- Haberler
- Faydalı Bilgiler
- İmam Buhari Mezhebi Nedir?
İmam Buhari Mezhebi Nedir?
Buhârî, İslâm ilim tarihinde daha çok hadis sahasındaki üstünlüğüyle anılsa da, aynı zamanda büyük bir fakihtir.
Hadis ilmindeki yüksek konumu, onun fıkıhtaki derinliğinin gölgede kalmasına neden olmuştur. Onun ilmî kişiliğini anlatan tabakat kitaplarında, kendisi “Fakihlerin efendisi”, “Bu ümmetin fakihi” ve “Allah’ın yarattığı kullar arasında en fakih olanı” gibi ifadelerle tasvir edilir. Bazı âlimler ise onu mukayeseli olarak değerlendirerek, hocaları Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Râhûye’den daha fakih kabul etmişlerdir. İbn Kuteybe’nin bir adama fetva için Buhârî’ye gitmesini tavsiye ederken, “Ahmed b. Hanbel, İbnü’l-Medînî ve İshak b. Râhûye; işte Allah bu üçünü de sana gönderdi” şeklinde konuşması, Buhârî’nin ilmî seviyesini ortaya koyan örneklerden biridir.
DÖRT MEZHEP TARAFINDAN BENİMSENEN BİR FAKİH
Fıkıh alanındaki üstünlüğü sebebiyle Buhârî, dört mezhep tarafından da sahiplenilmiştir. Hanbelî âlimlerinden İbn Ebû Ya’lâ, onu Hanbelî fakihlerin ilk tabakasına dâhil ederken; Tâceddin es-Sübkî, Şafiî fakihlerinin ikinci tabakasında sayar. El-Muvatta’yı Abdullah b. Yûsuf, Saîd b. Anber ve İbn Bükeyr gibi isimlerden rivayet etmesi, Mâlikîlerin onu kendi mezheplerinden kabul etmesine neden olmuştur. Aynı şekilde, Hanefî fakihi İshak b. Râhûye’den ders alması da Hanefîlerin onu sahiplenmesini sağlamıştır. Bununla birlikte, pek çok meselede İmam Şafiî ile aynı görüşte olması, Buhârî’nin Şafiî Mezhebi’ne mensup olarak tanınmasına yol açmıştır.
MEZHEP BAĞIMSIZ BİR MÜCTEHİD
Ancak bazı hadis ve fıkıh âlimlerine göre Buhârî, belli bir mezhebe bağlı olarak ictihad eden bir müçtehid olmadığı gibi, herhangi bir mezhebi taklit eden bir âlim de değildir. Eğer fıkıh, "şer’î-amelî hükümlerin tafsilî delillerle elde edilmesi" ise Buhârî bu tanıma tam anlamıyla uymakta ve mutlak müctehid kabul edilmektedir. Zira Kur’an ve Sünnet’e derin bir şekilde vâkıf olan Buhârî, bu kaynaklardan doğrudan hüküm çıkarabilecek bir seviyeye ulaşmıştır. Sahabe, tabiîn ve sonraki dönem âlimlerinin görüşlerine de hâkimiyeti, onu bu konuda daha da güçlü kılmıştır. El-Câmiu’s-Sahîh adlı eserinde bab başlıklarını belirlerken herhangi bir mezhep görüşüne bağlı kalmamış, sadece naklettiği naslardan hareketle hüküm çıkarmayı tercih etmiştir. Hatta Ebû Hanîfe’ye uygun düştüğü yerler, Şafiî’ye uygun düştüğü yerlerden az değildir.
Bakmadan Geçme





