• Haberler
  • Eğitim
  • 'İl ve İlçe Milli Eğitim sendikalara eşit mesafede olmalı'

'İl ve İlçe Milli Eğitim sendikalara eşit mesafede olmalı'

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Muhtar Demirci, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin ayrım yapmadan tüm sendikalara eşit mesafede olması gerektiğini söyledi   Türk Eğitim Sen Afyon Şube Başkanı Muhtar Demirci, 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılını değerlendirdi. 'YAZ TATİLİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ' Muhtar Demirci, 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı, LGS ve YKS Sınavları sona erdiğini ifade [&hellip]

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Muhtar Demirci, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin ayrım yapmadan tüm sendikalara eşit mesafede olması gerektiğini söyledi

Türk Eğitim Sen Afyon Şube Başkanı Muhtar Demirci, 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılını değerlendirdi.
“YAZ TATİLİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
Muhtar Demirci, 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı, LGS ve YKS Sınavları sona erdiğini ifade etti. Demirci, “Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyorum. İyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek, gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.” ifadelerine yer verdi.
“HÜKÜMET BAKANLIĞA
EK BÜTÇE
TAHSİS ETMELİ”
Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığını belirten Demirci, “Eğitim-öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde, bakanlık bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki; 2021 yılında 146 milyar 920 milyon TL olan bakanlık bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon TL oldu. Buna rağmen bakanlık bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin TL’si personel giderlerine ayrıldı. Bakanlık bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10.79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan bakanlık bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların, yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak, Milli Eğitim Bakanlığına yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir.” ifadelerini kullandı.
“ALIM GÜCÜ DİYE
BİRŞEY KALMADI”
Eğitim çalışanlarının ağır ekonomik şartlar altında geçim sıkıntısı çektiklerini belirten Demirci şunları kaydetti: “İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar sabit gelirli olan eğitim çalışanlarını geçim sıkıntısına sokmuştur. Karnı tok olmayan, öğretmen, eğitim çalışanı asla verimli olamaz. Tüm eğitim çalışanlarının maaşlarında iyileştirme gerekmektedir. Alım gücü diye bir şey kalmamıştır. Temmuz ayında sadece TÜİK verilerine göre enflasyon telafisi değil çalışanları rahatlatıcı, refah payı verilmelidir. Enflasyon farkı aylık ödenmelidir. Devletimiz güçlüdür, çalışanlarını rahatlatacak zammı verebilir. Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır.”
“BAKANLIK YARDIMCI PERSONEL İSTİHDAMINI ARTTIRMALI”
Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan birisi olduğunu vurgulayan Demirci, “Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır. Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmetli personeli kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır.” dedi.
“BÖLGELER ARASI EĞİTİM EŞİTSİZLİKLERİ GİDERİLMELİ”
Bölgeler arası eğitim eşitsizliklerinin giderilmesi gerektiğini belirten Demirci sözlerine şöyle devam etti: “Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış, çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda, tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar; sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı mutlaka karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, atıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.”
“BU YIL EN AZ 70 BİN ÖĞRETMEN ATAMASINA DAHA İHTİYAÇ VAR”
Bu yıl içerisinde en az 70 bin öğretmen atamasına daha ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Demirci, “Öğretmen açığı sorununun giderilmesi gerektiğini ifade eden Demirci, “Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Soruyoruz: 20 bin atamayla mı ihtiyaç karşılanacak? Eğitimin asli taşıyıcısı olan öğretmenlerin olmadığı, öğretmen sayısının ihtiyacı karşılamadığı bir ülkede hedeflere nasıl ulaşılacak? Bu noktada yapılması gereken Hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığı’nın bir araya gelerek, her türlü imkânı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda, bu kez 2021yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır.” ifadelerini kullandı.
“İL MİLLİ EĞİTİM TÜM SENDİKALARA EŞİT MESAFEDE OLMALI”
“İl Milli Eğitim Müdürlüğü tüm sendikalara eşit mesafede olmalıdır.” diyen Demirci sözlerini şöyle tamamladı: “İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ayrım yapmadan tüm sendikalara eşit mesafede olmalıdır. Milli Eğitim yetkilileri bir sendikanın her türlü etkinlik, program vs. katılmaya özen gösterirken, diğer sendikaları görmezden gelmemelidir, ayrım yapmamalıdır. Birçok ilçenin mevcut ilçe müdürü geçmişte malum sendikanın temsilciliğini yapmış olanlardır, Hatta bir ilçemizin ilçe milli eğitim müdür vekili ve şube müdürü sendika temsilciliği yapmaktadır. Soruyoruz; Bu temsilcilik yapan yetkililer okullara gittiklerinde hangi kimlikleriyle davranıyorlar? Bu durum etik midir? Acilen o arkadaşların görevlendirmeleri iptal edilmeli, kendi kimlikleri ve imkânlarıyla sendikal çalışma yapmalarının önü açılmalıdır. Bu durum eğitim çalışanları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Ya Devletin yetkilisi olun, ya da sendika temsilcisi. Bu tarz devlet yetkililerinin sendika yetkilisi olması hatta sendika yetkilisi gibi davranmaları 2022-2023 Eğitim Öğretim yılında takibimizde olacaktır.”
>> Hayriye CANER’in Haberi

Bakmadan Geçme