Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Burcu Aydın

İYİLİK KAZANSIN VE ARTSIN

7 Aralık Cumartesi günü öğleden sonra Zafer Meydanı’nda bir basın açıklaması görevimiz vardı. Sıradan rutin bir görevi icra ederken yaşları 11-8-7 ve 6 arasında değişen 4 erkek çocuk meydanda bir bankta oturarak basın açıklamasını, çevreyi masum, mahzun gözlerle izliyordu. Çocuksu bir şımarıklık, herhangi bir taşkınlıktan uzak, haline sonuna kadar razı, kiminin üzerinde kısa kollu bir tişört, kiminin ayağı soğuktan kızarmış biçimde ayakkabısız, kuru ayazla birlikte burunları akarak büzüşerek seyrediyorlardı çevrelerini.
Görev esnasında tam karşıma çıkan çocuklardan, daha doğrusu içinde bulundukları durumdan gözlerimi alamadım. İşimiz bittikten sonra yanlarına giderek önce burunlarını silmeleri için kâğıt mendil verdim. Sonra en kısa sürede onlar için bir şeyler yapabilmek adına nerede oturduklarını, sordum. İçlerinden biri ürkek bir sesle “Afganız, Türkçe yok” dedi. Bir türlü iletişim kurmak mümkün olmayınca bizle birlikte basın açıklaması için meydanda görev alan polis memurları Kutsi Bey ve Tuncer Bey’den ne şekilde iletişime geçebileceğime dair yardım istedim. Onlar da çocuklarla önce iletişim kurmaya çalıştı. Sonrasında Emniyet Müdür Yardımcısı Emin Bey de durumu ele aldı.
Sivil araçla Yüksel Ergül mağazasına götürülen çocuklara mağaza sahibi Davut Bey de yakın ilgi gösterdi. Niyet hayırsa akıbet hayırdır anlayışının örtüştüğü bir durum yaşandı mağazada. Satış görevlisi genç kız “Ben Afganım” diyerek Türkçe bilmeyen çocuklarla iletişime geçti. Yaşlarını, adreslerinin öğrenilmesine yardımcı oldu. Hatta bu vesile ile çocuklara polis kimliği gösterildi. Kendilerini yardım amacıyla yaklaşabilecek olası kötü kişilere, sahte polise karşı dikkatli olmaları sıkı sıkı tembihlendi.
Dillerini bilen bir kişinin olması ve kendilerini güvende hissetmeleriyle çocukların neşesi de yerine geldi. Polis ağabeylerinin kendi aralarındaki dayanışması ile paltoları alınan çocuklara mağaza sahibi Davut Bey kazak ve çorap hediye etti. Ayakkabı almak üzere mağazadan çıkılacağı sırada Davut Bey Afgan çalışanını ile birlikte “Biz de gelelim” diyerek polislerle birlikte çocukların önüne düştü. Şeref Kundura’dan alınan kışlık ayakkabıların ardından çocuklar evlerine bırakıldı.
Mecidiye girişinde 28 numaralı apartmanda kendileri gibi en az 6 Afgan ailenin hasta çocuklarıyla birlikte Afyonkarahisar’a yeni geldikleri öğrenildi. Bir kız çocuğunun ciddi ölçüde rahatsızlığı görülürken, bir erkek çocuğun da bir gözü görmüyor. Afganistan’da tedavi imkânı bulamadıkları için buraya geldiklerini kısmi Türkçeleriyle anlatmaya çalışan aileler kimlik çıkaramadıkları için çocuklarını tedavi ettiremediklerini anlattılar. Yaşam şartlarının da ağır ve yetersiz kaldığı, bir tüp ve ocağın dahi olmadığı ortamlarda yaşam mücadelesi veren insanları görmezden gelmek hiçbir vicdanın ve aklın işi olamaz.
Pazar günü Kutsi Bey eşi ve çocuğuyla birlikte yine bu apartmanda kalan aileleri ziyaret ederek yardımlarda bulundu. Hayrı, hasenatı bol olan Afyonkarahisar halkına, ilgili ve yetkili sağlık kuruluşlarına, yardım derneklerine bu vesile çağrıda bulunmayı insani bir görev addediyorum. Belki bu yazdıklarımdan daha da doğrusu isimlerinin geçmeleri hoşlarına gitmedi; Başta durumu kavrar kavramaz müdahil olan Polis Memurları Kutsi Bey ve Tuncer Bey’e, “Gerekin yapın daha sonra aramızda konuşuruz” diyen Emniyet Müdür Yardımcısı Emin Bey’e, “Ailelerin durumunu belirleyin elden geleni yapalım, ilgili yardım derneklerinin yöneticileri ile irtibata geçelim” diyen Yüksek Ergül Mağaza Sahibi Davut Bey’e, ismini bilemediğim Satış Elemanı Afgan genç kıza canı gönülden teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Soy isimlerini bilmiyorum, öğrenmek için telefon açabilirdim ama, o zaman “Yazmasanız” diye rica edeceklerinden çekindim açıkçası. Oysa ben ve mesai arkadaşlarım bu güzel davranışın Türk Polisi’nin bu asil davranışının kamuoyuna yansımasının yerinde olacağını düşündük ve bu yazıyı kaleme aldım.
Hepinizden ayrı ayrı Allah razı olsun. Hani derler ya dünyanın çivisi çıkmıyorsa iyiler sayesindedir diye. Cumartesi günü ikindiden sonra bunu bire bir yaşadım. Polis kardeşlerimizden birinin öz ifadesi ile “İyilik kazansın ve artsın” Marifet burada değil mi?

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER