Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İMÂMIN HALİNE VÂKIF OLMA

Cemaat halinde kılınan namazlarda imamın haline vakıf olmak şarttır. İmâmın haline dört şekilde vakıf olunabilir.
1) İmâmın kendi sesini duyarak. Böylece hangi durumda olduğu anlaşılmış olur.
2) İmâmdan başka birinin namazdaki intikallerde getirmiş olduğu tekbiri duyarak.
Büyük cami ve namazgâhlarda yapılan; imamın sesinin duyulamaması sebebiyle müezzinin tekbir alması gibi. Bu durum, imamın hangi halde olduğunu yansıttığından dolayı imama uyma meselesinde geçerli bir etken olmuş olur.
3) İmâmın kendisini görerek. Bu durumda sesini duymaya ihtiyaç kalmadan bizzat kendisi görülmüş olur.
4) Cemaatten birini görerek. Burada da imamın hallerine muttali olan cemaatten biri görülerek imama doğru bir şekilde tâbi olma sağlanmış oluyor. İşitme engelliler imamın sesine göre değil, imamı görmeye veya göreni görmeye tabi olarak namaz kılarlar.
Görüldüğü gibi dört maddenin tamamında da asıl amaç, imamın hangi halde (ruküda mu? Secde de mi? veya başka nerede) olduğunu bilebilmek ve cemaat olarak dosdoğru bir şekilde onu takip edebilmek. Bu, ister bizzat imamı görerek veya duyarak veya cemaatten birinin görerek veya duyarak olur. Camilerin alt ve üst katlarında ise katlar arasında intikal tekbirlerinin duyulacağı şekilde tedbirler almak (boşluk, pencere, ızgara koymak ) gerekir
Ömer Nasuhi Bilmen Efendi imamın haline vakıf olma ile ilgili olarak şöyle der: İmâm ile muktedinin (imama uyanın) yerleri hükmen bir olmalıdır. Aralarında yüksek boylu bir duvar olup imamın görülmesini veya sesinin iştilmesini engellese, o imama uymak sahih olmaz.
Yine, imam ile muktedi arasında veya bir muktedi ile öndeki saf arasında uzaklık bulunsa bakılır: Eğer namaz mescid dışında kılınıyorsa ve aradaki mesafe bir saf bağlanacak mikdardan az ise, imama uymak sahih olur. Fakat mesafe bundan daha çok ise uymak sahih olmaz. Amma namaz mescid içinde kılınmakta ise, aradaki uzaklık ne olursa olsun imama uymaya engel olmaz. Bununla beraber bazı âlimlere göre, Beytül-makdis gibi pek geniş olan mescidlerde, saflar arasında bağlantı olmaksızın mescidin en uzak bir yerinde durup imama uyulması caiz değildir. (Ö. Nasuhi Bilmen, B.İ.İ.161)
İmâm hayvan üzerinde, imama uyan yaya bulunsa veya başka başka hayvanlara veya gemilere binmiş olsalar, yer değişikliği olduğundan imama uymak sahih olmaz.
Yine, camide veya başka bir yerde imam ile muktedi arasında kayık geçecek büyüklükle bir ırmak veya araba yürüyecek genişlikle saflardan boş bir yol bulunsa, imama uymaya engel olur. (Ö. Nasuhi Bilmen B.İ.İ. 162)
İmâmın sesi kâfi gelmezse, cemaatten biri tarafından iftitah ve intikal tekbirleri yüksek sesle alınır ve rüküdan kalkarken de “Rabbena ve lekel-hamd” denilir, yüksek sesle yine selam verilir. Bu bir tebliğ, bir bildirimdir. Ancak tekbirler alınırken iftitah ve intikal tekbirleri olarak alınmalıdır, yalnız bildirme için alınmamalıdır. Eğer ilk tekbir ile namaza başlamaya niyet edilmez ise, bunu alan namaza başlamış olmaz. Diğerleri de tesbih, tahmid ve intikal tekbirleri olarak alınmazsa, sevabdan mahrum olmayı gerektirir, imamın sesi yettiği takdirde bu tebliğe gerek kalmayacağından, bu tebliğ işi mekruh olur. Buna müezzin olanlar dikkat etmelidirler. (Ö. Nasuhi Bilmen B.İ.İ. 167)
Televizyon Veya Radyodan Canlı Yayınlanan Namazlarda O İmâma Uyarak Namaz Kılınabilir mi?
Cemaatle namaz kılınabilmesi için cemaatin imama uyması gerekir. Bunun için imam ile cemaatin aynı mekânda bulunmaları şarttır. Bu sebeple imamın namaz kıldırdığı mekan dışında bulunan bir kimse imama uymaya niyet ederek namazını kılsa bu namaz geçerli olmaz. İmâm ile cemaat arasından geçen bir nehir veya genişçe bir yol da cemaatin imama uymasına engel sayılmıştır (İbn Nüceym, el-Bahru’r-raik, I, 384; II, 127; Fetavay-ı Hindiyye, I, 87). Buna göre televizyon ve radyo gibi iletişim cihazları aracılığı ile başka bir mekândaki imama uymaya niyet etmekle mekân birliği gerçekleşmiş olmayacağından bu şekilde kılınan namaz geçerli değildiR.
– Hoparlör Kullanmak
Camilerimizde vaaz ve hutbelerde ve cemaatle namaz kılarken ihtiyaç olmadığı halde hoparlör kullanılması iyice yaygınlaşmış durumdadır. Vaazlarda, hutbelerde, mukabelelerde mikrofon kullanılmasında bir sakınca olmamakla beraber özellikle cemaat halinde namaz kılarken sesi yeterli olan bir imamın mikrofon kullanması uygun değildir. Bilim adamlarından mikrofondan çıkan sesin kişinin aynı sesi olmadığını ileri sürenler vardır. Bu bakımdan sesi yeten bir imamın hoparlör kullanması uygun değildir. Ayrıca cemaat halinde namaz kılarken elektriklerin kesilmesi gibi durumları da dikkate almak ve cemaatle namazda imama vakıf olma şartlarına uymak gerekir. Söz gelişi bir caminin bodrum katında namaz kılınırken hoparlörden gelen sesle imamın haline vakıf olmak amacıyla mikrofon kullanılıyorsa elektriklerin kesilmesi veya mikrofonun yakadan düşmesi veya bozulması durumunda imama uyma hali ve imama vakıf olma hali ortadan kalkar. Bu bakımdan büyük mekânlarda namaz kılarken imamın sesinin yetmediği durumlarda hoparlör kullanılmadan intikal tekbirlerinin yüksek sesle cemaatten birisi veya müezzin tarafından tekrarlanması gerekir. Ayrıca camilerin alt ve üst katlarında hoparlor kullanmadan intikal tekbirlerinin duyulabileceği şekilde yapısal tedbirler almak gerekir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER