“İnsan emel peşindedir ecel de insanın peşinde”
Müslümanlar’ın emellerinin Hakk’ın katında şeref kazanmaya, Hakk rızasına bağlaması gerektiğini savunan AKÜ Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan, insanın emel peşinde iken ecelin de insanın peşinde olduğunu vurguladı Ensar Vakfı Şubesi’nin Ramazan’da İkindi Sohbetleri programına Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan konuk oldu. Uçan, “Ramazan Orucu ve Ahlak” başlıklı konuda sohbet [&hellip]
Müslümanlar’ın emellerinin Hakk’ın katında şeref kazanmaya, Hakk rızasına bağlaması gerektiğini savunan AKÜ Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan, insanın emel peşinde iken ecelin de insanın peşinde olduğunu vurguladı
Ensar Vakfı Şubesi’nin Ramazan’da İkindi Sohbetleri programına Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan konuk oldu. Uçan, “Ramazan Orucu ve Ahlak” başlıklı konuda sohbet etti. Sohbet öncesi Gültepe Camii İmam Hatibi Hüseyin Başyiğit tarafından Kur’an tilaveti gerçekleştirildi.
DİLLE İKRAR KALPLE
TASDİK GEREKİR
İman, amel ve ahlakı İslamiyet’in üçlü saç ayağı olarak nitelendiren AKÜ Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan, bu ayaklardan birinin eksikliği halinde ayakta kalınamayacağını söyledi. İmanın La ilahe illallah Muhammeden Resulullah’ı yani kelime-i tevhidi dille ikrar edip kalple tasdik etmekle olacağını belirten Uçan; “Tevhid de esas olan kalbin tasdik etmesidir. Dil kalbin yardımcısıdır. La ilahe illallah Muhammeden Resulullah diyen Müslüman’dır saygıya layıktır. İman ettikten sonra bizden istenilen amel etmemizdir. Hiçbirimiz kendi başımıza işler yapamayız. Müslüman’ız dedik teslim olduk, arkasından da bize söylenen emir edilenleri yapmamız gerekir.” dedi.
İKİ TÜR AHLAK VAR
AKÜ Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hilmi Uçan, Allah Celle Celilüh ve Resulullah’ın (SAV) Müslümanlar’a neyi emretmişlerse ona teslim olan yürekler amelleri gerçekleştirmek gerektiğine temas etti. Üçüncü olarak ahlaktan söz eden Uçan; “Bunların hepsi birbirleriyle bağlantılıdır. Ahlak olmadığı zaman iman edip ameller yapsak da amellerimizin hepsi heba olabilir. Yarın ahirette amellerimiz boşa gitmiş bir konuma düşebiliriz. Ahlakımızın da olması lazım. Ahlak nedir sorusunu iyi anlayıp onun cevabını bulmamız ve yerine oturtmamız gerekiyor. Ahlak seciye, karakter ile aynı kökten geliyor. Can çıkmayınca huy çıkmaz sözü vardır. Bu sözle kişi ‘Ben ne diye güzel işler yapmaya gayret edeyim.’ diyebilir. İki tür ahlak var. Birincisi fıtri ahlak birisi de iktisabi ahlak dediğimiz ahlak vardır. Fıtri ahlak Allah Celle Celalüh’ün bizim genlerimize koyduğu örneğin cömertlik, korkaklık, cesaret gibi potansiyel gizil güçlerdir. Bu kolay kolay değişmez. Fıtri ahlak kibritte ki ateş gibidir. Kibriti ateş değildir. Ama ateşi içinde barındırır. İslami ifade tarzı ile fıtri ahlakı söylersek nefis değişmez.” diye konuştu.
ÜSTESİNDEN GELMEK MÜMKÜN
İnsanoğlunun içinden binlerce vesvesenin geçtiğini kaydeden Prof. Dr. Hilmi Uçan, bu vesveselerin hepsinin fıtri ahlaktan kaynaklandığını söyledi. Eğer bunlar iyiye yönlendirilirse iyi ahlaklı Müslüman, kötüye yönlendirilirse ya da nefsin dediklerine uyulursa, fıtri ahlakın gereğinin yerine getirileceğini belirten Uçan; “O zaman yalnış işler yapmış oluruz. İlk açıdan baktığımızda can çıkar huy çıkmaz sözü doğru. Ama ikinci yani sonradan kazanılan ahlakla bunun üstesinden gelebilmenin mümkün olduğunu görüyoruz. İnsanın huyu ya da karakteri değişebilir. İnsan zorlarsa üzerinde ısrar ederse değişebilir. Bir insan cimri ya da korkak olabilir. Bunlar yaradılışta var olan şeylerdir. Ama cimri insan çocukken değiştirilebilir. Cimri bir çocuğun eline para verip ona, ‘Yavrum kendine bir çikolata aldın mı bir kısmını arkadaşına vereceksin.’ denilebilir. Bu şekilde daha çocukken bu karakterde bir insana vermeyi, paylaşmayı öğretebiliriz. Dolayısıyla fıtri ahlaktan birazcık koparıp İslami ahlaklı bir çizgiye getirebiliriz.” şeklinde konuştu.
DİN GÜZEL AHLAKTIR
İktisabi yani kazanılmış ahlakı aşılamaya benzeten Prof. Dr. Hilmi Uçan, aşınnı tutması halinde çok güzel meyveler vereceğini söyledi. Aşının tutmaması durumunda sonuç alınamayacağını, ya da çok güzel meyveler veren bir dalın ucundan kesilmesi halinde mevyenin aslına rücu edeceğini belirten Uçan; “Bu tür benzetme ile iktisabi ahlakı açıklayabilirim. Nefsin içerisinde ki gizli kabiliyetlerle ilgili Resulullah’ın (SAV) şu sözünü unutmamaız lazım. ‘Din güzel ahlaktır.’ Kendisine sorulan Ya Resulullah din nedir sorusuna Efendimiz bu şekilde üç kez tekrarlayarak cevap vermiştir. Peki uğursuzluk nedir ya Resullah diye sorulduğunda Efendimiz ‘Kötü ahlaktır, çirkin ahlaktır.’ diyor. Bir güzel ahlak var birde kötü ve çirkin ahlak var. Peygamber Efendimiz (SAV) ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.’ diyor. Kendi misyonunu güzel ahlakı tamamlamak olarak belirlemiştir. Yani ümmetine güzel ahlaklı işler yapmayı öğreteceğini ifade etmiştir. Cahiliye döneminde ki Araplar’a ve bütün insanlığa böyle bir misyonla gelmiş. Ahlakın böyle bir anlamı var.” ifadelerini kullandı.
ALLAH İNSANI EN
GÜZEL ŞEKİLDE YARATTI
Allah-u Teala’nın kulun içindeki vesveseleri eylem haline getirmesi halinde hesap sorduğunu dile getiren Prof. Dr. Hilmi Uçan, “Avam günahtan tevbe eder, havasta gafletten tevbe eder.” sözünü hatırlattı. İnsanoğlu’nun avamdan olması nedeniyle gaflet ve havastan tevbe etmesi gerektiğini kaydeden Uçan şunları söyledi: “Bize düşen tevbe etmektir. Tevbe ediyor muyuz? Gaflet içerisinde miyiz? Bunların muhasebesini yapmak yine bizim yapacağımız iş. Sorumluluk duygumuzu açıklayabilmek için yaratılış hikmetimizi kavramamız lazım. Allah beni niçin yarattı? Ontolojik var oluş sorgusu. Beni Allah nasıl yarattı? Bu soruyu sormamız gerekiyor. Hazreti Allah Cin suresinde, ‘Ben insanı ahseni takvim üzere yarattım.’ diyor. Bu sözleri söyleyip geçiyoruz. Sözlerin sırrına ermeye çalışırsak Kuran’ı ve İslamiyeti’de güzel anlarız. Allah insanı en güzel şekilde yaratmıştır. Sivriliklerini törpülemiş, beden ve ruh olarak hem çok güzel şekil vermiş hem de kainattaki hiçbir varlık O’nun yaratılış hikmetine ulaşamaz. Ahseni takvim bu anlama gelir. Allah bize verdiği nimetlerin kadrini kıymetini bilmemizi istiyor.”
TEREDDÜTTEN TEFEKKÜR DOĞMAZ
Allah-u Teala’nın kullarına “Beni çok anın ki bende sizi anayım.” dediğini belirten Prof. Dr. Hilmi Uçan, Müslümanlar’ın emellerini şüphesiz şekilde Allah’ın rızasına bağlamaları gerektiğini vurguladı. Uçan şöyle konuştu: “Emellerimizi Hakk’ın katında şeref kazanmaya bağlamalıyız. Benim yeryüzünde yaşama amacım Allah’ın rızasını kazanmaktır. Hakk’ın defterinde ve ardından halkın defterinde şeref kazanmaktır. Emelimizi böyle belirleyebilirsek bu dünya da yaşamanın bir anlamı var. Sorgulamamızı yerli yerinde yapmışız demektir. Ama tereddüt içinde yüzüyorsak, öyle mi böyle mi durumundaysak tereddütten bereket hasıl olmaz. İman kesinliği gerektirir. Biraz böyle biraz şöylesi yok. Ahlakta böyledir. İman var amel yoksa ya da iman ve amel olup da ahlak yoksa bereket hasıl olmuyor. Oyunun kuralları bilinmeli. Tereddütten tefekkür doğmaz. Unutulmamalıdır ki, İnsan emel peşindedir ecelde insanın peşindedir.”
>> Burcu AYDIN’ın haberi