Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İNANÇ BAKIMINDAN İNSANLAR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 12 Şubat 2010 Cuma 02:00:00
  “Namaz, zekat, sadaka ve benzeri ibadetleri insanlar görsün de takdir etsin diye aleni olarak yerine getirmek ve cemaat arasında iken namazı itinayla kılmak, yalnız başına kalınca ya terk etmek, ya da laubali bir tavırla kılmak bu derecelerden birkaçıdır.
Sonuç olarak konuyu şöyle özetleyebiliriz:
“Yapılan her ibadet ve hayır ve iyilik ile insanların övgü ve takdirini kazanmayı düşünmek, böyle görünerek maddi, manevi, çıkar sağlamak riyadır derin gaflettir.
Namazdan Gaflet Edenler
“Feveylüllil musallinellezinehüm an salatihin sehun” (Vay haline o namaz kılanların ki, namazlarından gaflet içindedirler.) Bu ayet-i kerime’de bir incelik söz konusudur:
“AN SALATİHİM SEHUN” denilmiş de “Fİ SALATİHİM SEHUN ” denilmemiştir. Yani “Salat-Namaz” kelimesinin başına (an ) edatı konulmuş da (fi) edatı konulmamıştır. Zira “fi” konulmuş olsaydı, daha çok namazlarında yanılan mü’minler kastedilmiş olurdu ki, o durumda ayet büyük bir korku ve sıkıntı havası estirmiş olurdu. Öyle ki, namazda yanılan, gaflet eden mü’min uhrevi azapla tehdit edilmiş bulunurdu. Oysa başta Hz.Muhammed (A.S) ve yakın arkadaşları olmak üzere hemen her mü’minin namazda yanılabileceği söylenebilir ve mümkündür. O bakımdan Cenâb-ı Hak bu tarz yanılmayı değil, namazdan gaflet edip onu vaktinde kılmayanın, kıldığı zaman laubali davranan ve aynı zamanda gösteriş olsun (çıkar sağlasın) diye kılan gafillerin bu sakat düşünce ve tutumu konu edinerek (an salatihim) buyurmuştur.
Nitekim ibn Abbas (RA.) diyor ki: ” Eğer ( fi salatihim ) denilseydi, ayet mü’minler hakkında çok korkutucu bir tehdit ifade ederdi. “
“Ata’ da diyor ki: “Allah’a hamd olsun ki (an salatihim) buyunmuş ta (fi salatihim) buyurmamıştır.” (el- Cami’u Li-Ahkami’l- Kur’an: 20 / 212) (C.Yıldırım Tefsiri, 13. cilt,7023)
Demek ki bu sure de anlatılandan maksat namazda yanılarak gaflette bulunmak değildir. Çünkü Sevgili Peygamberimizin ashabı dahi namazda yanılmış veya kalplerinde vesvese bulunmuştur. Öyleyse burada anlatılan, riyakarlık, mürailik, gösteriş için ibadet yapmak, dindar görünerek halkı kandırmak, dini kullanarak maddi, manevi, siyasi çıkar sağlamak….kastediliyor. Dini yalanlayanlar, ve mürailer, ve yazıklar olsun hitabının muhatapları işte bunlardır.
Maun suresinde geçen “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” hitabı ile Fatiha suresi arasında bir bağ vardır. Çünkü Fatiha suresi’nde geçen “İyyâ kena’budü ve iyyâ kenestaîn” “(Allah’ım) Yalnız sana ibadet ve kulluk eder, yalnız ve ancak senden yardım dileriz.(bekleriz, isteriz) sözleri kulun kılmış olduğu namazın her rekatında yaratanı Allah’ına vermiş olduğu söz ve taahhüttür. Kul namazda vermiş olduğu bu taahhüde ve söze sadık kalmaz, kula kulluk eder, maddenin esiri olur, namazına gösteriş ve riya karıştırırsa işte o zaman “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” hitabının muhatabı olur.
“Münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışırlar, Allah’ da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar”(Nisa; 4/142-143)
Münafık; kendini mümin göstermek suretiyle sözde imanlı olduğunu iddia eden fakat Allah’a, Peygamberine ve müminlere karşı düşmanlığını gizleyen kimsedir. Bu husus Kur’ân’da şöyle açıklanmaktadır:
“Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla ‘inandık’ diyen (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin…” (Maide, 5/41)
Münafıkların gönüllerinde küfür, dillerinde ise güven vermeyen bir tasdik ve görüntü vardır. Buna rağmen kendilerinin Müslümanlardan olduklarını kabul ettirmek için sürekli bir telaş içindedirler. Kur’ân, onların bu psikolojik hallerini şöyle açıklamaktadır:
“Kesinlikle sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir. Fakat onlar korkudan ödleri patlayan bir topluluktur” (Tevbe; 9/56)
2. Münafıklar konuştukları zaman yalan konuşurlar, verdikleri sözde durmazlar, emanete hainlik ederler. Bu karakterleri Kur’ân’ da şöyle açıklanmıştır:
“(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde , “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder” (Münafikun,63/1).
Sevgili peygamberimiz (a.s.) ise bu konuda şöyle buyurmuşlardır:
“Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan konuşur, va’d ettiği vakit sözünde durmaz; kendisine bir şey emanet edildiği zaman hainlik eder.”
Şunu da hemen belirtmemiz gerekir her yalan söyleyen, sözünde durmayan ve emanete hainlik eden her insan münafık değildir.
(Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti