“İslamiyet tek evliliğe işaret eder”

İ.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk Afyonkarahisar konferansında Peygamber Efendimizin hayatından kesitlerle, İslamiyet'in kadına bakış açısını aktardı. Arslantürk “Peygamberimizin zina etmemesi, bir eşi ile onun vefatına kadar yaşamış olması, sonraki evliliklerinde de önemli sebepler bulunması onunla ilgili düşünürken İslamiyet’in aslında tek evliliğe işaret ettiğini anlamamız gerekiyor.” dedi Alimoğlu Kültür Sanat [&hellip]

"İslamiyet tek evliliğe işaret eder"

İ.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk Afyonkarahisar konferansında Peygamber Efendimizin hayatından kesitlerle, İslamiyet’in kadına bakış açısını aktardı. Arslantürk; “Peygamberimizin zina etmemesi, bir eşi ile onun vefatına kadar yaşamış olması, sonraki evliliklerinde de önemli sebepler bulunması onunla ilgili düşünürken İslamiyet’in aslında tek evliliğe işaret ettiğini anlamamız gerekiyor.” dedi

Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Derneği’nce (AKSAM) Peygamber Efendimizin (SAV) çalışan kadına, ilime, evlat terbiyesine verdiği önemi vurgulaması amacıyla bir konferans düzenlendi. Konferans öncesi Kuran-ı Kerim tilaveti ve kaside sunumunu Hasan Kayık gerçekleştirdi. Türkiye’de tefsir alanında doktora yapan ilk hanım olma özelliğine sahip İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümünde tefsir dersleri veren Yardımcı Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, Peygamber Efendimizin örnek hayatını, İslamiyetin kadına karşı yaklaşımını etkin bir sunumla anlattı.
KADIN VE ERKEK
BİRBİRİNDE SUKUNETİ BULMALI
İ.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, Peygamber Efendimizin (SAV) halkın anlayacağı dilden konuştuğu için getirdiği tüm mesajların karşılığını bulduğunu kaydetti. Peygamberimizin İslamiyeti getirmesi ile bize birçok lütufta bulunduğunu hatırlatan Arslantürk; “Lütufların en büyüğü kadınlara olmuştur. Kız çocuğu olduğu için toprağa diri diri gömülen bir kadın Peygamberimizin teşrifi, İslamiyetin gelmesiyle Efendimiz, kadının erkeğin malı olmadığını, erkekle yan yana yürüyen, aynı haklara sahip Allah’ın bir kulu olduğunu söylemiştir. Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teala kadın ve erkeği birbirinde sukunet bulması için yarattığını beyan ediyor. Kadınlar ve erkekler diye karşılıklı iki maç taraftarı gibi didişmeyi değil kadın ve erkeğin hem ailede hem de toplumda huzurlu, sukutlu, güzelliğin, asaletin kaynağı olmak için yarattığını beyan ediyor. Allah-u Teala erkekleri yarattı. Kadınları da onlara arkadaş olsun, neşelendirsin, omuz omuza, el ele hem özel hemde toplumsal hayatta memleketi kalkındırsın diye yarattı.” dedi.
ŞİDDETE HİÇBİR ALANDA YER YOK
İslamiyet’in kadınlara verdiği güzel hakların tam olarak bilinmediği için bazen dışarıdan gelen çatlak seslere kulak verildiğini belirten İ.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, “Neden bu haksızlıklar İslamiyet’te oluyor?” diye düşünülebileceğini söyledi. Böyle bir durumda yapılan bir haksızlık varsa bunun o yörede ya da oradaki insanın yaptığı nefsi bir haksızlık olacağının düşünülmesi gerektiğini belirten Arslantürk; “Mesela kadınına el kaldıran bir erkek ya cehaletinden ya da bilmemesinden dolayı bunu yapmaktadır. Zarif bir erkek eşine asla el kaldırmaz. Peygamberimizin hayatına baktığında hiçbir eşine el kaldırdığını görmüyor duymuyoruz. Hatta Efendimize eşlerini dövenlerden şikayetler geliyor. Bir kadın bu konuda Peygamberimize şikayette bulunmuş. Peygamber Efendimiz de kısasa kıssas yapılmasını düşünürken ayet iniyor. Dayak yok denilecek kadar minimalize ediliyor. Dayak ifadesi iyi nasihat etme, yol gösterme vb şekillerde yorumlayanlar da vardır. Çünkü sevgide, eğitimde, muhabbette şiddet hiçbir zaman Allah-u Teala’nın hoşlanmadığı, insanların da hiç faydasını görmediği birşeydir. Dinimiz öyle güzellikler vermiştir ki, Peygamberimiz hayvana bile vurmayı yasaklıyor. Develere fazla yük yüklenmemesini, hayvanlara eziyet edilmemesini emrediyor.” diye konu��tu.
ERKEKTE KADINDA İFFETLİ OLMAK ZORUNDA
Cahiliye döneminde kız çocuk doğduğunda büyüyünce kötü yola düşme ihtimali göz önüne alınarak öldürüldüğünü söyleyen Yrd. Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, Peygamberimizin her zaman kadınlarla ilgili haksızlık yapılmaması yönünde ısrarcı olduğunun altını çizdi. Peygamberimizin veda hutbesinde “Ey insanlar, kadınların haklarına tecavüz etmemenizi tavsiye ediyorum. Kadınların sizlerin üzerinde hakları vardır. Sizlerin de onların üzerinde haklarınız vardır.” sözlerinden örnekler veren Arslantürk; “Kadının kocası üzerindeki hakkı günün şartlarına göre yedirip, içirip, giydirmesi onun eksiklerini tamamlamasıdır. Çocuğuna sahip çıkmasıdır. Erkeğin kadın üzerindeki hakkı ise; karısının kocasına sadık olması, yatağına başkasına çiğnetmemesi, iffetli olması, evine kocasının hoşlanmadığı kimseleri almamasıdır. Eşine karşı yalan söylememesi ve yalanlar içinde en belirgin olarak ayetler ışığında şunun altı çiziliyor; kocasına ait olmayan bir çocuğu peydahlayıp kocasının üzerine geçirmemesidir. Çünkü ancak çocuğunun kimden olduğunu kadının kendisi bilir. Efendimiz kadının ve erkeğin iffetleri üzerinde ısrarla duruyor. Peygamberimiz son nefesinde dahi kadınlar ve çocuklar hakkında yumuşak olmanızı, iyi olmanızı, hayır hak olmanızı tavsiye ediyorum demiştir.” şeklinde konuştu.
İSLAMİYET KADIN ONURUNU KORUR
Yrd. Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, Peygamber Efendimizin (SAV) “Size ne oluyor ki akşam koynunuza aldığınız kadınlarınızı gündüz köpek gibi dövüyorsunuz? Gündüz bir hayvan döver gibi dövdüğünüz eşlerinizi nasıl koynunuza alacağınızı düşündünüz mü?” gibi ifadelerle eşlerini döven erkekleri kınadığını vurguladı. Efendimizin tek bir fiske ile dahi eşlerine sertlik göstermediğini tekrarlayan Arslantürk; “Peygamberimizin eşleri bazen kendisine yüksek sesle hitap etse de bunu yumuşatarak cevapladığını, kendisine gelen sert bir davranışı yumuşaklıkla eşinin gönlünü aldığını görüyoruz. Peygamberimizin Hz. Hatice ile mutlu olup İslamiyet’in aile hediyesini bize verdiğini biliyoruz. Zina eden bir peygamber olamaz ama Peygamberimizin zina etmemesi, bir eşi ile onun vefatına kadar yaşamış olması, sonraki evliliklerinde de önemli sebepler bulunması onunla ilgili düşünürken İslamiyet’in aslında tek evliliğe işaret ettiğini anlamamız gerekiyor. O dönemde toplumda çok eşlililk yaygın. Hz. Ali eşi Hz. Fatıma’nın üzerine bir hanım daha almak istiyor. Bunun üzerine Peygamberimiz, ‘Ya Ali, Fatıma’yı üzen şey beni de üzer. Onu boşa istediğin hanımı al.’ der. Demek ki İslamiyet kadının onurunu en olmadık bir zamanda kurtarıyor. Diri diri gömülmekten, üzerine evlilik yapılmasından, cariyelik ve köleliği kaldırarak bir hürriyet meselesi olarak Allah-u Teala Peygamberinin uygulamaları ile bunu ortaya koyuyor.” ifadelerini kullandı.
KADIN İÇİN DE ERKEK İÇİN DE YÜZ KARASI
İslamiyet olmasaydı halen daha kadınların eşya gibi alınıp satılan, kendisinin görüşlerine değer verilmeyen bir pozisyonda olabileceğine dikkat çeken Yrd. Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, İslamiyet’in geldiği dönemde bazı konularına pek çok kişinin hayran olduğu batıda kadının insan olup olmadığının, ruhunun olup olmadığının, ibadetinin kabul olup olmayacağının kiliselerde tartışıldığını söyledi. Aynı dönemde Peygamber Efendimizin (SAV) hayızlı durumda olan eşini yatağına alıp elinden yiyecek yediği örneklerini veren Arslantürk şöyle konuştu:
“Bir gün Hz. Aişe hayızlı hali nedeniyle kendini sakınınca Efendimiz bunun onun elinde olmadığını, Allah’ın tüm kadınların üzerine verdiği hamile olup olmamayı belirleyen bir işaret olduğunu belirtir. Oysa, Yahudiler bu durumdaki kadınları sokağa bırakırlarmış. Hatta Peygamberimiz döneminde bu nedenle sokağa bırakıldıkları için çöl soğunda ölen kadınlar vardır. Hristiyanlarda ise abdest, temizlik düşünmeden hayatlarına devam ediyorlardı. Allah-u Teala bizi Peygamberimiz ve eşleri kanalıyla aile konusunda mutlak surette bilgilendirilmişlerdir. Bu konular mahremdir. Ama bu mahrem konular açılmadan temizlenmemiz mümkün müdür? Aile meselesi çok hassas bir mesele. En mahrem konularda bile insan doğruyu yapıyorsa dışarıya temiz olur. Peygamberimiz erkeklere buyurmuşturki; ‘İffetli olunuzki eşlerinizde sizlere karşı iffetli olsunlar.’ Eğer iffetli olursak evlatlarımız da iffetli olmaya devam ederler. Yoksa erkeğin elinin kınası hanımın yüzünün karası değildir. Hem hanımlar içinde hem de erkekler içinde iffetli olmak, temiz olmak, sadık olmak mutlak surette bizim için tavsiye edilmiş ve uygulamalı olarakta gösterilmiştir.”
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI ÖRNEKTİR
Peygamber Efendimizin (SAV) eşleri arasında adil davranmayı, onlarla güzel sohbet etmeyi de uygulamalı olarak güzel gösterdiğini anlatan Yrd. Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk şunları söyledi: “Mesela Hz. Aişe çok soru soran ilme meraklı bir hanım olduğundan onun her itirazına hiç üşenmeden cevap vermiştir. Hatta birinde Peygamberimize Hz. Aişe çıkışmış, ‘Ya Muhammed bakıyorum da Allah’ım hep senin gönlüne göre ayetler indiriyor.’ demiş. Peygamberimiz ise tebessümle, ‘O iş öyle değil ya Aişe. Bu hem bizim hemde bizden sonraki insanların evlilik hayatı ile ilgili bazı hükümlerden dolayı böyle iniyor.’ demiştir. Eşine sen ne konuşuyorsun, ben Peygamberim tabi böyle olacak gibi sözlerle azarlama ile kırarak söylemiyor. Hz. Aişe’nin Peygamberimize itirazları meraklı bir talebenin hocasına sual sorup itiraz etmesi kabilindendir. Hz. Aişe ile birlikte insanlar arasında kılıç kalkan oyunu ya da çeşitli milli oyunlar yapan insanları izlemiştir. Peygamber deyince sadece camii, sadece salatu selam, namaz, oruç, zekat akla gelmemeli. Peygamberimiz eşleri ile şakalaşır, koşarak yarışırdı. Bu bir sünnettir. Bunu sünnet diye yaptığınızda ibadet makamına geçer. Bunlar basit gelebilir ama aslında basit değil. Çünkü bu sözünü ettiklerimin hangi çağda yaşandığı düşünülmelidir.”
EVLİLİK ÇERÇEVESİ BELLİ
Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali evleneceğinde ikisini de karşısına alarak yaptığı nasihatı anlatan Arslantürk sözlerine şöyle devam etti: “http://m.kocatepegazetesi.com/”Ey Ali kızımı sana cariye olarak veriyorum. Ama unutmaki sen de onun kölesisin.’ Peygamberimiz evliliğin çerçevesini bu şekilde çizerek bize bırakıyor. Yani eşler nikahlandıktan sonra aralarındaki uyumu temin ederek birbirlerine yardımcı olacaklar. Didişmeyecekler, huzur içinde yaşayacaklar. Bunun nasıl tatlı bir frekansla oluşabileceğini Efendimiz bize beyan etmiştir. Gözlemliyorum bazı erkekler gittikleri yerlerde eşlerini yanlarına oturtmuyor, Ramazan ayında kovalıyorlar. Bunlar olacak şeyler değil. Ramazan ayında eşinden boşanmış gibi hareket eden erkekler olduğunu duyuyorum. Hatta bazen tarikata mensup hanım arkadaşlarımızın böyle yaptıklarını duyuyorum. Bunlar uygun değildir. Eşlerin birbirlerine karşı görevlerini yapmalarına Allah izin vermiştir.” Yrd. Doçent Dr. A. Hümeyra Arslantürk, konferansının sonunda hayır duada bulundu. Belediye Başkan Yardımcısı Sabri Demirkapu, AKSAM Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, İl Dernekler Müdürü Nuri Gök, İl Müftü Vekili İsmail Yıldırım ve çok sayıda davetli katıldı. BURCU AYDIN

Bakmadan Geçme