• Haberler
  • Genel
  • “İnsan odaklı sosyal belediyecilik için seçilmek istiyoruz”

“İnsan odaklı sosyal belediyecilik için seçilmek istiyoruz”

CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Dr. Mehmet Ecer, hayatının büyük bir kısmının mücadele ile geçtiğini, azmedip yılmadan başarıya ulaştığını söyledi. Aynı azmi yerel yönetimde göstereceğinden kuşku duyulmamasını isteyen Dr. Ecer: “İnsan odaklı sosyal belediyecilik için seçilmek istiyoruz.” dedi Kocatepe Gazetesi muhabiri Burcu Aydın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Dr. Mehmet Ecer ile, [&hellip]

"İnsan odaklı sosyal belediyecilik için seçilmek istiyoruz"

CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Dr. Mehmet Ecer, hayatının büyük bir kısmının mücadele ile geçtiğini, azmedip yılmadan başarıya ulaştığını söyledi. Aynı azmi yerel yönetimde göstereceğinden kuşku duyulmamasını isteyen Dr. Ecer: “İnsan odaklı sosyal belediyecilik için seçilmek istiyoruz.” dedi

Kocatepe Gazetesi muhabiri Burcu Aydın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Dr. Mehmet Ecer ile, seçim çalışmalarını değerlendirdiği bir söyleşi gerçekleştirdi.
Burcu Aydın: Seçim propaganda çalışmaları tüm adaylar dolayısıyla sizin içinde devam ediyor. Her kesimden seçmenin size ve partinize bakış açısı nedir? Gözlemleriniz neler?
Mehmet Ecer: Öncelikle herkes Afyon’daki mevcut durumdan şikayetçi. İnsanlar özellikle sosyal hayatın geriliğinden endişe ediyorlar. Hemen herkes sosyal hayat denildiğinde komşu il Eskişehir’i örnek gösteriyor. Afyon’un kirli havasından, sıkça yapılan kaldırımlardan şikayet ediliyor. Bir kaldırım çalışmasının bir ile üç arasında süre ile yapıldığından yakınılıyor. Afyon’da çok ciddi sıkıntılar var. Her gelir grubunun ayrı bir sıkıntısı var. Ortak nokta her kesimden insanın sıkıntı içinde olması. Zengini de sıkıntı içerisinde fakiri de sıkıntı içerisinde. Kimse hayatından memnun değil. Esnaf ziyaretlerimizde biz halimizden memnunuz diyebilen yüzde 10’luk bir oran çıkmaz. Herkes sıkıntıda özellikle gençlerimiz sıkıntıda. Üniversite öğrencileri çok sıkıntıda. Ziyaretlerimizde, görüşmelerimizde herkes bir sıkıntısını söylüyor.
Burcu Aydın: Herkesin bir ve daha fazla sıkıntısı olabilir. Ama özellikle sıkıntısı ağır olan kişi ya da kesimler kimler?
Mehmet Ecer: Esnaf ve sanatkar özellikle küçük esnaf çok büyük sıkıntı içerisinde. Küçük esnaf büyük zincir marketlerden yana çok sıkıntılı. Bizim zincir marketlerimizin sayısını Eskişehir ve Kütahya ile karşılaştırdığımda, Kütahya’nın merkez nüfusu bizden fazla olmasına rağmen bizim zincir marketlerimiz onlardan daha fazla. Biz yereli koruyamıyoruz. Küçük esnaf giderek kaybolurken büyüklerin yanında asgari ücretle çalışan insanlar haline dönüşülüyor.
Burcu Aydın: Büyüğün küçüğü yutacağı bir piyasa, dünya gerçeği olduğu söyleniyor. Hangi partiden hangi isim Belediye Başkanı seçilirse seçilsin, zincir marketleşmenin önüne geçemeyeceğini, kanuni hakların ve düzenlemelerin açık olduğu da dillendiriliyor. Bu bağlamda ne düşünüyorsunuz?
Mehmet Ecer: Nüfus oranı bizden fazla olan komşu il Kütahya’daki zincir marketlerden daha fazlası Afyon’da var. Hatta bazıları sayılarını ilimizde ikiye katlamış durumdalar. Afyon’un her sokak ve caddesinde ciddi bir zincir marketler bulunuyor. Yıllar önce yurt dışında gezen bir gezinti yazısı okumuştum. Yurt dışında bir bakkal dükkanının 20 yıl sonrada yerinde durduğunu, dedesi ölen gencin bakkalı işlettiği anlatılıyordu. Yani bir yerlerin değerleri var. Bakkal, dükkan ve diğerleri. Onlar mutlaka korunuyor. Örneğin bir Paris’e 10 yıl sonra gittiğinizde çok farklı şeyler açılmıyor. Yine 10 yıl önceki esnaflarla, mağazalarla karşılaşıyorsunuz. Yani esnaf ve sanatkarın durumu hiçbir şekilde bozulmuyor. Hatta Mozart’ın doğduğu yerde dünyada ki tüm Mc Donalds’ların M’si renkli olmasına rağmen bir tek orada kahverengi. Çünkü başka bir renge izin vermemişler caddenin doğal dokusunu bozmamak için. Bizim tarihi vs değerlerimizde her yere baktığımızda böyle bir hassasiyetin esamesi okunmuyor. Değerlerimizi muhafaza ederek gelecek neslin mirasından çalmamız gerekiyor. Ben yerel yöneticilerin yereli desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yasalar malum. Gerekli düzenlemeler yapılarak gereken destek verilmek zorunda. Afyon yerel yöneticisi Afyon’u, Afyonluyu desteklemek zorunda. Küçük esnafımız birazcık fazla kazansa ne yapacak? Yine Afyon’da bir yerde yemek yiyecek. Alışverişini de yatırımını da Afyon’a yapacak. Sürekli bir ekonomi dönecek. Maalesef mevcut düzende Afyon’un ekonomisi gittikçe küçülüyor. Eğer Afyon Belediyesi yerelden yana tavır koyarsa bir takım şeyler yapılabilir. Bir takım yaptırımlar, baskılar bu anlamda uygulanabilir. Yereli destekleyecek önlemler alınabilir. Bunun bir sürü seçeneği ve hukuksal açıdan da alternatifleri vardır.
Burcu Aydın: Seçmen ziyaretleri sırasında her sosyo ekonomik kesimden insanla bir araya geliyor el sıkışıp kucaklaşıyorsunuz. Zaman zaman dert dinleyip, talepler aktarılıyor. Vatandaşın ortak beklentisi nedir?
Mehmet Ecer: Afyon’da yaşayan hiç kimse halinden memnun değil. Afyon’da bir takım şeylerin değiştiği söyleniyor. Üç beş tane otel yapıldığı, yollar yapıldığı söyleniyor. Bunlar aslında çoktan yapılması gereken şeyler. Artık bunlar beklentileri karşılamıyor. İnsanların artık daha rahat yürüyebilecekleri yeşil alanlara ihtiyaçları var. Bu şehir büyüyen bir şehirdir. İnsanlar çocuklarını alıp bir yerde çaylarını içmek isteyecekler. Afyon’da böyle nefes alınabilecek bir yer yok. Elimizdeki mevcut yerlerin hepsi gidiyor. Şu anda boş olan yerlerde trafiğin rahatladığı yerler. Yeni AVM yapılacak yere ve eski stadyumun orada yeni yapılacak olan konutların bulunduğu alanlara binlerce aracın oraya girip çıkacağını düşünün. Kabaca bir hesapla orada 2 bin 3 bin kişinin yaşayacağı bir yer olacak. Yol genişleyecek mi, genişlemeyecek. Afyon’daki en büyük sıkıntı, benim de işe giderken araç beklediğim yer olan eski stadyumun oradaki kavşağa bir çözüm getirilmemesi. Orada şu anda kimse oturmamasına rağmen ciddi trafik sıkışıklığı var. Oraya girecek ve çıkacak binlerce aracı düşündüğümüzde bu projelere gelecek düşünmeden karar veriliyor. Arsa üretilmesi gerekiyor. Böylece insanlar daha ucuza ev sahibi olabilirler. Artık şehrin dokusunu bozmak yerine farklı yerlerde farklı şehirler yaratmak lazım. Yeni müzenin hemen kurulması gerekiyor. Ama ihtisas müzeleri yapılmalı. Bizim müzemizdeki para varlığı dünyada ki sayılı müzelerden birisini oluşturuyor. Ama bu yaygın olarak bilinmiyor. Dünyanın en büyük para koleksiyonu bizim müzemizde. Ama depolarda duruyor. Örneğin mevcut müze etnografya müzesi olsun diğer tarafta para müzesi olsun. Böylece kültür turizmine bir alternatif oluşturulmuş olur. Bu sayede bilim insanları, akademisyenler için şehir bir cazibe merkezi haline gelebilir. 30 Bin tane öğrencimiz var. Ama şehir merkezine gelmiyorlar.
Burcu Aydın: Şehir merkezi sosyal etkinliklerde vb ihtiyaçlarda niye tercih edilemiyor?
Mehmet Ecer: Merkezde bir takım sorunlar var. Ayrıca onları merkeze çekebilmek üzere elde bir şeyler olmalı. Bir yere gittiğinizde bir hava limanında size verilen ilk şey o yerin haritasıdır. Bu haritalarda şehirde görülecek ilk 10, ilk 50 ve ilk yüz vardır. Ben gittiğim ülkedeki şehrin ilk onunu mutlaka gezerim. Bunları içinde hep müzeler vardır. Afyon’a ilk kez gelen bir kişinin görmesi gereken ilk onu düşünün. Birisi o tarafta diğeri başka bir tarafta. Eskinin korunmadığını görüyoruz. Mesela bir para müzesi olsa, birincisi para müzesi, ikincisi etnografya müzesi, üçüncü sırada Mevlevi Camii şeklinde bir sıralama oluşturulabilir. Ama bizde her boş görülen yere bir alışveriş merkezi, konut yapma alışkanlığı var. Bunun şiddetle karşısındayız. Hakikaten şehrimizin nefes alacak yerleri öldürülüyor.
Burcu Aydın: Yerli, yabancı turistlere yönelik aktivite eksikliği şikayetler arasında yer alıyor. Siz neler düşünüyorsunuz?
Mehmet Ecer: Çözümsüzlüğün çözüm olarak uygulamaya çalışıyoruz. Çünkü planlamadan uzak oldu bitti yaklaşımı ile başta yoğunluk arttırılıyor. Mesela Afyon dışından gelen 20 bin konuğumuz var. Termalde kaplıcalarda konaklayanların şehir içine gelmeleri için bahaneler üretmemiz lazım. İşte dünyanın en büyük para müzesi Afyonda’dır dediğinizde işin rengi değişir. Turizm ve misafir ağırlama sıcak su hizmeti ile sınırlı değil. İnsanlarımızın kaliteli zaman geçirebilecekleri alternatiflere ihtiyaç var. İhtisas müzelerine tiyatroya ihtiyacımız var. Bir tiyatromuz yok. Belediye Konservatuarı’nın olması lazım. Festivallerle gençleri birarada tutacak, sosyalleştirecek konserler, etkinlikler yok. Bu şehirde yaşayan insanlar içinde sosyal, kültürel aktiviteler yok. Afyon’da yaşayan insanlar sadece çalışıyorlar. Sabah evinden çıkıp işlerine gidip akşam olduğunda işinden evine gidiyor. Akşamları saat 18.30’da Uzun Çarşıya uğradığınızda, bir bankamatiğe gittiğinizde korkuyorsunuz. Çünkü hiç kimse olmuyor.
Burcu Aydın: Afyon’un göz önündeki değerleri düzgün kullanılıyor ve değerlendirilebiliyor mu?
Mehmet Ecer: Mesela Paris’te bir lokantaya gittiğinizde bir garsonun 45 dakika süreden önce müşteriye ne istediğini sormak için gelmesi büyük bir saygısızlık olarak kabul ediliyor. Bizde böyle yerlerde 10 dakika içinde yer, masa boşaltma alışkanlığı vardır. Tarihi değerlerimize de hakkettiği değeri vermek zorundayız. Geçmişimizle bir bütünüz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızın verildiği topraklarda bağımsızlığımızın ve vatanımızın kıymetini bilen nesillerin yetişmesi için değerlerimize bizi biz yapan unsurlara sahip çıkmak zorundayız. Tüm bunları karşılaştığımız insanlarımızla da konuşuyoruz. Bir çay içimine 5 lira para ödemekten şikayet ediliyor. Kent yaşamının gelişmesi için Belediye’nin bir çok sorumlulukları vardır. Bunun için bir çok değişim gerekiyor. Belediye işletmeciliğinde kaliteli, temiz ve ucuz hizmet alma imkanı oluşur. Mesela şehir merkezimizde bizim Anıtparkımızda bir kafe var. Şehir merkezinde olmasına rağmen özellikle hanımların rahatça oturabilecekleri bir mekan olmaktan uzak. Oysa orayı Belediye işleterek nezih bir mekana dönüştürse, 50 kuruşa çay içilebilen bir yer olsa çok daha iyi olmaz mı? Kavşak ilde il dışından gelen konukların şehir merkezinde rahatça ağırlanabileceği bir yer elde edilmiş olsa. Hıdırlıkta rantabıl kullanılamıyor.
Burcu Aydın: Sözünü ettikleriniz nasıl bir Belediyecilik anlayışı ile hayata geçirilebilir?
Mehmet Ecer: Özellikle orta ve alt gelir grubunda olan aile fertlerinin sosyalleşmeleri şart. Bir ev hanımını düşünün. Kocası işe çocukları okula gidiyor. Bu kadının ömrüde mutfakta geçiyor. Ayda bir kez dışarıya çıkarak yemek yemeyen aileler var. Askerlik görevi haricinde Afyon dışına çıkmamış insanlarımız da var. Böyle hayata sahip insanlarımıza ekonomik fiyatla hizmet verecek temiz ve düzenli yerlerin açılması ve bu alışkanlıkların kazanılması lazım. Biz insan odaklı bir sosyal belediyecilik anlayışından söz ediyoruz. Sayın Başkanımız ısrarla her kelimesinde ‘Biz Belediye’yi tüccar zihneyetiyle yönetiyoruz.’ Belediye’yi bir şirket mantığı ile yönetmek ne kadar yalnış bir şeydir. Kaynak arsa üretmek adına bir daha geri alınamayacak kazanımları satışa sunmanın alemi yok. Bu yerler bizlerin değil. Çocuklarımızın ve torunlarımızdır. Elden çıktıktan sonra bunları yerine getiremezsiniz. Bizim Belediyecilik anlayışımızda karlı olan yeri satmak gibi bir mantık yok. Sosyal belediyecilik anlayışı ile yaklaşım örtüşmüyor. Belediyelerin amacı kar sağlamak değil hizmet üretmek olmalıdır.
Burcu Aydın: Esnaf ve vatandaşın şikayette ortak olduğu sorunu nedir?
Mehmet Ecer: Esnaf yüksek rakamlı su faturası ödemekten şikayet ediyor. Afyon Türkiye’de en pahalı suyun satıldığı bir şehir konumunda. Konutlara da çok ciddi su faturaları geliyor. Bir basın toplantısında da söylemiştim. Emekli bir karı kocanın evine gelen su fatura bedeli 150 TL. Üç yıldır zam yapılmadığına ben inanmıyorum. Esnaf ve hizmet sektörüne bu yaklaşım suyu kullanmayın ve hijyenik olmayın algısı oluşturuyor. Tabela vergisi alınıyor. Çeşitli kalemlerde vergiler var. Birde su ücreti yükselirse esnaf nasıl korunacak. İnsan odaklı sosyal belediyecilik anlayışı ile her kesime yönelik insanımızın kalkınması için destek olmayı planlıyor ve bunu yapabilmek içinde göreve seçilmek istiyoruz.
Burcu Aydın: Son ziyaretlerinizde gündeme gelen belli başlı gündem maddeleri neler? Bu söyleşinin ardından sandığa gidiliyor olsa Afyon için ön görünüz nedir?
Mehmet Ecer: Ben ilk defa bir seçime katılacağım. Aktif politikaya ilk kez başladım. Bizim yanımızda çok tecrübeli siyaseti yıllardır yapan arkadaşlarımız da var. Bir hekim olarak insanların gözlerinden, bakış ve tutamlarından samimiyetlerini çok net anlayabiliyorum. Elimi tutuşundan kapıda karşılamasına kadar kullanılan beden dili olayı zaten özetliyor. Açıkça ben esnaf olsam net bir tavrı gösterme cesaretinde bulunurmuydum diye bazen düşünüyorum. Bazen bizlerin ziyaretlerine medya da eşlik ediyor. Kamera çekimleri var. Hemen her yerde kayıtta bir kamera olmasına rağmen sıkıntılarını bağırarak söyleyebiliyor. ‘Hocam biz senin yanındayız.’ diyorlar. Bu cesareti gösteren insanların tepkilerini her şekilde sandığa yansıtacaklarına ben inanıyorum. Artık biz Afyon’da bu algıyı yarattık. İnsanların güvenilecek adaya oy verme isteklerini hakikaten biz bir çok yerde görüyoruz. Projelerinde yavaş yavaş açıklanmaya başlamasıyla toplum bize güveniyor. Kendimize güvenimiz tam. Biz kendimizden eminiz. Vatandaşı ikna ediyoruz. Başlangıçta ki sloganımız ‘Kentimize ve Kendimize Güveniyoruz’ du. Hakikaten biz bu şehre güveniyoruz.
Burcu Aydın: Afyon’un ve halkının en çok neye ihtiyacı var?
Mehmet Ecer: Ben Afyonluyum ve Afyonluya güveniyorum. Afyon öyle ciddi bir değer ki; bizim yerelde başarı sağlamak için hükümete, Ankara’ya ihtiyacımız yok. Biz kendi kendimize fazlası ile yeteriz. İhtiyacımız olan sadece iyi bir organizasyon ve iyi bir yönetimdir. Merkezi hükümetten gelecek yardıma falan ihtiyacımız yok. Afyon ciddi değerleri olan marka bir şehir. Kaldıki hükümet yıllardan beri Afyon’a doğru dürüst yatırım yapmışda değil. Ulaşım ve iletişim çok ileri bir boyutta. Sanayi de 17-25 yaş arasındaki gençlerimize hayatlarından memnun olup olmadıklarını sorduğumda, ‘İyi işte idare ediyoruz.’ gibi cevaplar alıyorum. Gezmek, eğlenmek için hafta sonu fırsatını bulanların Eskişehir’e gittiklerini öğreniyoruz. Doktorundan orta halli bir vatandaşına kadar herkes komşu il Eskişehir’i gezmek, eğlenmek için tercih ediyor.
Burcu Aydın: İktidar olma ve iktidardan destek alma gerçeği hakkında neler söylersiniz?
Mehmet Ecer: Benim üniversiteye bir sürü arkadaşım geldi. Burada hekimliklerini yaparken bazıları doçent olur olmaz ertesi gün gidenler oldu. Benim Afyon’dan giden doktor arkadaşlarım Eskişehir’de yaşıyorlar. İnsanlar Afyon’da rahat edemiyorlar. Sosyal belediyecilik yok. Ekonomi bir türlü büyümüyor. Komşu il Eskişehir AK Partil bir Belediye değil. Geçmişte DSP’li idi. Şimdi CHP’li. Yılmaz Büyükerşen faktörü önemli. Muhalefet bir partiden Belediye Başkanı doğru bir strateji ile yöresini rahatça kalkındırabilir. Merkezi hükümetle bağınızın olması, iktidar gerçeği, bir bakana sahip olma yönündeki anti propaganda gerçekliğini çoktan yitirmiştir. Yapılacak işlere ve kişinin güvenilirliğine bakılmak zorunda. Biz baştan beri bunu söylüyoruz. Tamam bakanımız var. Sağ olsun gelip gidiyor, bir sürü açılışlar yapılıyor. İyi güzelde Afyon’da ne değişiyor? Bakan Akarçay’ın yapılmasına bir takım gölet projelerine ciddi destek verdi. Ama Afyon merkezde ne değişti? Seçim dışında kalmış bir Afyonlu olarak bana sorsalar; Afyon dışından bir bakanınız mı olsun yoksa Yılmaz Büyükerşen gibi bir Belediye Başkanınız mı olsun? Büyük çoğunluğun bakanı istemeyip Yılmaz Büyükerşen’i buraya getirin diyecektir.
Burcu Aydın: Seçmeni, insanları doğru anlayabildiğinizden ve kendinizi de doğru anlatabildinizden eminmisiniz?
Mehmet Ecer: Önemli olan sahip olunan vizyon. Açıkça söylüyorum ben toplumun en altından geldim. O ızdırabı biliyorum. Çok yoksul bir aileden geldim. Bunu ajitasyon yapmak için söylemiyorum. Bu durumdaki insanları en iyi anlayabileceklerden bir tanesiyim. Çok ajite etmek istemiyorum ama üniversiteyi çok zor koşullarda okuduk. Anlatılmaz açıkça o günlere asla dönmek istemem. Gençliğime gitmek istemem. Hayatın en güzel zamanı olsada çektiğim sıkıntılar nedeniyle asla gençliğime dönmek istemem. Çok şükür daha sonra biz bunu devletin imkanları, milletin vergileri ile okuduk. Yine sınavlara çalışıp kazandık dahiliye uzmanı olduk. Bilimsel çalışmalar için dünyanın bir sürü ülkesine Kanadası’ndan Dubaisi’ne, Çin’inden, Malezyasına kadar çok kez gittiğim yerler oldu. Sponsorlarımız olduğu için en jet üst düzey yerlerde de bulunma imkanım oldu. Azmettim yılmadım. Bir kenti yönetmek içinde aynı azmi göstermeye hazırım. Ben bu şehirde Sahipata’nın en kötü evinde oturan insanlarının yaşamından tutunda Ataköy’deki bir insanın evinde yaşadıklarını iyi biliyorum. Gündüz sıvacılık yapmış bir adam olarak akşam olduğunda evine gelen bir sıvacının yer sofrasında bir çorbaya nasıl kaşık salladığını da biliyorum. Çok zengin bir insanın evine geldiğinde klasik müzik dinleme ya da konsere gitme ihtiyacını da iyi bilirim. Birinin ızdırabını, diğerin zevkini biliyorum. Halkın her kesimini çok anlayabilecek bir pozisyondayım. Sadece bilimsel kongrelere katılmakla yetinenlerden olmadım. Gittiğim ülkelerin şehirlerini gezerek gözlemler yaptım. O şehirlerde özellikle kaybolup o şehri tanımayı amaçladık. Dünyada Afyon kadar meziyeti birarada barındıran bir başka bir şehir yok. >>Burcu AYDIN’ın röportajı

Bakmadan Geçme