'İhtiyaç köşk değil fabrika yapımı'

Saadet Partisi (SP) Afyonkarahisar İl Başkanı Adnan Şenel dün partide basın toplantısı düzenlendi. Şenel, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 96. yıldönümünü kutladı.AĞUSTOS ZAFERLERİN AYISP İl Başkanı Adnan Şenel, tarihe bakıldığında Malazgirt'ten, Kosova'ya,  Mohaç'tan, Dumlupınar'a Ağustos ayının gerçekten büyük zaferlerin kazanıldığı, büyük fetihlerin gerçekleştiği bir ay olduğuna vurgu yaptı. Milletin emperyalistlere karşı verdiği bağımsızlık ve var olma [&hellip]

Saadet Partisi (SP) Afyonkarahisar İl Başkanı Adnan Şenel dün partide basın toplantısı düzenlendi. Şenel, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 96. yıldönümünü kutladı.
AĞUSTOS ZAFERLERİN AYI
SP İl Başkanı Adnan Şenel, tarihe bakıldığında; Malazgirt’ten, Kosova’ya,  Mohaç’tan, Dumlupınar’a Ağustos ayının gerçekten büyük zaferlerin kazanıldığı, büyük fetihlerin gerçekleştiği bir ay olduğuna vurgu yaptı. Milletin emperyalistlere karşı verdiği bağımsızlık ve var olma savaşının yıldönümünün bir kere daha coşku ve minnetle kutlandığını söyleyen Şenel, “Ağustos ayı, tarihe birçok altın sayfa eklemeyi başarmış aziz milletimizin 30 Ağustos ve Malazgirt Meydan savaşı başta olmak üzere birçok zaferler kazandığı bir aydır. 26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Büyük Taarruzda Allah yolunda dinlerini, vatanlarını, canlarını ve namuslarını korumak için canını ortaya koyan kahraman askerlerimiz, 27 Ağustos’ta Afyon’u düşman işgalinden kurtarılmıştır.” dedi.
30 AĞUSTOS EMPERYALİZME KARŞI KAZANILDI
“Büyük iman gücü ile her türlü imkânsızlıklara rağmen düşmanı denize döken kahraman Milletimizin Zafer Bayramı ve Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşu hepimize kutlu olsun” diyen Şenel,  “Milletimizin 30 Ağustos’ta ortaya koyduğu yüksek ruh ve şuur, azim, irade, inanç ve kararlılık her zaman canlı kalacaktır. Aziz milletimizin yolunu ve geleceğini aydınlatmaya devam edecektir. Sultan Alparslan, bu zaferi ünvan, nam veya toprak için değil yeryüzünde hak ve adalet hüküm sürsün diye kazanmıştır. Ayrıca Anadolu sadece kılıç ile vatan hâline getirilmiş bir toprak parçası değildir. Medreseler, şifahaneler, imarethaneler ve her şeyden önemlisi gönüllerin fethi ile vatan toprağı haline gelmiştir. 30 Ağustos Büyük Taarruz ise bin yıldır bulunduğumuz bu topraklarda bizi emperyalizmin kölesi haline getirmeye çalışanlara karşı kazanılmıştır. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları başta olmak üzere bu vatan uğruna can veren bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyorum.” diye konuştu.
MİLLET BOYUN EĞMEZ
 TAVİZ VERMEZ
Malazgirt’ten de, Dumlupınar’dan da alınacak önemli dersler olduğuna temas eden Şenel, “Bu büyük zaferlere baktığımızda iki önemli gerçeği net bir şekilde görürüz: Bağımsızlık; Bu millet şartlar ne olursa olsun, esaret ve dayatmaya boyun eğmez, bağımsızlığından taviz vermez. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu aziz millet istiklal ve istikbalimiz tehlikeye girdiğinde aynı kararlılığı ortaya koymaktan hiçbir zaman çekinmeyecektir. Birlik ve beraberlik; Milletimizin en büyük gücü birlik ve beraberliğidir. Karşı karşıya kaldığı her türlü zorluk ve badireyi kardeşlik ruhuyla aşmıştır. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz sürece değil 7 düvel 77 düvel bir araya gelse bizden çakıl taşı koparamaz.” şeklinde konuştu.
ALPARSLAN KÖŞK DEĞİL
SİSTEM İNŞA ETTİ
Büyük zaferlerin, büyük ufuklar gerektirdiğini dile getiren Adnan Şenel şöyle konuştu:
“Asıl zafer kılıç ile değil bilgi ve strateji ile kazanılır. Bu yüzden, Sultan Alparslan Malazgirt zaferini kazandığında saray değil, köşk değil sistem inşa etti. Cesurdu. İleri görüşlüydü, aynı zamanda mütevazı idi, atının kuyruğunu kendine bağladığı rivayet edilir. İstişareye önem verir, tecrübeden yararlanırdı. Âlimlerin ilmine hürmet ederdi. Nizamiye medreseleri gibi döneminin en ileri eğitim sistemine sahip müesseselerini kurdu. Adalet üzere davranırdı. Haksız yere kimseye zulmetmez, zulmedilmesine izin vermezdi. Halkın malına el uzatılmasına asla müsaade etmezdi.  İsraf ve şatafattan uzak dururdu. Bugün ülke yöneticilerinde bunların kaçı var, kaçı yok oraya hiç girmiyorum. Ama sadece şu hatırlatmayı yapmak istiyorum: Çadırlarda kurulan devletler saraylarla idare ettirilememiştir.”
İHTİYAÇ KÖŞK DEĞİL FABRİKA
Ahlât’a köşk yerine fabrikanın gerektiğini söyleyen SP İl Başkanı Adnan Şenel şunları söyledi:
“Ahlat’a köşk değil, fabrika lazım. Malumunuz olduğu üzere Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bir müjde verdi. Ahlât’a 10 dönüm içerisinde 1071 metrekare büyüklüğünde bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapılacak. Malazgirt Zaferini kazanmış olan Sultan Alparslan dahi buraya bir köşk yapalım dememişken, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu şu zor günlerde bu köşkün inşası ne ile izah edilebilir?  Millete tasarrufu öğütleyenler bu israf ve şatafattan vazgeçmedikçe ülke ekonomisinin düze çıkması mümkün değildir. İktidardaki arkadaşların daha iyi anlayacağı dilden söyleyelim Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor; ‘İktisat eden, darlık çekmez, istişare eden pişman olmaz!’ Her zaman dedik, demeye devam edeceğiz, “Üretmeyen ekonomi iflas etmeye mahkûmdur. Bugün Ahlât’ın, Malazgirt’in, 1071 metrekarelik köşke değil, 1071 kişinin çalışacağı fabrikaya ihtiyacı var.”
ÜRETİME VE TEKNOLOJİYE
YATIRIM YAPILMALI
Muş Şeker Fabrikasının üç ay önce satıldığını, Afyon Şeker Fabrikasının ise 4 ay önce satıldığını ifade eden Şenel sözlerine şöyle devam etti:
“Fabrikayı satacaksın yerine köşk yapacaksın. Sonra da çıkıp ekonomik kriz yok Amerika’nın oyunu var diyeceksin. Bu oyunu gerçekten bozmak istiyorsak; Köşk yapmak yerine şeker fabrikalarını güçlendirmeliyiz. Et Balık Kombinalarını güçlendirmeliyiz. Tarım ve hayvancılığı desteklemeliyiz. Daha da önemlisi, köşke, saraya, betona değil üretime, sanayi ve teknolojiye yatırım yapmalıyız. Şirketler iflas ediyor. İşyerleri kapanıyor. Devasa müesseseler bir bir elden çıkıyor. TOBB verilerine göre Haziran ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre; kapanan şirket sayısı yüzde 32.48 artmış. Ekonomi artık alarm vermiyor resmen yanıyor. Bu arada son dönemde birbiri ardına yanan fabrikalar dikkat çekiyor. Rakamlar hakikaten endişe verici; -Son 6 ayda sadece İstanbul’da 80’in üzerinde fabrika fiilen yanmış. Bir yılda Türkiye genelinde yanan fabrika sayısı ise 200’e yakın. Görülmemiş bir şey. Bu konudaki iddialar vahim. Deniyor ki; işadamları, sanayiciler o kadar zor durumdaki, çaresizlikten fabrikasını yakmak zorunda kalıyor.  Çünkü üretemiyor, ürettiğini satamıyor, sattığının yerini doldurulamıyor. Tam bir darboğazın içindedir.  Tek umudu sigortadan alacağı paradadır.”

Bakmadan Geçme