Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İnsanın kendi yaratanı ile Yani Allah’la barışa girmesi

Muharrem Günay 1 Temmuz 2010 Perşembe 03:00:00
  İnsanın Allah (CC) ile barışa girmesi, Allah’a ve Allah’ın Hz. Muhammed ile gönderdiklerine iman etmesi ile olur. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Teğabün suresi 8. ayette “Allah’a iman edin”; Al-i imran suresi 132. ayette “Allah’a itaat edin” buyurulmaktadır. Hacc suresi 77. ayette ise “Rabbinize ibadet edin” denilerek Allah’a imandan sonra ibadet etmemiz istenmektedir.
Allah’a iman; Allah Teâlâ’nın varlığına ve birliğine inanmak ve O’nu sıfat ve isimleriyle güzelce tanımak demektir. Allah’a îman, bütün dinlerin temelidir. Allah’a inanma, O’na dayanma ve ibâdette bulunma ihtiyacı, insanda yaratılıştan vardır yani fıtrîdir. Alah’ın varlığına ve birliğine inanmak insanın ruhuna ezelde enjekte edilmiştir. Hilkate-yaratılışta bu duygu insanda mevcutur. Sonra ana, baba, çevre ve eğitim ya bu duyguyu geliştirir ya da köreltir.
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyat suresi/56) diyen Allah’a göre ins’in ve cin’nin yaratılışındaki gaye “ Allah’a ibadet ”tir. Allah’ ibadet ise Allah’ı ve insanın kendisini bilmesi ve tanıması ile olur. İbadetin başı bilmek ve tanımaktır. İnsanın Allah’a iman edip, ibadet ve itaat edebilmesi için ilk önce O’nu tanıması gerekir. Allah’ı tanımak insanın en birinci göre-vidir. Zâriyat suresinde geçen “ibadet” kavramı aynı zamanda Allah’ı tanımak “mârifet” anlamına gelir. Hasan el Basrî, Mücahid bin Cebr ve İbni Cüreyc gibi âlimler âyetteki “ibadet” kelimesine “marifet” anlamı vermişlerdir. Bu durumda Âyette geçen “Li ya’budûn” cümlesine “Liya’rifûnİ” (Beni tanısınlar-Beni bilsinler) manası verip Zâriyat suresi 56. âyeti: “Ben Cinleri ve insanları beni tanısınlar-bilsinler diye yarattım” şeklinde tercüme ederiz. Ancak ibadet sadece Allah’ı tanımak değildir; fakat Allah’ı tanımak ve bilmek ibadetin başıdır.
Allah’ı tanımadan O’na ibadet etmek mümkün değildir. (Ey Peygamberim!) De ki: “Rabbim… Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi yasaklamıştır”(A’raf/33) anlamındaki âyet, insanın Allah’ı tanıması ve bilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Allah’ı tanımayanlar, bilmeyenler Zümer suresi 67. âyette: “Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler.” Sözleriyle kınanmaktadırlar. Allah, Kur’an’da yüzlerce âyetle ve yaratmış olduğu canlı, cansız varlıklarla, en büyük kitap, kâinatla ki ona “kitab-ı Ekber” adı verilir, kendisini tanıtmıştır.
Bilindiği gibi Yüce dinimiz İslamiyet kendi zıttına “cehalet” adını vermiştir. Nitekim Sevgili peygamberimiz, kendisinden önceki, İslam’dan ve imandan habersiz devirlere “Cahiliye devri” adını vermiştir. Cahilliğin ve Cahiliye Devrinin en belirgin özelliği Allah’ın varlığının birliğinin inkar edilmesi ve Allah’a eş ve ortak “şirk” koşulmasıdır. İslam, Allah’ı inkara ve Allah’a eş ve ortak koşmaya “küfür” adını vermiştir. Bilindiği gibi küfür kelimesi Arapça’da “örtü” demektir. Böyle olunca da “kâfir” hakkı, hakikati cehaleti sebebiyle örten, gizleyen, Allah eş ve ortak koşan, Allah ile barışık olmayan insan demektir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER