'İklim Krizi Ekolojik Düşünce İle Aşılır'
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Okan Bozyurt, iklim krizinin ekolojik düşüncenin günlük hayata gerçek anlamda uyarlanmasıyla aşılabileceğini söyledi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) İbrahim Küçükkurt Konferans Salonunda AB Erasmus +Projesinin sunumu gerçekleştirildi.
Erasmus + projesi kapsamında Ali Çağlar Anadolu Lisesinin organize ettiği programda Türkiye ekibinden AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Okan Bozyurt tarafından “İklim Değişikliği ve Jeoparklar” başlıklı sunum İngilizce olarak yapıldı.
TÜM SUNUMLAR İNGİLİZCE YAPILDI
Projenin Avrupa kanadından ortaklarından İzlanda ekibinden Arnbjörn Olafsson tarafından “Jeookullar ve İklim Değişikliği”, Polonya ekibinden Katarzyna Kaliszewska ve Sylwia Chraniuk tarafından “İklim Değişikliğini Öğretmek İçin Kullanılabilecek Jeoaktiviteler”, Romanya ekibinden Dumitru Nicolae “Paleontoloji, Fosiller ve İklim Değişikliği” sunumları İngilizce olarak gerçekleştirildi.
“KONU ÇOK YÖNLÜ VE HERKESİ İLGİLENDİRİYOR”
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Okan Bozyurt, İngilizce sunumunun ardından www.kocatepegazetesi.com takipçilerine özel olarak “İklim Değişikliği ve Jeoparklar” sunumunu özetledi.
“İklim Değişikliği ve Jeoparklar” önemli bir konu olduğuna temas eden Bozyurt, “İngilizce olarak gerçekleştirdiğim bu sunum aslında çok önemli bir konu üzerine oldu. Çünkü İzlanda başta olmak üzere Romanya ve Polonya'dan kadın misafirlerimiz geldi. Bizim için de yurt dışından konukların üniversitemize gelmeleri ayrı bir güzellik oldu. Konu iklim değişikliklerini çok yöne ele almak anlamına geliyor. İklim değişikliklerinin yanında jeopark kavramı var. Jeopark alanı ve aynı zamanda volkanik aktiviteler ve iklim değişikliği ve volkanik aktiviteler arasındaki ilişkiler multi-dimensional diyebileceğimiz çok yönlü bir konudur. Sunumumda mümkün olduğunca bunları ele aldım.” ifadelerine yer verdi.
“ANKARA VE AFYON KURAK BİR KIŞ GEÇİRDİ”
İklim değişikliğinin tüm dünyanın ortak problemi olduğunu kendisinin konuyu “iklim krizi” olarak tanımladığını vurgulayan Bozyurt, şöyle konuştu: “Birkaç yıldır konu ile ilgili yaptığım açıklamalarda ve verdiğim demeçlerde konuyu iklim değişikliği değil iklim krizi olarak açıklıyorum. Biz artık iklim değişikliği kavramını geride bıraktık. Afyonkarahisar özelinde baktığımızda birkaç kıştır kar yağışı gerçekleşmiyor. Birkaç yıldır durum böyle. Bu yılda kar yağışı olmayan bir kışı geride bıraktık. Özellikle çevredeki barajlara ve su seviyesine baktığımız zaman ciddi bir su seviyesi düşüş alarm veriyor. Karadeniz, doğu ve güneydoğuya baktığımızda güzel bol kar yağışlarını gözlemledik.
Afyonkarahisar kurak çünkü artık küresel ısınmadan dolayı yukarıdaki soğuk cephe aşağılara inmiyor. Soğuk cephe aşağıya inemediği için artık biz buradan o yağışı yeteri kadar alamıyoruz. Küresel ısınmadan dolayı Kuzey Afrika'daki süptropikal yüksek basınç kuşağının etki alanını artık buraya kadar genişletti. Dolayısıyla ekolojik dengenin bozulmasıyla yukarıdaki hava kütleleri aşağı inemiyor. İstanbul'a, Afyonkarahisar’dan daha çok kar yağdı. Ama Ankara'da kış kar yağışı açısından kurak geçti. Türkiye'nin iç ve güney bölgeleri kurak bir kış dönemi geçirdi.”
“EKOLOJİK DÜŞÜNCE GÜNLÜK HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Sunumu esnasında sorulan bir soruda bir yabancı proje ortağının kuraklıkla ilgili bireysel olarak ne yapılabileceğini sorduğunu dile getiren Bozyurt, “Ekolojik tinkin yani ekolojik düşüncenin günlük hayata geçirilmesi gerektiğini aktardım. Ekolojik düşünceyi hayatımızın merkezine oturtmalıyız. Hepimiz artık birey olarak elimizi taşın altına koymalıyız. Enerjiyi ekonomik kullanmalıyız. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz.
Eğitimde, sanayide yeşil dönüşüm olmalı. Özellikle trafikte hibrit araç modelleri ve elektrikli araç modellerini çoğaltabiliriz. Fosil yakıtlar başta olmak üzere çevreye zarar veren bütün şeyleri kısmak ve dünyanın kaynaklarını artık daha düzenli, daha yenilenebilir şekilde kullanmak zorundayız.” dedi.
Ekolojik düşüncenin bir devlet politikası haline geldiğini ancak bunun günlük hayata oturtulma aşamasında olduğunu söyleyen Bozyurt, “Ekolojik düşünce bir devlet politikası haline geldi. Bizler bunu yaşantımıza oturtmaya çalışıyoruz. Bilindiği üzere Türkiye Paris İklim Antlaşması'na müdahil oldu. Bu bir devlet politikasıdır. Bunun bir devlet politikası olduğunu nereden anlayabiliriz?
Çünkü Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı kuruldu. Eğer bir devlet politikası olmasaydı bununla ilgili bir bakanlık kurulmazdı. Şu anda çalışmalar henüz yeterli düzeyde değil. Daha pek çok eksiklik var. Özellikle üniversiteler bazında projeler desteklenmeli. Erasmus projeleri başta olmak üzere BAP projeleri, TÜBİTAK projeleri bu konuda desteklenmelidir. Ancak bu şekilde bir şeylerin farkındalığını artıracağız diye düşünüyorum.”
