Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İKİNDİ NAMAZININ VAKTİ:

İkindi vakti, öğle vaktinin çıktığı andan itibaren başlar ve güneşin batması ile son bulur. Yani çoğunluk fakihlere göre, cisimlerin gölgesi fey-i zeval dışında bir misline, Ebû Hanîfe’ye göre ise iki misline ulaşınca ikindi vakti girer.
Hadiste şöyle buyurulur:
“Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rek’ata yetişen kimse ikindi namazına yetişmiştir.” (Zeylaî, Nasbu’r-Râye, I/228).
Ancak çoğunluğa göre güneşin sararma vaktinde ikindi namazını kılmak mekruhtur. Çünkü Hz. Peygamber (asm), münafıkların ikindi namazını geciktirerek, sonunda acele bir şekilde kıldıklarını bildirmiştir. (eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, I/307)
İkindi namazını asr-ı evvelde kılmak, İmâm Ebû Yusuf, İmâm Muhammed ve diğer mezhep imamlarının görüşü; asr-ı sânide kılmak ise İmam Azam’ın görüşüdür. Her iki görüşle de amel edilir. Ancak ülkemizde âdet olan yaygın görüş, asr-ı evvelde kılınmasıdır.
Herhangi bir mazeret dolayısıyla öğle namazını kaçıran kimse ikindi ezanı okunduğunda İmamı Âzam’ın görüşüne uyarak önce öğle namazının farzını eda edip sonra da ikindi namazını kılabilir. Böylece öğle namazı kazaya kalmamış olur. Çünkü namazı kazaya bırakmak âlimlerimiz tarafından büyük günahlar arasında sayılmıştır.
Yine mazereti sebebiyle ikindi namazını kaçıran kimsenin akşam namazından önce kerahat vakit girmiş bile olsa ikindi namazının farzını eda etmesi kerahaten cazidir.
– Abdullah b. Abbas anlatıyor: Hz. peygamber şöyle dedi:
Cebrail Beytullah’ın yanında (beş vakit farz namazların başlangıç ve sonunu göstermek için) bana (iki gün içerisinde) iki defa imamlık yaptı / namaz kıldırdı.
Birincisinde (ilk günde, Cebrail) güneş tepe noktasından batıya meylettiği zaman öğle namazı kıldı. Sonra her şeyin gölgesi onun bir misli olduğunda ikindi namazını kıldı. Sonra güneş batıp da oruçlular iftarını açtıkları bir vakitte, akşam namazını kıldı. Sonra şafak (akşam şafağı / aydınlığı) kaybolunca, yatsı namazını kıldı. Sonra gün ağarınca, oruçlu olanlara artık yiyip-içmek yasak olduğu bir vakitte sabah namazını kıldı.
İkincisinde (ikinci günde Cebrail), her şeyin gölgesi onun bir misli olduğunda-önceki günde ikindi namazını kıldığı vakitte- öğle namazını kıldı.
Sonra, her şeyin gölgesi onun iki misli olduğunda (gelip) ikindi namazını kıldı. (İmamı Âzam ikindi vaktinde bu görüşe uymuştur.)
Sonra, daha önce kıldığı aynı vakitte (gelip) akşam namazını kıldı.
Sonra, gecenin üçte biri geçtikten sonra (gelip) yatsı namazını kıldı.
Sonra, ortalık iyice aydınlanınca (gelip) sabah namaz kıldı. (Ebu Davud’da “kıldı” yerine “bana kıldırdı” ifadesi kullanılmıştır)
Sonra, Cebrâil -bana dönerek- şöyle dedi: “Bunlar senden önceki peygamberlerin namaz vakitleridir. Namaz vakitleri bu iki vaktin arasıdır.” (Tirmizî, Salât,1; Ebu Davud, Salat, 2; Ahmed b. Hanbel, 3/330; Hâkim, 1/360) Tirmizi bu hadisin “hasen-sahih” olduğunu belitmiştir.
– Hanefi mezhebine göre, Arafe gününde, öğle ile ikindi arasında, Müzdelife gecesinde de akşam ile yatsı arasında cem etmekten başka namazları cem etmek caiz değildir. (bk. V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, 2/351

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER