Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İSTİKLAL MADALYAMIZ NE OLDU?

Zafer Haftası’ndayız. Türk Milleti’nin ateşten çemberi bu topraklarda parçalayıp, esaretten Cumhuriyete uzandığı günlerin yıldönümünü kutluyoruz. Pandemi ya da başkaca sebepler bu yılki kutlamaları gölgeliyor olsa da yüreklerdeki coşku aynı coşku, zihinlerdeki bilinç aynı bilinçtir bize göre.
Vatan şairi Namık Kemal merhumun “Vatan Şarkısı” şiirinde dediği gibi:
Osmanlı adı her duyana lerze-resândır; (titretendir)
Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-ı cihandır(tüm cihanın bildiğidir)
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır.
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız (murada ereriz) biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.
Kurtuluşun 98’inci yıldönümünü kutladığımız bu günlerde bu vesile ile hatırlatmak istediğimiz bir başka konu var: Afyonkarahisar’a İstiklal Madalyası verilmesi meselesi…
***
Bir ara bu konu TBMM gündemine de gelmiş, Afyonkarahisar milletvekillerimizin gayretleri ile olumlu safhaya ulaşmıştı. Sonrasında seçimdi, geçimdi derken arada kaynayıp gitmişti.
Oysa Afyonkarahisar İstiklal Madalyası’nı hak eden şehirlerin başında gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından “İstiklal Madalyası” verilen şehirler İnebolu (1924’de), Kahramanmaraş (1925’de), Gaziantep (2008’de) ve Şanlıurfa (2016’da)’dır.
Türk Halkı’nın bu kahraman yörelerimizde gösterdiği kahraman direnişin bir benzerini Afyonkarahisar halkı da Yunan işgali sırasında göstermiştir. Tarih kitaplarımız, hafızalarımız bunların ispatları ile dopdoludur.
***
Milli Mücadele kahramanlarımızdan Şükrü Çelikalay hoca ve Nebil Yurteri Hoca’nın topladığı gönüllü alaylar Yunan ordusuna aylarca direnmiştir. Bayatlı Arif Bey Afyonkarahisar’lılardan oluşan çetesiyle iç isyanları bastırmıştır. Afyonkarahisar halkı İstiklal Harbi’nde cephe gerisinde tüm orduya ev sahipliği yapmıştır ve Atatürk de Afyonkarahisarlıların bu kahramanlıklarına, fedakarlıklarına vurgu yapmıştır.
Tokuşlarlı Haydar Ağa’nın çetesiyle savaşın seyrini değiştirdiğini tarihi kaynaklar yazmaktadır. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Hal böyle iken, Zafer’in başkenti, Kurtuluşun merkezi, Cumhuriyet’in kazanıldığı topraklar sıfatlarını layıkıyla taşıyan Afyonkarahisar, hakkı olan İstiklal Madalyası’nı almalıdır.
Siyasilerimizin gündeminden düşen bu konu yeniden TBMM gündemine getirilmeli, Afyonkarahisar bu onurdan daha fazla mahrum kalmamalıdır.

 

İKİ KAHRAMAN: KARA ALİ ÇAVUŞ VE OĞLU

 

Bu yüce milletin Afyonkarahi-sar’da ortaya koyduğu kahramanlık hikayeleri arasında bizi en derinden etkileyenlerden birisi de Çetmili Ali Çavuş ile oğlu Mehmet Onbaşı’nın hikayeleridir.
Bugün Dumlupınar’da “şehit baba-oğul anıtı” ile yaşatılmaya çalışılan bu kahramanlık destanı, bugüne kadar izlediğimiz tüm filmlerden, dinlediğimiz tüm hikayelerden daha etkileyicidir. Tüm gerçekliğiyle yaşanmış, tarihe geçmiş bir olaydır.
1912 yılında daha oğlu Mehmet 8 yaşında iken Balkan Savaşı’na katılmak için köyünden ayrılan, daha sonra sırasıyla Galiçya, Hicaz, Yemen, Kafkas-ya’da 11 yıl cepheden cepheye koşarak çarpışan, Çetmili (Çetmi: Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı bir kasabadır, günümüzde Akça-belen mahallesi) Kara Ali Çavuş ve oğlu Onbaşı Mehmed’in muhteşem destanıdır bu hikaye.
Çetmili Kara Ali Çavuş, Anadolu’da Milli Mücadele başlayınca, Doğu Cephesi’nden Kurtuluş Savaşı’na koşmuş, Başkomutan Meydan Muhare-besi’nde 19 yaşındaki Alay Sancaktarı Mehmet Onbaşı ile karşılaşmıştır.
Mehmet Onbaşı, onun 11 yıl önce bırakıp gittiği oğludur. Bu büyük asker 31 Ağustos 1922 günü, 11 yıl sonra aynı cephede kavuşabildiği oğlunun kollarında şehit düşmüştür. Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de 9 Eylül 1922 günü İzmir’e giren birliğin başında şehit olmuştur. Dumlupınar’da bu iki kahramanı temsil eden “Şehit baba-oğul anıtı” 30 Ağustos 1992’de ziyarete açılmıştır.
Böylesi sarsıcı, gerçek ve etkileyici bir hikaye, filmi çekilse, bugünün sahte kahramanlarından daha çok etkiler bu vatanın evlatlarını. Ne diyelim, o günler de gelir inşaAllah.

 

ŞEHİT SANCAKTAR MEHMETÇİK

 

Dumlupınar’daki “Şehit baba-oğul anıtı”ndan bahsetmişken yine Dumlu-pınar’da bulunan “Şehit Sancaktar Anıtı”ndan bahsetmezsek olmaz elbette.
Atatürk, 31 Ağustos 1922 günü muharebe meydanını gezerken şehitler arasında düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş bir sancaktar görür. Bu aziz şehit, toprağın üstünde katılaşmış kolu ile sancağı dimdik tutmaktadır. Manzara karşısında duygulanan Başkomutan, savaş sonrasında yapılacak Şehit As-ker Abidesi için bu-nun sembol alınmasını emreder. Ata-türk, 30 Ağustos 1924 günü anıtın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, bu Abidenin taşıdığı mana ve ehemmiyetiyle ilgili olarak; ‘‘Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhu-riyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı, ebedi hayatı burada taçlandı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Burada temelini attığımız ‘‘Şehit Asker Abidesi’’ işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk Milletini temsil edecektir. Bu Abide Türk Vatanına göz dikenlere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, cesaretini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.’’ tarihi sözünü söylemiştir. Bu Abidenin temeli 30 Ağustos 1924 tarihinde Atatürk tarafından Zafertepe’de atılmış ve 1927 yılında törenle ziyarete açılmıştır. 1961 yılında Abidenin, olayın geçtiği Berberçam Tepesine taşınması kararlaştırılmış, 1964 yılında Zafertepe’de Zafer Anıtının yapılması ile yerinden kaldırılarak Afyonkarahisar Müzesine taşınmış, 1979 yılında şimdiki yerine yapılarak 30 Ağustos 1979 tarihinde ziyarete açılmıştır.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Yunanistan başta olmak üzere Batı ülkelerine “Sahte kabadayılığa sabrımız kalmadı. Bedel ödemek isteyen buyursun gelsin” çağrısında bulundu önceki gün… Cumhur-başkanı’nın 7 düvele çektiği restin, kuru gürültü olmadığının tarihi ispatı olan bu kahramanların aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz. Fıtrat değişir sanmayın, bu kan yine o kandır…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER