bağımsızlığın pençesinde. Bu çocuklar bir sabah kalkıp ‘Biz bonzai istiyoruz.’ diye nümayiş yaparak sokaklara mı çıktılar? Bu maddeler bu çocuklara nasıl ulaşıyor. Kültürel, sosyal, psikolojik zeminleri nasıl hazırlanıyor? Kötülüğü görmek maharet değil ona giden yolları tıkamalıyız” ifadelerini kullandı.
HER TÜRLÜ MELANET
ÖZGÜRLÜKLE SUNULUYOR
Türkiye’de özgürlük kavramı arkasına sığınarak her türlü kötülüğün yapılabileceğini belirten Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin şunları söyledi: “Böylesine lanetli bir kavramla yaşıyoruz. Her türlü kötülük özgürlük adı altında yapılıyor. Hiç kimseye bir yasak konulamıyor. ‘Özgürlük var kardeşim.’ diyorlar. Her türlü melanet bu ülkenin televizyonlarından, bu ülkenin radyolarından, bu ülkenin gazetelerinden bizim çocuklarımızın ve gençlerimizin üzerine boca ediliyor. Önleyemezler mi, nereden geldiğini bilmiyorlar mı? Mübarek bir Ramazan gününde kulakları rahatsız etmemek için bazı gerçekleri söylemiyorum. Bir kaçını bilseniz iyi olur. Sadece interneti açtığınızda 106 bin tane pedofolik site var. Her 9 günde bir yeni çocuk piyasaya giriyor. Yıllık pedofoli cirosu 5 milyar dolar. Dijital iz diye birşey var. Beyefendiler bulamazlar mı bilemezler mi? Meclis bir uyuşturucu raporu hazırladı. İki tane çok çarpıcı gerçek var. Türkiye’de en çok uyuşturucu kullanılan iki yerden biri İzmir diğeri ise Diyarbakır. Yorumunu sizlere bırakıyorum. Diyarbakır’ın İzmirlileştirildiği bir süreci yaşıyoruz.”
GELENEKSEL AİLENİN KARŞISINDALAR
Boşanma sürecinde geçimsizlik gerekçesinin pek çok vaka da çok büyük bir yalan olduğunu kaydeden Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin şöyle konuştu: “Bu ülkede kadınla erkeğin arasını bozup ayırmak için her türlü şey yapılıyor. Bunu iddia ediyor ve söylüyorum. Bu bizim ülkemizde ki adamların projesi değil. Bu kötülüğü evrensel çapta örgütleyen aileye sırf ilahi bir kurum olduğu için düşman olanların projesi. Onlar, ‘Çocuklarınızla bizim aramızdan çekilin.’ diyorlar. Çocuklarınızı sizlerin ve bizlerin yetiştirmemizi istemiyorlar. Buradan bir akademisyen arkadaşımız aile konulu bir makalesini uluslararası hakemli bir dergiye gönderiyor. Makaleden ret cevabı geliyor. Derginin editörü ve hakemlerin ısrarla makalede değişmesini istedikleri kavram ‘geleneksel aile’ kavramı. Akademisyen bunun nedenini sorduğunda, ‘Senin geleneksel aile olarak ifade ettiğin şey geniş aile. Modern aile tipi çekirdek ailedir. Bu kavram değişti. Modern aile ise eşcinsel ailelerdir.’ denilmiş. Yani tek ebeveynli aile dediğimiz aile tipi. Onlar evlenmemişler. Ama çocuk sahibiler. Eşlerden birinde çocuk duruyor. Bunu değiştirmesi isteniyor.”
ONLAR KADAR CESUR DEĞİLİZ
Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, Haziran ayında Paris’te ve Newyork da “Aileni Koru” sloganlarıyla bir milyon kişinin yürüdüğünü söyledi. Türkiye’de İstanbul’un Taksim Meydanı’nda 28 Haziran Pazar günü eşcinsellerin “Onur Yürüyüşü” yaptıklarını hatırlatan Gültekin; “Eşcinsellerin onuru onlara ait. Bilindiği üzere bu ülkede soyunanlar cesur, eşcinsellerde onurlu. Bütün kavramların ters yüz edildiği, hakkın batıl, batılın hak gösterildiği bir dünya da yaşıyoruz. Tüm bu olaylar gözümüz önünde olup biterken Allah’ın kurmuş olduğu ilahi aile kurumuna çıkarılan yasalarla bu kadar darbe vuruluyor. Truva atı misali AB projeleri adı altında çalışan sivil toplum kuruluşlarının darbeleriyle bunlar yapılırken bizim neden sessiz kaldığımız elbette bizden sorulacak. Bende belgeleri var. Dünya da 6 tane LGBT denilen uluslarası eşcinsel örgütler var. Üç yıl önce üç travestiyi polis tutuklamıştı. Bu olaydan 6 gün sonra Türkiye’ye bir mektup ulaştı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanına olayın gerçekleştiği yer ve saat bildirilip polisin gözaltına aldığı üç travestiye cinsel ayrımcılık yapıldığı ifade edilmiştir. Bu ayrımcılığın kısa sürede giderilmesi istenmişti. Affınıza sığınarak söylüyorum; Bizim değerlerimiz, izzetimiz, onurumuz, şerefimiz söz konusu olduğunda şu ib…ler kadar cesur değiliz.” >> Burcu AYDIN’ın haberi