İlla sağlam alt yapı

21 Şubat Pazar günü sabah saatlerinde normalin biraz üzerinde yağan yağmur kısa süreli de olsa günlük hayatı etkisi altına aldı. Dışarı çıkmak durumunda kalınca eksikliğini hiçbir zaman istemediğimiz yağmur ciddi sıkıntı vermeye başladı. Şehir merkezinde ana arterlerde oluşan göllerin arasında ilerlerken ne ayakkabı kaldı ne çorap. Paçalardan dizlere kadar sırıl sıklam ıslandık. Yaya yoluna park edilen araçlar nedeniyle de yol ortasında oluşan küçük göllerin içinde yürüyerek ıslanma kat sayımız arttı.
Sıradan bir yağmur yağışında bile çok şiddetli olağan dışı bir durum da kalmış gibi zarar görmek insanı tabi ki rahatsız ediyor. Alt yapısı olmayan ya da yetersiz kalan bir şehirde yaşamak çok büyük bir sıkıntı. Yaya yolları, ara sokakların yolları ve tüm yollara kadar her yerde sağlıklı bir yaya ve araç trafiğinin akışı gecikmiş temel ihtiyaçlarımızdan sadece birini oluşturuyor. Asap bozulmadan, yağan yağışın kar ya da yağmur keyfini çıkarabileceğimiz günlerin yakın olmasını diliyoruz.
Vergi kaçırılmayan nice haftalara
Bu yıl 21. kutlanan Vergi Haftası’nda her yıl birbirinin aynı olan etkinlikler devam ediyor. Tüm maliye teşkilatının haftasını kutluyoruz. Ama kutlamaların aslında yüzeysel kaldığını üzülerek ifade etmek zorunlu. Çünkü sadece maliye camiası ve vergi haftası için değil bu tespitimiz. Hangi kurumun özel gün ya da haftası olursa olsun o mesleğin ve kurumun çalışanları günlerini kutlayamaz. Sözde gün onların günüdür ya da hafta. Ama hep başkaları ziyaret edilir, başkalarının o gün ya da hafta vesilesiyle onore edilmesi için çaba ve mesai sarf edilir. Yine birbirinin geçen yılların benzeri türevde kutlama, etkinlik ve faaliyetler yapılıyor. Vergi Haftalarını vergi kaçırılmayan bir ülkede kutlamak her Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşının en doğal hakkı.
Ayıp etmeyelim arkadaşlar
“Haber değil ayıp olmuş” “Köşe yazısı değil ayıp olmuş” türevindeki uyarılar zaman zaman mesleğe yakın kişiler, meslek büyükleri ve ya da duyarlı okurlar tarafından yapılır. Olumlu anlamdaki eleştiriler, ya da ağdalı iltifatlar karşısında yelkenleri hepimiz suya indiririz. Ama iş her ne kadar küfür ve hakaret içerikli olmayan yanlışı idrak ettirme bazında bir eleştiri ise vay o eleştiri sahibinin haline. Medya yazılı ve görsel basın yayın organları. Doğru kullanılması gereken büyük ve ciddi bir güç. Yasalar karşısında olduğu kadar toplumsal, sosyal sorumluluklarımızda var. Gazeteci, medya çalışanı sıfatlandırmalar geniş. Her ne sıfata sahipsek önce sorumlu bir vatandaş olarak hareket etmek durumunda olduğumuzu unutmayalım.
Gazetelerimizin sütunlarında haber yapma ve köşe yazısı yazarak kitlelere ulaşma hak ve yetkisini lütfen ama lütfen doğru kullanalım. Hoş görülsün ama kelimenin tam anlamıyla “mahalle karısı” tarzında bitirim hane ağzıyla yarı açık yarı kapalı hareketler de bulunmayalım. Kişisel öfkemiz haklı ya da haksız yerli veya yersiz kamuoyunu ilgilendirmez. Şahsi meseleleri köşe yazısı ya da haber aracı olarak kullanmayalım ki aynı küfede değerlendirilmeyelim. Toplumu haberdar etme, yönlendirme görevi de maksadı aşmamalı değil mi. Her şeyden önce bir okur olarak istirham ediyorum ayıp etmeyelim arkadaşlar. Ayıp değil haber yapalım. Ayıp değil doyurucu ve yönlendirici köşe yazıları yazalım. Olmaz mı?