Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İZMİR; GAVUR VE FAŞİST – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 22 Mart 2010 Pazartesi 02:00:00
  Kızıl-Elma; İzmir.
İzmir; Kurtuluş Savaşı’nda Türk’ün Kızıl-Elmasıdır. Kurtuluş Savaşı boyunca Türk Milletinin hedefi İzmir’i kurtarmak olmuştur. Keza Mütareke döneminde milli vicdanımızı yaralayan en önemli olay İzmir’in işgalidir.
Türklerin Anadolu’yu fethinden 19. yüzyıla kadar İzmir; Türk İzmir’dir. Gavur lakabı ona sonradan teşmil oldu. 19. yüzyıla kadar Türk nüfus üstünlüğüne sahip olan İzmir ve çevresine; 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanı’nın ardından yoğun bir göç başladı. Batı Anadolu İzmir’den içerilere doğru adeta bir Hıristiyan-Rum istilası yaşadı. İşte “Gavur İzmir” deyimi bu göçten sonra doğmuştur.
Batı Anadolu’nun Türkleşmesi.
Batı Anadolu tarihini yüzeysel olarak inceleyen araştırmacıların çoğunda; Batı Anadolu’da büyük bir Rum nüfus yaşadığı, bunların Anadolu’nun en eski zamanlarından beri bu bölgede bulundukları hatta Batı Anadolu’daki Türklerin mühim kısmının Rumlardan “dönme” olduğu kanaati vardır.
“Bu kanaatin doğmasında 19. yüzyıldaki demografik ve etnik yapıların tesiri altında kalan bir kısım aydınlarımızın, Ege Bölgesi’ndeki şehir merkezlerinde yaşayan ve nüfus itibariyle kalabalık Hıristiyan nüfusa bakarak; bölgenin Türk hakimiyetine girişinden beri aynı durumda kaldığı, hatta Müslüman nüfusun dahi ihtidalarla (Rumdan dönme) oluştuğuna dair yanlış kanaatleri etkili olmuştur.”
Bu düşünce, Anadolu tarihini, Anadolu’nun yakın tarihini ve Tanzimat Fermanı’ndan sonraki Osmanlı tarihini bilmemekten kaynaklanır. Hatta bu düşüncenin etkisiyle Batı Anadolu’nun ilk yerleşik Türk halkı “Kılıç Müslümanı” veya “Rum Kökenli” olarak algılanır. Bu algılama tarihsel gerçeklere tamamen aykırıdır. Anadolu’nun Türk hakimiyetine geçişine kısaca değinmek gerekirse; Bizans hakimiyeti döneminde Anadolu önce Bizans-Sasani savaşlarına sahne olmuş ardından Bizans-Arap savaşları başlamıştır. Emevi ve Abbasi dönemlerinde Arap orduları Anadolu’ya akınlar yapmış, Emevi orduları İstanbul surları önüne kadar gelmiştir.
Bizans-Arap savaşlarının ardından bu defa Anadolu 1015 yılı ile başlayan Türk akınlarına maruz kalmıştır. Bu akınlar sonucunda 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’da Türk akınlarını durduracak Bizans direnişi kırılmıştır. “1071 yılında Malazgirt’te yapılan ve Anadolu’yu Türklüğe açan savaştan çok kısa bir sonra Selçuklular Ege kıyılarında görülmüşlerdir. İzmir 1076’da Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedildi.”
1176 Miryakefalon Savaşı ile Türkleri Anadolu’dan çıkaramayacağını anlayan Bizans ağırlığını Balkanlara taşımış, Anadolu’yu Türklere terk etmiştir. Türkler ise Anadolu’ya sadece orduları ile değil binlerce çadırla beraber nüfusları ile birlikte gelmiştir. Kaynaklarda Anadolu’ya yapılan bu “Türk Göçü” tanımlanırken “Çekirge Sürüsü” tabiri kullanılır.
Türkler, kaynaklarda geçtiği gibi “Çekirge Sürüsü” halinde Anadolu’ya akarken bu Türk selinin önünden kaçan yerli halk Adalara veya Balkanlara doğru çekilmiş, Bizans hakimiyet alanını Balkanlara kaydırırken Anadolu tamamen Türk nüfusu tarafından doldurulmuştu.
Anadolu tarihi uzun yıllar bu Türk nüfus üstünlüğüne sahip olarak hayatiyetini devam ettirmiştir. Bu nüfus üstünlüğü 12. yy’dan 19. yy’a kadar yani 1839 Tanzimat Fermanı’na kadar devam etmiştir. Yaklaşık 700 yıl boyunca Anadolu’da ve özellikle Batı Anadolu’da nüfus üstünlüğü Türklerin elinde olmuştur.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER