'İş bırakma kararlılığıyla ders vereceğiz'
Eğitim-İş Şube Başkanı Cengiz Öztürk, 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen güçlerini kullanarak dün iş bıraktıklarını belirtti. Öztürk, 'İş bırakma kararlılığıyla ders vereceğiz' dedi   Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Afyonkarahisar Şube Başkanı Cengiz Öztürk, dün öğlen Zafer Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada sendika üyeleride hazır bulundular. 'HAKLARIMIZI VE SAYGINLIĞIMIZI TESLİM ETMEYECEĞİZ' Eğitim emekçilerinin [&hellip]
Eğitim-İş Şube Başkanı Cengiz Öztürk, 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen güçlerini kullanarak dün iş bıraktıklarını belirtti. Öztürk, “İş bırakma kararlılığıyla ders vereceğiz” dedi
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Afyonkarahisar Şube Başkanı Cengiz Öztürk, dün öğlen Zafer Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada sendika üyeleride hazır bulundular.
“HAKLARIMIZI VE SAYGINLIĞIMIZI TESLİM ETMEYECEĞİZ”
Eğitim emekçilerinin haksızlıklar karşısında susmayacağını, baskılara boyun eğmeyeceğini dile getiren Cengiz Öztürk, “Eğitimciler olarak mesleğimizin onuruna, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız. Bunu göstermek için toplandık. Yıldan yıla haklarımızı gasp ettiler. Bizi ayın daha başında kara kara ay sonunu düşünür hale getirdiler. Evimize başımız dik, sınıflarımıza kafamız rahat girmemizi engellediler. Başöğretmenimizin bize emanet ettiği öğrencilerimize laik, bilimsel, kamusal, adil ve çağdaş bir eğitim vermemizin önüne geçtiler. Yaşanabilir bir emeklilik hayalimizi bile çaldılar. Sistematik itibar suikastleri düzenlediler. Şimdi ise bu tabloyu daha beter hale getirecek, hakaret niteliğindeki bir öğretmenlik meslek kanununu önümüze getirdiler. Onlar, elimizde kalanlarda da gözü olduğunu gösterdi. Şimdi biz de haklarımızı ve saygınlığımızı teslim etmeye niyetimiz olmadığını göstereceğiz.” dedi.
“ÖMK’YA KARŞI İTİRAZI ÖRGÜTLEDİK
“Bugün artık yeret demenin, sendikal önderimiz Fakir Baykurt’un dediği gibi ders vermenin bizi hafife alanları uyarmanın günüdür.” diyen Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitim-İş olarak eğitim emekçilerinin görüşü alınmadan hazırlanan, sorunlarımızı çözmek bir yana dursun bize yeni haksızlıkları ve angaryaları dayatacak olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) karşı ilk günden beri itirazı örgütledik.‘Öğretmenlik zaten bir uzmanlık mesleğidir.’ dedik. ‘Her öğretmen uzmandır, diploması da uzmanlık belgesidir.’ Eğitim-İş’in çağrısı ve bu çağrıya yanıt veren eğitim sendikalarıyla birlikte, Türkiye sendikal mücadele tarihinde neredeyse benzeri olmayan bir duruş birlikteliği oluşturulmuştur. Bugün (dün) 14 eğitim sendikası olarak üretimden gelen gücümüzü kullanacak, iş bırakarak kararlılığımızı göstererek ‘ders vereceğiz.’ Taleplerimiz çok açıktır.”
“İNSANLIK ONURUNA YAKIŞIR ÜCRETLER VERİLMELİDİR”
Sendika olarak talepleri sıralayan Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Öğretmenlik Meslek Kanunu geri çekilmeli ve eğitim sendikaları ile tüm eğitim emekçilerinin görüşlerinin de yansıyacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir. Ülkedeki gerçek enflasyonda eğitim emekçisinin alım gücünün ne kadar düştüğü de açıktır. Oysa insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak çalışmak bir haktır. Tüm eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret artışına ilişkin düzenlemeler yapılmalı ve 1. dereceye gelmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. Ayrıca eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneği, ayrım gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir. Sosyal devlet ilkesi gereği, tüm eğitim çalışanlarına giyim, ulaşım, barınma, beslenme, yakıt, kira yardımı yapılmalı ve aile çocuk yardımı tutarları iyileştirilmeli, vergi dilimi adaletsizliğine son verilmelidir.”
“BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ”
Öztürk şunları kaydetti: “Öğrencilerimize öğretebileceğimiz en büyük değerlerden biri adalet iken eğitimin bu değerden yoksun hale gelmesi kabul edilemez. Kamuda mülakat uygulamasına derhal son verilmeli, her kadro hak edilerek alınmalıdır. Eğitim Anayasal bir hak iken ve bu hakkın ayrılmaz parçası olan barınma, beslenme ve ulaşım konusunda sosyal devletin varlık göstermemesi kabul edilemez. Öğrencilerimizin tüm bu hakları devlet güvencesine alınmalı ve kamusal eğitim sağlanmalıdır. Tarih, eğitim emekçilerinden, çocuklarımızın geleceğinden ve nitelikli eğitim hakkından yana olanları mutlaka yazacaktır. Emeğimize, alın terimize ve mesleki itibarımıza saldıranlar ile çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkını gasp edenler ise tarihle yargılanacaktır. Bir Başöğretmenin kurduğu ülkede eğitim emekçisini değersizleştirmek, Başöğretmenimizin yeni nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin uzmanlığını kendi yeterliliğine bakmadan teste tabi tutmak, öğrencileri Anayasal hakları olan laik, bilimsel ve kamusal eğitimden mahrum bırakmak kimsenin haddi değildir. Bu gerçeği anlamayanlara cevabımızı hep birlikte vereceğimiz mücadeleyle göstereceğiz. Gücümüz birliğimizde, gücümüz örgütlülüğümüzde.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi