• Haberler
  • Genel
  • İnsan haklarında İslamiyet'in ve batının yaklaşımı zıt

İnsan haklarında İslamiyet'in ve batının yaklaşımı zıt

AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, İslami bakış açısı ile batının günümüzde insan hakları diye sunduklarının tamamen birbirine zıt iki kavram olduğunu söyledi Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi Ramazanda İkindi Sohbetlerinde konuşan AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, “İslam ve İnsan Hakları” başlığında konuştu. Konuşma öncesinde Otpazarı Camii İmam Hatibi Muhammed Emin [&hellip]

İnsan haklarında İslamiyet’in ve batının yaklaşımı zıt

AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, İslami bakış açısı ile batının günümüzde insan hakları diye sunduklarının tamamen birbirine zıt iki kavram olduğunu söyledi

Ensar Vakfı Afyonkarahisar Şubesi Ramazanda İkindi Sohbetlerinde konuşan AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, “İslam ve İnsan Hakları” başlığında konuştu. Konuşma öncesinde Otpazarı Camii İmam Hatibi Muhammed Emin Çankaya tarafından Kur’an tilavetinde bulunuldu.
İKİ ANLAYIŞ BİRBİRİNE ZIT
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, günümüzde insan haklarının sağlamak için gerektiğinde insan öldürülebildiğine dikkat çekti. İnsan hakları ve demokrasi götürmek adına ABD’nin Irak’a girdiğinde gayri resmi rakamlara göre 2 milyonun üzerinde sivilin öldürüldüğünü belirten Balı; “Ciddi biçimde sorgulanması gereken şey, insan hakları kavramının kendisidir. Asıl mesele gerçekten bir hak olup olmadığı meselesidir. Daha sonra İslam’daki insan hakları ile bu hak söylemi arasında paralellik olup olmadığını sorgulamak doğru olabilir. Sonunda söyleyeceğimizi başta söylemenin iyi olacağını düşünüyorum. İslam’da insan haklarını savunanlar bu konuda yazıp çizenler genellikle konuya şu şekilde bakarlar; ‘Batı insan haklarına ulaşmak için çok çileler çekti. Ortaçağ karanlığını yaşadı, kölelik sorunu vs. Daha sonra insan haklarına ulaştı. Oysa İslamiyet doğduğundan beri 1400 yıldır insan hakları zaten vardı.’ Bu söylem doğru bir söylem değil. Çünkü İslamın insan hakları dediği şey ile batının bugünkü insan hakları diye sunduğu şey bir ve aynı olmaması yanında tamamen birbirine zıt iki kavramdır. Bu ifadelerle en sonunda söyleyeceğimi başta söylemiş olayım” dedi.
MÜSLÜMANLIK TERÖRİST
DAMGALANMASINA YETİYOR
AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ali Şafak Balı, günümüzde batıda ki insan haklarına bakıldığında bir takım ideolojik söylemlerle birlikte anlam ifade eden haklar olduğunu belirtti. Özellikle uygulamaya bakıldığında günümüzde insan haklarından yararlanmak için sadece insan olarak doğmanın yetmediğini söyleyen Balı; “Örneğin Müslüman olmak insan haklarından yararlanabilmek için batıya göre daha fazla çaba sarf etmek gerekiyor. Bugünün insan haklarından yararlanmak için beyaz ırktan olmak avantaj. Batılı olmak, ABD’li olmak bir avantaj, erkek olmak avantaj ve Müslüman olmamak bir avantaj. Bu saydığım unsurların dışında ki kimliklere, kişiliklere, ırki özelliklere, dini özelliklere sahip olanların bu haklardan yararlanabilmeleri için kendilerini ispat etmeleri, güvenilir olup, terörist olmadıklarını göstermeleri gerekir. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra Müslüman olmak terörist olarak damgalanmak için yeterli bir sebep. Dolayısıyla 11 Eylül saldırılarından sonra Müslüman olanların, insan haklarından yararlanabilmeleri için terörist olmadıklarını ispat etmeleri gerekiyor. İnsan hakları başında sorunlu bir olgusal gerçeklik arz ediyor. Mesela Guantanamo Kampı’na düşerseniz insan haklarından yararlanma ihtimaliniz yok. Ya da Irak’taki saldırılar sonrası Ebu Gureyb hapishanesine atıldıysanız artık insan falan değilsiniz.” diye konuştu.
HAK KAVRAMI SORGULANMALI
İnsan haklarının batı toplumlarında egemen olan bir hak söylemi olduğunu dile getiren Prof.Dr. Ali Şafak Balı, batının daha çok kendi ideolojik söylemlerini hayata geçirmek, tüm dünyaya dayatmak için insan haklarını demokrasi ile birlikte araç olarak kullandığını belirtti. İnsan kavramı ile ilişkilendirilmesi ile söz konusu hakkın tamamen ciddi sorunlar içeren bir kavram olduğunu söyleyen Balı; “Tüm bunların sorgulanması gerekir. Öncelikle hak kavramını sorgulamak istiyorum. İnsan hakları derken insanın doğuştan itibaren sahip olduklarını var saydığımız değiştirilemez, dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel bir takım klasik insan haklarında olduğu gibi haklardan mı söz ediyoruz? Yoksa birilerince verilip alınan yani bahşedilen, sınırlanan ya da alınabilen hukuki yetkilerden mi bahsediyoruz? İlkinden bahsedildiğinde modern insan haklarını savunanlar söylerler; insanlar doğuştan insan olmak dolayısıyla bir takım hakkına sahiptir. Dolayısıyla bu haklarını kimseye devir edemezler. Kimse bunlara dokunamaz v.s. Fakat pratik hukuk uygulaması ve pozitif hukuk çerçevesinde bu hakların korunup gözetilmesi sözkonusu olduğunda hak tanımlaması birden bire değişiyor. O zaman hak tanımı; Hukuk düzeni tarafından tanınmış yetkidir.” şeklinde konuştu.
İNSAN VE HAK İKİ TEMEL SORU
Prof.Dr. Ali Şafak Balı, vatandaş değil de göçmen statüsünde, vatansız olarak ya da geçici başkaca bir statüde yaşayanların o ülkenin vatandaşları ile aynı haklara sahip olunduğunun iddia edemeyeceklerini kaydetti. İnsan haklarını savunurken insan olarak doğmuş olma ve insan olarak yaşamanın bu haklara sahip olmayı gerektirir algısı oluşturduğuna değinen Balı; “Oysa pratik hayatta hiçbir zaman insan olarak doğup yaşama algısının gerçekliği ile karşılaşmıyoruz. Gerçekten insan hakları nedir? İnsan nedir? Aslında iki temel soru var. İnsan ve hak. İnsan hakları dediğimiz kavram acaba başlı başına insana özgü bir durum mudur? Hak kavramı insanı bir nitelik midir? İnsan dışında ki varlıklar, hayvan hakları, çevre hakları, dini haklardan da söz ediyorsak da o zaman hakların bunlarda öznesi olabilir. Hayvanların da hakları vardır ifadesinde ki hak kavramı ile insan hakları ile bağdaşır mı? Eğer bu geçerli değilse hak kavramının gerçekliği ve geçerliliği üzerine düşünmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
İSLAM YÜKÜMLÜLÜKLERİ VURGULAR
İnsanlık tarihi boyunca hak kavramının insanlarca nasıl kullanıldığına bakılması gerektiğini belirten Balı şunları söyledi: “İnsanların yaptığı ilk hukuk ceza hukuklarında karşımıza çıkar. İlk hukuksal düzen insanların neleri yapamayacağını söyleyen kurallardan oluşmaktadır. İnsanlara yükümlülükler yükleyen kurallardan oluşmaktadır. Tarihe bakıldığında ilk çağ insanlarının bir takım hakları var. Bir otorite olmadan hak sisteminin bize verebileceği hiçbir şey yok. Bu söylem 17’nci yüzyılda ortaya çıkan bir söylemdir. İnsanlara haklarını devletten talep edebilecekleri söylemi 17. yüzyıl öncesinde daha çok dinlerde insanlara hep vecibeleri hatırlatılmıştır. İslamın hak anlayışı aslında bu temel üzerine oturur. İslam’da bireye yönelik olarak hakkın vardır. Bunu istediğin zaman istediğin biçimde herkesten talep edebilirsin gibi bir söylemi yoktur. İslam’da bireye yöneltilen şöyle bir söylem vardır; ‘Senin senin dışındaki herkese karşı ödev ve yükümlülüklerin vardır. Bunları yerine getirdiğinde onların hakları gerçekleşmiş olacaktır.’ İslamın hak anlayışı bireysel olarak ödev ve yükümlülüklerine vurgu yapmaktadır.” >> Burcu AYDIN’ın haberi

Bakmadan Geçme