Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÖZPINAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İKAZCI MEHMET ŞÜKRÜ KOÇOĞLU – Kocatepe Gazetesi

Hasan Özpunar 8 Aralık 2018 Cumartesi 11:51:03
 

Bugün Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği’nin öncülüğünde Afyonkarahisar Belediyesi’nin katkılarıyla gecikmiş bir vefa borcu yerine getirilecek. Afyonkarahisar’ın hem Milli Mücadele tarihinde hem de basın tarihinde önemli bir sima olan Mehmet Şükrü Bey (Koçoğlu) vefatının 80.yıldönümünde bir panel ile anılacak. Aslına bakılırsa yöremize, şehrimize, topluma faydalı olan kişilerin öldükten sonra da kadirşinas bir şekilde hatırlanması, hatırlatılması başkalarına da şevk verecek ve yeni hayırseverler ortaya çıkacaktır düşüncesindeyim.
Mehmet Şükrü Bey, 1887 yılında Hacı Abdullah Efendi ve Fatma Hanım’ın çocuğu olarak Afyonkarahisar’da dünyaya gelir. Hacı Abdullah Efendi, sandık eminliği, mahkemelerde bilirkişilik ve dava vekilliği görevlerde bulunmuştur. Bunların haricinde 1918 yılında Seydiler, Konarı,Göynük, Cevizli, Kale, Akkoyunlu gibi köylerin aşar ve Afyonkarahisar Pazar yerinin vergilerinin toplanması işinin ihalesini almıştır. Aşar vergisi Osmanlı’da toprak mahsullerinden alınan verginin adıdır ve köylüye çok ağır geldiği için 1925 yılında kaldırılmıştır.

O dönemde pek çok kişinin olduğu gibi Şükrü Bey’de İmaret Mektebi’nde okula başlamış ve sonrasında 1902 yılında Bursa İdadisi’ne gitmiştir. Burada orta  eğitimini tamamladıktan sonra Konya Hukuk Mektebine kaydolmuştur.1910 yılında İstanbul Hukuk Mektebine naklini yaptırmış ve 1912 yılında burayı bitirerek Kilis Askeri Mahkemesi Savcı Yardımcısı olarak memuriyet hayatına başlamıştır. Kilis’teki 6 yıllık görev süresi adalet sisteminin çöküşüne tanık olduğu yıllardır.
1.Dünya savaşı yıllarında askerlik görevini yapmak üzere Halep’te Divan’ı Harp savcılığına atanır. Aynı yıllarda Mustafa Kemal Paşa’nın da aynı bölgede görevli olduğu göz önüne alınırsa orada tanıştıkları söylenebilir. Savaş sonunda Kilis’e dönmüş ve bir süre sonra da istifa ederek önce İstanbul’a oradan Afyonkarahisar’a dönmüştür. İstanbul’da geçirdiği günlerde tanıştığı Servet Hanımla evlenmiştir.
Afyonkarahisar’a döndüğü günlerde, işgallere karşı çıkmak amacıyla kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yönetimine seçilmiş, önce Haziran 1919’da İkaz Matbaası’nı, Temmuz
1919’da da İkaz Gazetesi’ni kurmuştur. Bu gazete Milli Mücadele’yi başlatan en önemli basın-yayın organı olmuş ve Batı Anadolu’ya yönelik etkili bir propaganda faaliyeti gerçekleştirmiştir. Çok sonraları gazetede yayınlanan bir yazı bu çalışmaları şöyle özetlemektedir;
” Bu avuç içi kadar gazete bütün Anadolu’da bilhassa İzmir Cephesinde milli hareketin gereği ve kutsallığını hiçbir kuvvete ve tehdite kulak bile asmayarak sürekli olarak savunan, o havalide yegane olan matbaa…”
O günlerde Afyonkarahisar’da İngiliz, Fransız, İtalyan işgal kuvvetlerinin olduğu ve İstanbul Hükümeti’nin etkili olduğu hatırlanırsa İkaz Gazetesi’nin ne büyük bir görev yaptığı anlaşılabilir. Zira Mehmet Şükrü Bey, hem hükümete hem de işgalcilere karşı sert bir yayın politikası izlemektedir. Bunun sonucunda gazete 3 kez kapatılır, her seferinde yeni bir adla yayına başlar. Mutasarrıf Mahmut Mahir’in hem İstanbul hükümeti hem de işgal kuvvetleri ile yaptığı baskılar ters teper ve en sonunda mutasarrıf, o sıralarda Afyon havalisi kumandanı Ömer Lütfi Bey (Argeşo, sonradan Afyonkarahisar milletvekili) tarafından kaçırılır ve Antalya’ya gönderilir.

Bu sıralarda Mustafa Kemal Paşa Sivas’ta bir kongre hazırlığına başlar. Yurt çapında sadece 38 delegenin katıldığı Sivas Kongresi’ne Afyonkarahisar’ı temsilen katılan bir kaç kişiden birisi de odur. Aynı zamanda kongrenin katip üyeliğini de yapar. Kongrenin ardından İkaz Matbaası Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin Batı Anadolu’daki merkezi haline gelmiş ve Cemiyetin tüzük ve bildirilerini basarak çevre illere dağıtılması görevini üstlenmiştir. Bunun yanı sıra Mustafa Kemal Paşa tarafından Mehmet Şükrü Bey’e gönderilen 11 Ekim 1919 tarihli bir telgrafla işgal altındaki İzmir’den bilgi toplanması ve bildirilmesi istenmektedir.
23 Nisan 1920’de açılan TBMM’de Afyonkarahisar’ı temsil eden 5 kişiden biridir ve oy sıralamasında 2. sıradadır. Birinci Meclis’teki görev süresi boyunca pek çok komisyonda görev almış, 3 soru, 7 gensoru önergesi vermiş ve yaptığı 9 kanun teklifinden 2’si kabul
edilmiştir. Meclis’te en çok söz alan 2 milletvekilinden biridir. 1923’e kadar süren 1. meclis çalışmaları sırasında tam 330 kez söz almıştır bugün bile belki de kurulması zor bir rekora imza atmıştır. Meclisteki konuşmalarından birinde kullandığı ‘ ‘Orta direk” tanımı siyaset hayatına ilk kez Onun tarafından kazandırılmıştır. Meclis’teki yıllarında Ankara’ya taşıdığı matbaasında İkaz gazetesini yayınlamaya devam etmiştir.
Meclis’te muhalefet grubu olan İkinci grup içinde yer almış ve Aralık 1920’de Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası’na katılmıştır. Milli Mücadeleye Sovyet desteği alabilmek için kurdurulmuş olan bu fırka daha sonra  tehlikeli olarak görülmüş ve Ocak 1921’de fırka kapatılarak üyelerinin milletvekillikleri düşürülmüş ve İstiklal Mahkemesinde yargılanmışlardır. Mahkeme sürecinde Mehmet Şükrü Bey’in yaptığı konuşmalar hukuk tarihine geçmiştir. Mehmet Şükrü Bey, dokunulmazlığının kaldırıldığı oturuma katılmadığını ve dolayısıyla savunma yapamadığını, kararın gıyabında alındığını belirtmiştir. Bunun da açıkca anayasaya aykırı olduğunu söylemiştir. Duruşmalar sırasında kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar içinde en ilginci dışarıdan nakdi yardım alıp almadığıdır. Bu soruyu şöyle cevaplar;
”Kalemim, matbaam, gazetem var. Ailemin serveti var. Ben bunu kesinlikle kabul etmem. Bana İngilizler, Karahisar’da İngiliz yararına yazı yazmak için paralar vaat etmiş olduklarıhalde ben bunları kesinlikle reddettim. Ben paraya tamah eden adam değilim.”
Mayıs 1921’de yargılama sona erer ve beraat ederek Meclise geri döner. Esasen Mehmet Şükrü Bey’in konuşmaları incelendiğinde kendisinin sosyalist değil, milliyetçi-halkçı olduğu görülür.
Nisan 1923’te yapılan seçimlerde tekrar aday olmayarak memleketine döner ve tekrar taşıdığı matbaasında İkaz gazetesini yayınlamaya devam eder. İkaz gazetesi ve Mehmet Şükrü Bey bu dönemde hem yerel muhalefet hem de ulusal muhalefet görevini yerine getirir.
Dönemin Afyonkarahisar Belediye Reisi Saraçzade Halil Ağa ve katibi Tevfik Efendi ile girdiği münakaşalar sonrasında dönemin iktidarının da etkisiyle 1 ay hapis cezasına çarptırılır, cezasını Afyonkarahisar ve Konya cezaevinde tamamlar. Cezaya çarptırılmasına sebep olan yazılarda Mehmet Şükrü Bey, Belediye Reisi Halil Ağa’nın okuryazar olmaması sebebiyle belediye reisi olamayacağını ve belediyeyi katibi Tevfik Efendi’nin yönettiği, halk arasında, ”Tevfik’i kandır, belediyeyi kaldır” sözünün atasözü olarak yayıldığını belirtmektedir.
Afyonkarahisar ile ilgili yazdıklarına gelince; Ağustos 1919’da İkaz Gazetesinin de kapatılmasına sebep olan yazısında şöyle demektedir.
”Anadolu’nun istediği yalnız bir şey var, o da padişahın tayin ettiği sadrazamın ve kabinenin, memleketin yalnız İstanbul’dan ibaret olmadığını bilmesidir. Şehrimize bir saatlik ziyaret sonunda herkes her şeyi gözleri ile görebilir. Yirminci asırda Anadolu’nun göbeğinde, iki mühim tren hattının birleşme noktasında ve taa Selçuklular zamanından  kalma şehrimiz maalesef hiç terakki eseri, tekamül ve medeniyet görmemiştir. Şehrin bayındırlık, eğitim, ticaret hayatı tamamen atıl haldedir. Çıkan yangınlarda halk evlerini doğru dürüst yapamamaktadır. Bedestenin hali cümle Müslümanların  yüreğini kanatmaktadır. Şehirde doğru dürüst han, hamam, kervansaray yoktur. Müderrislere bakın çoğu cahil ve yaptığı işe ehil değildir.”
1920 yılında yazdığı  ”şehrimize dair bir teklif” başlıklı yazısında ise şehrin kültürel gelişimine dair bazı fikirler öne sürmüştür. Şehrin durumundan memnun olmayanların
veya daha iyi olmasını isteyenlerin ”Karahisar Şehri Sevenleri” adıyla bir heyet oluşturmaları ve bu heyetin amaçlarının da şunlar olması gerektiğini sıralamıştır.
– Eskiden kalma eserleri korumak, herkese tanıtmak. (Bu sese kulak verilseydi bugün pek çok tarihi bina ayakta olurdu)
– Şehrin yetiştirdiği tarihi kişilerin ve şehrin tarihini incelemek, şehre dair bilgi üretme çalışmaları yapmak.
-Şehrin imar çalışmalarını yapmak.
-Yollara, cami, medrese, okul avlularına ve diğer yerlere mümkün olduğunca çok ağaç dikmek, korumak, fidanlık yapmak.
Mehmet Şükrü Bey zaman içinde politikadan tamamıyla çekilir ve kendini asıl mesleği olan avukatlığa verir. Yine bu yıllarda bir davadan elde ettiği gelirle Erkmen civarında bir bağ alır ve çeşitli fidanlar dikerek burayı bir bahçe olarak canlandırır. Yakın dostlarını burada ağırlar, toprakla uğraşır. Bürosuna gelenlere kazanamayacakları davaları açmamalarını tavsiye eder, yoksulların dava masraflarını karşılar, vekâlet ücreti almaz. Politikaya dönmemesine rağmen vefatına kadar geçen sürede sürekli bir takip altında olmuştur.
Geçirdiği bir rahatsızlık sonucu 10 Mart 1938 günü vefat eder, ertesi gün kalabalık bir cenaze töreniyle defnedilir. Afyonkarahisar tarihinde bir sayfa da böylece kapanır.
Mehmet Şükrü Bey’in hayatını bir cümlede özetlemek gerekirse, kendisinin de bir köşe yazısında Edmond Demolen’den alıntı yaptığı ;”Ne kadar beğenilmez olursa olsun, bir gerçeğin açıkça söylenmesinden geri durmaması en büyük görev kabul ederim.”
Sözleri yeterli olur sanırım.
Yaptıklarından ve kendisinden bahsedilmesini pek sevmeyen Mehmet Şükrü beyin kendisine atılan iftiralara karşı İkaz Gazetesi’nin 26-27 Haziran 1924 tarihli sayılarında yazdığı (İkaz’ın İkazı ) başlıklı yazılar onun Milli Mücadelede yaptığı hizmetler hakkında bilgi verebilir.

Kaynaklar
İKAZCI MEHMET ŞÜKRÜ-Süha Ünsal-Dipnot Yayınları  2007
İKAZCI NEDEN KAPATILDI ?-Ahmet Altıntaş –Beldemiz Dergisi  sayı 21 Aralık1990

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER