Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

İMAN LA İLAHE İLLALLAH’TIR, SALİH AMEL MUHAMMEDEN RASULULLAH

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 21 Şubat 2018 Çarşamba 13:38:47
 

 

– 111-
İman ve salih amele şöyle de bakabiliriz: İman La ilahe İllallah’tır, salih amel Muhammeden Rasulullah. Şemamızda bunu şöyle tanımladık: La ilahe illallah Risalet boyutudur, Muhammeden Rasulullah Nübüvvet boyutudur. La ilahe illallah Billahi anlamıyla imandır, bu imanın gereği ise Muhammeden Rasulullah’tır. Onun için, Allah’ın “Rasûlüm” dediği, heva ve hevesiyle davranmadığını söylediği Muhammed (SAV) neyi nasıl yapmışsa o salih ameldir, onu yaparız. Salih amel budur. Şöyle toparlayalım: Tanrılık iddiasında değilim (La ilahe illa Allah) ve bu imanımın gereğinin nasıl yaşanacağını Hazreti Muhammed (SAV) öğretmiştir (Muhammedün Rasulullah). Bu sebeple, onun yaptığı gibi yaparım; yani Nübüvvet’e uyarım. Bu yüzdendir ki, Risalet devam eder, ama Nübüvvet son bulmuştur, yani Hazreti Muhammed (SAV) SON NEBİ’dir. Bu, “yeniden amel tarifi yok” demektir. Bu çok önemlidir, yeniden amel arayışına girmek SAPMAK demektir. Yeniden amel tarif etmek Son Nebi’yi kabul etmemek demektir…
SABRI VE HAKK’I TAVSİYE EDERKEN,
NEYİ TAVSİYE EDİYORUZ?
Asr-3: “Ve onlar birbirlerine Hakk’ı tavsiye eder ve sabrı tavsiye eder.”
Hakk’ı tavsiye, sabrı tavsiye ne demektir? Bir kere, birbirlerine hak hukuk tavsiyesi, birbirlerine hukukun üstünlüğünü önermek değil! “A” Takdim Formu”nda yaşayan tanrıların birbirlerine hak ve hukuk çerçevesinde davranmalarını önerip sonra da “ben ayet gereği hak ve hukuk tavsiye ediyorum” demek değildir, böyle düşünen yanılır. “Hüsranda olmamak için hak hukuk öneriyorum, ayetin gereğini yapıyorum” diye tanrılar arası mücadelede adaleti önermek, Hakk’ı tavsiye etmek değildir! Tanrılar arası mücadelede, tanrıların sıkıntıları ve hedefleri için onlara “dayanın, sabredin sevaptır” diye önermek de “sabrı tavsiye” değildir, ibadet değildir. Yanılmayalım, yanlış iş yapmış oluruz. Dikkat edin, bu ayette söylenen şey çok farklıdır! “Hüsrana uğramamak için birbirlerine Hakk tavsiye ederler” şudur: Hakk’ı tavsiye “B” Takdim Formu”nu tavsiyedir. Hakk’ı tavsiye edenler “B” Takdim Formu” yaşantısını tavsiye ederler. Bu yaşantıyı tavsiye ettiklerinde, bu yaşantı için onlara sabır ve dayanma dilerler, “Sabret sonu selamettir, sabretmezsen “A” Takdim Formu”na düşersin” derler. Bu da sabrı tavsiyedir. İhlâs Hayat Döngüsü Büyük Haritası’nda (Allahu veliyyullezine amenü yuhricühüm minez zulumati ilen nur: Allah inananların Veli’sidir, onları zulmetten alır, nura sokar) mealindeki Bakara-257. ayeti görmüştük, bu yüzden “sabret, inananın velisi Allah’tır, O’na güven ve dayan” diyerek “sabrı tavsiye” ederler.
ZALİM “A” TAKDİM FORMU”NDA
OLANDIR, ZALİMLER NEFİSLERİNE
ZULMEDENLERDİR
Bu söylediklerim, Kur’an’ı “Billahi” mealiyle anlamada kelimelerin deşifresidir, “B” idrakıyla anlam, meal budur, Hakk yoldaki manayı yakalamak budur, kişi ancak böylece “B” mealinin içine girmiş olur. Diğer türlü şaşı bakanların veya göremeyenlerin mealleri oluşur. Vakıa-79 onlara der ki; siz sakın Kur’an’a dokunmayın, tahir olmayanlar dokunmasın, temiz olmayanlar ayetlerimize dokunmasın. Çünkü onlar yorumlarını “A” Takdim Formu” içinde tanrılara yönelik yaparlar. Mesela Meryem Suresi-72’deki “zalimler”i düzgün tahayyül edemezler. Ayetin manası doğru anlaşılmazsa oradan doğru bir amel çıkaramayız. Zalim “A” Takdim Formu”nda olandır, zalimler nefislerine zulmedenlerdir. “Billahi” manada bakınca zalimin, zulmün anlamı budur.
 KENDİNİ HİSSETME DUYGUSU’NU
 YAKALAMAYA ÇALIŞIN
Gelinen idrak noktasında “A” ve “B” takdimini daha yukarı bir manaya taşıyacağız. İhlâs Hayat Döngüsü’ndeki süreç (http://www.birdusunyansimasi.com/media/ihlashayat/2-ihlashayat.jpg) “HUvAllahu Ehad Allahus Samed”le başladı, bu süreç B sıfır noktasına kadar geldi. B sıfır noktasından sonra “A” Takdim Formu” dediğimiz sapan bir yol var. Lütfen şimdi söyleyeceklerimi çok iyi yakalamaya gayret edelim ve tefekkür edelim. Birim B sıfır noktasına yaklaşırken ona bir şey olur, o kula Allah bir duygu verir. B sıfır noktasına yaklaşırken birime verilen duygu Kendini Hissetme Duygusu’dur. Bunu da yakalamaya, bu duyguyu da aklınızda tutmaya ve fark etmeye çalışın. Önceki paylaşımlarımızda “A” ve “B” Takdim Form”larını ve “BEN” diyerek takdim edişleri fark etmiştik, onlar bizim için somutlaşmıştı. Şimdi manayı bir basamak yukarı çıkarıp diyoruz ki; kula verilen Kendini Hissetme Duygusu’nu yakalayın. Esma’ül Hüsna kompozisyonu olan birime, yani kula Allah “Kendini Hissetme Duygusu” verir ve o kendini hisseder. İşte cüz/kul hayatı böyle başlar, cüzün hayatı “kendini hissedince” başlar! Bu yüzden Kendini Hissetme Duygusu çok önemlidir. Bunu çok tefekkürle, çok somut görebilmeye çalışmak, bu mananın açılabilmesi için gerekli esma tefekkür ve zikirleriyle bunu somutlaştırmak gerekiyor. Hissettiğinizde kuvvetlenmesi için La ilahe illallah Kelime-i Tevhidi ile Kendini Hissetme Duygusu’nu yakalamaya çalışın. Şimdi daha yukarı ve çok önemli ikinci manayı söylüyorum: Birim kendini hissetmeye başlayınca Kendini Hissetme Duygusu birime/noktaya/kula verilince kendini hissettiği için onda bir güç belirir. Kendini hissetmesinden kaynaklanan o gücü hissedince yani fark edince birim farklı bir hale girer, o güçle beraber birimde “Muhtariyeti Tercih Gücü” görülür. Ulaşım adresini verdiğimiz tefekkür şemasında bu süreç gösteriliyor (http://www.birdusunyansimasi.com/media/ihlashayat/3-ihlashayat.jpg).
ALLAH’IN VARLIĞINI ÖRTMEK ALLAH’A AİT
VASIFLARI ÖRTMEKTİR, BUNA ÇOK DİKKAT EDİN
Kendini Hissetme Duygusu bir birime ya mekr veya lütuf yollu verilmiştir. Mekr yollu verilmişse ne olur, lütuf yollu verilmişse ne olur? Mekr hile yapmaktır, düzen kurmaktır. Mekr ehli, plancı, hileci, hilekâr demektir. Bir şey mekr yolluysa, o kişi kendisine verilenle hile yapacak demektir. Hile kime yapılır? Allah’a, o kişi hileyi Allah’a yapacak! Nasıl? Örtecektir, hile Allah’ı örtmektir! Örtecek, gizleyecek, kapatacak! Kendisine mekr yollu verilenlerle hile yapacak, düzen kuracak ve Allah’ı örtecek; mekr yolu budur. Eğer Kendini Hissetme Duygusu birime mekr yollu verilmişse; o, bu duyguyla kendinde beliren “Muhtariyeti Tercih Gücü”nü kullanıp muhtariyetini ilan eder. Fark ettiniz mi, bu bir üst idraktır, “A” ve “B”nin bir üst kolonudur. Kendini Hissetme Duygusu mekr yollu dilenilmişse kul onunla muhtariyet ilan ediyor ve Küfür Ehli oluyor. Çünkü Allah’ın varlığını, Allah’a ait vasıfları örttüyor. Allah’ın varlığını örtmek Allah’a ait vasıfları örtmektir, buna çok dikkat edin. “Ben Allah’a da inanıyorum” demeniz bir şeyi değiştirmez, O’na ait vasıfları görmezden geliyorsunuz. O’nun Ehad, Samed, Vahid olduğunu görmezden geliyorsunuz, “bir bana ait güç, bir de Allah’a ait güç var” diyorsunuz. Kendinize ait güç iddia etmekle Allah’ın zati vasıflarını hiçe sayıyorsunuz, O yokmuş gibi ve O’nda o vasıflar yokmuş gibi hareket ediyorsunuz. Bu halinizle de Mudıll ismi kapsamına girip Şaki oluyorsunuz.
KENDİNİ HİSSETME DUYGUSU EVVEL’DİR,
AHİR’DİR, ZAHİR’DİR, BATIN’DIR
120. günü duydunuz mu hiç? 120. gün Kendini Hissetme Duygusu’nun günüdür, Ruh üflenen andır. Bu duyguyu (Kendini Hissetme Duygusunu) yakalamaya başladığınızda çözemediğiniz tasavvuf tabirlerini çözmüş olacaksınız. Kendini Hissetme Duygusu doğrudan A’ma Mertebesi kaynaklıdır, bir şeyin tetiklemesiyle oluşmuş değildir, bir şeye cevap değildir. O eğer bir şeyin cevabı olursa Allah Samed olmaz. Kendini Hissetme Duygusu öyle bir yerden doğrudan gelen bir nurdur ki, çok somdur, çok saftır; kaynağını doğrudan A’ma’dan alır. Bu yüzden bir şeyin sonucu değildir, her şeyi başlatandır! Kendini Hissetme Duygusu Evvel’dir, Ahir’dir, Zahir’dir, Batın’dır. Eğer o lütuf yollu verilmişse ibadete dönüşür. İbadete/kulluğa dönüşmüş hali, özelliği Hadi (hidayet eden) ismi kapsamıdır ve sonuç Said’liktir. Bu kul yaşarken sadece durum tespiti yapar, bir iddiada bulunmaz. Kendini Hissetme Duygusu’nu mekr yollu kullanan “A” Takdim Formu”na saparken lütuf yollu kullanan B sıfır noktasına ulaşabilmek için gayret eder! Nasibine göre ya B sıfır noktasında sabit kalır, ya İhlâs Hayat Döngüsü’nde ilerler.

 

HİSSETMEK VE MUHTARİYET -111-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER