• Haberler
  • Genel
  • İstedik ki türkülerimiz, yabancı ülkelerde de öğretilsin

İstedik ki türkülerimiz, yabancı ülkelerde de öğretilsin

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Kütahya Türküleri'nden oluşan 'Elif Dedim' isimli bir albüme imza attı. Türkülerin hem piyano hem de bağlama eşliğinde seslendirildiği albüm hakkında konuşan Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Uğur Türkmen, 'İstedik ki bizim türkülerimiz de gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde ses eğitiminde kullanılabilsin' dedi Murat ARISOY Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı 'Elif [&hellip]

İstedik ki türkülerimiz, yabancı ülkelerde de öğretilsin

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Kütahya Türküleri’nden oluşan “Elif Dedim” isimli bir albüme imza attı. Türkülerin hem piyano hem de bağlama eşliğinde seslendirildiği albüm hakkında konuşan Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Uğur Türkmen, “İstedik ki bizim türkülerimiz de gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde ses eğitiminde kullanılabilsin” dedi

Murat ARISOY

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı “Elif Dedim” isimli bir albümle müzikseverlerin dikkatini çekti. Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Uğur Türkmen, “Elif Dedim” albümünü, Gazeteniz Kocatepe’ye anlattı. “Yabancı ülkelerde bizim türkülerimiz ses eğitiminde kullanılabilsin” dedi. İşte Doç. Dr. Uğur Türkmen’in anlattıkları:
Gazeteniz Kocatepe:Elif Dedim ile Konservatuvar bir albüme daha imza attı. Elif Dedim albümü fikri nasıl çıktı?
Doç. Dr. Uğur Türkmen: Bilimsel bir araştırma sürecinin sonunda türkülerin CD kaydının yapılması ve paylaşılması düşünüldü. Alman, İtalyan arya ve liedleri profesyonel ses eğitiminde kullanılmakta. İstedik ki bizim türkülerimiz de gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde ses eğitiminde kullanılabilsin, konser repertuarlarında yer alabilsin. Eserlerin piyano eşlikli olarak çokseslendirilmesinin ana gayelerinden biri budur.
TÜRKÜLER İKİ TARZDA SÖYLENDİ
Elif Dedim albümünde türkülerin hem alışılagelen şekliyle, hem de piyano eşliğinde yorumlandığını görüyoruz. Türkülerin her iki tarzda da söylenebilmesi, ezgi için ne ifade ediyor?
Türkülerin geleneğe uygun olarak seslendirilmesi bizim bu konuda hassas olduğumuzun bir kanıtıdır. Biliyorsunuz “konservatuvar” koruma evi demek. Biz türkülerimizi geleneğe uygun olarak koruyor, yaşatıyor, öğretiyor ve gelecek kuşaklara aktarıyoruz. Bununla birlikte akademik bir bakış açısıyla farklı enstrümanlarla da çalınabileceğini düşünüyoruz. Bu tabii biraz da tercih ve felsefe meselesi. Ben bir eğitimciyim ve müzik eğitiminin her boyutunda türkülerimizden yararlanılması gerektiğini düşünürüm. Bir insanın piyano başına oturduğunda bir türkümüzü seslendirmeye çalışmasını da gayet insani bulur desteklerim.
Araştırmada geleneksel Türk Halk Müziği icralarının yanında Batı Müziği eğitimi almış eğitimci ve icracılarının birlikte çalışmış olması da ayrı bir önem arz etmekte.
Proje yürütücüsü Emel Funda Türkmen Hocamızın da benimsediği bir fikir vardı. Türküleri seslendirirken illa Batı tarzı olmasına gerek yok. Geleneksel Türk Halk Müziği eğitimi almış bir icracıda kendi tekniği ve bilgi birikimi ile türkülerimizi piyano ile seslendirebilir. Araştırma sonuçları, CD’yi dinleyeneler hocamızın haklı olduğunu gösterdi.
Bir çok müziksever CD’nin özellikle piyano eşlikli halini beğendiklerini belirttiler bu da bizi memnun etti.
KÜTAHYA
TÜRKÜLERİ ELEŞTİRİSİ
Albümü görenlerin çoğunluğu albüm hakkındaki olumlu görüşlerini dile getiriyorlar. Bununla birlikte “Afyon Kocatepe Üniversitesi neden Kütahya Türküleri’ni yorumluyor” eleştirisi de yöneltildi. Bu eleştiri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu eleştiri gayet doğal ve haklılık payı var. Ama eksik bilgiden dolayı eleştiriyi getirenler haksızlık yapıyor ve yanılgıya düşüyorlar. Şöyle ki; “Gül Kokusu Var” CD’si, Dinar’lı bir halk şairinin şiirlerinin bestelenmesi ile üretildi.“Su-Savaş ve Sema” adlı CD’de ise yine iki Dinar türküsü yer aldı.“Afyonkarahisar Türküleri” Cd çalışmasında sadece Afyonkarahisar türküleri yer aldı.“Diyarbakır Alevi Nefesleri” adlı CD ise sadece bu bölge ile değil Diyarbakır ili örneğinde olduğu gibi ülkemizin her yöresiyle ilgilenmemiz açısından önemliydi.Bugüne kadar 10 CD yaptık. Dinar, Afyon, Diyarbakır…Onuncu CD’de Kütahya türküleri kaydı yapıldı. Sanırım bu eleştiriyi getirenler bu açıklamalardan sonra biraz olsun haksızlık ettiklerini düşünürler. Ayrıca; biz “çevreden evrene” ilkesini benimsemiş bir kurumuz. Yine bu eleştiriyi getirenler, Maryas’ı, korolar şenliğini, Afyon müzik eğitimcileri çalıştayını, müzemizi, Afyon amatör çalgıcılar festivalini her yıl yaklaşık 120 konser etkinliğini lütfen unutmasınlar.
Raif Somer, Şahin Türkeşsiz, Ömer Yarşi ile ilgili çalışmalarınız ve yayınlarımızyakın bir zamanda çıkacak. En önemlisi Mayıs ayı içinde Afyon Belediyesi ve değerli başkanı Burhanettin Bey’in desteğiyle “Yoksul Derviş” CD si çıkacak.
TEMPO YORUYOR MU?
Konservatuvar, sürekli bir çalışma içinde. Söyleşiler, festivaller, şenlikler, albümler… Bu tempo sizi, öğretim görevlilerini ve öğrencileri yoruyor mu?
Olur mu? Aksine bence az çalışıyoruz. Çin’de bir kütüphaneden çekilmiş bir foto görmüştüm. Gece saat 3 ve tüm masalar doluydu. Bugün sadece 50 yıl önce taş üstünde taş kalmayan Avrupa’dan bugün onlarca ülke dünya devi oldu. Japonya ne durumdaydı ne oldu? Peki biz?
Bu durumu başka yerlerde aramaya gerek yok. Az çalışıyoruz. Ayrıca; konservatuvar uygulamalı bir kurum. Öğrenciler öğrendiklerini sergilemeyi bir an önce yaşam biçimi haline getirmeliler.
ŞEHRE KATKI SAĞLIYOR
Devlet Konservatuvarı, şehir için nasıl bir öneme sahip?
Şehrin sosyo-kültürel ve sosyo ekonomik gelişmesinde baş aktörlerden biriyiz. 18-19 Nisan 2015 tarihlerinde yaklaşık 1300 çocuk korolar şenliğinde sahneye çıktı. Diğer illerden 14 koro geliyor. Sadece bu etkinlikteki ekonomik döngüyü düşünebiliyor musun? Şehirde yaşayan bireylere daha çok ulaşmamız gerek. Bu hızla gidersek 10 yıl içinde onbinlerce şarkı söyleyen, binlerce çalgı çalan çocuk ve genimiz olacak. Birbirine saygı duyan, sevgiyle bakan, ortak değerlerimizi bilen ve yaşayan, çocuk ve gençlerimiz Afyon’umuzun gelişmesi ve en önemlisi değişmesinde çok ama çok etkili olacaklar. Bunun için Afyon’lu hemşehrilerimizin bize destek olması, konserlerimize gelmesi yeterli olacaktır.

FESTİVALLER, KURUL ARACILIĞIYLA DÜZENLENMELİ

Klasik Müzik ve Caz Müzik Festivalleri hakkında be düşünüyorsunuz?
Festivaller hakkında fikrim şudur:
-Klasik Müzik ve Caz Müzik Festivalleri Afyon’un marka şehir olmasında önemlidir.
-Klasik Müzik ve Caz Müzik Festivalleri sanatın özelde ise müziğin eğitimsel, bireysel, toplumsal, kültürel ve yine en önemlisi ekonomik işlevlerini yerine getirmesinde önemli roller üstlenmektedir ve başarılıdırlar.Klasik Müzik ve Caz Müzik Festivalleri kültür ve sanat etkinliklerinin Afyonkarahisar’da ve Anadolu’da yaygınlaşması için önemlidir, Klasik Müzik ve Caz Müzik Festivalleri Afyon’un uluslararası standartlarda bir festival-kenti haline getirilmesi çalışmalarına güç vermektedir.Festivaller; sanatla, gençlerimizi ve çocuklarımızı buluşturabilmek amacına büyük destek olmaktadır.Festivaller; her yaştan ve meslek grubundan insanların sanat yoluyla iletişime geçebilmeleri, güzellikleri paylaşmaları ortamlarını sağlamaktadır. Her festivalde ulusal ve uluslararası müzik ve bilim insanlarının Afyon’a gelmesi; Afyon’da yaşayan bireylerin kültürlenmeleri ve kültürleşmeleri bakımından da önemlidir.
Bununla birlikte; Festivaller artık bir kurulca yürütülmelidir.Uluslararası Marsyas Kültür Sanat ve Müzik Festivalinin organizasyon şeması dikkatle incelenmeli ve model alınmalıdır. Kurula Hüseyin Bey başkanlık yapmalı, bu başkanlık istediği sürece devam etmelidir. Çünkü projelerin fikir sahibi kendidir. Kurulda; Valilik, Belediye, Üniversite, Sanat Derneklerinden, İl Milli Eğitim müdürlüğünden temsilciler olmalıdır. Kurulda üniversite ve il milli eğitim müdürlüğünden öğrencilerde yer almalıdır. Kurul toplantıları üniversite de veya valilikte yapılmalıdır. Kurul bütçenin nasıl kullanılacağına karar vermeli, bütçe denetime açık olmalıdır. Tek bir kişi tüm yükü üzerine almamalıdır.
-Üniversite, il milli eğitim özellikle konservatuvar öğrencileri festivalde gönüllük esasına göre çalışmalı, sanata hizmet etmeli, çevre edinmelidirler. Festival tişörtleri, şapkaları giyen, kapıda misafirleri karşılayan pırıl pırıl gençlerin sanata hizmet etme fırsatları sağlanmalıdır. Hüseyin Bey’in çocuklarımıza en büyük katkısı bu olacaktır. Festival kurulu içinde; basın sözcüsü, sanat yönetmeni, halkla ilişkiler koordinatörü, teknik ve idari koordinatörler, ulaşım koordinatörü vb birimler kurulmalıdır.Festival Afyon için çok önemlidir ve hiç ara verilmeden sürdürülmelidir. Bunun için sanatı ve müziği seven, katkıda bulunmak isteyen her bireyden yararlanılmalıdır.Konserler üniversite içinde de yapılmalı, söyleşilere üniversite özelde ise konservatuvar öğrencilerinin katılması sağlanmalıdır.Hüseyin Bey’in düşüncelerine değer verilmeli, küstürülmemeli, desteklenmelidir.

Bakmadan Geçme