İhtiyaç Kur'an ve sünnet ahlakı
'Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed” başlıklı programın konuşmacısı eğitimci Mehmet Mezgil, 'Kur'an ve sünnetle ahlaklanmadıktan ve hâllenmedikten sonra bizim işimiz zordur' dedi   Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Milli Gençlik Vakfı (MGV) tarafından Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) katkılarıyla “Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed” başlıklı sohbet programı düzenlendi. Program AGD Afyonkarahisar Şubesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Konferans [&hellip]
“Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed” başlıklı programın konuşmacısı eğitimci Mehmet Mezgil, “Kur’an ve sünnetle ahlaklanmadıktan ve hâllenmedikten sonra bizim işimiz zordur” dedi
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Milli Gençlik Vakfı (MGV) tarafından Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) katkılarıyla “Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed” başlıklı sohbet programı düzenlendi. Program AGD Afyonkarahisar Şubesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Konferans Salonu’nda önceki akşam gerçekleştirildi.
“TEMENNİ PEYGAMBER AHLAKINDAN NASİPLENMEK”
Emre Öztürk tarafından yapılan Kur’an-ı Kerim tilavetinden sonra Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) tanıtım filmi izlendi. Programın açılış konuşmasını AGD Şube Başkanı Muharrem Coşkun yaptı. Mevlid-i Nebi Haftası ve Rebiulevvel ayının idrak edildiğini dile getiren Coşkun, “Rebiulevvel ayı Peygamber Efendimizin (SAV) hem doğum hem de vefat ayıdır. Bu bağlamda Şuurlu Öğretmenler Derneği ile birlikte ortaklaşa tertip etmiş olduğumuz ‘Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed’ konulu sohbetimizin bereketli geçeceğine inanıyoruz. Rabbim ayrılırken Efendimizin (SAV) ahlakı ile ahlaklanmayı bizlere nasip etsin. Bundan sonra ki hayatımızı da Efendimize layık ümmet olmayı nasip etsin inşallah.” dedi. Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Başkanı Mustafa Zengin yaptığı selamlama konuşmasında özel bir zaman diliminde biraraya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade etti. Zengin, “Allah’a hamd olsun ki veladeti böylece idrak edip şuurlanabilmeyi yine Allah’tan niyaz ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“HAL DİLİNİ KAFAMIZA YAZMAMIZ GEREK”
“Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed” başlıklı sohbet programının konuşmacısı Eğitimci Mehmet Mezgil, Allah Resulü’nün evinde televizyon, cep telefonu ve hiçbir ulağın bulunmadığına dikkat çekti. Resulullah’ın evinde sadece hali ve sohbeti olduğunun altını çizen Mezgil, “Öncelikle hal dilini kafamıza yazmamız gerekiyor. Eğer biler hal ile hâllenmezsek bu işin çözümü yoktur. Efendimizin sohbeti ve hali vardı. O söylediği şeyi yaşıyordu. Ashabı da yaşıyordu. Allah O’na öyle bir ashap verdi ki vallahi hiçbir Peygambere vermedi. Hiçbir lütfu ve göstermediğini O’nun ashabına gösterdi. O’nun ashabının hiçbirisi inandıktan sonra geri dönemdiler. Allah Resulünü yalnız bırakmadılar. Cahil ve kaba olan o Arap toplumu Asr-ı Saadet dediğimiz en mükemmel devri onlarla beraber yaşadılar.” diye konuştu.
“PEYGAMBERİMİZİN HEDEF KİTLESİ YETİŞKİNLERDİ”
Asr-ı Saadet ile dünyanın gelmiş geçmiş en büyük saadet devrinin kurulduğunu söyleyen Mezgil, “Bunu hal ile yaşayarak yaptılar. Yaşadılar yaşadıklarını da yaşattılar. Onun içinde böyle oldular. Allah’ın Resulü (SAV) eğitim metodun da hal ile tebliğ de hiçbir zaman bir çocuk eğitimi bulunmaz. Çocukların eğitimi yoktur. Allah Resulü anaokulu falan açmadı. 7-8-10 yaş grubu diye de ayırmadı. O’nun hedef kitlesi yetişkinlerdi. Tüm Peygamberlerin hedef kitlesi yetişkinlerdi. Çocukların eğitimi evdeydi. Evlerin suffası sofralarıdır. Çocuklarını orada eğittiler. Allah Resulüne Peygamberlik geldiğinde evde dört kızı vardı. Onlardan Siyer kitaplarında hiçbir tane nakil yoktur. ‘Babamız bize şunu dedi, babamız bize şunu telkin etti. Babamız bize şunları söyledi, bize Müslüman olun dedi, İslam’a girin’ dedi şeklinde birşey yoktur. Allah’ı Resulü kızlarıyla böyle bir şeyi konuşmadı. Ama o kızların hepsi de İslam’la müşerreftiler. Niye diye sorulursa çünkü Allah Resulü’nün (SAV) o evde kıldığı namaz bir duruşu İslam ile olan alakalı, ilintili şeyleri vardı.” şeklinde konuştu.
“ALLAH DAVETİNE İCABET ETMEYENİN DEĞERİ YOK”
Mehmet Mezgil, kişilerin evlerinde neler olduğunu sorgulayıp, çocuklarından şikâyet etmeleri halinde bunun baş sorumlusunun bizzat kendileri olduğunu söyledi. Mezgil şöyle konuştu:
“Evde akşam ve yatsı ezanları okunduğunda ezanın okunmasını bile televizyon karşısında hiç kale almadan tereddütsüz dinliyor, ayağa kalkmayıp, cemaate gidilmiyorsa vallahi o çocukların zehirlenmesinin baş sebebi biziz. Sebep başka yerde aranmamalıdır. Allah’ın davetine icabet etmeyen ama kula kulluk edecek olan bir zihniyetin Allah indinde hiçbir ehemmiyeti yoktur, olmayacaktır.”
“İSLAM KALBE HÜCRELERE NÜFUZ ETMELİ”
Allah Resulü’nün sahabesini iki devre de eğittiğini belirten Mezgül şunları söyledi:
“Birincisi Mekke de Dar-ül Erka, Medine de ise Ashab-ı Suffa dediğimiz Medine Mescidinin dibinde yaptığı yerde üniversite kurdu. Dar-ül Erkan’da sahabelerine İslam’ı tebliğ etti, İslam’ı anlattı. Onlarda dışarıya anlattılar. İkinci Akabe biatın da Medineliler öğretmen isterler. Allah’ın Resulü (SAV) Mushaf’ı görevlendirir. O zaman Mushaf’ın bildiği ayet sayısı belki 60’dı. Oysa bizlerin önünde Kur’an var. 6666 ayet var. Belki Mushaf o zaman biz kadar bilmiyordu. Mekke’de gelen ayetler inançla, cennet ve cehennemle alakalıdır. Ahkâm ayeti yoktur. Senede ayda Kur’an-ı Kerimi defalarca hatim eden kardeşlerim şahsım da dâhil olmak üzere bizlerde Kur’an-ın etkisi nerede? Dilden boğazın altına geçmeyen sure ve ayetler olursa Allah bize zafer vermez. Kalbe ve nüfuz etmeyen ve hücrelerde oluşmayan İslam lafta ve sözde oluştuğu kadarıyla olunca sonuçlar herkesin malumudur.”
“SÖZÜN ERİ OLMAK GEREK”
“Adam başladı mı haklı olarak hacıdan hocadan başlıyor. İslamı temsil ettiğimizi zannediyoruz ama maalesef ve maalesef herşeyi dağıtıp, yıkıp bir yere bırakıveriyoruz.” diyen Mezgil şu ifadeleri kullandı: “Eğer bu yolda mesafe alacaksak Allah Resulü’nün hayatını çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Onun sünnet-i seniyesini kendimize baş tacı etmemiz gerekir. Çünkü O’nun yaptığı her şey Allah’ın gözetimindedir. O kendi heva ve hevesinden konuşmaz. Bu noktada ayet vardır. Allah’ın Resulü hiç boş konuşmamıştır. O’nun hayatı Kur’an-ı Kerimdi. Kur’an-ı yaşadı ve yaşattı. O yüzden biz Kur’an ve sünnetle ahlaklanmadıktan ve hâllenmedikten sonra bizim işimiz zordur. Eğer biz kalplere girmek istiyorsak önce iyi bir halle hâlleneceğiz. Herşeyden önce sözümüzün eri olacağız. Veremeyeceğimiz hiçbir sözün arkasında olmayacağız.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi