Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İNANÇ BAKIMINDAN İNSANLAR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 9 Şubat 2010 Salı 02:00:00
  İman Artar ve Eksilir mi?
İman; Peygamberimizin Allahtan getirdiği hükümleri tasdik etmek olduğuna göre, bunda artma ve eksilme olmaz. Yani bir kimse imanın esaslarından kitaplara inanıp, öldükten sonra dirilmeye inanmasa Müslüman olamaz. Böyle olunca imanın artması ve eksilmesi diye bir şey olmaz. Dince iman edilmesi gerekenler bellidir, ne azalır ne de artar. Hal böyle olunca imanın gerçekleşmesi açısından hiçbir insan arasında hattâ Peygamberlerle insanlar arasında hiçbir fark yoktur. Yani Peygamberler neye inanmakla yükümlü ise insanlarda aynı şeylere inanmakla yükümlüdürler
Ancak Müslümanların imanlarının kuvvetli ve zayıf olması bakımından aralarında farklılıklar vardır. Sözgelişi hiçbir Müslümanın imanı Hz. Peygamberimizin imanı ile bir değildir.
İmanda böyle bir farklılığın bulunduğuna âyet ve hadislerde de işaret edilmiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de:
“Mü’minler ancak onlardır ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer. Allah’ın âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu, onların imanını artırır (kuvvetlendirir) ve onlar yalnız Rablerine dayanır ve güvenirler. (Enfal, 8/2.)
Abdullah bin Ömer’den rivayet edilen bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
” Ebu Bekir’in imanı, âlemlerin imanı karşılığında tartılmış olsa, onlardan ağır gelirdi.”( Beyhaki )
İman “İcmâli iman” ve “Tafsîli iman” olmak üzere iki kısma ayrılır.
İcmâli iman, iman edilecek şeylere kısa ve topluca iman etmek demektir ki kelime-i tevhid ile “Lâ ilâhe illallah muhammedün rasûlullah” ifade edilir.
“Tafs’ili iman” ise, Allah’a, meleklerine kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, cennet ve cehenneme, sevap ve ikaba (cezaya), kaza ve kadere; Kitap ve Sünnet ile Hz. Muhammed’in Allah tarafından tebliğ ettiği ve tevatür yoluyla sabit olan kesin haber ve hükümlerin her birine ayrı ayrı Allah ve peygamberin istediği şekilde iman etmektir.
İman Esasları
Ayet ve hadislerde imanın esasları bildirilmiştir. Cebrail aleyhisselâm, Hz. Peygamber’in de aralarında bulunduğu bir sahabe’ topluluğuna insan suretinde gelmiş, iman, İslâm, ihsan ve kıyamet alâmetleri gibi bazı soruları Allah Rasûlüne sorarak cevaplarını almıştır. İşte Cebrail (a.s.)’in bizzat soru sorarak ve cevaplarını tasdik ederek telkin ettiği bu hadise “Cibril hadîsi” adı verilmiştir. Bu hadis-i şerifte iman esasları bizzat Cebrail aleyhisselam tarafından Peygamber Efendimize sorulmuş ve Peygamber Efendimizin verdiği cevaplar Cebrail aleyhisselam tarafından tasdiklenmiştir.
Abdullah b. Ömer’in, babası Hz. Ömer’den naklettiği bu hadis şöyledir:
“Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)’in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve: “Ya Muhammed! Bana İslâm’ın ne olduğunu söyle” dedi. Rasûlullah (s.a.s.): “İslâm; Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt’i hac etmendir” buyurdu. O zat: “Doğru söyledin” dedi. Babam dedi ki: “Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu.”
“Bana imandan haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah’ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır” buyurdu. O zât yine:
“Doğru söyledin” dedi. Bu sefer:
“Bana ihsandan haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
” Allah’a O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür” buyurdu. O zat:
“Bana kıyametten haber ver” dedi. Rasûlullah (s.a.s.) “Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir” buyurdular.
Babam dedi ki:
Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Rasûlü bana: “Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?”dedi. “Allah ve Rasûlü bilir” dedim.
“O Cibrîl’di. Size dininizi öğretmeye gelmişti” buyurdular. (Buhârî, İman 1; Müslim, İman 1).
Peygamber Efendimiz bu hadiste iman esaslarını altı olarak saymıştır. Bunlar; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman etmektir. Bu hadiste sayılan imanın esasları Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde geçmektedir. Sözgelimi Bakara suresinin 177 ve 284 ile Nisa sûresinin 136. ayetleinde “Allah’a, meleklere, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe” iman geçmektedir. Yine Kur’an’da birçok ayet kadere imanı ifade etmektedir.
İslâm âlimleri, imânı iki mertebeye ayırmışlardır:
1- Taklidî îman,
2- Tahkikî îman..
(Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti